Banner 468 x 60px

 

31 Mayıs 2010 Pazartesi

Patlıcan Tavası

0 yorum
Patlıcan Tavası

PRATİK, HAFİF, LEZZETLİ...
İşte size gayet sağlıklı bir patlıcan tarifi :) Haşlayarak ve azıcık yağ kullanılarak yapıldı.
Fatoş, aylar önce önermişti bana bu tarifi ama nedendir bilmem, yapamamışım bir türlü.
Patlıcan ile ilgili bilgiler toparlayıp, arkasından birkaç tane de patlıcanlı tarif yayınlamak isteyince hemen aradım. “Hani sen bana bir tarif anlatmıştın, nasıldı o tam olarak” diye :)
Tarif çok basit, malzemeleri çok az.
Tek artistik yanı, patlıcanların bütün olarak kızartılıp çevrilmesi :)
Bu şekilde size zor gelirse patlıcanları tek tek de kızartabilirsiniz, lezzet olarak değişen bir şey olmaz ama sunum olarak bütün hali daha güzel.
Fatoş, çok becerikli bir Trabzon hatunu :) Sadece bu yemeği değil, hamsileri de mısır ununa buladıktan sonra, tavaya pizza gibi diziyor ve bütün halde çeviriyor.
Ben -birazda çekinerek- kendisine; “tek tek çevirsem olmaz mı?” diye soracak oldum, “aaa olur mu hiç öyle, sakın yapma, kızarım valla” dedi… Bende aynen dediği gibi yaptım :)
Aslında bir şey daha dedi ama onu burada yazamıyorum :)
Patlıcan tavasını, pişer pişmez, bir saat kadar sonra ve bir gece buzdolabında bekledikten sonra ertesi gün kahvaltıda olmak üzere her şekilde yedim ve her şekilde de gayet güzel ama aynı gün yemek en güzeli…
Yazın, balık sofralarında ya da mangal keyfine eşlik etmek için ideal ve hatta hızla yaklaşan Ramazan sofralarımız için de çok hoş bir seçenek bence…

Malzemeler (4-5 kişilik)
  • 6-7 Adet (ince-uzun) Kemer Patlıcan
  • 3-4 Yemek Kaşığı Mısır Unu
  • 3-4 Yemek Kaşığı Sıvı Yağ
  • Tuz - Su

Yapılışı

  • Patlıcanları alacalı şekilde soyun ve saplarını kesin.
  • Uzunlamasına dörde bölün ama sonuna kadar kesmeyin, dibinde 2 cm. kadar kesilmemiş bölüm kalsın. -yani patlıcan bütün kalsın, dörde bölünmesin-
  • Patlıcanları yarım saat kadar bol tuzlu suda bekletin, suyunu süzüp, kaynayan tuzlu suya koyun ve yaklaşık yarım saat, patlıcanlar iyice yumuşayıncaya kadar haşlayın.
  • Haşlanan patlıcanları süzün, biraz ılınınca fazla ezmeden suyunu sıkın ve bir peçete üzerine alın.
  • Büyükçe bir teflon tavaya 3-4 yemek kaşığı sıvı yağ koyup kızdırın.
  • Patlıcanları mısır ununa bulayın ve tavaya yuvarlak tek parça olacak şekilde dizin.
  • Orta ateşte alt kısmı turuncu oluncaya kadar pişirin.
  • Bir kapak yardımı ile patlıcanları ters çevirin ve yine turuncu oluncaya kadar pişirin.

Not : Çevirme sırasında ben diğer yüzü için tavaya bir kaç kaşık sıvı yağ daha ekledim, bu kısım sizin damak zevkinize kalmış. Ayrıca mısır ununun içine biraz tuz da ekleyebilirsiniz, sonradan eklemekten çok daha iyi oluyor.

Devamını Oku...

30 Mayıs 2010 Pazar

Pirinçli Kabak Salatası

0 yorum


Pirinçli Kabak Salatası


Malzemeler;
1 kg kabak
1 su bardağı pirinç
1 su bardağı mısır
Dere otu
Yoğurt (2 - 3 su bardağı kadar)
İsteğe bağlı mayonez ve sarımsak


Yapılışı:
1 su bardağı pirinçle pilavınızı pişirin ve soğumaya bırakın. İsterseniz pilavı mısırla birlikte pişirebilirsiniz.Bana konserve mısırlar tatlı geldiği için ben mısırı pilavla pişirerek tuzlu mısıra çevirmiş oldum.
Devamını Oku...

26 Mayıs 2010 Çarşamba

Etli Karnıyarık

0 yorum
Etli Karnıyarık

SAKINCALI GÜZEL 2 :)
Karnıyarık tarifi verirken; bu tabiri kullanmıştım; sakıncalı güzel…
Ama o zamanlar patlıcan hakkındaki bilgilerim çok yetersizdi, içinde nikotin var sanıyordum, hiçbir besin değeri yok sanıyordum, sırf çok sevdiğim için deyim yerinde ise hamallık yaparak yiyorum sanıyordum :) ama öyle değilmiş :)
Ve bir patlıcan delisi olarak çok memnunum bu duruma.
Bu bilgiler, bir gerçeği değiştirmiyor ne yazık ki, bu yemek hala; “sakıncalı güzel” çünkü patlıcanları, misler gibi, cazır cuzur kızartılarak yapıldı :)
Yaklaşan yaz günleri için oldukça ağır bir yemek bu aslında, özellikle öğle yemeğinde ve yanında cacık ya da ayran ile birlikte yerseniz, öğleden sonra işyerinde fena halde uykunuz gelip, çalışmakta zorlanabilirsiniz, haberiniz olsun :)
Sonra; “Müge, madem biliyordun, niye uyarmadın demeyin. :)
En güzeli akşam yemeğinde ve yalnızca bir tane yemek…
Son olarak, sözlerimi alışılageldiği üzere bir övgü ile bitireyim; patlıcan ile arası gayet soğuk olan eşim, bu karnıyarığı bayılarak yedi ve arkasından beni sinir eden o sözleri söyledi; “gördüğün gibi ben yemek falan seçmiyorum, beni yanlış tanıtıyorsun, güzel olan her şeyi yerim ben”
Bu cümleyi başka bir yerlere çekmeden direk iltifat olarak kabul ettim, çünkü derinlere inecek olursam; “ben genel olarak iyi yemek yapamıyorum o zaman” şeklinde başlayıp, uzar gider bu konu :) Ne gerek var :)

Malzemeler
  • 6 Adet Patlıcan
  • 500 Gr. Dana Bonfile
  • 3-4 Yemek Kaşığı Zeytinyağ
  • 1 Yemek Kaşığı Elma Sirkesi
  • 2 Diş Sarımsak
  • 2-3 Adet Sivri Biber ya da Köy Biberi
  • 1 Adet (iri) Kırmızı Biber
  • 1 Adet (iri) Domates
  • 8-10 Dal Maydanoz
  • 1 Yemek Kaşığı Biber Salçası
  • 1 Yemek Kaşığı Domates Salçası
  • 1 Yemek Kaşığı Toz Şeker
  • 2 Su Bardağı Su
  • Tuz-Karabiber

