Malzemeler; 1 su bardağı sarı mercimek 1 yemek kaşığı tereyağı Tuz ve su
Yapılışı; Hep kırmızı mercimekle bu renkte çorba hazırlanmaz ya. Biraz da sarı mercimeği değerlendirmek lazım. Üstelik haşlayarak salatalarda falan kullanıldığında ayrı bir tat ve görüntü de veriyor. Bakliyatlarınıza çeşit olsun, sarı mercimeğe de mutfakta yer verin. Şimdilik buyurun sade sarı
Patates, mutfaklarımızda hazırlanan tencere ve fırın yemeklerinde doğrudan kullanılır. Tavuk, balık ve kırmızı et yemeklerin hazırlanmasında katkı malzeme olarak kullanılır. Zannederim, patatesin girmediği yemek çeşiti yok denecek kadar azdır. Patates yemek yapımında doğrudan kullanılarak çorbası, püresi, etli yemeği, etsiz yemeği, haşlaması, böreği, köftesi, salatası, dolması, mantısı, çöreği, kızartması, gözlemesi, ekmeği, tatlısı ve daha sayamadığım yüzlerce çeşit yemeği yapılır. Tarifim, etli patates yemeği ile ilgilidir. Sultan bazen etli patates yemeğini bu tarifle yapar. Hadi bakalım kolay gelsin.
Neler Lazım yarım kilo patates 300 gr. kemikli kuzu eti bir soğan bir domates bir sivri biber bir kaşık salça dört kaşık zeytinyağ iki diş sarımsak karabiber, kimyon tuz Yapılması patatesleri soyun, küp, halka ya da elma dilimi doğrayın soğanı yemeklik, biberi halka doğrayın, eti yıkayın yağ içinde etin rengi dönünceye kadar kavurun üzerine soğanı katın kavurun, sarımsak ve biberi katın hafif kavurun ardından salçayı katın kavurun, domatesi katın kavurun üzerine patates, 3 bardak sıcak su, karabiber, kimyon ve tuz'u katın tuzunu ayarlayın, kapağı kapatın ağır ateşte patatesler yumuşayıncaya kadar pişirin ve gönlünüzce servis edin. Tarif bizden yapması sizden, hadi kolay gelsin. Sultan
Kasaplık hayvanda omurganın iki yanındaki bölgeden, dilimler halinde çıkarılan kemikli et parçasına pirzola adının verildiğini bilirsiniz. En fazla tercih edilen pirzola çeşiti kuzu ve süt danası pirzolasıdır. Mutfaklarımızda pirzolanın kullanımı şöyledir; terbiye edilerek ya da sade olarak ızgarada veya tavada pişirilir. Soslu ya da sebze katkılı olarak fırında veya ocak üzeri tencerede yemeği yapılır. Tarifim kuzu pirzolanın ızgarası ile ilgilidir. Sultan, bazen kuzu pirzolasını sade olarak bu tarifle yapar. Hadi bakalım kolay gelsin.
Neler Lazım altı kalem kuzu pirzola üç domates üç sivri biber kekik, tuz Yapılması pirzola kalemlerini hafif tuzlayın ve elle ovun ızgaranızı kızgın hale getirin ve yağlayın, ardından pirzola kalemlerini, domates ve biberleri üzerine dizin alt üst ederek yakmadan pişirin, pirzolanın üzerine kekik serpin ve gönlünüzce servis edin. Tarif bizden yapması sizden, hadi kolay gelsin. Sultan
Ben küçükken:))) pazıyı nedense hiç yemezdim... Bir gün markette gözüme çarpan taze taze pazıları görünce canımın acayip çektiğini hissettim:) Hemen 1 demet kapıp 23 nisan çocuğu modumda koştur koştur eve gelip pişirdim:) yanına bir de sarımsaklı yoğurt:))) 1 dilim de çıtır ekmek ,mımmm nasıl keyifle yedim anlatamam:))))))
O gün bugün gördüğüm anda hiç affetmem, alırım ve aynı keyifle de yerim:)
Aranızda pazı sevmeyenleriniz varsa eğer muhakkak deneyin derim,ıspanağın kardeşi gibi:)) Demedi demeyin yani:)))
Hepinizi öpüyorum,seviyorummm ve tarife geçiyorummmm:)
MALZEMELER:
1 demet pazı 1/2 kuru soğan 1 çay bardağı pirinç 1 yemek kaşığı kadar domates salçası 3 yemek kaşığı zeytinyağı karabiber tuz sıcak su
YAPILIŞI:
Pazıyı iyice yıkayıp süzüyoruz.İnce ince doğruyoruz. Geniş bir tencerede 3 yemek kaşığı kadar yağda küp küp doğranmış soğanı kavuruyoruz. Salça ilave edip azıcık sıcak su ekleyip karıştırıyoruz. Doğranmış pazıyı ilave edip karştırmaya devam ediyoruz. Yıkanmış pirinci,tuzu,karabiberi de ilave edip , üzerini biraz geçecek kadar da sıcak su ekleyip pişmeye bırakıyoruz.
PASTORAL SENFONİ… Biliyorsunuz Kurban Bayramı bu yıl denk geldiği günler itibariyle herkes için aynı zamanda uzun bir tatile vesile oldu :) Benim için; bu bayram biraz buruk geçti, çünkü hemen hemen tüm akrabalar şehir dışında idi. Bayram ziyaretlerimiz sadece iki gün sürdü :( Bir günde anne babaları bize davet ettik, oldu üç gün, bitti gitti :) Buna rağmen planımızı değiştirmedik, tatilimizi uzatmadık, sadece iki günlüğüne Yedigöller’e gittik.
Bilenler bilir, bende romantizm sıfırın altındadır, hiç anlamam :) Hele çoğu kişiye romantik gelen, kırmızı güller, mumlar vs. bırakın romantik hissettirmeyi, kahkaha ile güldürür beni. Çok az şey beni büyüler, dilim tutulur, midemde kelebekler uçuşturur… Onları da bilmesi gereken kişiye düzenli aralıklarla -başa kakma yöntemi ile- hatırlatırım. :)
Yedigöller; benim, içimdeki romantizm hissini tam anlamı ile tavan yaptıran bir yer oldu. Her dakikasında ayrı büyülendiğim, nefesimin kesildiği adeta dilimin tutulduğu bir doğa harikası… Yedigöller; yeryüzünde yer alan cennetlerden biri, Allah’ın bize bir lütfu adeta…
Eşimin ve Selahattin Abi’nin tecrübeleri ve titiz çalışması sonucu Yedigöller’e bir yıl içinde gidilebilecek en doğru zamanda gittik diyebilirim. Yapraklar henüz dökülmeye başlamıştı. Etraf; kahverengi, turuncu ve yeşil renklerinin tüm tonları ile boyanmıştı. Rüzgar estiğinde yaprakların kar gibi üzerimize yağması olağanüstü idi.
Henüz hiç araba geçmediğinden, yapraklar ile kaplanmış yolda ilerlerken, araba yaklaşınca yaprakların içinden uçan, limon büyüklüğündeki kuşlar düşünün mesela… Her şey; gerçekten bir masal gibiydi!
Yedigöller’e gidiş epey bir zahmetli. Özellikle anayol bitip, 25 km.lik orman yoluna girdiğinizde, çile başlıyor diyebilirim. Hele de benim gibi yolda midesi tutan biri iseniz :( 25 km.lik yolu neredeyse yürüme hızı ile tamamlıyorsunuz. Yolun genişletilmeyip, düzenlenmeyişinin nedeni; çok fazla insan gelsin istememeleriymiş. Ne diyebilirim, saygı duyuyoruz :)!!
Yol ile ilgili; işte “şuradan giderseniz şu kadar km.” ya da “yol üstünde şunlar bunlar var” gibi, çok fazla teknik bilgi vermeyeceğim, internette bu konu ile ilgili çok detaylı bilgiler veren, güzel gezi siteleri mevcut.
