Banner 468 x 60px

 

27 Eylül 2007 Perşembe

İftar Sofrası 2007 - (4)

0 yorum
Aile İftarı 2007

ÇEKİRDEK AİLE İFTARI :)
Bir önceki yazımda eşimle yaptığımız
iki kişilik iftarımızdan bahsetmiştim. Hafta sonu ise eşimin ailesi, iki amcası ile ailesi ve benim ailemden oluşan, 18 kişilik çekirdek sülalemiz :) bizim evimizde iftar için toplandık.
Benim için bu iftar daveti çok özel ve anlamlı idi çünkü evimizde akrabalar ile ilk iftar daveti olacaktı.
Yemek.Name dergisinin Eylül sayısında da anlattığım gibi; ayların hatta yılların nasılda su gibi akıp gittiğini, özel günlerden anlıyorum. Geçen yıl bu zamanlar nikaha iki ay kalmıştı, ev arama telaşı, gelinlik provaları, davetiyelerin, nikah şekerlerinin tasarlanması nedeniyle sürekli bir koşturmaca yaşıyorduk. Bu telaş içindeki güzellik ise iftar sofraları idi. Bütün gün eşya seçmek ve benzeri işlerle uğraştıktan sonra, özenle hazırlanmış iftar sofralarında ağırlanmak bütün yorgunluğumuzu alıyordu.
Ben iftara gitmeyi de, iftar da misafir ağırlamayı da o kadar çok seviyorum ki, sırf aile büyüklerimizi ve arkadaşlarımızı evde iftar sofralarında ağırlamak için nikah tarihimizi Eylül ayına almak adına çaba sarf etmiş, olmayınca da çok üzülmüştüm. Zaman su gibi aktı ve işte yine Ramazan geldi, ben “her işte bir hayır vardır” sözüne bir kez daha inandım, çünkü nikahımızın Eylül’de olmaması hem bize hazırlıklar için zaman kazandırdı, hem de ben mutfak acemiliğimden kurtulup, güzel yemekler pişirebilmeye başladım.
İftar davetimiz için günler öncesinden herkesin damak zevkini ayrı ayrı düşünerek, bir liste oluşturdum ve eğer gecenin sonunda gelen yorumlar doğruysa bu işten de anlımın akı ile çıktım. :)

İftar Soframızda;
  • Tarhana ve Yayla Çorbası
  • Patatesli, Havuçlu Bezelye Yemeği
  • Tavuklu Pilav
  • Domates Soslu Karışık Kızartma
  • Peynirli Sigara Böreği
  • Mevsim Salata
  • İftariyelikler (Peynir Tabağı, Zeytin, Zahter, Kuru Yemiş ve Kuru Meyveler)
  • Çiğ Köfte (Siret Yenge'den)
Tatlılar;

Aile İftarı 2007
Devamını Oku...

25 Eylül 2007 Salı

Gülsüm Teyze'nin İftar Sofrası

0 yorum
Gülsüm Teyze - İftar Sofrası

KARADENİZ MUTFAĞINDAN ŞÖLEN GİBİ İFTAR SOFRASI...
Ramazan nedeniyle, her günümüz ayrı bir güzellikte ve unutulmaz geçiyor. Dostlarımızın, akrabalarımızın evlerinde konuk ediliyor ve birbirinden güzel sofralarda iftarımızı açıyoruz.
Bu günlerde eşimle gün içindeki tek sohbetimiz; ağırlayacağımız misafirler için neler yapacağım ya da bir önceki akşam konuk olduğumuz iftar sofralarının güzelliği oluyor...
Önceki gece arkadaşlarımıza iftara davetli idik.
Arkadaşımızın annesi Gülsüm Teyze'den daha önce bir çok yazımda bahsetmiştim. Kendisi Rize'li ve tahmin edeceğiniz üzere Karadeniz mutfağında kelimenin tam anlamı ile bir usta...
Geçen seferki ziyaretimizde, yemeklerinin tadını unutamamış, hatta
Hamsili Pilav ve Fırın Sütlaç'ını yayınlamıştım.
Gülsüm Teyze aynı zamanda yakın zamana kadar kendi pastanesini işletmiş bir tatlı ve pasta ustası. Yaptığı
un kurabiyesi ve mini pizzaları yerken "Aynı, pastanedekiler gibi" dediğimde "E, zaten pastanemde yaptığım tarifler:)" demişti. Kendisini her gördüğümde elime kağıdı kalemi alıp, yaptıklarının tarifini yazıyor, bir yandan da sürekli yeni püf noktaları öğreniyorum.
İftar soframız; tek kelime ile bir ziyafet sofrası idi, birbirinden nefis Karadeniz yemekleri, ev yapımı turşuları ve bütün bunlar yetmezmiş gibi saymakta zorlandığım kadar çeşitli yemekler vardı.
Üstelik Gülsüm Teyze gündüz çok rahatsızlanmış ve buna rağmen bu kadar çeşidi hazırlamış, ben kendisine edebildiğim kadar teşekkür ve iltifat ettim ama yinede gözüme az göründü, bir kez de buradan çook teşekkür ediyorum, ellerine sağlık Gülsüm Teyze...
İnşallah kurduğun bütün sofralar böyle bereketli ve mutlulukla dolu olsun...

