"GÖRÜŞELİM EN KISA ZAMANDA"...
Hafta sonu, eski dostlarımı ağırladım büyük bir keyifle. O kadar uzun zamandır, görüşememiştik ki, inanılmaz bir özlem vardı hepimiz de...
Hatta bende küçük çocukların aylar önceden kendi doğum gününü hayal etmesi tarzında bir heyecan vardı, kızlarda geldiğinde, aynı duyguları hissettiklerini, heyecanla bu günü beklediklerini söyleyince duygularımızın karşılıklı olduğunu anladık :)
İstanbul karmaşasında yaşayan bizlerin hele bir de çalışıyorsak, sevdiklerimize istediğimiz gibi zaman ayıramama problemimiz var ne yazıkki.
Örneğin, az önce söz ettiğim kızlar :) Benim bir önceki işyerinden arkadaşlarım.
Daha önceki iş yerlerimde yaşadığım kıskançlıklar, bayanların birbirini çekememesi, terfi için oynanan ayak oyunları o kadar bezdirmişti ki beni, açıkçası yeni bir işe başladığımda çok temkinli yaklaşmıştım herkese.
Ama Okşan, Ülkü, Zeynep ve Gülhan hiç te diğerlerine benzemiyorlardı, kısa sürede inanılmaz güzel bir dostluk oluştu aramızda, zerre kıskançlığın olmadığı, önemli günlerde giysilerimizi paylaştığımız, birbirimizin omzunda ağladığımız, gerçek bir dostluk...
Zamanla, her birimiz, ayrı yerlere, başka işlere dağıldık, evlendik, Okşan ve Zeynep anne oldu hatta. Geçen zaman içinde hiç kopmadık, teknolojinin nimetlerinden yararlanıp hep haberleştik amma velakin bir türlü görüşemedik.
Yaptığımız her telefon konuşması; "Ay valla çookk özledim, en kısa zamanda bir araya gelelim" şeklinde bitti, ama o "en kısa zaman" bir türlü gelemedi.
Geçen ay, ben olaya el koyuyorum artık dedim, adını koyuyorum o günün; 16 Ocak...
"Bana geliyorsunuz o gün, itiraz istemiyorum" ne kadar da iyi etmişim, gerçekten telefon yada mailleşmek dindirmiyormuş özlemi.
Bu kez işimizi şansa bırakmadık, bundan sonraki görüşme tarihlerimizi kesinleştirdik ve hepimiz derin bir oh çektik :)
Sırada, liseden beri en yakın arkadaşım olan ama az önce bahsettiğim nedenlerden uzun bir süredir görüşemediğimiz, canım Ebru var, O'nun içinde bir tarih belirleyip, o "en kısa zaman"ın adını koyacağım :)
Soframızakiler;
- Pırasalı Tavuklu Kiş
- Baklava Yufkası ile Kıymalı Börek
- Patlıcan Salatası ile Kırmızı Biber Sarması
- Yeşil Mercimek Salatası
- Tatlı ve Tuzlu Kurabiye (hazır)
- Çikolatalı Şifon Kek
- Limon Aromalı Vişneli Pasta
YOĞURTLU PATLICAN SALATASI ile KIRMIZI BİBER SARMASI
Kırmızı Biber Sarması'nı daha önce pek çok kez yaptım biliyorsunuz, her seferinde de beyaz peynirli yapmıştım. Bu kez yoğurtlu patlıcan salatası ile yaptım.
Hatta bu yazıya link vermek için, eski yazıyı okuduğumda; "en kısa zamanda patlıcan salatası ile yapmak istiyorum, eminim müthiş olur" demişim, o en kısa zaman da iki yıl sonra gelmiş :)
Demek ki neymiş, "en kısa zaman" ı öyle gelişi güzel her lafın arasına koymayacakmışız :)
Biber sarmasından artan patlıcan salatasını da mini kaselerde servis ettim, bir çeşitle iki sunum yapmış oldum :)
Malzemeler
- 3 Adet (Kemer) Patlıcan
- 6 Adet (iri) Kırmızı Biber
- 3 Yemek Kaşığı Süzme Yoğurt
- 1 Yemek Kaşığı Mayonez
- 2 Diş Sarımsak
- Tuz, Karabiber
- 8-10 Adet (iri kırılmış) Ceviz
Yapılışı
- Patlıcanları, fırının ızgarasında (veya arzu ettiğiniz şekilde) közleyin, kabuklarını soyup, kararmaması için limon sürün. İri iri doğrayın.
- Ayrı bir kapta yoğurt, mayonez, ezilmiş sarımsak, tuz ve karabiberi, çırpma teli ile karıştırın.
- Karışıma patlıcanları ekleyip karıştırın.
- Biberleri de közleyin, kabuklarını soyup, bir tarafından keserek üçgen haline getirin.
- Üçgenin geniş tarafına bir yemek kaşığı kadar patlıcan salatası koyun ve sigara böreği sarar gibi sarın.
- Taze soğan saplarının üzerine kaynar su dökerek yumuşamasını sağlayın.
- Sarmaları taze soğan sapı ile sarıp, kurdele yapın :)
***
Sofrada kullanılan, yemek takımı ve ahşap servisler; Mudo Concept.... Çatal-kaşık takımı; Jumbo (2000 modeli).... Çay bardakları; Koleksiyon Mobilya - Faruk Malhan İstanbul tasarımı.... Keten masa örtüsü; Çarşaf-İş.... Runner; Boynerevde.... Servis takımları, şekerlik ve ayaklı kek standları; Paşabahçe.... Mini kaseler; Ykm.... Peçeteler; Ikea, peçetelikler; Müge....
0 yorum:
Yorum Gönder