Sadece size bir kaç öneride bulunabilirim; Gidiş yolu olarak genellikle; Yeniçağa, Mengen üzerinden gidilmesi öneriliyor. Bu yol belki etrafın güzelliklerini izlemek anlamında çok keyifli ama yolu neredeyse üç kat uzatmış oluyorsunuz. Yani diğer yöntem olan; Bolu batı çıkışından çıkıp, biraz Ankara yönüne devam ettikten sonra henüz Bolu'yu terk etmeden kuzeye doğru ayrılan yoldan gitmek çok daha mantıklı. Yol daha az virajlı ve daha kısa sürüyor. Nispeten daha konforlu bir yolculuk mu yoksa rüya gibi bir yolda yolculuk mu, kararı size bırakıyorum. Araç olarak; mutlaka araziye uygun, yüksek bir araç ile gitmenizi öneririm. Hem sizin mide sağlığınız hem de aracınızın sağlığı açısından :)
Etrafınızdaki muhteşem güzelliklere rağmen, zorluğu nedeniyle; bir an önce yol bitsin istiyorsunuz. Hele de yol bitip, karşınızda büyüleyici güzelliği ile Büyük Göl’ü görünce, “keşke buralara uçarak gelebilme şansım olsaydı” demeniz işten bile değil :)
Işık değiştikçe, göldeki yansımalarında dakika dakika değiştiği, yaprakların gölü tamamen kaplayarak kara ile bir olduğu, rüya gibi bir yer burası…
Yolunun zorluğundan mı bilemiyorum ama Yedigöller -neyse ki- çok kalabalık değil. Herkesin elinde mutlaka bir fotoğraf makinesi var, burası; fotoğrafa gönül verenlerin buluşma noktası gibi… Kalabalık olsa bile; deyim yerinde ise; “gürültü” yok. Herkes birbirine ve doğaya saygılı… Sessizliğin en önemli faktörü; Yedigöller’de telefonların çekmemesi… Artık, sinemada bile insanların telefonlarını kapatmadığı şu günlerde, etrafta hiç telefon zili sesi duymamak öyle huzur veriyor ki…
“Niyetimiz 14 Kasım Cumartesi günü Yedigöller bölgesini yaşamak, fotoğraflamak, akşam Bolu'da otelimizde kalıp, ertesi gün Mudurnu, Göynük Taraklı üzerinden dönmekti. Yol uzayınca Yedigöller'e varışımız saat 14:00'ü buldu. Günlerin kısalmış olması ve bölgenin bir vadi içinde yer alması nedeniyle hemen karanlık çöktüğünden bu tabiat harikasını yeterince yaşayamadığımızı hissedince, hemen B planı'na geçip ertesi gün de buraya tekrar gelmeye karar verdik.”
Bu paragraf; Selahattin Abi’nin blogundan bir alıntı… Ayak İzleri grubu ile gerçekleştirdikleri gezileri, Picassa albümlerinde toplayıp, fotoğrafları minik notlar ile süslüyordu ne zamandır. Kendisine; “seni okumak çok keyifli ama tadı damağımızda kalıyor, lütfen bir blog aç, yazılarını doya doya okuyalım” diye baskı yapıyorduk uzun zamandır. Baskı sonuç verdi :) Artık keyifli bir gezi ve fotoğraf blogu daha var; “Selahattin Tuncay”… Haberiniz olsun…
Selahattin Abi’nin de dediği gibi; bu doğa harikasını görünce, Mudurnu gezimizi iptal ettik ve ertesi gün tekrar Yedigöller’e geldik. Böylelikle doya doya Yedigöller’i yaşamış olduk. Günübirlik Yedigöller gezisi gerçekten çok yorucu olur ve deyim yerinde ise ömrünüz yollarda geçer o nedenle bizim yaptığımız gibi Bolu konaklamalı bir gezi planlamanızı öneririm. Yedigöller içinde Orman Bakanlığı’na ait bungalovlarda var ama aldığımız duyumlara göre en az bir yıl önceden rezervasyon yaptırmak gerekiyormuş ve fiyatları gerçekten abartılıymış. Bilginiz olsun…
Beyler fotoğraf çekme bahanesi ile ortadan kaybolunca, Serpil Abla ile hazırladık piknik soframızı. Sağ olsun, o da nefis şeyler hazırlamıştı, çok zengin bir soframız vardı ilk gün… “Bu ortamda insan peynir ekmek yese, dünyanın en lezzetli şeyi gibi gelir” dediğinizi duyar gibiyim… Gerçektende öyle. Sanki bir yağlıboya tablonun içinde oturuyor gibisiniz burada, fon müziğiniz ise kuş cıvıltıları…
Beyler karınlarını doyurur doyurmaz, ok gibi kalktılar sofradan. Meğer akılları geldiğimiz yoldaki güzelliklerde kalmış. “Gün batmadan tekrar gidelim” dediler. Açıkçası göreceğimiz şeyler ne kadar güzel olursa olsun, bize göl kenarında sakince oturup, çay içerek sohbet etmek daha cazip geldi.
Aşağıda; yalnızca fotoğraf çekmeyip, videoya da kaydetmişler, böylelikle bende sizlerle canlı canlı paylaşabileceğim bu güzellikleri… Özellikle Selahattin Abi’nin manzara karşısında kendinden geçip, arabanın kapısı açık olduğu halde; “devam, devam” demesi bizi çok güldürdü… Eminim sizinde hoşunuza gidecek…
Akşam Bolu’da Yurdaer Mutfak Sanatları Merkezi’inde konakladık. Daha önce defalarca yemek yemek için uğradığımız bu mekanı konaklama içinde gönül rahatlığı ile öneririm sizlere. Odalar tertemiz, hizmet güzel, fiyatlar uygun.
Yemekler ise birbirinden güzel, özellikle spesiyalleri olan vişneli yaprak sarma ağzınızda krema gibi eriyor… Keşli erişte, tereyağlı patates ise şahane…
Selahattin Abi’nin değişmez yemeği; Kaz eti… İncecik lavaş ekmeğine önce pekmez sürüp, ardından pilav ve kaz eti ile dürüm yapıyorsunuz ve mutlaka elle yiyorsunuz… :)
Ve benim değişmez yemeğim; Yurdaer usulü Hünkar Beğendi… Et sotesinde aynı zamanda mantar ve sivri biber de var ve krep ile birlikte servis ediliyor. En kısa zamanda evde de denemek istiyorum bu yemeği…
Ertesi gün Yurdaer’de kahvaltımızı yapıp, tekrar Yedigöller’e doğru yola çıktık. Bu kez tecrübeli olduğumuz için Yeniçağa yolunu kullanmadık ve nispeten daha rahat bir yolculuk yaptık.
Güneşinde etkisiyle iyice güzelleşen göllerin çevresinde uzun uzun yürüyüşler, öğleden sonra sucuk-ekmek, akşamüstü çay keyifleri yaptık…
Uzun ve zor! bir inişin ardından ulaşılan; Dilek Çeşmesi… Zaten Yedigöller ve Yedigöller içinde ulaşmak istediğiniz her şey biraz zahmetli. Ama sonuç her zaman bu zahmete fazlasıyla değiyor…
Fotoğrafların tamamını, büyük halleri ile görmek isterseniz; Flickr’da oluşturduğum albümügezebilir ya da aşağıdaki slide show ile izleyebilirsiniz…
Sayın güçmutfakta'nın bize aylardır tarif ettiği, bir gün yemeye götüreceği meşhur felafel. Elin varsa başını kaşı derler ya:) Bekle bekle nereye kadar. Ben merak edip denedim bu lezzeti. Eğer siz de merak ediyorsanız kendi uyarlamalarımca tarifi şöyle: Felafel - Nohut Köftesi Malzemeler;1 su bardağı haşlanmış nohut1 adet soğan 1/4 demet maydanozVarsa taze kişniş de kullanılıyor, ben
Bilirsiniz, tereyağı süt ya da yoğurttan yapılır. Bizler de kahvaltılık ve yemeklik olarak tüketiriz. Kahvaltı için kullandığımız tereyağı, tuzsuz ve beyaz renktedir. Yemeklik olanı ise, tuzlu ve sarı renktedir. Tereyağı ısıya fazlaca dayanıklı olmadığı için, kızartmalarda kullanmayız. Daha çok tereyağını yemek ve tatlı yapımında kullanırız. Tereyağını yemekte kullanırken içerisine bir iki kaşık zeytinyağı veya bitkisel sıvı yağı ilave edilirse yanması önlenir. Tereyağı eritildiği vakit, tabanında bir miktar su ve tortu oluşur. Oluşan bu su, ısının etkisiyle uçar gider, geriye tortu kalır. Yine ısının etkisiye kalan bu tortu, renk değiştirmeye başlar ve kızarır. İşte bu kızaran tortu sütün kremasıdır, diğer bir deyişle kaymaktır. Baklava ve benzeri tatlı yapımında tereyağı bu hali ile kullanılmaz. Onun yerine sadeyağ kullanılır. Sadeyağ, tereyağının su ve tortusundan arınmış halidir. Tereyağı eritilip üst tarafa çıkan, su ve tortu olmayan kısımı alınırsa, sadeyağ elde etmiş oluruz. Tereyağının diğer bir ismi de kereyağıdır, bazı yörelerimizde çoğu zaman bu isimle anılır. Ve tereyağının tabanındaki tortusu için de kere deyimi kullanılır. Örneğin; kereli pilav, bol kereyağlı ekşili bazlama gibi sözler. Gerçektir; bol kereli yağ ile hazırlanan bulgur pilavı, ekşili bazlama, kete, gözleme hazırlamak ve yumurta pişirmek çift lezzet taşır. Yani, bu yemeği tadan insanın damağı bayram eder. Ne var ki, piyasada menşei belli olmayıp satışa sunulan tereyağına hile yapıldığını öğreniyoruz. Örneğin; tereyağına nişasta, patates, hayvani yağlar, margarin, fazladan su ve tuz katmak gibi hileler. Ne ise, tuzlu tereyağı buzdolabında uzun süre saklanabilir. Tuzsuz tereyağı ise, derin dondurucuda uzun süre saklanabilir. Sultan, çoğu yemeklerinde tereyağı ve zeytinyağı kullanır. Hadi bakalım kolay gelsin. Sultan
Pilaki içine soğan, sarımsak, maydanoz, havuç ve benzeri sebzeler katılarak zeytinyağı ile pişirilen ve soğuk olarak yenen yemektir. Mutfaklarımızda daha çok bakliyat ve balık çeşitlerinin pilakisi yapılır. Balıklardan hamsi, lüfer, mercan, uskumru, kefal, karagöz, sazan gibi balıkların yanında, bütün balık çeşitlerinin pilakisi yapılabilir. Burada önemli olan, balıkların boyutlarına göre, bütün ya da parçalanarak kullanılmasıdır. Balık pilakisi tencerede ocak üzerinde ve fırında yapılabilir. Sebzelerden domates, patates, havuç, kereviz kökü, soğan, sarımsak ve maydanoz kullanılabilir, tercihinize kalmış. Bu tarif, uskumru balık pilakisi ile ilgilidir. Sultan, canı çektikçe bulabildiği balıkların pilakisini bu tarifle yapar. Hadi bakalım kolay gelsin.