İftar Soframızdakiler;

Gülsüm Teyze - İftar Sofrası

İftara gitmeden önce, Gülsüm teyze'ye Ekim ayı etkinliğinin Karadeniz yemekleri üzerine olduğunu ve bana bir Karadeniz yemeği yapmasını rica etmiştim. Sağolsun bir değil tam üç tane muhteşem Karadeniz yemeği yapmıştı.

Mıhlama, Kara Lahana ve Fasulye Kavurması... Tariflerini tabiki detaylı bir şekilde not aldım, böylelikle önümüzdeki ay etkinliğe üç tarif ile katılacağım. Aynı şekilde Şam tatlısınıda bayrama yakın bir zamanda tatlı seçenekleri olarak yayınlayacağım. "Gülsüm Teyze'nin İftar Sofrası" yazısı da, "Balık Sofrası" gibi yavaş yavaş link sahibi olacak. :)

Devamını Oku...

23 Eylül 2007 Pazar

İftar Sofrası 2007- (2)

0 yorum
Mini İftar - 2007

ÇEKİRDEK AİLE İFTARI...
Eşimin ailesi sayesinde hafta sonu iftar sofralarımız mini bir düğün kalabalığında geçiyor diyebilirim.
Bu sofraları da eğer iftardan önce fotoğraf çekme şansımız olursa sizlerle paylaşacağım. Bu gün hafta içi eşimle yanlız yaptığımız iftarlardan birini, hatta evli olarak ve başbaşa yaptığımız ilk iftar sofrasını sizlerle paylaşmak istedim. Geçen hafta başında havalar henüz soğumadan balkonda yapalım ilk iftarımızı dedik, sonra da havalar soğuyunca bir daha yapamadık.
Yani bu iftar sofrası bir çok anlamda ilk lerin ve son ların sofrası oldu :)

Mini İftar Soframızda;
Soframızda ayrıca benim ekmek makinemle yaptığım ilk ekmek olan Fransız ekmeği, zeytinyağ ve Kilis'ten gelen ev yapımı zahter karışımı vardı.

Mercimek Çorbası

MERCİMEK (EZOGELİN) ÇORBASI...
Mercimek çorbasının yapımını Fatoş'tan öğrenmiştim. Evlenmeden önce de, evde çorba yapılacaksa ben hep bu çorbayı ister ve çoğu zamanda kendim yapardım. Evlendikten sonra, benim güzelim mercimek çorbası deyim yerindeyse mutasyona uğradı :)
Eşim, soğan sevmediği için ilk önce içinden soğan çıkarıldı, sonrakinde "tatlı olmuş" dedi ve havuç çıkarıldı, son olarak "kıvamını bozuyor" dediği için patates de çıkınca çorba kuşa döndü :)
Bende uzun zamandır mercimek çorbası yapmıyorum bu nedenle :) Gündüz vakti oruçlu olmanın etkisi ile aklıma düştü bu çorba. Kendi usulüm ile yaptım ve doya doya içtim :)

Malzemeler
  • 2 Çay Bardağı Kırmızı Mercimek
  • 1 Adet (Küçük Boy) Kuru Soğan
  • 1 Adet (Küçük Boy) Havuç
  • 1 Adet (Küçük Boy) Patates
  • 1/2 Çay Bardağı Sıvıyağ
  • Tuz
  • Kuru Nane
  • Pul Biber 
Yapılışı
  • Kırmızı mercimeği yıkayın, soğan, havuç ve patatesi de irice doğrayarak, tüm malzemeleri, yaklaşık 1,5 Lt. suda ile birlikte haşlayın.
  • Mercimekler sararıp dağılmaya başladığında, ocağın altını söndürüp, tencerenin içinde parçalayıcı ile karışımda tane kalmayacak şekilde çekin.
  • Ayrı bir tavada sıvı yağı kızdırın, kızınca altını kapatıp pul biber ve naneyi ekleyin.
  • Altı kısık olarak yanmakta olan çorbanıza yağı dökün ve hafifçe karıştırıp altını kapatın.
Devamını Oku...

