ALTIN KIZLARIN GELENEKSEL ALTIN GÜNÜ :)
Grubumuzun hikayesini; Çeşnili Zeytinyağ tarifini verirken; neredeyse özetlemişim aslında…
“Can paşa’nın “Hoş Gelesin Can Partisi” ile başlayan, ilk başlarda -grupta ardı arkası kesilmeyen hamilelikler nedeni ile- hoş gelesin bebek, hoş geldin bebek partileri ile :) devam eden buluşmalarımız artık bir sistematiğe oturdu…
Sadece bebekler için değil, düzenli bahaneler yaratıp, buluşuyoruz artık.
Bir önceki buluşmamız; Münevver ablamızda, şahane bir iftar sofrası eşliğinde oldu...
Daha önceki buluşmamız;“Yaso’cuğumun atölyesi hayırlı olsun” temalı idi :)
Daha daha önceki; “Fadime’nin yeni evi hayırlı olsun”
Daha daha daha önceki “Hoş geldin Bibi” :)
Liste böyle uzar gider…
Ekim ayında sıra bende mesela, şimdiden heyecanı sardı :)”
Demişim…
Aynen öyle hem de ne heyecan, bir gece öncesi, sanki ertesi gün yeni bir okula ya da yeni bir işe başlayacakmışım gibi kalbimi pır pır çarptıran, uyutmayan bir heyecan.
Dile kolay; gruptaki her kişiye iki yılda bir sıra geliyor, bir doğum günü hazırlıklarından bile daha fazla heyecan yapıyor insan :)
Bende toplanmak için henüz bir bahanemiz olmadığından :) “ne yapsam da biz de buluşsak” diye kara kara düşünüyordum ne zamandır.
Sonunda buldum ve “yaz bitmeden son kez teras keyfi yapalım” dedim…
Bu teklifi yaptığımda İstanbul’da hava elli derecenin üzerindeydi ve ben; “şemsiye yeterli olacak mı? Çok sıcaklanıp da içeri girmek ister mi acaba kızlar” diye dertlenmiştim…
Nerde!! Heyhat ! Bırak dışarıda oturup da sıcaklanmayı, kalorifer durmaksızın bütün gün yandı :(
Kuracağım sofrayı, renklerini, temasını her şeyi terasa göre planladığım için hayalimdeki hiçbir şeyi de gerçekleştiremedim.
Zaten son dakika değişikliklerini hiçbir zaman sevmem, sinirden ağlayasım gelir o derece…
Pazartesi sabahı uyandığımda, dışarıdaki pırıl pırıl havayı görünce; bendeki tepkileri tahmin etmişsinizdir… Neden şimdi, neden cumartesi değil, neden? :(
Bu sıkıntılı ruh halim; kızların kahkahalar eşliğinde, bir bir kapıdan girmesi ile yavaş yavaş dağıldı…
Hem onların gülen yüzleri hem de Can ve Tuana sayesinde, evimiz çiçek bahçesi gibi cıvıl cıvıl oldu bir anda…
Her zaman olduğu gibi, beş altı saatin beş altı dakika gibi geçtiği, gülmekten gözümüzden yaş geldiği şahane bir gün geçirdik yine.
Grubumuzdaki hamile sayısının, bir değil iki olduğunu öğrendik o gün.
Duyunca hepimiz çığlık çığlığa sarıldık müstakbel annelerimize.
Bir sonraki buluşma; Neslihan’cığımda, konseptimiz; yeni yıl partisi.
Daha sonraki iki buluşmanın ise konuları zaten belli; “Hoşgelesin Bebek” partileri !
Buluşmalarımızın en güzel yanlarından biri; herkesin bir çeşit yaparak, sofrayı birlikte oluşturmamız.
Hem çok zengin bir sofra oluyor, hem de ev sahibi hiç yorulmuyor…
Normalde misafir ağırlarken, bir gece öncesi ve aynı gün hazırlıkları, üstüne bir de servis telaşı eklenince, misafir demek; benim gibi misafir severler için bile bir yorgunluk demek.