Neler Lazım iki uskumru üç kaşık zeytinyağ bir soğan iki domates dört diş sarımsak beş tane karabiber bir defne yaprağı maydanoz, limon, tuz Yapılması balıkları temizleyin, parçalayın, yıkayın ve süzün soğanı, domatesi soyun ve doğrayın, maydanozu kıyın harçın hazırlanması bir kap içine soğan, domates, maydanoz, bütün olarak sarımsakları, tane karabiber ve tuzu katın, bir güzel karıştırın. tencere tabanına zeytinyağını gezdirin, harcın yarısını yayın ve defne yaprağını koyun. üzerine balık parçalarını dizin, kalan harcı üzerine yayın ve bir bardak su ilave edin, limon dilimlerini sıralayın tencereyi kaynatın, kapağı kapatın ağır ateşte 40 dakika süre ile balıklarınızı pişirin ve soğutup gönlünüzce servis edin. Tarif bizden yapması sizden, hadi kolay gelsin. Sultan
Salatadan içinize fenalık geldi biliyorum:))) Bugün salata tarifi vermeyeceğim söz:)))
Emreciğimin doğum gününde, kardeşimin hazırlayıp getirdiği nefisss bir kurabiye tarifi vereceğim size.
Bizden yıldızlı 10 puan aldı , umarım sizlerde deneyip beğenirsiniz.Özellikle 1 gün sonra tadı daha güzel oluyor,tavsiye ederim...Ellerine sağlık güzel kardeşim benim:)
Herkese mutlu mutlu hafta sonları dilerim...
Buyurun tarifimize,
ISLAK KURABİYE
MALZEMELER:
2 yumurta
1 çay bardağı toz şeker
1 cay bardağı sıvıyağ
2 yemek kaşığı nişasta
125 gr margarin
4 yemek kaşığı kakao
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
1 çay bardağı damla çikolata
aldığı kadar un
Şerbeti İçin,
2.5 çay bardağı şekeri ve 2.5 çay bardağı suyu kaynatıp,soğumaya bırakın
YAPILIŞI:
Önce Şerbeti hazırlayıp soğumaya bırakalım.
Bütün malzemeleri yavaş yavaş karıştırıp, yoğuruyoruz.
Ana malzemesi un, yumurta ve su olan mantı, içli ya da sade olarak yapılır. Mantı içinin doldurulması için kıyılmış et, kıyma, tavuk eti, nohut, patates, mercimek ve sebze çeşitleri kullanılmaktadır. Mantının büküm şekline göre isimlendirildiği gibi, her yörenin kendi mantısına verdiği bir isimle de anılır. Kulak mantısı, tepsi mantısı, bohça mantısı, saçaklı mantı, kuru mantı, sulu mantı, piravu mantısı, sebzeli mantı bunlardan bazıları. Favori mantım kulak mantısıdır, tarifim kulak mantısı ile ilgilidir. Tarifimde iki veya üç kişilik ailelere yetecek miktarda mantı için malzeme kullandım. Bu tarifle 400 gr. matı çıkar. Hadi bakalım kolay gelsin.
Neler Lazım bir buçuk su bardağı un yarım çay bardağı su bir yumurta bir çay kaşığı tuz
iç harç malzemesi 150 gr. kıyma bir küçük soğan karabiber, pul biber tuz Yapılması un, yumurta, su ve tuz eşliğinde sert bir hamur yoğurun hamuru ikiye bölün ve ayrı ayrı beze yapın bezelerin üzerini bez ile kapatın dinlendirin. kap içine kıyma, ince doğranmış soğan, karabiber, pulbiber ve tuzu katın yoğurun. hamur bezelerini ince açın ve karelere bölün üzerlerine harçtan koyun ve kareleri karşılıklı köşelerden birleştirin tencerede suyu kaynatın ve tuzunu ilave edin mantıları kaynayan su içine alın tencere açık olarak 15 dakika haşlayın sarımsaklı yoğurt ve salçalı sos ile servis edin Tarif bizden yapması sizden, hadi kolay gelsin. Sultan
Yemeklik kültür mantarı ambalajı içinde buzdolabında en fazla 7 gün korunabilir. Zaman içerisinde sulanır ve çürür. Bu nedenle, mantarı uzun süre korumanın yolu, haşlayarak kendi suyu içerisinde kavanozlarda saklamaktır. Bu sayede mantar tat ve lezzetinden bir şey kaybetmez. Elbette bu saklama yöntemi mantarı konserve yapmak değildir, o ayrı bir konu. Sultan bu tarifle hazırladığı mantarını dolap içerisinde 1.5 ay gibi bir süre korumaktadır. Ve bu deneyimi ile sabittir. En güzeli, bu yolla sakladığınız mantarı 1 Ay içerisinde tüketmenizdir. Mantar saklanacağı ortamın hijyen koşullarına uygun ve üzerinde kapak olmasını arzu eder. Böylesi bir ortam, kapaklı cam kavanozla sağlanabilir. Kavanoz içerisinden mantar alırken, çok temiz bir kaşık kullanmanız gerekecektir. Dikkat etmezseniz temizliğe, mantarınız bakteri komasına girer ve ölür. Hadi bakalım kolay gelsin.
Neler Lazım 400 gr. kültür mantarı yarım limon suyu bir bardak su bir çay kaşığı tuz cam kavanoz Yapılması mantarı yıkayın, süzün ve doğrayın tencere içine su, limon suyu, tuz'u koyun kaynatın ardından mantarları ilave edin, kapağı kapatın ve tencereyi 5 dakika süre ile kaynatın süre bitiminde ocağı söndürün mantarı kendi suyu içerisinde soğutun ardından kendi suyu ile birlikte kavanoza alın kapağı kapatın ve üzerine tarih yazarak, dolaba kaldırın gerek duydukça temiz kaşıkla alın ve kullanın Tarif bizden yapması sizden, hadi kolay gelsin. Sultan
Biberli Ekmek Malzemeler;1 su bardağı ılık süt veya su1 su bardağı sıvı yağ1 paket kuru maya1 yemek kaşığı toz şeker1 tatlı kaşığı tuz3.5 - 4 su bardağı un veya hazır ekmek hamuru 1 yemek kaşığı domates salçası1 yemek kaşığı biber salçası1/2 su bardağı su1/2 çay bardağı sıvı yağ1 çay bardağı lor peyniri1 yemek kaşığı ay çekirdeği1 tatlı kaşığı biberiye1 tatlı kaşığı kekik Yapılışı;Mayalı hamuru
Bilirsiniz, yemeklik kültür mantarı pazar yerlerinde açık olarak, marketlerde ise 200, 400, 500, 1000 gr. ağırlıkta ambalajlı olarak satılmaktadır. Bu mantarlar kalite özelliklerine göre; Ekstra, Sınıf I, Sınıf II olmak üzere 3 sınıftır. Alışverişimizde bu sınıflardan hangisine denk geliriz bilemeyiz, olsun. Kültür mantarları sıcaklığı 5ºC’den daha yüksek veya 0ºC’dan daha düşük yerlerde muhafaza edilmezlerse, dayanma süresi 5 ila 7 gün arasındadır. Mantarların çabuk bozulabileceği dikkate alınarak ihtiyaç fazlası mantar almamamız gerekir. Mantarlar bütün veya dilim olarak haşlanarak saklanabilir. Haşlanmış mantarlar eğer kullanılarak saklanacaksa, en fazla 1 Ay boyunca özelliğini kaybetmeden saklanabilir. Konu uzun ve derin, Sultan'ın sözlerine kulak verin derim. Hadi bakalım kolay gelsin.