19 Eylül 2007 Çarşamba

Yoğurtlu Patlıcan Salatası

0 yorum
Yoğurtlu Patlıcan Salata

PATLICAN'IN YOĞURTLU HALİ :)
Patlıcanın her türlü yemeğini çok sevdiğimi daha önceki yazılarımda da belirtmiştim.
Eşimin patlıcanla arası pek iyi değildir. Ama
Balık Sofrası'na yapılan mezeler içinde en çok iltifatıda bu salataya yaptı. Demekki, sevilmeyen yiyecekler bir tabu değil, zaman içinde değişiklik gösterebiliyor, bende bu çıkardığım sonuç ile kendi sevdiğim ama eşim yemez diye yapmadığım yemekleri bir bir pişirmeye başladım. Bakalım sonuçlar ne olacak?...
Yoğurtlu patlıcan salatası, aslında
Patlıcan Salatası yapmak için közlenen malzemelerden bir kısım ayırıp, "birazını da yoğurtlu yapayım bir çeşit daha olsun sofrada" demem ile ortaya çıktı. İyikide çıktı, çok sevdik :)

Malzemeler
  • 1 Adet Büyük Boy Patlıcan
  • 1-2 Adet Sivri Biber
  • 1-2 Adet Kırmızı Biber
  • 2 Yemek Kaşığı Yoğurt
  • 1 Diş Sarımsak
  • Tuz
  • 1 Yemek Kaşığı Zeytinyağ
  • 1 Yemek Kaşığı Limon Suyu

Yapılışı

  • Patlıcan ve biberleri közleyip, kabuklarını soyun ve küçük küçük doğrayın. Üzerine limon suyu, zeytinyağ ekleyip, hafifçe karıştırın.
  • Ayrı bir kapta, yoğurt, tuz ve ezilmiş sarımsağı karıştırın.
  • Tüm malzemeleri karıştırın ve buzdolabında biraz dinlendirdikten sonra servis yapın.
Devamını Oku...

18 Eylül 2007 Salı

Zeytinyağlı Taze Fasulye

0 yorum
Zeytinyağlı Taze Fasulye

YAZ SOFRAMIN BAŞ TACI...
Zeytinyağlı taze fasulye için, çok iddalı bir başlık attığımı düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. Çünkü bütün yaz boyunca her zaman sofrada olsa hayır demeyeceğim bir yemektir kendileri.
Evlenene kadar annemin yaz boyunca neredeyse haftada iki sefer yaptığı ve doya doya yediğim bir yemek iken, evlendikten sonra bir Kilis evladı olan eşimin,
"Soğuk yemek olurmu?", "Salçasız yemek nasıl olurki?" sözlerinden dolayı bir kez bile yapmamıştım.
Balık Sofrası'na mezeler hazırlarken, o kadar canım istediki "Kimse yemezse ben yerim" diyerek çok az miktarda pişirdim. Soframızda en çok iltifat alan çeşitlerden oldu ve eşim tabağına ikinci kez isterken şöyle dedi; "E ben bu şekilde yerim ki, gayet güzel" !!
Bu kelimeleri duyduğuma sevinemedim bile, çünkü tarih Ağustos sonu idi :( Koca bir yazı, en sevdiğim lezzeti tatmadan geçirmiştim. Açığı kapatmak adına son haftalarda tam dört kez yaptım, yedim, yedirdim. Çok mutluyum.

Malzemeler
  • 300 Gr. Taze Fasulye
  • 2 Adet (Orta Boy) Domates
  • 1 Adet (Orta Boy) Soğan
  • 1 Çay Bardağı Zeytinyağ
  • 1 Çay Bardağı Su
  • 2 Çay Kaşığı Tuz
  • 2 Tatlı Kaşığı Toz Şeker
Yapılışı

  • Taze fasulyeleri yıkayıp, kenarlarını alın ve ortadan ikiye bölün.
  • Yüksek olmayan bir tencereye (Karnıyarık tenceresi diye bilinen tencere) önce fasulyeleri, sonra kabuklarını soyup irice doğradığınız domatesi ve diğer malzemeleri yayın, güzelce karıştırın.
  • Önce orta ateşte, kaynamaya başlayınca çok kısık ateşte fasulyeler sararıp, yumuşayıncaya kadar pişirin.
  • Yemek ılınınca buzdolabına koyun ve mümkünse en az 2-3 saat sonra servis edin. Yemek ne kadar soğuk ve dinlenmiş olursa o kadar güzel oluyor.

NOT 1: Fasulye miktarındaki 300 gr. biraz komik oldu farkındayım ama ben fasulyeyi, marketten tek tek seçerek ve göz kararı miktarda alıyorum. Yayınlamak için miktarını merak edip, fişlere baktım, çok ilginç ama tam 3 sefer 310 gr. satın almışım. :) Siz aynı malzemeler ile yarım kg.dan da yapabilirsiniz, yeterli olacaktır.