Yapılışı

  • Patlıcanları alacalı şekilde soyup, saplarını kesin. Tuzlu suda yarım saat kadar bekletin. Suyunu süzüp, iyice sıkın ve kağıt havlu ile kurulayın.
  • Bol sıvıyağ koyduğunuz bir tavada, rengi turuncu oluncaya kadar kızartın, kağıt havlu üzerine alarak yağının süzülmesini sağlayın.
  • Etleri minik kuşbaşı doğrayın, zeytinyağ, elma sirkesi, ince dilimlenmiş sarımsak ile karıştırın ve buzdolabında yarım saat bekleterek, marine edin.
  • Derin bir teflon tavayı, yağ koymadan, orta ateşte iyice kızdırın. Etleri ekleyin ve arada çok az karıştırarak pişirmeye başlayın.
  • Etler suyunu çekip, yumuşamaya başladığında, ince ince doğradığınız biberleri ekleyin.
  • Et ve biberler kızarmaya başladığında, kabuklarını soyup, minik minik doğradığınız domatesleri ekleyin, 2-3 dk. pişirin.
  • Domatesler eriyip, çiğ kokusu gidince ocağı kapatın, ince kıyılmış maydanoz ve tuz ile karabiberini ekleyin.
  • Patlıcanları karnıyarık tenceresi diye bilinen yayvan tencereye dizin, ortalarına çukur açın.
  • Patlıcanların üzerine, 1 yemek kaşığı şekeri eşit şekilde serpin.
  • Açtığınız çukurlara iç harcı paylaştırın.
  • Ayrı bir kasede 2 bardak suda salçaları eritin.
  • Salçalı suyu, karnıyarıkların üzerine gezdirin.
  • Orta ateşte suyu kaynayana kadar, daha sonra ateşi kısarak 10 dk. kadar pişirin.

NOTLAR;

  • Patlıcanların üzerine serptiğimiz şeker, patlıcanın acılığını alıyor.
  • Etlere marine sırasında ve pişme süresince kesinlikle tuz eklemeyin, sertleşir.
  • Etleri koymadan önce tavanın iyice kızmış olması önemli, bu sayede et mühürleniyor ve çok daha az su salıyor.
  • Yemeği salçalı suyu ekledikten sonra ocak yerine fırında da pişirebilirsiniz. Yemeği tencere yerine, bir borcam ya da fırın kabına hazırlayın, üzerini aliminyum folyo ile örterek, 200 derece ısınmış fırında 10-15 dk. pişirin.
  • Kızartma yemek istemiyorum derseniz, tarifi patlıcanları közleyerek de yapabilirsiniz.
  • Közlemek zor geliyorsa, bir yöntem daha var; patlıcanları alaca soyup, bir süre tuzlu suda bekletin, üzerlerine birkaç kesik yapın ve tabanını yağladığını fırın kabına dizin.
    Bir fırça yardımı ile üzerlerine sıvı yağ sürün, bir çay bardağı kadar suyu elinizle üzerine serpin, üzerini aliminyum folyo ile kapatın ve 180 derece ısınmış fırında patlıcanlar yumuşayıncaya kadar pişirin. Sonraki aşamalar yukarıdaki gibi.
  • Bir sonraki yapışımda iç harcını dürüm tarifindeki gibi, Actifry’da hazırlayacağım, sadece bir kez Actifry kullanmayanlara da tarif verebilmek için tavada yaptım :)
Devamını Oku...

Çikolata Soslu Kek

0 yorum


Çikolata Soslu Kek


Malzemeler;
3 yumurta
1 su bardağına yakın toz şeker
1 su bardağı süt
1 su bardağına yakın sıvı yağ
3 yemek kaşığı kakao
2 - 2.5 su bardağı kadar un
1 paket kabartma tozu 
1 paket vanilya
3 yemek kaşığı damla çikolata


Çikolata sosu için;
1 su bardağı süt
1/2 su bardağı toz şeker
2 yemek kaşığı kakao
1 yemek kaşığı nişasta


Yapılışı;
Bütün malzemeleri oda sıcaklığına
Devamını Oku...

25 Mayıs 2010 Salı

Sebzeli Mercimek Çorbası

0 yorum








Sebzeli Mercimek Çorbası

Malzemeler;
1 adet patates
1 adet havuç 
1 adet soğan
1 su bardağı kırmızı mercimek
1/2 su bardağı kırık pirinç
1 diş sarımsak
1 yemek kaşığı salça
2 yemek kaşığı tereyağı

Yapılışı;
Mercimek çorbasını sadece mercimek su ve tuzla bile pişirebilirsiniz. Mercimeğe eklediğiniz her bir şey onun tadına tat katarak aslında ne kadar kıymetli bir bakliyat olduğunu
Devamını Oku...

Patlıcan

0 yorum
Patlıcan 3

PATLICAN İLE BARIŞMA ZAMANI ŞİMDİ :)
Bugüne kadar patlıcanı hep çekinerek yedik, "içinde nikotin var" dediler, "hiç bir besin değeri yok, yemek ile yememek arasında fark yok, boşuna neden yiyelim" diyenleri bile duyduk :)
Ama öyle değilmiş...
Eşim; "yaradılan hiç bir şey faydasız değildir, mutlaka ama mutlaka bir işlevi vardır" sözünü çok kullanır.
Patlıcan için de durum farklı değil... Hani "deprem öldürmez, kötü yapılmış bina öldürür" denir ya, o hesap...
Patlıcanı atarsak yağın içine, bir güzel kızartırsak - ki bana göre en güzel hali ne yazık ki bu :) - e zararlı olur tabi ama diğer kızartmalar ne kadar zararlı ise o kadar zararlı patlıcanda...
İnterneti bir güzel taradım yine, patlıcan ile ilgili çok güzel bilgiler topladım ve dediğim gibi bugüne kadar duyduğumuz efsanelerin doğru olmadığını öğrendim.
Patlıcan; mevsiminde tüketirsek eğer gayet faydalı bir besinmiş.
Mümkünse az kızartıp, bol közleyelim ya da zeytinyağlı yemeğini yapalım yanlız :)

HÜNERLOPEDİ - PATLICAN
Mavi sebzeler denilince akla gelen ilk isim elbette ‘patlıcan' oluyor. Patlıcangiller familyasından; kalın saplı, uzunca yapraklı, iri mor meyveli, bir yıllık otsu bir bitkidir.
Patlıcan bitkisinin tohumları, meyve etinin içine yerleşmiş durumda küçük, hafif yassı ve parlak sarımtırak kahverengidir. Bir patlıcanda, ortalama 500-5.000 adet tohum bulunur.
Bitkinin erselik özellik taşıyan mor renkli çiçekleri kendi kendisini döller. Ancak bal arısı ya da diğer böcekler aracılığıyla yabancı patlıcan çiçekleriyle de döllenebilir.
Sıcak iklim sebzesidir. Soğuk havayı sevmez ve sıcaklık -2, -3 olduğunda hemen ölür.
Tropik bölgelerde çok yıllık bitki özelliği gösterirken bu kuşağın dışındaki iklim kuşaklarında tek yıllıktır.
Patlıcanın fazla bir besin değeri içermediği gibi bazı yanlış bilgi vardır; meyvesinde yağ, karbonhidrat ve protein miktarları göz ardı edilebilecek değerlerde olduğu düşünülse de çok faydalıdır.
Latincesi; Solanum melongena
Yaygın kullanımlar; Badincan, Balcan

