HÜNERLOPEDİ...
Evet, yine uzun zamandır aklımda olan, blogumda olmasını istediğim bir konu başlığı daha bugün hayata geçiyor :)
Yemek dergilerinin, tarifler ve zevkli fotoğraflarından sonra en sevdiğim bölümleri; sebze ve meyvelerin yararlarını anlattıkları kısımdır, bir de gezi yazıları…
Bu arada bloguma en son 2007 de; mekan önerisi, 2008 de gezi yazısı eklemişim, en kısa zamanda o kategoriyi de hareketlendirmeyi planlıyorum, şimdiden duyurmuş olayım :)
Aslında, sebze meyveler ile ilgili faydalı bilgileri, ilgili yazılar ile birlikte yayınlamayı düşündüm önce.
Çilek ile ilgili bilgileri, çilekli pastanın altına eklemek gibi…
Sonra iflah olmaz, “düzenli arşiv” saplantım :) nedeniyle ayrı bir kategori oluşturmaya karar verdim.
Sonra isim düşünmeye başladım, benim ilk aklıma gelen de HÜNERPEDİA oldu.
Fikir fabrikası Yaso’cuğum ise; HÜNERLOPEDİ dedi…
Çevremde yaptığım mini anket sonrası :) bu isimde karar kıldık, bence de bu isim şahane oldu.
Hep söylüyorum, benim çenem düşük diye :) Çünkü ne zaman, tarif yazmak ya da herhangi bir konuda kısacık bir bilgilendirme için ekranın karşısına geçsem, uzun uzun yazmaya başlıyorum, tutamıyorum kendimi.
Sadece yazarken değil, konuşurken de öyle; “yazarken uzun sürüyor, videolu beş dakikada anlatıvereyim” dediğim tarif bile 21 dk. sürdü biliyorsunuz :)
İşte bu çilek araştırması da böyle oldu, ansiklopedik bilgiler içeren bir sayfaya girer, karşıma çıkanları kopyalar, yayınlarım diye düşünmüştüm.
Ama bu şekil beni memnun etmedi tahmin edersiniz, araştırdıkça araştırdım, ilgimi çeken her satırı bir dosyada toparladım ve düzenledim.
Sonuç, gayet tatmin edici oldu bence. Özellikle tarihçe kısmı ve çileklerin tohumlarının döllenmesi ile ilgili tarihçe kısmı oldukça ilgimi çekti :)
Yani bugünden sonra, benim gibi internette çilek ile ilgili bir şeyler arayan kişilerin, onlarca site dolaşmasına gerek kalmadı, burada hepsinin bir özeti var :)
Ayrıca bundan sonra ekleyeceğim “hünerlopedi” yazılarında böyle uzun bir giriş olmayacak söz :)
Bunu ilk yazının verdiği heyecanı sizler ile paylaşmak olarak kabul edin.
Ben şimdi sizleri bu güzel meyve ile baş başa bırakıp, çilekli pastanın tarifini yazmaya gidiyorum…
ÇİLEK
Gülgillerden sapları sürüngen, çiçekleri beyaz bir bitkidir. Üzümsü meyveler grubuna giren türlerden en önemlisidir. Yemişi pembe renkli olup, kokuludur. Bitki ilkbaharda beyaz çiçeklerini açar. Bu çiçekler tozlaşmadan 30-35 gün kadar sonra olgunlaşıp bileşik, üzümsü ve minik çekirdekleri olan kırmızı, pembe ve bazen beyaz renkli meyvelere dönüşür. Çileğin yaklaşık 600 çeşidi olduğu biliniyor.
Tarihçesi;
M.Ö. 5. yüzyılda yaşamış Romalı ozan Virgil bir yazısında; "eğilip çilek toplarken yılan saldırısına uğramamak için tedbir almak gerektiğini" belirtiyor. Bundan, o zamanlar da çileğin ormandan toplanıp, hemen yenen bir meyve olduğu anlaşılıyor.
14. yüzyılda, Fransa'da Louvre Sarayı'nın bahçesinde sadece kral sofrası için çilek yetiştiriliyor ama o dönemde de çilekle ilgili ıslah çalışmaları hakkında bilgi yok.
15. yüzyıla gelindiğinde, doğal ortamında yetişmiş olan çilek bolca tüketiliyor.
1560'da, üzerinde dövülmüş krema ile çilek yemek moda oluyor. Tıpkı bugün Wimbledon tenis turnuvasında, set aralarında tüketilmesi gelenek haline gelmiş kremalı çilek gibi.
Kuzey Amerika'dan Avrupa'ya 1600'lü yıllarda getiriliyor. Ancak soğuk, güneşsiz iklim koşullarında güneş almayan yanları beyaz ve ham kaldığından, çilek Avrupa'da bir türlü ticari başarıya ulaşamıyor.
1712'de Andre Frezier adlı Fransız bahriye subayı, bir rapor hazırlamak amacıyla Güney Amerika'nın Şili ve Peru kıyılarına bir inceleme gezisine çıktı.