NOT 2: Yemekteki şeker miktarı fazla geldiyse, damak tadınıza göre azaltabilirsiniz. Ben
Zeytinyağlı Dolma'yı da, Taze Fasulye'yide biraz tatlı sevdiğim için şekeri bol tutuyorum.
Devamını Oku...

16 Eylül 2007 Pazar

İftar Sofrası 2007 - (1)

0 yorum
Devletşah ve Eşi ile İftar Sofrası

İLK İFTAR ÜSTAD İLE...
Heyecanla beklediğim Ramazan nihayet geldi, evli olarak geçirdiğim ilk Ramazan için aylar öncesinden heyecanlanmaya ve aklımda menüler oluşturmaya başlamıştım.
İftara davet edeceğimiz, akrabalarımız ve arkadaşlarımız için herkesin damak tadına uygun ama en önemlisi Ramazan ayına yakışır güzellikte sofralar ve menüler hazırlamak için sabırsızlanıyorum.
İlk iftar için, "Boğulacaksan büyük denizde boğul" sözünden yola çıkarak, yemeğe
Devletşah ve eşini davet ettim.
Bu biraz da hem yüzme bilmeyip, hemde öğrenmek için okyanusa atlamak gibi oldu ama, söz ağızdan çıkmıştı bir kere. İlk iftarda üstadımı ağırlayacak olmanın heyecanından :) sanırım, bir gece önce çok ağır bir ateşlenme yaşadım ve planladığım hiç bir yemeği hazırlayamadım.
İftar günü işe gidemeyecek kadar kötü idim hala, ama akşam içinde hevesleniyordum bir yandan. İftara iki saat kala ayaklanıp, mutfağa girdim ve ne yazıkki beni tatmin etmeyen bir sofra ve dağınık bir mutfak ile karşıladım onu.
Hatta önceden hazırladığım patatesli gül börekleri ve çorba için hazırladığım kıtır ekmekleri bile buzlukta unuttum. (Devletşah bunu burada itiraf ediyorum, akşam siz gittikten sonra aklıma geldi)
Gel gelelim, Devletşah o kadar tatlı ki, kapıdan girer girmez, sıcaklığı ve yaptığı espriler ile bana hastalığımı unutturdu, üstelik onda o kadar ilginç bir enerji varki, normalde misafirler gelmeden mutfağı toplamayı başaramamış isem onları salona alarak oyalamaya çalışan ben, kapıdan girince onu kolundan tutup mutfağa soktum ve "ben bunları bunları yaptım, birde pastırmalar sarılacak, ben salatayı yaparken sende onu hallediver" dedim:) Sanki her akşam işten gelip, aynı mutfağa giriyor ve birlikte yemeği hazırlıyor gibi...
İftara dakikalar kala, kahkahalar içinde son hazırlıklarımızı yapıp, masamıza oturduk. Sohbet o kadar tatlı, gece o kadar keyifliydi ki, bir gece önce sabaha kadar çalışmış olan sevgili Barış, gece yarısı olduğu ve kalkmaları gerektiğini söylediğinde çok üzüldüm.

İftariyelikler

Masamızdan bir görüntü; zeytinler Erdek'te ki bahçemizden, babacığımın elleri ile toplayıp hazırladığı, çizik yeşil zeytin ve italyan sele dediğimiz yağlı sele zeytin.

Kaşar - Pastırma Sarma

Yukarıdaki fotoğraf Devletşah'ın objektifinden... Ayrıca pastırmaların hazırlanması da ona ait. Şıklığından belli oluyor zaten değil mi? Devletşah gelirde hiç eli boş gelirmi, nefis bir zeytinyağlı taze fasulye ve şirin bir sos karıştırıcı ile geldi bize. Çok teşekkür ederim üstadım bunu saymıyorum, yine bekliyorum...

Bakalım bundan sonraki iftar sofralarında ne maceralar yaşayacağım? :) ama ne olursa olsun hepsini yayınlamaya çalışacağım...

Devamını Oku...

13 Eylül 2007 Perşembe

Karides Tava

0 yorum
Karides Tava

YE#26 APERATİFLER VE MEZELER
Bu ay etkinliğe katılmak benim için çok kolay oldu. Önceki etkinliklerde ne yapsam diye bir kaç gün önceden düşünmeye başlarken, bu ay
Balık Sofrası sayesinde hiç zorluk çekmedim. Fırsat bulup da yayınlayamadığım tarifler var daha sofradan...
Etkinlik için Karides Tava'yı seçtim, sadece balık sofrasında değil her zaman yenebilecek harika bir lezzet... Tarifi ve hatta yapımı, arkadaşım Bahar'dan.
Bu ayki etkinliğe
Cafe Gusto blogunun sahibi sevgili Serpil ev sahipliği yapıyor, kendisine kolaylıklar diliyorum.