Neler Lazım bir tavuk göğsü 200 gr. kültür mantarı dört kaşık zeytinyağ bir kaşık salça bir soğan iki sivri biber bir domates iki diş sarımsak karabiber, kimyon, tuz maydanoz Yapılması göğsü, domatesi, biberi, soğanı, sarımsağı doğrayın mantarları doğrayın ve limonlu su içinde bekletin yağ içinde soğanı kavurun, üzerine sarımsak ve sivri biberi katın kavurun, ardından salçayı katın kavurun, domatesi katın kavurun üzerine göğüs etini katın, rengi dönünceye kadar kavurun ardından mantar, 2 bardak sıcak su, karabiber, kimyonu katın ve karıştırın kapağı kapayın ve ağır ateşte etler yumuşayıncaya kadar pişirin yemeğin tuzunu ayarlayın ve üzerine kıyılmış maydanozu serpin, ve gönlünüzce servis edin. Tarif bizden yapması sizden, hadi kolay gelsin. Sultan
Veee bütün kızlar toplandık toplandık toplandık.....hoppaaa...
Herkese en sevgi dolusundan merhabalaaar:)
Her tatil gibi bu tatilde çabucak bitti yine...Başladık yine rutin koşturmalara ,çarşambayı getirdik çok şükür:)
Bayram öncesi sevgili Ferah'ın Türkiye'ye gelme vesilesiyle sevgili Yaseminciğim güp güzel bir organizasyona ev sahipliği yaptı sağolsun:)))) Bizi acayip güzel ağırladı güleryüzlüm benim. Kimler vardı kimlerrr:) Sevgili betülüm , hilalim , gülayım , aylinim , ayşenim , gülerim, gülfemciğim , ve tabiki ben vardık :) sevilim ara ara telefonla bağlandı renk kattı, behiyeciğim de çiçekleriyle bizimleydi :) meltemcimde şirin kurabiyeleriyle masayı renklendirdi ve eve götürdüğüm kurabiyeyle Emreciğimi çok mutlu etti:)))
Bu kadar becerikli ve tatlı hatun bir araya gelirse tahmin edin ne olur:))) Yedim yedim yedim...Güldüm güldüm güldüm..Dinlendim... tekrar yedim yedim yedim:)))
Gerçekten uzun zamandır bu kadar keyifli ve lezzetli dakikalar geçirmemiştim:)
Bayram öncesi doping oldu bize...
Herşey inanılmaz lezzetliydi,hepinizin eline sağlık blogcanlarım:)
Ben bir gün önce 6.evlilik yıldönümümüzü kutlamakla meşgul olduğum için vakit bulup birşey hazırlayamadım maalesef:(
Kendimi ve her daim boş olan midemi götürdüm sadece:)))
Masadan da anlaşılacağı gibi gün sonunda suratımda koca bir gülümseme ve karnımda koca bir göbekle mutlu mutlu evime döndüm:)
Bu güzel gün için canım yasemine çok teşekkür ederim. Hepinizi çok seviyorum kızlar:)
Her bir malzemesi kararında ve yerinde kullanılmış nohutlu tavuklu pilavın tarifi. Pilavımı uygulaması gayet basit olan, salma pilav pişirme yöntemi ile yaptım. Bilirsiniz, yemeğin malzeme ölçüleri uygun olursa, sofra ilişkilerinde sorun yaşanmaz. Pilav yaparken bir bardak pirinç için 50 gr. yağ kullanın derim. Ayrıca pilavınızın tuzu hafif belli olsun, sonuçta yanılmadığımı farkedersiniz. Sultan, nohutlu tavuklu pilavını çoğu zaman bu tarifle yapar. Hadi bakalım kolay gelsin.
Neler Lazım bir buçuk bardak pirinç yarım haşlanmış tavuk göğsü bir bardak haşlanmış nohut bir kaşık tereyağ iki kaşık zeytinyağ iki bardak tavuk suyu bir bardak su tuz Yapılması pirinçi berrak suyu çıkıncaya kadar yıkayın ve süzün tavuk göğsünü küçük parçalara ayırın tencerede zeytinyağı ve tereyağı ısıtın üzerine tavuk suyu ve normal suyu ilave edin, kaynatın ardından pirinç, nohut ve tavuk göğsünü ilave edin tuzunu ayarlayın ve tencereyi 1 dakika kaynatın, kapağı kapatın ağır ateşte pilavınızı 14 dakika süre ile pişirin, süre bitiminde ocağı söndürün pilavınızı 15 dakika dinlendirdikten sonra, tabanından bir güzel karıştırın ve gönlünüzce servis edin. Tarif bizden yapması sizden, hadi kolay gelsin. Sultan
Hamur mayalamak mutfakta yeni olanlar için veya bazen mayalanmayı riske atmamak için birçoğumuza zor gelir. Benim mayalanmada dikkat ettiğim en önemli husus sıvılarda soğuk malzeme kullanmamak.
KURBAN BAYRAMINDA BALIK SOFRASI :) Öncelikle tüm okuyucularımın geçmiş Kurban Bayramı’nı bir kez daha kutlamak isterim. Umarım herkes; sevdikleri ile beraber olduğu, bolca dinlendiği, huzur bulduğu, bayram gibi bir bayram geçirmiştir. Beni soracak olursanız –mektup gibi oldu- :) çok iyiyim. Belki de bu yaşıma kadar geçirdiğim en sakin, en bol dinlenmeli bayram tatilini geçirdim. İyi de oldu aslında, dün sabah işe gelirken neredeyse koşa koşa geldim o kadar özlemişim :) Bayram öncesi iki gün Yedigöller-Bolu gezisi yaptık, fotoğrafları düzenler düzenlemez paylaşacağım sizinle. Bayramda ise; ilk ve üçüncü gün akraba ziyaretleri yaptık, ikinci gün; ailelerimizi, bize bayram yemeğine davet ettik. Soframızda; Yayla Çorbası, Kremalı Mantarlı Bonfile, Domatesli Erişte, Pazılı Mantarlı Börek, Fırında Biberiyeli Patates, Bruschetta, Mevsim Salata ve Ayva Kompostosu vardı. O gün; yardım için bile olsa, anneleri mutfağa sokmayıp, prensesler gibi ağırlamak istediğimiz için; eşimle yaptık her şeyi… Doğal olarak, telaştan sofranın fotoğrafını çekmeye fırsatımız olmadı :) Yinede sizlere fikir olması açısından menüyü paylaşmak istedim :) Diğer günler; uzun uzun dinlenme, kitap, film keyifleri yaptık. Bu arada ben bir sürü yeni deneme yapar, bayram sonrası yeni sezon için :) tarif biriktiririm diyordum ama nerde… Çok tembeldim çok :)
Gelelim balık sofrasına… Bu kadar dinlenme bizim bünyeyi bozar dedik ve arkadaşları balık yemeye davet ettik. “Geçen seferki sofra idealdi, sadece salata çeşitleri istiyoruz Müge” dediler, bende söz dinledim. Sadece evde olmanın verdiği dinlenme avantajı ile yaprak sarma ve börek kondurdum ekstradan, iyi de oldu aslında, balık ile arası olmayanlar da diğer çeşitler ile doymuş oldu.