TARİHÇE
Patlıcanın anavatanı Hindistan’dır, beşinci yüzyıldan beri Çin’de ve Hindistan’da yetiştiriliyordu.
Yayılışı Hindistan’dan Afrika’ya doğru olmuştur. Avrupa’ya 16. yy. da İspanyollar tarafından getirilmiştir. İspanyollar, patlıcanı sevmişlerdi ama diğer Avrupa ülkelerinin bu yararlı sebzeyi benimsemeleri uzun zaman aldı. Nedense Avrupalılar, patlıcanın deliliğe yol açtığına, cüzzam ve kanser gibi hastalıklara neden olduğuna inanmışlardı.
Bugün durum çok farklı. Artık tüm dünya patlıcanın nimetlerini biliyor. Aslında patlıcan, zengin bir vitamin kaynağı değil. Ancak saponin adıyla bilinen bir fitokimyasal maddeyi içeriyor. Saponin, alerjilere ve iltihaplanmalara karşı vücudu koruyor. Ayrıca kandaki kolesterol oranının düşmesine de yardımcı oluyor.
Uzun yıllar süren çalışmalar sonucunda patlıcanın çok önemli bir özelliği daha ortaya çıkarıldı;
Patlıcan, meyve ve sebze ağırlıklı bir beslenme programına katıldığı zaman yaşlanma sürecini de geciktiriyor ve ciltte kırışıkların belirmesini geciktiren önemli bir unsur.
Strese, yaşlanmaya ve zihinsel sorunlara karşı patlıcan çok etkili bir silah.

İLGİNÇ :)
Doğada patlıcanı besin olarak tüketen tek canlı insandır.
Bunun nedeni; insan bünyesinde az miktarda nikotin bulunmasıdır.

Patlıcan 1

DÜNYADA VE ÜLKEMİZDE ÜRETİMİ
Dünya patlıcan üretimi 1994 yılından itibaren düzenli olarak artarak, 2003 yılında %84 artışla 29,5 milyon tona ulaşmıştır
Bu artışta önemli patlıcan üreticisi ülkelerin payı olduğu görülmektedir. Nitekim dünyada önemli üretici ülkeler olan Çin, Hindistan, Türkiye, Mısır, İtalya ve İspanya’da patlıcan üretimi son on yılda %21 ile %118 arasında artmıştır.
Türkiye şartlarında patlıcan üretimi hem tarlada hem serada yapılabilmekte, fakat iklim ve toprak isteği yanında bakım şartları ve ekim nöbeti tercihinden dolayı her bölgede yetiştirilememektedir.
Türkiye’de patlıcan üretimi yapılan en önemli iller; İçel, Antalya, Şanlıurfa, Hatay, Aydın, Bursa, Adana ve Samsun’dur. Balıkesir’in Gönen ilçesinde patlıcan üretimi yüksektir. Bu yüzden nakliye firmaları arasındaki rekabet doruktadır.
Diğer yandan Türkiye’nin en fazla patlıcan ihraç ettiği ülkeler arasında; Almanya, Avusturya, Bulgaristan, Hollanda, Romanya, Rusya ve Belçika-Lüksemburg yer almaktadır
Patlıcan Akdeniz bölgesi için önemli bir sebze türüdür.
Başlangıçta serada alternatif tür olarak yetiştirilmekte iken bugün örtü altı yetiştiriciliğinde domates, salatalık ve biberden sonra dördüncü sırada yer almaktadır.
Ülkemizde en çok yetiştirilenleri; ince uzun kemer patlıcanı, orta boy ve ucu sivri Halkapınar patlıcanı ile yuvarlak ve küt olan bostan (topan) patlıcanı çeşitleridir.

FAYDALARI
Kalori değeri düşük bir besin olan patlıcanda A, C ve B vitaminleri ile kalsiyum, fosfor ve demir mineralleri bulunur. Uzmanlar; patlıcanın, A vitamini, fosfor ve kendine has bazı esanslara sahip olduğu için, bunlarla sinirleri teskin ettiğini ve kalp çarpıntısını giderdiğini vurguluyor.
Ayrıca;
• Sinirleri yatıştırır ve tansiyonu düşürür.
• Kalp çarpıntısını giderir ve kalbi sakinleştirir.
• Bağırsakları yumuşatır ve idrar söktürür.
• Kandaki kolesterol seviyesini düşürür ve damarları yüksek kolesterolün yarattığı kötü etkilerden korur, damar tıkanıklığına iyi gelir.
• Kansızlığı giderir, kanın artmasına yardımcı olur.
• Karaciğerin ve pankreasın çalışmasını düzenler.
• Böbrek ağrılarını ve yanmasını azaltır.
• Basura iyi gelir.
• İçerdiği yüksek orandaki lifiyle pekliğe (hazımsızlığa) iyi gelir.
• İstemsiz kas kasılmalarını önleyen maddeler içermektedir.
• Vücuttaki fazla suyu (ödemi) dışarı atar ve kilo vermeye yardımcı olur.
• Patlıcan yedirilen hayvanlarda, özellikle mide kanserine çok seyrek rastlandığı gözlenmiştir. İnsanlarda da aynı etkiyi yapıp yapmadığı araştırılmaktadır.
• Patlıcan lapa haline getirilip yanıklara konursa faydası görülür.

Patlıcan 2

DİKKAT !
• Olgunlaşmamış patlıcanda solanin adlı bir madde bulunur. Böyle patlıcanları çiğ olarak yemek, bu madde nedeniyle zehirlenmelere yol açabilir. Ancak patlıcan pişirildiğinde bu madde parçalanarak yok olur.
• Ayrıca, güç sindirilen bir besin olduğundan çocuklara, patlıcan yemesi için ısrar edilmemelidir.
• Cilt hastalıkları, şeker, mide, bağırsak ve karaciğer hastalıkları aşırı derecede olanlar patlıcan yememelidir.

BESİN DEĞERLERİ
100 gr. taze patlıcanın içerdiği önemli besin değerleri şunlardır;
• 24 kalori
• 1,1 gr. Protein
• 5,5 gr. Karbonhidrat
• 0 kolesterol
• 2 gr. Yağ
• 1 gr. Lif
• 37 mgr. Fosfor
• 15 mgr. Kalsiyum
• 1 mgr. Demir
• 1 mgr. Sodyum
• 15 mgr. Potasyum
• 30 IU A vitamini
• 0,05 mgr. B1 vitamini
• 0,04 mgr. B2 vitamini
• 0,05 mgr. B3 vitamini
• 0,081 mgr. B6 vitamini
• 5 mgr. C vitamini.