Malzemeler
  • 1 Kg. (dondurulmuş) Karides
  • 1 Çay Bardağı Ayçiçek Yağı
  • 1 Yemek Kaşığı Tereyağ
  • 2 Diş Sarımsak
  • 2 Çay Kaşığı Pul Biber
  • Tuz

Yapılışı

  • Karidesleri bol suda haşlayın. Renkleri beyazlayıp, boyutları küçüldüğünde pişmiş demektir. Tadına bakarak kontrol edin ve süzün.
  • Bir tavaya ayçiçek yağını koyup kızdırın ve karidesleri ekleyin.
  • Rengi kızarıncaya kadar kavurun. İndirmeye yakın (1-2 dk. kala) ezilmiş sarımsakları ve pul biberi ekleyin.
  • Altını kapatınca tereyağını ekleyin ve karıştırın. Sıcak servis yapın.

NOT 1: Bizim kullandığımız karides, superfresh markasının 1 kg.lık paketi idi. Buzunun çözülmesini beklemeden kaynattık. Tarifte verilen tüm ölçüler, 1kg. karides için verilmiştir, siz kendi damak tadınıza göre azaltma yapabilirsiniz.

NOT 2: Karidesi kavurduktan sonra tek kişilik güveç kaplarına koyup, üzerine tereyağ ekleyerek, 5-10 dk. fırınlayabilirsiniz. Hatta damak zevkinize göre üzerine kaşar rendeside serpebilirsiniz, bu şekilde de başlı başına bir yemek olacaktır.

Devamını Oku...

11 Eylül 2007 Salı

Severim...

0 yorum
Sevgili Devletşah bu günlerde bloglarda oynanan yeni bir oyun için beni sobelemiş. Ardından sevgili Aybike'ciğim ve sevgili Papatya'da aynı oyun için beni davet etmiş. Hepsine ayrı ayrı çok teşekkür ediyorum, hatırlanmak ve davet almak kadar mutlu eden bir şey yok sanırım...Blog dünyasındaki ilk günlerimde, tarifler ve fotoğraflar kadar oynanan oyunlar da çok ilgimi çekmiş, bu sayede severek takip ettiğim sitelerin yazarlarının düşüncelerinden ve zevklerinden de haberdar olmuştum.
Devletşah'ın beni sobelediği ve katıldığım ilk oyun olan; 3x3 oyunu bana göre en bilgilendirici oyun idi:)
Yeni oyunumuz "
Severim"... Sevgili Gazoz Ağacı başlatmış. Bence aynı 3x3 oyununda olduğu gibi, birbirimizin sevdiği şeyleri öğreneceğimiz çok zevkli bir oyun.

Yazıyı yazmadan önce, oldukça uzun düşündüm. Hem konu çok geniş kapsamlı idi, hem de yazılarını okuduğum arkadaşlar da "A evet, bende bunu çok severim" dediğim şeyler çok fazla idi. Özellikle Devletşah'ın "Çat kapı gelen misafiri, arkadaşlarımla mutfakta zaman geçirmeyi ve film izlemeyi severim, sabah kahvaltıya gelip, akşam giden misafir en sevdiğimdir" cümlesi bana bire bir uymakta :) Benim de en sevdiğim şey arkadaşlarımın bize gelmesi, kahvaltı sofraları hazırlamak ve kahvaltıdan sonra gün boyu, kah film izleyerek, kah oyun oynayarak günü geçirmek.

Gelelim benim sevdiklerime;
  1. Ben en çok annemi severim, biliyorum hepimiz çok severiz diyeceksiniz ama ben daha çok severim :) Bu oyun ile ilgili eşime gidip, "Ben en çok ne severim?" diye sorunca, bir saniye bile düşünmeden "Anne'ni" diye yanıtladı. Evet, en çok annemi severim, onun fedakarlığını, çalışkanlığını ve enerjisini severim. Kahvaltıdan sonra onunla sohbet ederek, türk kahvesi içmeyi severim. Kim ne derse desin, bir kadının her yaşta ve her zaman en iyi dostunun annesi olduğunu düşünürüm. Bir anne asla sizi yarı yolda bırakmaz, asla bir sırrınızı açığa çıkartmaz, yanlışlarınızın üzerini örter, doğrularınızı dünyaya duyurur. Ne zaman ararsanız ulaşırsınız, onun hiç "daha önemli bir programı" olmaz. Anneciğim; seni ben pek çok severim...
  2. Doğum günlerini çok severim. Kaç yaşında olursam olayım, kendi doğum günlerimde de, sevdiklerimin doğum günlerinde de çok heyecanlanırım. Mutlaka ararım, aranmak da isterim. Doğum günlerinde sürprizleri çok severim, hediye sofralar hazırlamayı çok severim. Doğum günlerini sıradan günler gibi geçirenlere kızarım, doğum günleri özel olsun isterim.
  3. Hazırladığım bir yemeğin ya da pişirdiğim bir tatlının, pastanın beğenilmesini ve anında bitirilmesini çok severim. "Sanki ev yapımı değil bu, hazır gibi..." denmesini çok severim. "Sen iyice öğrendin bu işi" denmesini çok severim. "Geçen gün sende yediğim kurabiye'nin tam tarifini alabilirmiyim, ben de yapacağım" denmesini çok severim.