İşte bu çileğin dönüm noktasıdır.
Aynı zamanda amatör bir botanikçi olan Frezier, halkın quelghen diye adlandırdıkları, günümüzde Şili çileği olarak bilinen bitkinin bir kaç fidesiyle, bir miktar meyvesini Avrupa'ya getirdi.
İki fide kralın bahçelerine, beş fide de Şili'deki benzer iklim koşullarına sahip, Brötanya bölgesine dikildi.
Ancak fideler gelişip serpildiği halde yıllarca meyve vermedi. Bahçevanlar nihayet Kuzey Amerika'dan getirilen iri kırmızı çilekleri Şili fidelerinin yanına dikince, karşılıklı tozlaşma etkisini gösterdi ve fideler hemen meyve vermeye başladı.
Frezier, çileklerin dişi ve erkeğinin olduğunu bilmediği için, üzerinde en çok ve en güzel meyvelerin bulunduğu fideleri seçmişti ve bunların tümü dişi çileklerdi.
Erkek Amerikan çilekleri ile tozlaşma gerçekleşince, ortaya bugün dünyanın en yaygın çilek türü, bizde Frenk Çileği ya da bahçe çileği olarak bilinen "fragaria ananassa" çıktı.
Türkiye’de Çilek;
Bizim ünlü Osmanlı ya da Arnavutköy çileğimize gelince; bu çileğin Aleksandros Ipsilantis adlı bir Osmanlı devlet adamı tarafından ilk kez 1798'de Arnavutköy sırtlarına dikildiği biliniyor.
Ülkemizde 6 çeşit çilek yetiştiriliyor.
Bunlar; Frenk çileği, turfanda yetiştirilen sera çileği, Arnavutköy çileği, reçel yapımında da kullanılan Bursa çileği, Ereğli Osmanlı çileği ve ormanlarda yetişen yabani çilek.
Bu arada Ereğli Osmanlı çileğinin desteklenmesi amacıyla her yıl haziran ayında uluslararası bir festival düzenleniyor.
Ayrıca, son yıllarda üretimi azalsa da İçel’in Tarsus ilçesinin de çileği meşhur.
Çilek yetiştiriciliğinde lider kent; şeftali, kestane ve ipeği ile meşhur Bursa.
DİE’nin verilerine göre Bursa, toplam çilek yetiştiriciliğinin %50’sinden fazlasını karşılıyor. Marmara ve Karadeniz’in kıyı kesimlerinde, akarsu vadilerinde, hafif kumlu topraklarda da yetiştiriliyor.
Doğal ortamda yetişen bu türe yaban çileği deniyor.
Ülkemizde soğuk iklimli Doğu Anadolu bölgesinden sıcak Akdeniz bölgesine kadar hemen hemen her yerde yetiştirilebilen neredeyse tek meyve türü çilektir.
Çilek bitkisi, -10 dereceye kadar düşen sıcaklığa kadar hiçbir önlem alınmadan yetiştirebilir. Daha soğuk yerlerde saman ve kuru yaprak gibi malzemeyle soğuktan korunması gerekir.
Çilek yetiştiriciliğinde iklim riski çok azdır.
Çileğin cazibesindeki neden;
Çilek, ilkbaharda hiçbir meyvenin bulunmadığı bir zamanda olgunlaşması nedeniyle, tüketici tarafından aranılan bir meyvedir. Bu nedenle diğer meyveler pazara gelinceye kadar yüksek fiyatla alıcı bulabilmektedir.
Diğer bir çok meyve türünün henüz pazara sürülmediği aylarda pazarda bulunabilmesi, albenisi ve C vitamini içeriğinin oldukça yüksek oluşu, bu meyvenin son derece bilinçli hareket eden tüketicilere sahip ABD, Kanada, Japonya ve Avrupa pazarlarında çok tutulmasına ve yüksek fiyatlarla satılmasına neden olmuştur.
Besin Değerleri;
Çilekte bol miktarda demir ve fosfor bulunmaktadır.
Ayrıca C, B ve K vitamini açısından da zengindir.
100 gr. taze çileğin içerdiği besin değerleri şunlardır: 37 kalori… Protein; 8.4 gr. … Karbonhidrat: 0… Kolesterol; 0,5 gr. … Yağ; 1,3 gr. … Lif- 21 mgr. … Fosfor; 21 mgr. … Kalsiyum; 1 mgr. … Demir: 1 mgr. … Sodyum; 164 mgr. … Potasyum: 12 mgr. … Magnezyum; 60 IU… A vitamini; 0,03 mgr. … B1 vitamini; 0,07 mgr. … B2 vitamini; 0,6 mgr. … B3 vitamini: 0,055 mgr. … B6 vitamini; 4,6 mcgr. … Folik asit: 77 mgr. … C vitamini; 0,2 mgr.
Çileğin Sağlığımıza Yararları;
- Mide ve bağırsak tembelliğini giderici özelliğe sahiptir. Mideyi kuvvetlendirir.