Bu arada benden size bir öneri; Balıkları; bizim için balıkçımız -ızgarada- pişirdi bu kez ve o kadar rahat oldu ki anlatamam. Normalde eşim mangal başında olduğu için sofraya bizimle birlikte oturamaz ve pişenleri masaya servis ederdi, hem üşürdü hem de balıkların pişmesini beklerken açlığımız küserdi :) “Mangalı ben yakıyorum” havası ile sürekli benden maşa, tabak, torba vs.. istemesi de cabası :) Evet, misafir davet edip, dışarıdan yemek sipariş etmek belki ayıp ama bu bence; yaprak sarma, meze vs. gibi şeyler için geçerli. Sonuçta balığı ben imal etmiyorum öyle değil mi? :) Sözün kısası eğer sürekli alışveriş yaptığınız balıkçının böyle bir hizmeti var ise mutlaka değerlendirin derim. Bu işin tek dez avantajı, balıkları ve kalamarı soğutmak istemediğimiz için, elimde tek bir kare fotoğraf olması :) Ayı kırpıp kırpıp yıldız yaparlar ya masallarda, işte bende öyle bir fotoğrafı kırpa kırpa çoğalttım :)
Pazılı gül böreği için; Pazılı Mantarlı Börek tarifindeki harcı, mantarsız olarak hazırladım. Yufkaları sararken içine ve böreklerin üzerine sadece yağlı su sürdüm. Sarım şeklini herkes biliyordur diye eklemedim bugüne kadar ama istek olursa yazabilirim :)
Yoğurtlu Patlıcan Salatası’nı arşivdekinden farklı yapıyorum artık mutlaka mayonezde ekliyorum, bu şekli ile de ekleyeceğim en kısa zamanda. Yaprak sarmayı ise Nutricook ile yapıyorum ve eğer Nutricook kullanıyorsanız mutlaka deneyin derim. Hem etli, hem etsiz, hem zeytinyağlı sarmayı ve biber dolmasını lokum gibi pişiriyor. Üstelik pirinçleri piştimi diye sürekli kontrol etme, üzerine tabak koyalım, patlamasın ya da suyu taştı derdi yok. “Prg. 2 de- 15 dk”. pişiriyorsunuz ve sarmalar hazır. Aklınızda olsun :)
Şöyle bir okudum da şimdi, tek kare fotoğraf dedim ama bol linkli, bol önerili bir yazı olmuş bu balık sofrası. Ne diyeyim; aferin bana :)
Sofrada kullanılan; yemek takımı; Karaca.... Kadehler ve tüm servis tabakları; Paşabahçe.... Çatal-kaşık takımı; Jumbo (2000 modeli).... Kedili çatal bıçak aparatı; Bernardo.... Vazo; Mudo Concept... Keten masa örtüsü; Çarşaf-iş... Kumaş Peçeteler; Hediye, Kağıt Peçeteler; Ikea... Peçete halkaları ve papatyalı tül masa örtüsü; Lsi Agency (0212-231 61 23)
Zeytinyağlı Ispanak Kökü Malzemeler;Yarım kg. ıspanağın sap kısımları1 adet havuç1/2 çay bardağı pirinç1 diş sarımsak2 yemek kaşığı zeytinyağı veya sıvıyağ3/4 su bardağı suTuz Servis için 1limon Yapılışı;Ispanağın sapı, havucun çöpü ve pirincin tanesiyle yedikçe yediren bir zeytinyağlı. Yukarıdaki ölçü az miktarda hazırlamak için. 2 katı malzemeyle çay davet sofralarında zeytinyağlı veya salata
Kadayıf tatlısı yapmak çok kolay değil. Zorluğu ise, tepsinize uygun ağırlıktaki kadayıfın yağ ve şerbet ölçüsünü tutturmaktır. Ve bir de, şerbet kıvamını çok iyi ayarlamak gerekir. Şerbetin kıvamı şöyle ayarlanır; tencere içine koyduğunuz şeker ve su kaynamaya başladıktan sonra limon sıkılır. Ocak en kısık yanacak şekilde ayarlanır ve 10 dakika süre ile şerbet, tencere açık olarak kaynatılır. Süre bitiminde şerbetten bir miktar alınır ve yemek kaşığının bombeli yüzeyine tek damla olarak damlatılır. Damla kaşık üzerinde sabit duruyorsa şerbetiniz kıvamında demektir. Durmuyor akıyorsa, şerbetinizi bir süre daha kaynatmanız gerekir. Ayrıca, fırından çıkardığınız kadayıf tepsisini çok iyi soğuttuktan sonra, şerbetinizi kaynar olarak vermelisiniz. Tepsinizin tabanını mutlaka yağlamalısınız ki, kadayıfın altı iyi kızarsın. Sultan'ın bu kadayıf tatlı tarifi yüz akıdır. Hadi bakalım kolay gelsin. Kadayıfın tepsideki halini buraya tıklayarak görebilirsiniz.
Neler Lazım 400 gr. kadayıf 200 gr. ceviz içi 150 gr. tereyağ 4 su bardağı toz şeker 3 su bardağı su 1/4 limon 30 cm. tepsi
Şerbeti tencere içine 4 bardak şeker, 3 bardak su koyun kaynatın. şerbet kaynamaya başladıktan sonra, 1/4 limonu sıkın ve kısık ateşte 10 dakika süre ile tekrar kaynatın ocağı söndürün. Yapılması ceviz içini iri kıyın ve tepsiyi yağlayın kadayıfı açın, bir kabın içine iki santim uzunlukta doğrayın tereyağı eritin, kadayıfların üzerinde gezdirin kadayıfları bir güzel harmanlayın ve ikiye bölün kadayıfın yarısını tepsinin tabanına bastırarak yayın üzerine ceviz içini serpin diğer yarısını ikinci kat olarak yine bastırarak yayın tepsiyi önceden 200°C ısıtılmış fırının orta rafına sürün altını ve üstünü kızartın, fırından alın ve soğumaya bırakın üzerine sıcak şerbeti dökün ve gönlünüzce servis edin. Tarif bizden yapması sizden, hadi kolay gelsin. Sultan
Kültür mantarı mutfaklarımızda yemek yapımında ve yemeklerin yanında garnitür olarak kullanılır. Özellikle, beyaz ve kırmızı et kullanılarak hazırlanan yemekleri oldukça lezzetlidir. Mantarların tek başına yemeği yapıldığı gibi, diğer yemeklerin hazırlanmasında katkı malzeme olarak kullanılır. Sultan arada bir canı çektikçe, mantarlı et kavurmasını bu tarifle yapar. Hadi bakalım kolay gelsin.
Neler Lazım yarım kilo kuşbaşı dana eti bir paket mantar 400 gr. iki kaşık zeytinyağ yarım limon, kekik, tuz Yapılması mantarları doğrayın, limonlu su içinde bekletin tencere içine eti ve üzerini kapatacak suyu koyun yumuşayıncaya kadar pişirin zeytinyağ ile mantarları kendi suyunu salıncaya kadar kavurun üzerine eti, 1 çay bardağı sıcak su, 1 tatlı kaşığı limon suyu katın, karıştırın kapağı kapayın, ağır ateşte yemeğin suyu buhar olup uçuncaya kadar pişirin üzerine tuz ve kekik serpin, servis edin. Tarif bizden yapması sizden, hadi kolay gelsin. Sultan
9 günlük tatilde " Yemekleri, tatlıları, bayram sofralarını fotoğraflar yayınlarım.Ohh ne güzel." diyordum ama o kadar telaşeli geçirdim ki yemekleri tek tek fotoğraflamayı geçtim, masayı bile çekemedim. Ama iyi ki kendime bayramdan önce bol hamur işli bir kahvaltı sofrası hazırlamışım. Bayram sofrası olmasa da bayram habercisi (arife) sofrası olarak yayınlıyorum.
Büyükbaş, küçükbaş ve kümes hayvanlarının ciğerleri kullanılarak onlarca çeşit yemeği yapılır. Bunlar arasında başta tencere yemekleri olmak üzere; ciğer ızgara, ciğer tava, ciğer kavurma, ciğer sarma, ciğer yahni ve ciğer kebaplarını saymamız mümkün. Bu kadar çeşit ciğer yemekleri arasında arnavut ciğeri özel bir yere sahip. Gerek malzemesinin hazırlanması ve gerekse ciğerin kavrulması, tamamen ustalık gerektirdiği bir gerçektir. Öncelikle damarsız kalite bir dana ciğeri ve bu ciğerin temizlenmesi gerekir. Ardından kızartma yapılacak tenceresinin kalaylı bakır olması şarttır. Ve daha da önemlisi, bu işleri kotaracak beceri sahibi eller gerekir. Olabilir, tarifim bu zorlukların üstesinden gelmeye yetecektir. Sultan, arnavut ciğerini her daim bu tarifle yapar ve hiçte kırık not almadı. Hadi bakalım kolay gelsin.
Neler Lazım yarım kilo dana ciğeri kızartma yağı pul biber, toz biber un, tuz Yapılması ciğerin zarını soyun, damarlarını temizleyin ve kuşbaşı doğrayın, üzerine kağıt havlu ile bastırın kanını alın ardından bir çay kaşığı toz biber, bir tatlı kaşığı pul biber serpin, karıştırın ve ciğeri süzgeç içine alın, üzerine bir çay bardağı un serpin karıştırın kızartmayağını kızgın hale getirin, ciğerleri içine aktarın ciğerler kaynamaya başladıktan sonra, 7 dakika süre ile ara sıra karıştırarak pişirin ve tuz ekerek gönlünüzce servis edin. Tarif bizden yapması sizden, hadi kolay gelsin. Sultan
Paça çorbası yapmak için koyun ya da keçi paçası fark etmez, her ikiside kullanılır. Paça çorbası terbiyeli veya sade olarak hazırlanır. Tarifim terbiyeli paça çorbası ile ilgilidir. Çorbanın hazırlanmasında dikkat edilmesi gereken tek nokta, paçaları haşlarken soğan, sarımsak, limon ve defne yaprağı kullanmaktır. Bu malzemeler paçanın haşlama suyu içerisine katılırsa, paça kokusunun giderilmesini sağlar. Paçalar piştikten sonra bu malzemeler tencere içerisinden alınır ve atılır. Sultan terbiyeli paça çorbasını bu tarifle yapar. Hadi bakalım kolay gelsin.