Bende eğer kabul ederler ise bu oyun için, Selen, Pınar, Yasemin ve Ayşem'i sobeliyorum.

Bu sevimli ördekler Yemek.Name'nin ilk sayısında yer aldılar. Bu gün burada olmalarının nedeni ise; konuk oldukları evin, güzel ev sahibesinin doğum gününü kutlamak istemeleri. Sevgili Devletşah; doğum günün kutlu olsun, seni tanıdığım için çok mutluyum, umarım yeni yaşın sana çok uğurlu gelir ve tüm hedeflerin bir bir gerçek olur...

VE AYRICA;

Eski Ramazanlar’da iftara gelen davetlilere “Ne iyi ettiniz de geldiniz, dişlerinizi bizim yemeklerimizle eskittiniz” denilerek ufak diş kiraları verilirmiş. Yemek.Name de sizler için ufak bir diş kirası hazırlandı. Bugün sürpriz diş kiranızı indirmeyi unutmayın.

Devamını Oku...

9 Eylül 2007 Pazar

Bebek Partisi

0 yorum

Can Baby Shower

HOŞGELESİN CAN PARTİSİ...
Bu hafta sonu benim için yine çok ama çok güzeldi. Aylar önce Sevgili
Pınar, Selen ve Yasemin'e tanışıp, görüşme teklifi götürdüğümde onlardan gelen sımsıcak yanıtlar hislerimin beni yanıltmadığını ispatlamıştı zaten. İyi ki tanışmışız dedik her seferinde, bir araya her geldiğimizde gün bittiği için üzülerek ayrıldık, bir sonraki buluşma için hep yeni nedenler bulduk. Doğum günleri, açılışlar ve bebek partisi. Pınar'ın gelmesine sayılı gün kalan CAN'ı için hoşgelesin partisi yaptık cumartesi. Çok güzel ama çok güzel bir gündü, birlikte olmaktan keyif alan, zevkleri, sohbet konuları ortak, birbirinden şirin ve esprili Pınar, Selen, Yasemin, Münevver Abla, Ayşem, Bebi ve Dilek ile çok keyifli saatler geçirdik. İnanılmaz güzel lezzette yiyecekler tattık. Pınar bu güne kadar gördüğüm en pozitif ve en enerjik hamile... Bizlere şık bir sofra ve nefis yiyecekler hazırladığı yetmiyormuş gibi, gün boyunca koşturup durdu, boş anlarında aşağıda gördüğünüz fotoğrafları çekti, harika ev sahibeliği yaptı.

Can Baby Shower

Üstte yer alan, Ayşem'in hazırladığı, inanılmaz güzel kurabiye hediyelerimiz için ise, eşim ve Ahmed, dün gece evi minik bir studyo ya çevirerek fotoğraf çalışması yaptılar:) Tüm bu çalışmalar henüz aramıza katılmamış CAN içindi...

Şimdi geriye günleri sayıp, CAN'ı heyecanla beklemek kaldı....

Can Baby Shower

Pınar'ın özenle hazırladığı ve bizler tarafından yapılan eklemeler ile bir ziyafet sofrasına dönüşen harika soframız...

Can Baby Shower

Can Baby Shower

Sevgili Ayşem'in her zaman olduğu gibi zengin gönlü ile düşünüp, Işıl ve Tütü ile birlikte emek ederek hazırladığı bizim sadece fotoğrafını çeksek ve yemesek diye düşündüğümüz olağanüstü Bebek Pastası... Yedikten sonra iyiki kesmişiz dedik o da ayrı :)

Sevgili Münevver Abla, lezzetleri ile yine başımı döndürdü, Baton Sale'yi Ayşem'in doğum günü'nde yemiş ve tadını hala unutamamış biri olarak, tatlı kurabiyesinden tadınca ağzımdan çıkan ilk cümle şu oldu "Ben blogumu kapatıyorum, çünkü ben hiç bir şey bilmiyorum"...