Bizim sistemimiz süper ötesi :)
Kızlar gittiğinde, ben akşama da bir grup ağırlayacak kadar enerjik hissediyordum kendimi :)
Soframızda neler vardı?
- Baklava Yufkası ile Kıymalı Börek
- Dalyan Ekmek
- Kısır
- Etimekli Tavuklu Patates Salatası
- Patlıcan Salatası
- Zeytinyağlı Yaprak Sarma
- Tahinli Cevizli Rulo Çörek
- Şekerpare
- Damla Sakızlı Limonlu Cheesecake
Aslında listeyi hazırlarken; benim payıma düşen yalnızca, Karaköy Böreği idi.
Ama ben ev sahibiyim ya, tek çeşitle içim rahat etmedi, bir de Kısır yaptım.
Adaş şekerimin de canı istemiş hem, yapmazmıyım :)
Can arkadaşım, canım Yaso’mdan; Dalyan Ekmek…
Bir dilim yediğinizde, mükellef bir kahvaltı etmiş gibi oluyorsunuz :)
Selen’ciğimin; Tavuklu Etimekli Yoğurtlu Patates Salatası…
Aslında bu salatayı dilim dilim servis etmek gerekiyormuş ama bunu öğrendiğimde çok geçti :(
Kendisi benim sofraya Borcam koymama takıntımın kurbanı oldu :)
“Peki bu servis şekli salatanın lezzetini etkiledi mi?” diye sorarsanız; kesinlikle hayır derim :)
Elinden ne yesek, beraberinde parmaklarımızı da yediğimiz Münevver ablacığımın; Zeytinyağlı Sarmaları…
Benim özel isteğim üzerine yaptı sağ olsun ama yine doyamadım, hemen bitiverdi.
Pınar’cığımın; Patlıcan Salatası…
İkimizde Münevver abla’nın tarifi ile yaptığımız için, gönül rahatlığı ile bendeki tarife yönlendiriyorum sizi :)
Adaş şekerimden; Tahinli Cevizli Rulo Çörek.
Ertesi gün annemin de en favori lezzeti oldu :)
Esra’cığımın getirdiği Şekerpare…
Grubumuzun cheesecake kraliçesi Neslihan’dan; Damla Sakızlı Limonlu Cheescake…
Bugüne kadarki buluşmalarda hep süslü pastaların gölgesinde kalan, daha doğrusu midemizde yer kalmadığı için çoğu zaman yiyemediğimiz; cheesecake o gün kelimenin tam anlamı ile hak ettiği ilgiyi gördü :)
Lezzeti de muhteşemdi her zamanki gibi…
Tüm çalışmalarımı :) terasta ve bahar konseptli düşündüğümü söylemiştim, hayal ettiğim masayı kuramayınca böyle yan yana boncuk gibi dizildiler…
Kızlar harıl harıl çalışırken :)
Tuana’nın şaşkın bakışları ise muhteşem :))))
Minik etiketler, onları epey bir süre oyaladı…
Sarıldım, sarıldım doyamadım ben güzelliğe. Tuana; oyuncak bebek gibi öyle narinki…
Sarılırken zarar vereceğim diye korkuyorsunuz :)
İşte o güzel günü; en güzel şekilde anlatan fotoğraf…
Evimde olmalarından sonsuz keyif aldığım yetmezmiş gibi, bir de hediye ile gelmişler.
Uzun zamandır hayalini kurduğum ve alma planları yaptığım; Arçelik Telve ile…
Bende her almaya kalktığımda Yaso niye bana engel oluyor diyordum, meğer arkamdan iş çevriliyormuş :)
Ne diyebilirim ki, kelimeler yetersiz, çığlıklarım size anlattı her şeyi kızlar…
Çok teşekkür ederim her şey için, ellerinize, gönlünüze sağlık…
- Fotoğrafların tamamını görmek isterseniz; Flickrda oluşturduğum albümü gezebilirsiniz…
0 yorum:
Yorum Gönder