Neler Lazım altı tane temizlenmiş koyun paçası bir soğan, çeyrek limon iki diş sarımsak bir kaşık un, bir kaşık tereyağ bir yumurta sarısı bir defne yaprağı pul biber, tuz, su Yapılması paçaları yıkayın ve süzün soğan ve sarımsakları soyun, bütün bırakın terbiyesinin hazırlanması kase içine, yumurta sarısı ve bir kaşık unu koyun bir fincan su ile çırpın. tencereye paça, soğan, sarımsak, kabuğu ile limon, defne yaprağı ve 8 bardak su, bir tatlı kaşığı tuz koyun karıştırın ağır ateşte paçalar yumuşayıncaya kadar pişirin. paçalar piştikten sonra, soğan, sarımsak, defne yaprağı, limon parçasını atın terbiyeyi akıtarak paçaların üzerine ilave edin, karıştırın tencereyi 5 dakika süre ile kaynatın ve ocaktan alın bir kaşık tereyağ içinde pul biberi hafif kavurun ve çorba üzerinde gezdirin, sarımsaklı sirke ile paça çorbanızı gönlünüzce servis edin. Tarif bizden yapması sizden, hadi kolay gelsin. Sultan
Bu tarifim kemikli et ile sebze yemeğinin nasıl yapıldığına dair örnektir. Et olarak kemikli koç eti, sebze olarak köy patlıcanı kullandım. Patlıcan sera ürünü olmadığı için, taş gibi sert, susuz ve çekirdeksizdi. Buna benzer susuz patlıcanlarla yemek yaparken yemeğin suyunu artırmak gerekir, ben de öyle yaptım. Eti yıkadım süzdüm ve tencere içerisine aldım. Üzerine bir kaç tane karabiber, bir defne yaprağı ve üzerini kapatacak miktarda su koydum, kaynattım. Üzerinde biriken köpükleri aldım ve ardından tencerenin kapağını kapattım. Ocak alevini en kısık şekilde ayarladım ve eti bir buçuk saat haşladım. Sultan, bu tarifle resimde görünen yemeği sizler için hazırladı. Hadi bakalım kolay gelsin.
Neler Lazım bir kilo patlıcan yarım kilo kemikli et dört kaşık zeytinyağ, bir kaşık salça, bir soğan, iki domates, iki sivri biber üç diş sarımsak, karabiber, kimyon, tuz, su Yapılması kemikli eti yıkayın süzün, tencere içine alın ve üzerini kapatacak miktarda su koyun, yumuşayıncaya kadar pişirin patlıcanları soyun, doğrayın, tuzlu su içinde bekletin domatesi soğanı soyun, yemeklik doğrayın, biberi halka doğrayın yağ içinde soğanı katın kavurun, üzerine sarımsak ve biberi katın kavurun ardından salçayı katın kavurun, üzerine domatesi katın kavurun patlıcanları katın malzemeleri karıştırın, üzerine 3 bardak etin suyundan, karabiber, kimyon ve tuzu katın tuzunu ayarlayın ve haşlanmış eti ilave edin, kapağı kapatın ağır ateşte 25 dakika süre ile pişirin ve gönlünüzce servis edin. Tarif bizden yapması sizden, hadi kolay gelsin. Sultan
Yemek yaparken çoğunlukla dana eti, koyun eti ya da kuzu eti kullanılır. Her et çeşitide hayvanın belirli bölgesinden alınır ve ayrı bir isimle anılır. Aynı hayvandan alınsa bile bu etler, çeşitine göre yumuşak ya da sert olması yüzünden pişirilme süresi farklıdır. Kuzu eti çok çabuk pişer, dana ve benzeri hayvan etleri geç pişer. Bir de et kemikli ise yemekte kullanımı oldukça zorlaşır. Tencerede yemek yaparken, yapacağımız yemek malzemelerinin pişme süresi ile etin pişme süresini göz önüne almamız gerekir. İşte yemek yapma ustalığının sırrı burada saklı, bu sırra ulaşmak hiçte zor değil. Geç pişen kemikli ya da kemiksiz etleri, yemekte kullanmazdan önce, kavurur veya haşlarsak sorunu kökünden çözmüş oluruz. Kuzu eti çabuk piştiği için her çeşit malzeme ile yemek yapmaya uyumludur. Dana eti ve benzeri etler kuzu etine benzemezler, geç pişerler. Dana etinin bütün çeşitleri ocak üzeri tencerede 1 ila 1.5 saat süre içerisinde pişer. Sultan tencerede yemek yaparken, malzeme ile etin pişme süresini hep göz önüne alır. Hadi bakalım kolay gelsin. Bilgi bizden uyması sizden, Sultan
Kuşbaşı doğranmış et, ciğer, böbrek, yürek gibi gıda maddelerinin yağ içinde kavrulduktan sonra; soğan, domates, biber ve su katılarak yapılan yemeğe sote adının verildiğini biliyoruz. Et sote, hazırlanırken içerisine sonradan katılan malzemenin ismini alır. Bu isimlerden bazıları; mantarlı et sote, bezelyeli et sote, elmalı et sote, bademli et sote gibi. Dilimizi tutan yok ya, bu isimler uzar gider. Sultan gerektiğinde et sotesini bu tarifle yapar. Hadi bakalım kolay gelsin.
Neler Lazım bir kilo kuşbaşı dana eti iki domates iki sivri biber bir soğan dört kaşık zeytinyağ karabiber, kimyon, kekik tuz Yapılması soğanı yemeklik, biberi halka, domatesi küp doğrayın iki kaşık yağ içinde etleri bıraktığı su uçuncaya kadar kavurun üzerine iki kaşık daha yağ ilave edin, soğanı kavurun, ardından biberleri katın kavurun, domatesi katın kavurun üzerine üç bardak sıcak su, karabiber ve kimyonu katın karıştırın kapağı kapatın, ağır ateşte etler yumuşayıncaya kadar pişirin tuzunu ayarlayın ve kekik ilavesiyle gönlünüzce servis edin. Tarif bizden yapması sizden, hadi kolay gelsin. Sultan
Boyun haşlama, diğer adı ile gerdan haşlama. Koyun veya kuzu boyunu farketmez, her ikiside kullanılır. Boyun sade veya sebze katkısı ile haşlanır, hazırlanmış yemek terbiye yapılabilir. Bu seçenek tamamen tercihinize kalmış bir şey. Gerdan ile çorba, yahni, keşkek ve fırında çeşitli yemekleri yapılır. Sultan boyun haşlamasını bazen bu tarifle yapar. Hadi bakalım kolay gelsin.
Neler lazım bir bölünmüş kuzu boynu iki patates iki havuç altı küçük soğan üç kaşık zeytinyağ tuz Yapılması boyun parçalarını yıkayın ve süzün patates ve havuçları doğrayın yağ içinde boyun parçalarını hafif kızartın üzerine 6 bardak su ilave edin ve kaynatın tencerede biriken köpükleri atın ve kapağı kapatın ağır ateşte boyun parçalarını bir saat haşlayın. süre bitiminde havuç, patates, soğan ve tuzunu ilave edin tuzunu ayarlayın, kapağı kapatın, ağır ateşte patatesler ve havuçlar yumuşayıncaya kadar yarım saat daha pişirin ve gönlünüzce servis edin. küçük soğan yerine iki orta boy soğanın her birini dörde bölüp kullanın Tarif bizden yapması sizden, hadi kolay gelsin. Sultan
Hepinizin bayramını tüm kalbimle kutlarım,öperim öperim sarılırım:)))
Emre ilk defa tam anlamıyla bu sene bayramı yaşadı:)))
Dün sabah ona "bugün bayram erken kalkın çocuklar" şarkısını da öğrettim :))
Mutlu mutlu, şarkılı bayram kahvaltısı yapıp karı koca iyice gaza getirdik onu...Anlattık anlattık...
Emre Bey en çok bayramlarda bol çikolata yenir ve hediyeler ,harçlıklar alınır kısmıyla ilgilendi...
Şimdi de bayramda çocuklar sevindirilir mesajıyla yola çıkıp sürekli isteklerde bulunup duruyor :)))
Yarın için bile çoktaaaan plan yapmış...kahvaltı bile yapmadan doğru parka gidelim diye fikirler sunuyor:))
Bu gün düşündüm de yavruma bayramları bizim yaşadığımız gibi yaşatmaya çalıştığım için mutluyum.