Can Baby Shower

Ben Patlıcan Salatası yapmaya karar verdiğimde, inanılmaz heyecanlandım, çünkü yapmayı öğrendiğim üstadı tadacak ve bana not verecekti. Çok heyecanlandığım içinde bir salata da yaşanabilecek bütün aksilikler gerçekleşti ama Münevver Abla salatanın tadına bakıp "Çok güzel olmuş Müge, sana on veriyorum" deyince, yüzümün aldığı şekli az çok tahmin etmişsinizdir.

Can Baby Shower

Bu nefis tarçın kokulu araba kek ise, bir sonraki bebek partisine ev sahipliği yapacak olan şirin Yasemin'e ait. Ne kadar doymuş olsamda, tadına baktığım eğer aç olsam koca bir dilim yiyebileceğim çok lezzetli bir kek'ti...

Sevgili Selen'in yaptığı damla sakızlı muzlu rulo ve kayınvalidesinin yaptığı patatesli çörek. Her ikiside birbirinden lezzetli idi.



Ev sahibi'mizin yaptığı nefis kısır, bigalı ekmek ve cheesecake. Cheesecake'in tarifi kendi sayfasında daha detaylı yer alacak...

Harika geçen günümüz ve daha detaylı fotoğraflar için sevgili Pınar'ın sayfasını ziyaret etmenizi öneririm. Pınar'cım her şey çok ama çok güzeldi, herşey için bir kez daha çok teşekkürler. Sana hayırlı bir doğum ile CAN'ına kavuşmanı diliyorum, başka da ne denir bilemiyorum...
Devamını Oku...

6 Eylül 2007 Perşembe

Sade Kek

0 yorum
Sade Kek

ASLINDA KLASİK BİR KEK :)
Evet, başlıkta da belirttiğim gibi çok fazla özelliği olmayan klasik bir kek bu. Sevgili
İpek'in sayfasında gördüğüm Marianne Kek'i uzun zamandır aklımda olan, yapmak istediğim bir kekti. Nedeni ise kek'in hayatımda gördüğün en kabarmış kek olması idi:)
Beni tanıyanlar bilirler, bir kek ne kadar çok kabarmış, kestiğim dilim ne kadar yüksek olmuşsa beni o ölçüde mutlu eder. Kek pişerken, fırının karşısında oturup, dua etmişliğim çoktur. (Bu kısım aramızda kalsın, gülmeyin)
Benim Marianne Kek'im, kullandığım kalıbın biraz büyük olması nedeniyle, İpek'inki kadar kabarmadı ama kendi yaptığım keklerin içinde en çok kabaran unvanını aldı :)
Sebep olarak, hem kek kalıbımın çapının çok geniş olması hemde malzemelerde (defterime not almayı unuttuğum için) değişiklik yapmış olmam diye düşünüyorum. Tadına gelince, en başta söylediğim gibi çok klasik, mis gibi limon kokan bir kekim oldu. Afiyetle yiyip, bitirdik.
Kekin içindeki yeşilliği merak edenler için söyleyeceğim şudur; sevgili
Münevver Abla'cığımın yeşil çaylı birbirinden güzel tariflerini bilmeyeniniz yoktur sanırım. Benim yeşil çayım olmadığı ve kendisinin yeşil çaylı kek görüntüsü çok hoşuma gittiği için, kekin limon ferahlığını yansıtması açısından bir miktar gıda boyası kullandım.

Malzemeler
  • 1 Paket (250 Gr.) Margarin
  • 3 Adet Yumurta
  • 1 Su Bardağı Şeker
  • 1 Su Bardağı Süt
  • 3 Su Bardağı Un
  • 1 Paket Kabartma Tozu
  • 1 Paket Vanilya
  • 1 Limon Kabuğu Rendesi

Yapılışı

  • Margarini eritip, yumurtalar ile iyice çırpın. Şekeri ekleyip, krema kıvamında olacak şekilde 4-5 dk. daha çırpın. Süt ve limon kabuğu rendesi ekleyip, 1-2 daha çırpın.
  • Un, kabartma tozu ve vanilya'yı bir kaba eleyin. Sıvı malzemeleri de ekleyerek çok az karıştırın.
  • Karışımdan 3 yemek kaşığı kadar ayırın gerisini yağlayıp unladığınız kalıba dökün.
  • Kapta kalan karışıma bir bulgur tanesi kadar yeşil toz gıda boyası ekleyip karıştırın.
  • Yeşil karışımı, kek karışımının üzerine kaşıkla gezdirin ve kaşığı batırıp çıkararak içinde şekiller oluşmasını sağlayın.
  • 175 derecede ön ısıtma yapılmış fırında, yaklaşık 40-45 dk. (batırdığınız kürdan temiz çıkıncaya kadar) pişirin.
Devamını Oku...