PATLICAN ve HORMON
Türkiye'de, hava sıcaklığının yeterli olmadığı aylarda ve seralarda; 13 derecenin altında soğukta tutulabilmesini ve döllenmeyi sağlamak amacıyla bir kısım üreticilerce, hormon olarak nitelendirilen 'bitki gelişimini düzenleyicileri” kullanılıyor.
Her ne kadar açık alan yetiştiriciliğinde hormon kullanılmıyor ise de örtü altında patlıcan yetiştiriciliğinde hormon kullanımı üreticiler tarafından neredeyse olmazsa olmaz olarak algılanmaktadır.
Bu durum; 15 Kasım ile 15 Mayıs arasındaki hasat edilen bütün patlıcanların hormonlu olduğu anlamına gelmektedir.
Tarım ve Köy işleri Bakanlığı Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü'nün; ''bitki gelişimini düzenleyiciler (bgd) hormonlar'' başlığı ile hazırladığı çalışmaya göre de, bitki büyüme ve gelişmesinde en önemli rol oynayan hormonlardan 5 ana hormon grubunun, bitkinin bünyesinde bulunduğu yapılan araştırmalarla ortaya konmuş.
Bunlar; oxinler, sitokininler, gibberellinler, etilen ve aba.
Bakanlığa göre, Türkiye'de yalnızca domates, patlıcan ve kabakta zaman zaman kullanılıyor ve bu hormonlar insan sağlığına zarar vermiyor.
Sebze tarımında, hormonda doz aşımı söz konusu değil, gönül rahatlığı ile yenilebilir.
Hormon sadece havaların soğuk olduğu Aralık, Ocak ve Şubat aylarında kullanılıyor ve sebze 50-60 günde olgunlaşırken hormon parçalanıyor.
Havaların sıcak olduğu bu dönemde ise zaten kullanılmıyor.
İnsanlar, günlük kullanım miktarları ile kesinlikle risk altına girmiyor.

ATO ve TZD tarafından hazırlanan raporda yiyeceklerle ilgili dikkat edilmesi gereken noktalara göre;
• Patlıcan içi süngerimsi ve çekirdeksizse, hormonlu olduğu anlamına geliyor.
• Patlıcan; 15 Kasım-15 Mayıs tarihleri arasında yenilmemelidir.

Patlıcan 4

Kaynaklar;
http://bahce.biz/bitki/sebze/patlican.htm
http://www.lezzetvadisi.com/sebzelerin-faydalari/patlicanin-faydalari.html
http://www.tireboluforum.com/patlicanin-faydalari-yararlari-ve-zararlari-tirebolu.html

http://tr.wikipedia.org/wiki/Patl%C4%B1can
Devamını Oku...

24 Mayıs 2010 Pazartesi

Gün Daveti Sofrası

0 yorum



Hafta sonu gelen iş arkadaşlarım için hazırladığım sofra.Menümüzde;


Ispanaklı Mantarlı Muska BöreğiPeynirli Rulo BöreklerBaharatları KurabiyelerÇakma Suşi(zeytin ezmeli biber sarmalı rulolar) Pirinçli Kabak SalatasıZeytinyağlı SarmaÇikolata Soslu KekTrufflu Çerez Tabağı

Çilekli Turta ve buzdolabında Meyveli Parfemiz vardı.







Bayanların isteği üzerine öncelikle çilekli turtanın
Devamını Oku...

Açık Büfe Akşam Çayı Sofrası

0 yorum
Akşam Çayı Sofrası-1

BOL SALATALI BİR BAHAR AKŞAMI SOFRASI...
Geçtiğimiz hafta çekirdek aile ! bizde toplandı yine :) En son yine bizde ve "Akşam Yemeği Sofrası" ile bir araya gelmiştik. Hem okullar kapanıp, herkes Kilis'e kaçmadan, hem de düğün öncesi tüm akrabalar İstanbul'da toplanmış iken fırsatı kaçırmayıp, ağırlamak istedik tüm aileyi...
Hafta içi yemek sofrası hazırlamak biraz gözümü korkuttu bu kez...
Önce telefonda herkese; "yemek sonrası çaya bekliyorum sizi" dedim.
Ama telefonu kapatır kapatmazda kararımdan pişman oldum...
Bu yazıda da uzun uzun anlatmıştım yemek sonrası çay misafiri beni kelimenin tam anlamı ile kilitler, aç desen değiller, e kuru kuru çay da ikram edilmez, ne yapacağım ben şimdi diye kara kara düşünmeye başladım :(
Sonra yapmayı düşündüklerimi liste haline getirince ve bu listeyi eşim görüp; “yemekten sonra gelen insanlar tok olur, bunların hiç birini yiyemez ki, boşuna uğraşmış olursun” deyince, fikrimi değiştirdim.
Dolayısı ile organizasyonun adı da değişti… :)
Tekrar herkese telefon açtım ve “sizi çaya bekliyorum evet… Ama aç olarak” dedim :)
Diyet yapanlar için; bol salatalı, hafif lezzetlerin olduğu, karnı aç olanların ise kayınvalidemin börekleri ve mercimek köftesi ile doyduğu bir sofra oldu :)

Akşam Çayı Sofrası-2

Soframızda neler vardı ?
  • Tavuklu Salata
  • Yoğurtlu Semizotu Salatası
  • Makarna Salatası
  • Nohut Salatası
  • Közlenmiş Patlıcanlı Ezme
  • Mercimek Köftesi
  • Havuç Kızartması
  • Milföylü Çiçek Sosisler
  • Patatesli Gül Böreği
  • Aşure
  • Fındıklı Kakaolu - Krem Şantili Cupcake

İçecekler, tatlı ve meyve büfesini ayrı bir yere hazırladım :)

Akşam Çayı Sofrası-Makarna Salatası

Havuçların tamamını kızartıp, salata için bir tane bile ayırmayı unutunca, çok renksiz bir makarna salatası oldu :( Açığı mısır ile kapatmaya çalıştım ama turuncusuz çok eksik oldu bana göre...

Akşam Çayı Sofrası-Soğansız Mercimek Köftesi

Nagehan annem, soğan ve sarımsak yemediği için, mercimek köftesini kendi usulü ile yapıyor. İçinde ne yağda kavrulmuş kuru soğan ne de taze soğan var, gayet de güzel oluyor bu şekilde de.
En kısa zamanda mercimek köftesi yayınlamayı planlıyorum, o zaman soğanlı ve soğansız diye iki seçenekli vereceğim tarifi :)

Akşam Çayı Sofrası-Milföylü Sosis

MİLFÖYLÜ ÇİÇEK SOSİS
Manevi kardeşim Gizem'in kendi deyimi ile uydurellez :) tariflerinden. Davet sofraları ya da çocuk doğum günü partileri için ideal.
Yağda kızarmadığı için de gayet hafif. Ben ilk denemem olduğu için bazı hatalar yaptım yanlız.
Milföy şeritlerini biraz kalın kesmişim, hem görüntü açısından iyi olmadı hem de sosisler çiçek şeklinde açılamadı. Milföy hamurunun üzerine yumurta sarısı sürmeyi unutmuşum. Bir de fırına börekleri pişirmek için ihtiyacım vardı o yüzden erken çıkarmak zorunda kaldım :) Fırının derininde olanlar daha iyi pişmiş ve açılmış fark ettiyseniz.
Siz denediğinizde şeritleri daha ince kesin ve sosisler iyice pişip çiçek gibi açılana kadar fırında tutun...

Malzemeler
  • Minik Kokteyl Sosisler
  • Milföy Hamuru
  • Yumurta Sarısı

Yapılışı

  • Sosislerin iki ucunu, artı olacak şekilde içeriye doğru 1 cm. kesin
  • Milföy hamurunu 6-7 şerit olacak şekilde ince ince kesin.
  • Hamur şeritlerini sosisin ortasına sarın, üstlerine yumurta sarısı sürün.
  • 180 derecede önceden ısıtılmış fırında, sosisler çiçek gibi açılıncaya kadar pişirin.