Emre çok heyecanlansın istiyorum,bayram çikolatalarının tadına varsın, harçlıklarıyla neler alacağını ,lunaparkta nelere kaç tur bineceğini,bayramlıklarını zevkle giyinip ,aile ziyaretlerinin ne kadar önemli ve keyifli olduğunu yaşasın istiyorum...Ah ahh bu duyguları bütün çocuklar yaşasa herşey daha güzel olmaz mı aslında...
Her anın tadını çıkarmak lazım...Sevmek lazım...Gülümsemek lazım...
Beraber daha nice bayramlara inşallah diyorummmm ve nefisss salatamızın tarifine geçiyorum:)))
MISIRLI MEKSİKA FASÜLYELİ SALATA
MALZEMELER:
1 su bardağı mısır
1 su bardağı Meksika fasülyesi
½ demet yeşil soğan
½ demet maydanoz
4 yemek kaşığı zeytinyağı
2 yemek kaşığı limon suyu
2 çay kaşığı sirke
Tuz
YAPILIŞI:
İnce ince kıyılmış maydanoz, soğan ve diğer salata malzemelerini genişçe bir kasede harmanlayıp,zeytinyağı,limon sirke ve tuzu da ekleyip, karıştırıp soğuk soğuk servis yapın.
İşkembe çorbası terbiye edilerek, ya da sade olarak yapılır. İşkembe çorbası hazırlamak için işkembe, iki kez haşlanır. İşkembe üzerinde bulunan kalıntıların ve kokusunun giderilmesi için ön haşlama yapılır. İşkembe tencere veya düdüklü tencere kullanılarak haşlanır. Tencerede haşlanması fazlaca zaman alır. Bildiğiniz gibi, düdüklü tencerede bu işlem oldukça kısadır. İşkembenizi ister tencerede isterseniz düdüklüde haşlayın, mutlaka ön haşlama yapmanız gerekir. Sultan terbiyeli işkembe çorbasını her daim bu tarifle yapar. Hadi bakalım kolay gelsin.
Neler Lazım bir kilo dana işkembesi 'temizlenmiş' bir kaşık tereyağ bir kaşık tepeleme un iki yumurta sarısı sarımsak, pul biber limon, sirke tuz Yapılması terbiyesi için; kase içinde un, yarım limon suyu ile yumurta sarılarını bir fincan soğuk su ile çırpın. işkembeyi yıkayın, süzün ve iri parçalara bölün parçaları tencereye alın, üzerini kapatacak miktarda su ilave edin ocak üzerine alın, tencere kaynamaya başlarken parçaları çıkarın, kalan suyu atın işkembe parçalarını tekrar soğuk su ile yıkayın, süzün parçaları tekrar tencereye alın, üzerini iki parmak kapatacak miktarda su ilave edin ardından iki diş sarımsak, yarım kabuklu limon, 1 tatlı kaşığı tuz koyun, karıştırın ve ağır ateşte işkembeler yumuşayıncaya kadar haşlayın haşlanan işkembeleri bir kap içerisine alın soğutun, sarımsakları ve limon parçasını çıkarın atın parçaları küçük veya iri kuşbaşı doğrayın, işkeme suyu içerisine aktarın, tencereyi ocak üzerine alın ve tencere kaynadıktan sonra bir kepçe su alın terbiyesi ile karıştırın terbiyesini akıtarak kaynayan tencereye ilave edin ve karıştırın, tencereyi 5 dakika süre ile tekrar kaynatın, tuzunu karar hale getirin üzerine tereyağ ile hafif kavrulmuş pul biber gezdirin ve sarımsaklı sirke ile gönlünüzce servis edin. Tarif bizden yapması sizden, hadi kolay gelsin. Sultan
Etlerin yumuşatılması, mutfak dilinde etin marine ya da terbiye edilmesiyle aynı anlamı taşır. Etin yumuşatılmasındaki amaç, eti ızgara veya tava yaparken yumuşacık olmasını sağlamaktır. Bu nedenle et, değişik malzemeler kullanılarak hazırlanan sos içerisine yatırılır ve bekletilir. Sos malzemeleri kişilerin damak zevki ve tercihlerine göre çok farklılık göstersede amaç aynı; eti yumuşatmak, lezzet ve aromasını artırmaktır. Tarifim, kırmızı et diye tabir edilen büyükbaş hayvan etlerinin yumuşatılması ile ilgilidir. Sultan gerektiğinde kırmızı etini bazen bu tarifle yumuşatır. Hadi bakalım kolay gelsin.
Neler Lazım bir kilo et bir bardak sıvı yağ bir soğan bir kaşık yoğurt bir kaşık salça iki diş sarımsak tuz Yapılması eti ihtiyacınız ölçüsünde doğrayın ve üzerine tuz ekin, ovun sarımsağı ve soğanı soyun, rendenin püre yapma gözünde rendeleyin çıkan posayı süzgeçle süzün, kalan posayı atın çıkan suyu, yoğurtu, salçayı ve sıvı yağı bir tencere içine alın, karıştırın bu karışım içine eti alın ve bulayın, en son et üzerine el ile bastırarak düzeltin tencere kapağını kapayın ve buzdolabına kaldırın etinizi bu sos içinde en az dört saat beklettikten sonra, gönlünüzce kullanın zamanınız var ise; etiniz gerçek anlamda 24 saat süre içinde yumuşar, tercih sizin. Tarif bizden yapması sizden, hadi kolay gelsin. Sultan
Kelle paça çorbası koyun veya kuzu başı paçası farketmez, terbiye edilerek ya da sade olarak hazırlanır. Tarifim terbiye edilmiş kelle paça çorbası ile ilgilidir. Terbiye malzemeleri içerisine yoğurtta girebilir, bu bazı yöremiz insanının tercihi. Bir de kelle ve paçaların haşlanması sırasında suyuna aroma versin diye soğan, limon, sarımsak ve defne yaprağı katılabilir. Çorbamı isteyen herkes tatsın diye, genel amaçlı olarak hazırladım. İyi mi yaptım bilemiyorum, tercih sizin. Sultan, ara sıra yaptığı kelle paça çorbasını bu tarifle yapar. Hadi bakalım kolay gelsin.
Neler Lazım bir temizlenmiş koyun başı dört temizlenmiş koyun paçası bir kaşık tepeli un bir yumurta sarısı sarımsak, sirke tuz Yapılması terbiyesinin hazırlanması kap içinde bir kaşık un ile bir yumurta sarısını bir fincan soğuk su ile çırpın. kelle ve paçaları bir güzel yıkayın ve süzün tencere içine kelle ve paçaları koyun ve üzerini iki parmak kapatacak miktarda su koyun ardından yarım kaşık tuzu serpin ağır ateşte üzerinde biriken köpükleri alarak 1.5 saat süre ile pişirin süre bitiminde dil üzerine kürdan batırın, kürdan dil içine rahat batıyor ise, tencereyi ocaktan alın kelle ve paçaları çıkarın, soğutun. dil üzerindeki deriyi soyun ve beyin hariç bütün etleri kemiklerinden ayırın kuşbaşı doğrayın tenceredeki suyu süzün ve ocak üzerine alın, içine doğranmış etleri koyun ve tencere kaynadıktan sonra bir kepçe su alın terbiyesi ile karıştırın terbiyesini akıtarak kaynayan tencereye ilave edin ve karıştırın, tencereyi 5 dakika süre ile tekrar kaynatın, tuzunu karar hale getirin isterseniz üzerine tereyağ ile hafif kavrulmuş toz biber gezdirin ve sarımsaklı sirke ile gönlünüzce servis edin. Tarif bizden yapması sizden, hadi kolay gelsin. Sultan
Yalancı Narlı Sütlaç Malzemeler;1 paket vanilyalı puding1/2 çay bardağı haşlanmış pirinç1 adet büyük nar Yapılışı;Bir yemek yalancıysa basittir. Bazı tarifler var ki hatta hani derler ya yalanın dibine vurur. Bu da öyle basit ama lezzetli bir tarif. Etkinliğin son gününe yetişebilmek için sabah hazırladım. Bir de dolapta soğumasını beklediğim yalancı narlı cheesecake var. O da yalanın dibine
Lokum gibi yenebilecek kavurma yapmak gayet basit. Bunun yolu da ihtiyacınız ölçüsünde et ve bu eti kendi suyu ile çok kısık ateşte kavurmaktan geçer. Bilirsiniz, etleri kavururken 1 kilodan fazla et kavrulurken su ilavesine ihtiyaç duymaz. Çünkü, saldıkları kendi suları kavurma için yeterli olacaktır. Bir kilodan az etleri kavururken etin kendi suyu kavurmaya yetmiyecektir, o yüzden tencereye kaynar su ilavesi gerekir. Tencereye su ilave ederken su miktarı et ile yüz yüze olmalıdır. Ocak alev ayarı en kısık şekilde ayarlanmalıdır. Etin kalitesine göre, ağırlığı fark etmez bütün etler 70 ila 90 dakika içerisinde kavrulurlar. Sultan, kurban bayramında olsun ya da diğer günlerde ihtiyacı halinde kavurmasını bu tarifle yapar. Hadi bakalım kolay gelsin.