4 Eylül 2007 Salı

Mısır Ekmeği

0 yorum
Mısır Ekmeği

BANA GÖRE MISIR UNLU KEK...
"
Balık Sofrası'nda ekmek olarak en güzel ne gider?" diye düşününce uzun zaman önce sevgili Papatya'nın sayfasında görüp de defterime not aldığım Mısır Ekmeği aklıma geldi.
Yazısında en çok dikkatimi çeken ekmeğin kuru olmaması idi, ben de daha önce bir kaç kez dışarıda mısır ekmeği yemiş ancak tadını çok kuru bulmuş ve hatta itiraf ediyorum yutmakta zorlanmıştım.
Papatya da benim gibi düşünmüş olacak ki bu tarifi bizimle paylaşmış, çok da iyi etmiş. Tarifi bana yeniden mısır ekmeğini sevdirdi ve soframızda tam not aldı.
İçindeki beyaz peynir ve beyaz un çok güzel bir yumuşaklık veriyor ve ekmeğin kek kıvamında olmasını sağlıyor.
Orjinal tarifte dereotu da var ama ben evde olmadığı için eklemedim, eminim o şekilde de çok güzel oluyordur.

Malzemeler
  • 2 Su Bardağı Mısır Unu
  • 1 Su Bardağı Beyaz Un
  • 1/2 Su Bardağı Sızma Zeytinyağı
  • 1,5 Su Bardağı Süt
  • 1 Paket Kabartma Tozu
  • 1 tatlı kaşığı Tuz
  • 100 Gr. Beyaz Peynir

Yapılışı

  • Malzemeleri karıştırıp, koyu kıvamlı bir kek hamuru elde edin.
  • Yağlayıp, unladığınız kalıba dökün. (Ben tart kalıbımı kullandım)
  • 180 derece de ısınmış olan fırında, yaklaşık 40-45 dk. kürdan temiz çıkıncaya kadar pişirin.

Benzer Tarifler;

Devamını Oku...

2 Eylül 2007 Pazar

Sıcak Tahin Helvası

0 yorum
Sıcak Tahin Helvası

BALIK SONRASI EN İYİ GİDEN TATLI...
Balık ve Meze Ziyafeti'nden sonra, üstüne yenebilecek en güzel tatlının sıcak tahin helvası olduğuna karar verdik. Ben bu tatlıyı bir kez dışarıda yemiş ve çok beğenmiştim, aynı şekilde İlker ve Bahar'da yemiş ve onlarda tadını unutamamışlar. İçindekileri tahmin etmeye çalışıp, acaba nasıl yapsam diye sesli düşünürken, , sevimli Gülriz'cik imdadıma yetişti. Bana tatlının püf noktalarını söyledi ve bende yaptım. Tatlı o kadar güzel olduki, hem benim bundan sonra balığın üzerine yapacağım tek tatlı ünvanını aldı, hemde şöhreti şehir dışına kadar ulaşıp, tarifi verildi.

Malzemeler
  • 300 Gr. Sade Tahin Helvası
  • 1 Çay Bardağı Süt
  • 1 Tatlı Kaşığı Tereyağ
  • 1/2 Limon Suyu
  • 1 Limon Kabuğu Rendesi
Yapılışı
  • Öncelikle fırını 200 derecede ısıtın.
  • Bütün malzemeleri çatalla ezerek iyice karıştırın. (Birazcık kol yoruyor, bir ara el blenderini işe karıştırmak istesemde, kıvamını bozar diye korkup vazgeçtim.)
  • Fırına dayanıklı kaselere, yada bir borcam kapağına 1 cm. kalınlığında pay edin.
  • Helva kaselerini, sıcak fırının üst rafına yerleştirin ve 4-5 dk. pişirin.
  • Daha sonra, fırının sadece ızgara özelliğini kullanarak, üzerlerini kızartın.

Notlar;
& Tatlıyı sıcak fırına vermemizin nedeni; ızgaranın sadece üzerini kızartması. Direk ızgarayı çalıştırırsak, tatlının içi soğuk kalıyor.
& Tatlının sadece ızgara yapıldığı dakikalarda gözünüz hep fırında olsun, çok çabuk yanabiliyor.
& Tatlının mutlaka sıcak yenmesi gerekiyor, ertesi gün mikrodalgada ısıtabilirsiniz, aynen ilk yapıldığı lezzette oluyor.
& Tahin Helvası olarak Koska'nın 500 Gr. lık paket olanlarından kullandım, miktarını göz kararı ayarladım ama 300-350 gr. kullandığımı düşünüyorum.
Devamını Oku...