Akşam Çayı Sofrası-Tavuklu Salata

TAVUKLU SALATA
Çam Fıstıklı Tavuk ile Soya Soslu Dürüm tarifinin karışımı ile hazırlanmış tavuklar, göbek salata ile buluştu, şahane oldu :)
Tarifi her zamanki gibi actifry ile yaptım ama actifry kullanmayanlar için tavada yapılan şekli ile bir kez daha yazmak istedim.

Malzemeler
  • 4-5 (iri) Parça Kemiksiz Tavuk But
  • 3-4 Yemek Kaşığı Soya Sosu
  • 3-4 Yemek Kaşığı Zeytinyağ
  • 1 Yemek Kaşığı Elma Sirkesi
  • Tuz - Karabiber
  • 1 adet (orta boy) Göbek Salata
  • Maydanoz
  • Taze Nane
  • Mısır
  • Zeytinyağ - Limon

Yapılışı

  • Tavukları ince uzun (jülyen) doğrayın. Soya sosu, elma sirkesi, zeytinyağ, karabiber ve tuz ile karıştırın. Yarım saat kadar buzdolabında dinlendirip, marine edin.
  • Derin bir teflon tavayı iyice kızdırın, tavukları ekleyin ve arada sırada karıştırarak iyice kızarana kadar pişirin.
  • Göbek salatayı iri iri doğrayın.
  • Üzerine maydanoz ve naneleride iri iri doğrayın.
  • Ayrı bir kasede zeytinyağ ve limon suyunu çırparak sos hazırlayın ve salatanın üzerine gezdirin.
  • Tavukları salatanın üzerine ekleyip, bolca mısır serpin ve ılık servis edin.

NOTLAR;

  • Salatanın yağ, limon sosuna tuz eklemeyin, göbek salatayı yumuşatır.
  • Tavukları marine ederken tuz eklemeyi sakın unutmayın, kırmızı etin tam tersi olarak, tavuk etinde ne kadar tuz o kadar yumuşaklık demek.
  • Salatanın, özellikle tavukların üzerine Sezar salata sosu gezdirebilirsiniz, şahane olur.
  • Sezar sosu yok ise, bir miktar mayoneze, sarımsak, kekik, karabiber ve bir kaç damla limon suyu ekleyip çırpın, gayet nefis bir sos oluyor.
Devamını Oku...

23 Mayıs 2010 Pazar

Mozaik Pasta Tarifi

0 yorum

Herkese en gülücüklüsünden merhabalarrr:)))

Çooook şükür iyileştim sonunda... Kıpır kıpır halime dün itibari ile geri döndüm:)))

Sonracığımaaa iyileşmemin şerefine de bu mozaik pastayı yaptım kendime:)))
Hastalık sürecimde kilo falan vermişimdir nolur nolmaz dedim besledim hemencik kendimi:))))
Oldum olası içinde bisküvi olan bütün tatlıları diğer tatlılar gibi çok severim:)))) Hem pratik hem de lezzetli olması da iki kere sevmeme neden oluyor aslında:))) Biz afiyetle yedik büyüdük size de tavsiye ederim yapın yapın yiyin bacılarım:)))
Buyurun pratik tarifimize;


MALZEMELER:

250 gr. Ülker Pötibör Bisküvi
4 yemek kaşığı becel margarin
1 paket vanilya
2 yemek kaşığı nestle kakao
1/2 su bardağı süt
3 yemek kaşığı hindistan cevizi
1 paket kare bitter çikolata

YAPILIŞI:

Çikolatayı benmari usulü eritelim.
Margarini bir tavada eritip hafifçe kızdıktan sonra kakaoyu ekleyip kavuralım.
sütü de ilave edip karıştırmaya devam edelim, fokurdayınca ocağın altını kapatıp vaniyayı ve hindistan cevizini  ve çikolatayı ilave edelim ,iyice karıştıralım.
Bisküvileri elimizle kırıp kırıp karışıma ekleyip iyice karıştıralım.
DilediğiMiz kalıbı,borcamı vs. strech filmle kaplayıp karışımı elimizle bastırarak şekil verelim.
Üzerini de strech filmle kapatıp buzdolabında 5-6 saat bekletip soğuk soğuk servis yapalım.

AFİYET , BAL OLSUN.

SEVGİ DOLU ÖPÜCÜKLER

ZEYNEPLE ÇİKOLATA TADINDA GÜNLER :)
Devamını Oku...

21 Mayıs 2010 Cuma

Çilek Reçeli

0 yorum
Çilek Reçeli-3

ÇİLEĞİN EN TATLI HALİ...
Çilekli tariflerden sıkılmadınız umarım :)
Aslında aklımda bir kaç tarif daha var; "baklava yufkası ile çilekli strudel" ve "çilekli crumble" yapmak da istiyorum.
Ama bunları yapabilmem için misafir gelmesini ya da bizim gitmemizi beklemem gerekecek, tek başımıza bitirememe sorunumuz, daha doğrusu kilo sorunumuz olduğu için :)
Ve araya başka tarifler ve sofralar da girsin istiyorum artık, yani çilekli tariflere bir süre ara ama dosya henüz kapanmadı haberiniz olsun :)

Çilek reçeli için annemle birlikte girdik mutfağa diğer tüm temel tariflerde olduğu gibi.
Yine bildik sahneler ve diyaloglar yaşandı :)
- Ne kadar kaynayacak bu şekilde anne?
- Ne bileyim işte, koyulaşana kadar bekleyeceğiz.
- E dakikası yok mu bu işin?
- Yoo, hayır...
Dur dur limonu eklemeden önceki kıvamına bakacağım?, niye öyle karıştırdın?, köpüğünü böylemi alıyoruz? kıvamını nasıl anlayacağız? vs. şeklinde ki sorularla tepesinde dikildim, reçel pişene kadar :) O reçeli pişirdi ben onun ensesinde boza :)
Annem böyle yaptığım zaman çok sıkılıyor aslında; “elim ayağım birbirine karışıyor, her zaman yaptığım şey olmasına rağmen heyecanlanıyorum, bu kadar detaylı anlatmak zorunda mısın?, ben ne tv’de ne de kitaplarda böyle detaylı tarif görmedim” şeklinde söylenip duruyor :) bende mümkün olduğunca onu bunaltmadan sormaya çalışıyorum sorularımı :)
Reçel yapımı çok basit, malzemeleri ise çok az.
Birkaç basit püf noktası var hepsi bu.
Benim gözlemim ise; en zorunun “ilk kez” reçel yapmak olduğu…
İkinci ve daha sonrakilerde başarmama riskiniz neredeyse sıfır, o yüzden ilk yaptığınızda kıvam olarak istediğiniz gibi olmaz ise sakın moralinizi bozmayın, bir dahaki sefere birkaç dakika daha fazla ya da daha az kaynatırsınız olur biter.

Malzemeler

  • 500 Gr. Çilek
  • 500 Gr. Toz Şeker
  • 1 Adet Limon'un Suyu

Yapılışı

  • Çilekleri yıkayıp, saplarını temizleyin.
  • Çilekler çok iri ise dörde, orta boy ise ikiye bölün.
  • Çileklerin üzerine toz şekeri ekleyin ve tencerenin kapağını kapatarak bir gece bekletin.
  • Ertesi gün, erimiş şeker ve çilekleri -su eklemeden- ocağa koyun ve orta ateşte arada sırada karıştırarak pişirmeye başlayın.
  • Kaynamaya başlayınca ateşi kısın ve mümkün olduğunca karıştırmadan pişirmeye devam edin. Bu sırada reçelin üzerinde köpükler oluşmaya başlayacak, bu köpükleri sürekli alın.