Neler Lazım bir kilo kavurmalık kuşbaşı et bir kaşık zeytinyağ karabiber, kekik tuz Yapılması tencerede yağı ısıtın, üzerine eti ilave edin karıştırın, et suyunu salmaya başlayınca tencere kapağını kapayın tencereden buhar çıkmaya başladıktan sonra ara sıra tencereyi karıştırın, etin suyunu kontrol edin su azaldığında etin yüzeyini geçmeyecek şekilde kaynar su ilave edin ve 1.5 saat süre ile eti ağır ateşete pişirin. tuzunu karar hale getirin, karabiber ve kekik ilavesiyle gönlünüzce servis edin. Tarif bizden yapması sizden, hadi kolay gelsin. Sultan
HAFİF BİR BAYRAM TATLISI… Elmalı Parfe’den bayram tatlısı olur mu hiç? demeyin... Olur niye olmasın :) Tamam, kabul ediyorum, bayram tatlısı deyince herkesin aklına; Şekerpare, Baklava, Revani gibi baba! tatlılar gelir, benimde öyle... Hatta tatlı dediğin ağır olur, şöyle yerken insanın ağzına bulaşır, içini bir hoş eder, üstüne serin bir şeyler içme hissi uyandırır. :) Ama devir değişti artık, tatlılarımız da hafifleşmeli. :) Ben bu bayram; büyüklere gittiğimizde, yine bayıla bayıla ikram edilen klasik tatlıları yiyeceğim ama olurda bize el öpmeye gelen olursa :) Elmalı Parfe ikram edeceğim. Hem havalarda hala çok güzel ve git gide daha da yaza geliyor bayramlar. Bu gidişle soğuk tatlılar, dondurmalar ikram etmek hiçte tuhaf olmayacak artık :)
Elmalı Parfe; bir paket arkası tarifi, sanırım Dr.Oetker’in krem şanti paketinin arkasında görmüştüm. Görür görmez çok beğenmiş olmalıyım ki, o günlerde pişmiş elma ile aramız hala limoni iken :) defterime kaydetmişim. Yerken hem elmanın tadını, hem cevizin tadını hem de limon aromasını yoğun bir şekilde hissediyorsunuz ve hepside birbirine çok yakışıyor. İçinde çiğ yumurta olmaması da güzel, bu nedenle gönül rahatlığıyla, uzun süre saklanıyor :) Bu tatlı; aynı zamanda, elma ve ceviz varsa tarçında olmalı klişesini yıkıyor bir anlamda. Tarçının baygın aroması yerine limonun insanı dirilten aroması ekleniyor ve bence çok da hoş oluyor.
Bir kez orijinal tarif ile deneyin, sonraki denemelerde, eminim kendi eklemelerinizde olacak içine. Belki kuru meyve karışımı, kırılmış çikolata, belki bisküvileri kırarak içine ekleme gibi… Üzerini ben çikolata eriterek süsledim, donuk parfenin üzerinde çikolata hemen donduğu için geri dönüş şansınız yok, o yüzden ne şekilde süsleyeceğinize karar verip öyle uygulamaya geçin :) İsterseniz, çikolata sosu ile ya da beyaz çikolata sosu ile süsleyebilirsiniz. Ya da sadece kakao serperek… Hepside çok yakışacaktır. Orijinal tarifte pötibör bisküvi kullanılıyordu, ben biraz pastamsı bir havası olmasını istediğim için; kedi dili kullandım, bu kısım sizin damak zevkinize kalmış.
Elmaların kabuklarını soyup, rendeleyin. Kararmasına izin vermeden, şeker, limon suyu, mısır unu ve su ile birlikte, orta ateşte elmalar yumuşayıncaya kadar, karıştırarak pişirin.
Karışımı bir kaseye koyun ve iyice soğuyuncaya kadar bekleyin.
1 Su bardağı soğuk süt ile krem şantiyi hazırlayın.
Krem şantinin içine, ceviz, limon kabuğu rendesi ve elmalı harcı koyun, iyice karıştırın.
Kedi dili bisküvilerini süte batırarak ıslatın ve kalıbın tabanına bir sıra dizin.
Üzerine şantili karışımın yarısını yayın.
Bir sıra daha, yine süte batırarak ıslattığınız kedi dillerini dizin.
Üzerine kalan şantili karışımı yayın.
Üzerini örterek, 1 saat kadar buzdolabında bekletin, daha sonra derin dondurucuya kaldırın.
En az bir gece dondurucuda beklettikten sonra, istediğiniz zaman servis yapın.
NOTLAR;
Parfeyi baton silikon kek kalıbına hazırladım. Silikon kalıpta tatlı yapışmadığı için altına bir şey sermedim. Eğer borcamda ya da farklı bir kalıpta yapacaksanız altına mutlaka buzdolabı poşeti ya da strech film serin.
Kap olarak; baton kek kalıbı ya da 16-18 cm. çapında bir kap uygundur. Kabın ölçüsü çok problem değil, sadece dilimlerin ince ya da kalın olmasını belirler hepsi bu :)
Tatlıyı ters çevirerek servis edeceğiniz için; eğer en üstte bisküvi tabanı görmek istemiyorsanız, tabana ince bir kat şantili karışım serin, üzerine bisküvileri dizin. Böylelikle üzerini herhangi bir süsle iyice kapatmanıza gerek kalmaz.
Tatlıyı direk derin dondurucuya koymak yerine, bisküvilerin iyice yumuşaması için, bir saat kadar buzdolabında bekletin, sonra derin dondurucuya kaldırın.
Servis etmeden önce oda sıcaklığında 3-4 dk. kadar bekletirseniz, dilimlemeniz daha kolay olur.
Tatlıyı strechfilm ile sarar ya da buzdolabı poşetine koyarsanız, tıpkı dondurma gibi birkaç hafta rahatlıkla derin dondurucuda saklayabilirsiniz.
İYİ BAYRAMLAR... Tüm okuyucularımın, dostlarımın, sevdiklerimin; Kurban Bayramını en içten dileklerimle kutluyor, huzurlu, sağlıklı, mutlu, bereketli, kısacası “bayram gibi bir bayram” yaşamayı diliyorum. Bu bayram herkesin gönlündeki dilek gerçek olsun, hepimiz küçükken verilen bayram harçlığında ne kadar mutlu oluyorsak o kadar mutlu olalım istiyorum :) Büyüklerimin ellerinden saygı ile küçüklerimin gözlerinden sevgi ile öperim…
Bilirsiniz demiyeceğim, nerden bileceksiniz. O zaman söyleyeyim, kendimi övmeyi herkesten fazla severim. Hele de bir dinleyici kitlesi bulursam coşarım, vallahi kız konuşmaktan ağızım kurur, yutkuna yutkuna hiç kesmem. Nerden icap etti derseniz, ıspanak yemeklerinden söz açılınca zaptedilmem güç olur, o yüzden. Ispanak yemekleri yaparken, önemli saydığım iki noktaya çok dikkat ederim. İlki, ıspanakta kullanacağım salça oranını çok az tutarım. Yarım kaşık salça demişsem, salçayı tatlı kaşık kullanarak alırım. Çünkü, salçanın fazlası yemeğin tadını kesinlikle bozar. İkincisi ise, ıspanak yemeğini gayet düşük ısıda ve toplam 20 dakika süre ile pişirrim. Bu çok çok önemli, deneyin görün. Sultan, ıspanaklı yumurta yemeğini her daim bu tarifle yapar. Hadi bakalım kolay gelsin.
Neler Lazım yarım kilo ıspanak bir soğan yarım kaşık salça bir kaşık tereyağ karabiber, pul biber bir çay bardağı su tuz Yapılması ıspanağı yıkayın, süzün kuşbaşı doğrayın yağ içinde soğanı kavurun, ardından salçayı kavurun ardından ıspanak, su, karabiber, tuz'u katın ve karıştırın tuzunu ayarlayın, ıspanaklar pörsüyene kadar karıştırın, kapağı kapayın. ve ağır ateşte 15 dakika süre ile pişirin. süre bitiminde ıspanak içine 3 yumurta yuvası açın ve içine yumurtaları kırın üzerlerine birer kaşık su ve az tuz serpin, kapağı kapayın ağır ateşte yumurtaların beyazı pişinceye kadar pişirin. Ve gönlünüzce servis edin. Tarif bizden yapması sizden, hadi kolay gelsin. Sultan