- Vücuda zindelik verir.
- Hastalıklara karşı bağışıklık kazandırır. Bedenimize sızmış olan bazı virüsler için öldürücü etkiler taşır, bunlar arasında çocuk felci, bazı ağız ve deri yaralarını oluşturan virüsler sayılabilir.
- Karında biriken suyun boşaltılmasına yardımcı olur.
- Böbrek ve mesane hastalıklarının iyileşmesine yardımcı olur.
- İdrar söktürür, ayrıca romatizma ve gut hastalığı yangılarını azaltıcı etkileri vardır.
- Yüksek tansiyonu düşürür.
- Bağırsak parazitlerinin dökülmesine yardımcı olur.
- Safra ifrazatını arttırır ve safra taşlarının dökülmesine, safra hastalığının iyileşmesine yardımcı olur.
- Karaciğerdeki şişliklerin inmesini sağlar.
- Karaciğer yetmezliğini giderir.
- Ateş düşürücü özellik taşır.
- Diş taşlarının eritilmesinde kullanılır.
- Cildi güzelleştirir, geleneksel olarak halk hekimliğinde çileğin akneye (sivilcelere) iyi geldiği kabul edilir.
- Damar sertliğinden şikayetçi olanlara önerilir.
- Romatizma, mafsal iltihabı ve nikriz hastalıklarına şifa verir.
- Sinirleri kuvvetlendirir.
- Çileğin kansere yakalanma ve kanserden ölme riskini azalttığı, son zamanlarda yapılan araştırmalar sonucu kabul görmektedir.
- Çilek içinde çok bol A,B,C vitaminleri olduğu için özellikle çocukların ve bluğ çağındaki gençlerin can dostudur.
Doğal İlaç;
Kabızlık problemi olanlar için;
Çilek bitkisinin kök gövdesi, içerdiği tanen nedeniyle peklik vericidir. Bunun için kök gövdesi suyla kaynatılarak elde edilen sudan günde 1-2 bardak içilir.
İştahsızlık problemi olanlar için;
Çilek yapraklarından ve köklerinden 20 gramı, 1 litre suda çay gibi haşlanır ve yemeklerden önce bu sudan birer fincan içilirse çok faydalıdır.
Güzellik;
Yüz güzelliği için; bir avuç olgun çileği iyice ezip de bir tülbentten süzerek aynı ölçüde sütte üç saat bekletirseniz, cilt için harika bir "güzellik sütü" elde edilir. Akşamları makyaj temizlendikten sonra yüz bu sütle iyice silinir. Sonra bolca temiz soğuk su ile yıkanır. Yüz canlılık kazanır.
Çileğin kurutulmuş yaprakları ile fide kökleri havanda dövülür. Bu elde edilen unla fırçalanacak dişler inci gibi parlayıverir.
Yine bir avuç çilek yaprağı ile fide kökü 1 litre suda kaynatılır. Bu su ile eller ve ayaklar ovuldukça güzelleşir.
Dikkat !!
Çilek çok güçlü bir besin olmasından dolayı bazı bünyelerde kurdeşen tipi alerjiye neden olabilir.
Bu tip bünyeye sahip olanlar çilekten uzak durmalıdır.
Hormonlu çilek var mı?
Çilek kesinlikle hormon kabul etmez.
Yediğiniz çilek ve salatalıkların büyük veya küçük olması o meyvenin cinsindendir. Bu iki bitkide kesinlikle hormon olmaz.
Örneğin; domates ve patlıcan kışın seralarda yetişir. Hormon vermezseniz bu meyveleri elde etmeniz mümkün değil ancak hormonun dozu çok önemlidir. İşte ziraat mühendisleri bunu çok iyi bilirler ve hiçbir mühendis bu dozu fazla kullanmaz. Burada kanser tehlikesi hormondan değil, aşırı ilaçlanmadan kaynaklanıyor olabilir.
(Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Sn.Sedat SOYKAN’ın açıklaması)
Satın alırken;
Canlı kırmızı renkli, lekesiz, hoş kokulu ve çilek formunda olanları seçin. Paketlerde satılanları kontrol ederek alın. Satın aldıktan hemen sonra tüketin. Buzdolabında 1-2 gün saklayacaksanız saplarını koparmadan ve yıkamadan geniş bir kase içinde saklayın.
Dondurma işlemi;
Çileği bir yıl süreyle dondurarak saklayabilirsiniz. Bunun için taze, sert ve olgun olanları buzlu suda iyice yıkayın. Saplarını temizleyip kağıt havlu ile kurulayın. Havası mümkün olduğunca alınmış bir kap veya poşetlere doldurup derin dondurucuya yerleştirin.
Kaynaklar; vikipedi, ekoloji magazin , Sn. Ahmet Örs'ün 25.04.2010 tarihli Pazar Sabah köşe yazısı ve çeşitli internet sayfaları...
0 yorum:
Yorum Gönder