Çilek Reçeli - Kolaj

  • Ateşi kıstıktan 10-15 dk. sonra reçel hafif koyulaşmaya başlayacak, bu kıvamı; karıştırırken kaşıktan akmasına göre anlayabilirsiniz, kaşıktan su gibi akıyorsa daha kaynamaya ihtiyacı var demektir.
  • Reçelin kıvamı koyulaşmaya başlayınca (bu da ateşi kıstıktan yaklaşık 20 dk. sonra olacak) limon suyunu ekleyin ve 3-4 dk. daha kaynatın.
  • Reçelden bir tatlı kaşığı kadar alın ve soğuk bir çay tabağına koyun, parmağınızla ortasından çizik yapın, reçel yavaş yavaş birleşiyorsa olmuş demektir. -Reçeli koymadan önce tabağı boş olarak bir süre buzdolabında bekletip, iyice soğumasını sağlayın-

Çilek Reçeli-2

NOTLAR;

  • Reçelin malzemelerini aynı oranda arttırabilirsiniz ancak limon suyunu aynı oranda arttırmayın. Örneğin; 2 kilo çilek ve şekerden yapacaksanız, 2 adet limon suyu eklemeniz yeterli.
  • Limon suyu yerine limon tuzu da kullanabilirsiniz. O zaman yarım kilo çilek için; 1 çay kaşığı, 2 kilo çilek için 2 çay kaşığı limon tuzu kullanmanız yeterli. Limon tuzu da limon suyu gibi inmesine yakın ekleniyor.
  • Limon tuzu ile yaparsanız limon sulu reçele göre daha fazla dayanıyor.
  • Ayrıca, reçel ne kadar koyu kıvamlı olursa o kadar uzun süre dayanıyor.
  • Reçeli ne kadar uzun süre kaynatırsanız o kadar koyu kıvamlı oluyor, biz koyu kıvamlı sevdiğimiz için; -ateşi kıstıktan sonra- toplam 25 dk. kaynattık.
  • Reçel biraz ılındıktan sonra kavanoza alın ve iyice soğumadan sakın ağzını kapatmayın, küflenme yapabilir.
  • Reçeli kavanoza aldığınızda üzerinde köpük varsa mutlaka alın, reçelin şekerlenmesine neden olur.
  • Çilek olarak koyu renkli, tatlı ve kokulu olanları tercih edin.

Çilek Reçeli-4

Devamını Oku...

18 Mayıs 2010 Salı

YALANCI TAVUK GÖĞSÜ

0 yorum
Günlerdir griple uğraşıyorum, acayip sümüklüyüm bu sıralar:)
Tabi ayakta geçiriyorum mecburen...Anne olduktan sonra ağız tadıyla bir hasta olamadım valla:))))
Şaka bir yana yavrum çok etkileniyor,gidip gelip anne boğazına kaçan kurbağa çıktımı :)))) daha iyi misin deyip duruyor...
Hastayken sağlıklı taklidi yapmakta zor işmiş zor:) Horul horul bir uyusam hemen iyileşecekmişim gibi geliyor:))) Kıpır kıpır halimi özledim valla:) Çabuk çabuık iyileşmeye çalışıyorum :)))

Sonracığımaaa Bir Fenerbahçeli olarak taşkınlık eden Fenerbahçe tarftarlarını da şiddetle kınıyorum,şampiyon olamadık diye resmen Kadıköy'ü ateşe verdiler, inanırmısınız üzerine çiş yapmadıkları araba kalmadı :(((
Hemen her yere zarar verdiler.
Savaş alanına çevirdiler her yeri... Bu bir zevk olamaz...Bu bir spor hiç olamaz... Hepsi sarılacivert canavara dönüşmüştü resmen :)

Adam gibi maç izlemeyi öğrenene kadar, çişlerini tuvalete yapmayı öğrenene kadar Fenerbahçe hiiiiiç şampiyon OLAMASIN inşallahhhhh.. Çok kızgınım çoook :)

Bursasporu da tüm kalbimle tebrik ederim:))))) 

Sonracığıma sevgili arkadaşlarım asumancığım ve tümaycığım beni sweet blog ödülüne layık görmüşler:) Sonsuz teşekkürler ederim,çok mutlu ettiniz beni kızlar,sağolun...

Sonracığıma hep tatlı yiyelim tatlı konuşalım diyorummmmm ve tarife geçiyorummmm;


MALZEMELER:


150 gr. becel margarin
1 su bardağı un
1 kaşık nişasta
1,5 su bardağı tozşeker
1 paket vanilya
1 litre süt

süslemek için,tarçın


YAPILIŞI:


Tencerede margarini eritin ve nişastayı ekleyip kavurun. Kalan malzemeleri de ekleyip muhallebi kıvamına gelinceye dek karıştırarak pişirin.Kıvama geldikten sonra ocağın altını kapatıp mikserle çırpın.
Kaselere paylaştırıp, soğuduktan sonra tarçınla (isteğe göre çikolata sos,meyve vs.) süsleyip servis yapabilirsiniz.

AFİYET BAL OLSUN

SEVGİ DOLU ÖPÜCÜKLER

ZEYNEPLE ÇİKOLATA TADINDA GÜNLER :)
Devamını Oku...

17 Mayıs 2010 Pazartesi

Baklalı Bulgur Pilavı

0 yorum

Baklalı Bulgur Pilavı


Malzemeler:
250 gr. taze bakla
1 adet soğan (isteğe bağlı)
2 su bardağı pilavlık bulgur
1 yemek kaşığı tereyağı
Baharat


Yapılışı:
Temizlenmiş taze baklaları küçük küçük doğrayıp tereyağında soğanla birlikte kavurun. Baklaların rengi dönünce bulguru ekleyin. 3 su  bardağı suyla birlikte tuz ve baharatları da katıp pişirin.
Yoğurtla birlikte yendiğinde lezzeti kendini
Devamını Oku...

Çilek Soslu Tart

0 yorum
cileklitart4

FINDIK LİMON ve ÇİLEK AŞKI :)
Bu üçlü birbirlerine hakikaten aşık. Bir araya geldiler mi, etrafa ışık saçıyorlar, lezzet olarak uyumları müthiş!
Çilek başlı başına zaten çok fotojenik, ama yanına beyaz renkli bir krema ve -nane gibi- yeşil renkli bir şey :) geldiğinde olağanüstü fotojenik hale geliyor. Eşimin bu tarifi fotoğraf çektikçe çekesi geldi :)
Bende fotoğrafları düzenlerken açıkçası hangisini seçip ekleyeceğimi şaşırdım :)
“Tariflerini çok övüyorsun, bırak güzel olup olmadığına biz karar verelim” diyenleri kızdıracak bir cümle kuracağım şimdi ama bu tart hafta sonu tam on sekiz kişi tarafından tadıldı ve tek bir kötü not almadı. Herkes bayıldı :)
Beni tek zorlayan yanı; dilimleyip servis etmek oldu.
Taban kısmı; kurabiye kıvamında sert olduğu ve herkese yetmesi açısından çok ince dilimlemem gerektiği için keserken çok zorlandım.
Normal pasta dilimi boyutunda keserseniz ve keskin bir bıçak kullanırsanız çok problem olmaz diye düşünüyorum.
Tek kişilik mini tartolet kalıplarınız varsa servis etmeniz çok daha kolay olur.
Çilek Soslu Muhallebi” tarifinde; “bu ölçüler ile oldukça fazla sos çıkıyor, isterseniz sütlü irmik tatlısı ile birlikte servis edebilirsiniz” demiştim ya, işte size bir öneri daha; çilek soslu fındıklı tart…

