BENDEN HABERLER ve İFTAR SOFRASI ÖNERİLERİ...
Bir ay… Uzunluğu ve kısalığı çok göreceli bir zaman dilimi.
Kiracı iseniz çok kısa, ay dediğin şıp şıp geliyor :( Girdiğiniz bir sınavın ya da yaptırdığınız bir testin sonucunu bekliyorsanız ise, çok uzun.
Blog yazıyorsanız hele; bir ay, birkaç yıl kadar uzun geliyor insana.
Öyle çok kelime, cümle birikti ki içimde, hepsini yazarsam, bir süre sonra okumayı bırakıp, fotoğraflara bakıp çıkıverirsiniz diye korkuyorum :)
Bu yüzden Temmuz ayını kısa birkaç cümle ile özetlemeye çalışayım…
Temmuz; bizim için tatil ayı oldu bu yıl. Çok uzun zamandır, birçok nedenden dolayı eşimle tatil yapamamıştık ve artık bu durum ruh sağlığımızı bile bozmaya başlamıştı.
Bu duruma bir el koyalım ve imkanlar el verdiğince çok sayıda tatil yapalım bu yıl dedik.
Temmuz başında; eşimin kuzeninin düğünü sebebiyle Kilis’e gittik. Her dakikasından ayrı keyif aldığım, bol koşturmacalı, telaşlı ama bir o kadar da keyifli bir gezi oldu benim için.
Kilis’ten döndükten birkaç gün sonra, balayı çiftimiz ile birlikte, bu kez baba memleketim Erdek’e gittik. Erdek’in benim için anlamını artık biliyorsunuz, orada da yine her anı dolu dolu geçen nefis bir tatil yaptık.
Erdek dönüşü; “bu tatiller bizi epey sıfırladı, bütün kış idare eder” diyorduk ki, dostumuz Yaşar sayesinde sürpriz bir Kıbrıs tatili girdi devreye...
Kıbrıs tatili de, daha önceki kötü anılarımı silip, tekrar Kıbrıs’a gitme hayalleri kurmamı sağlayacak kadar muhteşemdi.
Olağanüstü bir denize, iskeleye ve plaja sahip otelimizde keyif yapmak, Kıbrıs sokaklarında dolaşmak, Bellapais’i ve Mavi Köşk’ü gezmek çok ama çok keyifli idi…
Bu tatillerin arasında boşluklar yani İstanbul’da geçirdiğimiz günler de oldu elbet.
Biri; Kilis dönüşü amcamızı Amerika’ya uğurlamadan önceki akraba daveti olmak üzere, dört kez misafir ağırladım, sofralar kurdum bol bol yani :)
Hatta bacağımdan minik bir operasyon geçirdiğim hafta sonu, hem Cumartesi hem Pazar misafir ağırladığım için, dikişlerin biri attı, o derece... Bendeki misafir ağırlama aşkını zaten siz biliyorsunuz, bir şey söylememe gerek yok aslında :)
Bu sofraların ve tariflerin fotoğrafları yok ne yazık ki… Çünkü kısa bir dönem fotoğraf makinemiz yoktu.
Eşim kullanmakta olduğu markadan başka bir markaya geçiş yapmaya karar verdi ve kararını hızlıca hayata geçirdi.
Neyse ki aradaki makinesiz dönem –bana çok uzun gelse de- uzun sürmedi, kısa sürede yeni bir cicimiz oldu :)
Bu sürenin kısalığında; benim her sofra kuruşumda; “ya bu sofrayı da çekemedik :( hadi bunlar neyse de, Ramazan yaklaşıyor, iftar sofralarımızı çekemeyeceğiz” diye sürekli mızmızlanmamın payı var elbet :))
İşte benim kısa anlatımım da bu kadar oluyor :)
Benden tüm haberleri verdikten sonra, iftar sofralarımız için; pek çok fikir edinebileceğimiz, Ülkü’nün muhteşem sofrasına göz atalım, ne dersiniz…
Ülkü’yü artık hepiniz tanıyorsunuz, soyadı Hüner değil ama Nagehan annem gibi, Siret ve Filiz yenge gibi “Hünerli Bayanlar” ekibinin bir parçası artık o da :)
Kurduğu muhteşem sofralar ve verdiği fikirlerle hazırladığımız tarifler ile bloguma ayrı bir renk katıyor sağ olsun.
Cumartesi günü, Ülkü’yü sabahtan aradım ve “akşam size geliyoruz” dedim, bu kadar geç haber vermemin tek nedeni ise bir hazırlık yapmasını engellemekti!
Cumartesi günü de çalıştığını bildiğim için, özellikle bir gün önceden bile aramadım.
“Bana söz ver” dedim, “hiçbir şey yapmayacaksın, biz de olduğu gibi, hep birlikte gireceğiz mutfağa, tavuk, makarna ve salata… Sonra film keyfi yapacağız”.
“Tamam, söz veriyorum” dedi, ben de inandım. Akşamüstü arayıp, “fotoğraf makinenizi de getiriyorsunuz değil mi? Sonra bücür makinem güzel çekemedi sofrayı diye ağlama” dediğinde biraz şüphelendim aslında ama yine de böyle bir sofra beklemiyordum.