Malzemeler (8 kişilik)

Tart hamuru için;
  • 125 Gr. Yumuşak (kase) Margarin
  • 1 Su Bardağı Pudra Şekeri
  • 1 Su Bardağı Fındık
  • 1 Adet Limon Kabuğu Rendesi
  • 1 Adet Yumurta
  • 2,5 - 3 Su Bardağı Un

Kreması için;

  • 3 Su Bardağı (600 ml.) Süt
  • 2 Çay Bardağı Şeker
  • 1 Çay Bardağı Un
  • 2 Tatlı Kaşığı (tepeleme) Mısır Nişastası
  • 1 Adet Yumurta Sarısı
  • 1 Adet Limon Kabuğu Rendesi

Üzeri için;

Yapılışı

Tart hamuru;

  • Fındıkları rondoda toz haline gelinceye kadar çekin.
  • Limonun kabuğunu rendenin ince tarafı ile rendeleyin.
  • Yumuşak margarin ya da tereyağını, pudra şekeri ile yoğurun.
  • Yumurta, limon kabuğu rendesi ve çekilmiş fındığı ekleyin, biraz daha yoğurun.
  • Unu azar azar ekleyin ve hamur toparlanıncaya yoğurmaya ve un eklemeye devam edin.
  • Yumuşak bir hamur yoğurun.
  • Üzerine örterek buzdolabında 1 saat kadar dinlendirin.
  • 28 cm.lik tart kalıbını margarin ile hafifçe yağlayın, hamuru kalıba yayın ve elinizle iyice bastırarak eşit ve ince olmasını sağlayın.
  • 180 derecede ısıtılmış fırında yaklaşık 20-25 dk. kenarları ve üzeri hafifçe pembeleşinceye kadar pişirin.
  • Ilınınca kalıptan çıkarın ve ızgara tel üzerine alarak soğumaya bırakın.

Krema;

  • Bütün malzemeleri bir tencereye koyun ve orta ateşte, çırpma teli ile sürekli karıştırarak pişirin.
  • Krema kaynamaya başlayınca, ocağı kapatın ve arada karıştırarak soğumasını sağlayın.

Tart;

  • Tart hamurunun içine yada ters çevirerek üzerine, soğuyan kremayı yayın. Ben krema torbası ve aparatı kullanarak yaptım, biraz el oyalayıcı olsa da, vaktiniz var ise; şık olması açısından bu şekilde yapmanızı öneririm :)
  • Üzerine çilek sosunu gezdirin ve taze nane yaprakları ve çilekler ile süsleyin.

cileklitart1

NOTLAR;

  • Hamura -evde yok ise- fındık eklemeyebilirsiniz, sadece limon kabuğu rendesi ekleseniz yeterli ama fındığın hamura ve bu tarife kattığı lezzet tartışılmaz!
  • Fındık yerine cevizlide yapabilirsiniz, muhteşem olur.
  • Kreması daha fazla aromalı olsun, yerken çıt çıt etsin isterseniz :) bir çay bardağı hindistan cevizi ekleyebilirsiniz.
  • Aynı şekilde krema da fındık aromalı olsun isterseniz, hamur için hazırladığınız toz fındıktan iki yemek kaşığı çalıp, kremaya ekleyebilirsiniz :)
  • Yukarıdaki önerilerin hangisini uygularsanız uygulayın, hamurdan ve kremadan limon kabuğu rendesini sakın çıkarmayın, o olmaz ise olmaz.
  • Fındık olarak mutlaka kavrulmuş kullanın hatta kuruyemişçiden aldığınız fındığı bile gerekirse 1-2 dk. teflon tavada kavurun, fındık mutlaka kavrulmuş kokmalı.
  • Çilek sosunu hazırladıktan sonra, hava almayan bir kavanozda, buzdolabında 2-3 gün saklayabilirsiniz.

cileklitart3

ÇİLEKLİ TART
Çilek sosu hazırlayacak vaktiniz yok ise, ya da çilekleri sos haline getirmeye kıyamayıp, taze taze yemek istiyorsanız kremanın üzerine istediğiniz kadar çilek serpin ve taze nane yaprakları ile süsleyin.
Bu hamur ve krema tarifi ile sadece çilekli yapmak zorunda da değilsiniz, istediğiniz her meyve ile özellikle kayısı ve şeftali ile şahane olur.

cileklitart2

Tart hamurunu bir gece önceden pişirip, strech filme sararak buzdolabında ya da hava almayan bir yerde -fırının içi gibi- saklayabilirsiniz.
Aynı şekilde kremayı da bir gece önceden hazırlayıp, üzeri örtülü şekilde buzdolabında saklayabilirsiniz.
Servis edeceğiniz zaman; kremayı hamurun üzerine yayıp, çilekleri yerleştirin.
Krema dışarıda da olsa buzdolabında da olsa üzeri kapalı değilse, kabuk tutuyor çünkü.
Çileklerde uzun süre dışarıda kalırsa kuruyor.

cileklitart5

SERVİS ÖNERİLERİ;

  • Tart kalıbınız ya da mini tart kalıplarınız yok ise; hamuru yarım cm. kalınlığında açın. Arzu ettiğiniz bir kurabiye kalıbı ile kesin. En ideal şekil; yuvarlak olması, kalıbınız yok ise çay bardağının ağzı ile yuvarlak şekiller yapabilirsiniz.
    Yağlı kağıt serdiğiniz tepsiye dizin ve 13-15 dk. kadar pişirin. Fırından çıkınca ızgara tel üzerinde soğumaya bırakın. Servis etmeden hemen önce, üzerine krema sıkın ve çilek sos ya da çilek ile süsleyin.
  • Muffin kalıbınız var ise, yine hamuru yarım cm. kalınlığında açın ve çay bardağının ağzı ile yuvarlak şekil verin. Muffin kağıdının içine yerleştirin ve muffin kalıbında 13-15 dk. pişirin.
    Fırından çıkınca kağıdından ayırın ve soğuyunca içine krema sıkıp, çilek sos ya da çilek ile süsleyin.
Devamını Oku...

12 Mayıs 2010 Çarşamba

Çilek Soslu Muhallebi

0 yorum
Çilek Soslu Muhallebi

ÇİLEĞE DEVAM :)
Çilek ile ilgili bilgileri yayınladıktan sonraki planım; arka arkaya çilekli tarifler yayınlamaktı aslında.
Ama her zamanki gibi evdeki hesap çarşıya uymadı :) Ya benim tembelliğim tuttu ya da “şimdi yapsam koca şeyi tek başıma nasıl bitireceğim?” korkusu. O yüzden misafir gelsin ya da ben bir yerlere götüreyim diye bekledim.