Sözünü tutmadığı için Ülkü’ye kızgın mıyım? Evet! Konuşmuyoruz hala, küsüz :)
Bizim evde hazırladığımız sofrayı, çok sosyetik bulan ve bütün gece; “aç kaldık” diye söylenen Antep’li iki kafadarın beğeneceği şekilde hazırlanmış bu kez Ülkü :)
Gavurdağı salatası, Acılı Ezme ve Haydari gelin gibi süzülüyordu masada.
Benim için zeytinyağlı taze börülce ve sofrada kaç çeşit olursa olsun, illa patates olmalı diyen eşim için de bolca kızarmış patates :) Daha ne olsun…
Ülkü’nün Kahvaltı Sofrası'nı yayınladığımda, fotoğraflarda pek görünmemesine rağmen, dekorasyon konusunda sizlerden övgü dolu pek çok yorum geldi. Ben de bu kez mümkün olduğunca evi de katmaya çalıştım fotoğraflara :)
Ülkü bu konuda gerçekten çok ama çok zevkli bir hatun, ben bugün evleniyor olsaydım, evimi bir iç mimara teslim eder gibi kendisine bırakır ve bitene kadar da tek kelime müdahale etmezdim…
Gelelim en önemli kısma, yani yemeklere :)
Soframızda neler vardı?
- Baharatlı Tavuk Kızartması
- Pratik Perde Pilavı
- Zeytinyağlı Taze Börülce
- Haydari
- Acılı Ezme
- Sirkeli Patlıcan (Benden)
- Gavurdağı Salatası
- Patates Kızartması
- İçli Köfte ve Etsiz Yaprak Sarması
Ülkü’de benim gibi kayınvalide konusunda çok şanslı. Derin dondurucusunda her daim İçli Köfte ve Yaprak Sarma olan şanslı kişileriz biz :)
Ani misafir geldiğinde yaprak sarmayı mikrodalga fırında çözdür, içli köfteleri de kızart, oldu bitti :)
Acılı Ezme’nin tadı o kadar profesyoneldi ki, önce vakti çok az olduğu için dışarıdan satın aldı sandım ama tabi ki Ülkü’cüğüm yapmış :) Malzemeleri göz kararı koyduğu için ne yazık ki ölçü veremiyor. Ramazan ayında ben de acılı ezmeli kanepeler yapmayı düşünüyorum o zaman bu tarifi kullanacağım, oluşturduğum ölçüleri de sizlerle hemen paylaşırım.
Ülkü'nün kaleminden Acılı Ezme'nin malzemeleri;
- Domates
- Sivribiber
- Salatalık
- Sarımsak
- Maydanoz
- Domates Salçası
- Biber Salçası
- Karabiber, kuru nane, pulbiber, tuz
- Zeytinyağı
Yapılışı
- Tüm malzeme robottan geçirilir. Süzgeçten suyu süzülür ve ceviz ile servis yapılır. Ben kuru soğan koymadım, çok koku yapmasın diye isteyen soğan da koyabilir.
PRATİK PERDE PİLAVI (Hazır yufka ile)
Malum, iftar sofralarında mümkün olduğunca zengin görünümlü, şık yemekler sunmak istiyoruz konuklarımıza. Perde Pilavı’da bu lezzetlerden biri bence. İç pilavının; tavuk haşlanarak ve el oyalayıcı şekilde hazırlanması, hamurunun elde açılması, perde pilavını biraz göz korkutucu hale getiriyor.
Bu durumda; Ülkü’nün pratik perde pilavı imdadımıza yetişebilir.
Malzemeler (6 kişilik)
- Garnitürlü Pilav
- 1 Adet Yufka
Yapılışı
- Garnitürlü pilavı tarifteki gibi hazırlayın. 20 dk. kadar dinlendirin.
- Orta boy bir borcamı ya da pasta kalıbını sıvıyağ ile hafifçe yağlayın, yufkayı serin. Pilavı içine koyun ve üzerini kaşıkla düzleştirin. Kanarlardan sarkan yufkayı üzerine kapatın. 180 derecede önceden ısıtılmış fırında yufkanın üzeri iyice kızarıncaya kadar pişirin.
NOTLAR;
- Kabı yağladığınızda içine kabuğu soyulmuş bademler serpiştirebilirsiniz. Görüntüsü gerçek perde pilavı gibi olur.
- Pilavın içine kuş üzümü, tarçın gibi baharatlar ve haşlanmış tavuk eti ekleyebilirsiniz.
- Ne kadar yüksek bir pilav isterseniz, o kadar küçük bir kap tercih etmelisiniz :)
Siz sormadan ben söyleyeyim diye, Ülkü’ye sofrada kullandığı ürünlerin markalarını sordum :) Yemek takımı ve tüm servis tabakları; Karaca… Çatal, kaşık takımı; Hisar.
Peçeteler; Selpak… Peçete Halkaları; Zara Home…
Sürahi; Paşabahçe… Masa örtüsü ve kadehleri sormayı unutmuşum yalnız :(
Umarım; iftar sofralarınız için yararlı olmuştur bu yazı, hepimize hayırlı ramazanlar...
0 yorum:
Yorum Gönder