Bu arada araya iki gün, iki gece süren doğum günü kutlamaları girdi :)
Pazartesi doğum günümdü, ayıptır söylemesi :)
Beni tanıyanlar bilir; doğum günlerimde hep çok heyecanlanırım, sabah kalkar kalkmaz süslenirim, gözüm hep telefonda olur, bütün gün bir heyecan bir heyecan sormayın gitsin :)
Bu yıl ilk defa kendime dedim ki; “Müge artık otuz beş oldun, bir sakin ol bakalım, ne oluyor, çocuk musun sen? Ne bu heyecan, bugün senin için normal bir gün, beklenti içine girme ve bugünü sıradan bir gün olarak tamamla”
Üstelik bir gün önce anneler günü olduğu için, eşimin ailesi ve benim ailem, anneannem hep beraberdik ve bol bol sarılıp, karşılıklı hediyeleşmiştik :)
İşte kendime verdiğim bu sert direktif ve “dün kutladık nasılsa” duygusu ile geldim işe, tam bilgisayarımı açıyordum, kapı çaldı, Kıbrıs’ta okuyan canım kardeşim Gizem’in –öz kardeşim olsa daha farklı sevemezdim- kocaman kolisini getirdi kargo görevlisi :)
Tam çığlık çığlığa hediyelerimi açıp, teşekkür telefonu açmaya hazırlanırken, kapı çaldı ve kocaman gülümsemesi ile Yaso’m geldi! Sonra Ayşenur, sonra Selahattin Abi…
Bu arada sürekli telefonum çaldı ve sevdiklerim aradı hep, konuşurken bir ara mutluluktan ağzımı toparlayamadığımı fark ettim :)
Sonuç olarak yaş itibariyle beklentilerimi en alt seviyede tuttuğum ama bugüne kadar ki en neşeli, en cıvıl cıvıl doğum günümü yaşadığım, bir gün oldu diyebilirim bu yıl için.
Ne mutlu bana, sevilmek ne kadar güzel, ne kadar paha biçilemez değerde…

Tatlımıza dönecek olursak; bugüne kadar yaptığım kremalardan farklı olarak, yumurtasız denedim ilk defa, çok da hoşuma gitti, rengi daha bir beyaz oldu :)
Yumurta ile arası iyi olmayanlar için, farklı bir seçenek olabilir.
Hindistan cevizi ise hoş bir aroma verdi ama illa olacak diye bir şey yok, evde yoksa eklemeyebilirsiniz.
Diğer tüm açıklamaları, servis önerileri kısmına yazdım. Yazıya başlarken doğum günüm ile ilgili bu kadar uzun yazacağımı hesap etmemiştim çünkü :)

Malzemeler (6 Kişilik)

Muhallebi için;
  • 3 Su Bardağı (600 ml.) Süt
  • 2 Çay Bardağı (150 gr.) Şeker
  • 1 Çay Bardağı (45 gr.) Un
  • 2 Tatlı Kaşığı (tepeleme) Mısır Nişastası
  • 1 Çay Bardağı Hindistan Cevizi
  • 1 Adet Limon Kabuğu Rendesi

Çilek Sosu için;

  • 600-700 Gr. Çilek (Püre halinde 2 su bardağı olacak)
  • 3 Yemek Kaşığı (tepeleme) Şeker
  • 1 Yemek Kaşığı (tepeleme) Mısır Nişastası
  • 1/2 Su Bardağı (100 ml.) Su

Yapılışı

  • Muhallebi malzemelerini bir tencereye koyun ve orta ateşte, çırpma teli ile sürekli karıştırarak pişirin.
  • Karışım kaynamaya başlayınca, ocağı kapatın.
  • Ara ara karıştırarak ılınmasını bekleyin.
  • Ilınınca, üzerinde bir parmak kadar, boşluk kalacak şekilde kaselere paylaştırın.
  • Çilekleri yıkayıp, irice doğrayın ve rondoda çekerek püre haline getirin.
  • Küçük bir tencereye, çilek püresini, suyu, şekeri ve nişastayı koyun.
  • Orta ateşte karışım kaynayıncaya kadar ara ara karıştırarak pişirin.
  • Sos kaynamaya başlayınca, ateşi kısın ve 10 dk. pişirip, ocağı kapatın.
  • Arada karıştırarak ılınmasını sağlayın.
  • Ilınan sosu muhallebilerin üzerine ekleyin.
  • Soğuyunca üzerlerini strechfilm ile kapatarak buzdolabına kaldırın ve servis etmeden önce en az bir gece bekletin.

Çilek Soslu Muhallebi

NOTLAR ve SERVİS ÖNERİLERİ;

  • Muhallebiniz puding kıvamında olsun, kaşıkla yensin isterseniz, yukarıdaki tarif ile yapabilirsiniz.
  • Bir Borcam’a ya da kalıba döküp dilim dilim servis etmek istiyorsanız, krema piştikten sonra, mikserle 6-7 dk. –krema soğuyana kadar- çırpın.
    Hafifçe ıslattığınız küçük bir kalıba ya da kare Borcam’a dökün. Üzerini örterek bir gece buzdolabında bekletin. Bu şekilde hazırlarsanız YALANCI TAVUK GÖĞSÜ yapmış oluyorsunuz. İsterseniz çırpma aşamasında bir yemek kaşığı yumuşak margarinde ekleyebilirsiniz ama şart değil, ben eklemiyorum.
  • Aynı şekilde çilek sosunuzda muhallebinin üzerinde dilim dilim kesilsin, sert olsun isterseniz, yukarıdaki tarifte 1 yemek kaşığı (tepeleme) olan nişastayı; 2 yemek kaşığı (silme) yapabilirsiniz.
  • Akışkan bir çilek sosu isterseniz; 1 su bardağı (200 ml.) su ve 1 yemek kaşığı nişasta kullanın.
  • Muhallebi olarak, vanilyalı pastacı kreması, sade krem şantili pastacı kreması ve beyaz çikolatalı pastacı kreması da kullanabilirsiniz, hepsi şahane olur. Yalancı tavuk göğsü için, mikser ile çırpma işlemi bu kremalar için de geçerli.
  • Çilek sosunu yukarıdaki ölçüler ile hazırlarsanız, oldukça fazla çıkıyor. Muhallebiyi iki ölçü pişirerek, 10-12 adet tatlı hazırlayabilirsiniz ya da yarım ölçü sos pişirebilirsiniz.
  • Tatlıyı kalıba döküp, dilimleyerek servis edecekseniz, çilek sosun ölçülerini değiştirmenize gerek yok, tam gelir.
  • Artan çilek sosunu, "Sütlü İrmik Tatlısı" hazırlayıp, üzerinde servis edebilirsiniz.

PÜF NOKTA;

  • Çilekleri rondo da çekerken, kısa aralıklar ile çalıştırın. Uzun süre elinizi basılı tutup tek seferde, püre haline getirirseniz, aletin bıçağı ısınır; sosunuz acılaşır ve rengi koyu olur. (Bu püre yapacağınız hemen her şey için geçerli, örneğin; ıspanak gibi.)

Çilek Soslu Muhallebi


Devamını Oku...

11 Mayıs 2010 Salı

Yabanmersinli Kek

0 yorum

Aslında yabanmersinli muffin yapmak niyetindeydim. Ama Erzurum'a dedeme gönderince kek yapmaya karar verdim.Dedeme yaptığım keklerin biri yabanmersinli, diğeri fındık ve kayısılı.Kek yumuşak ve tatlı :) olduğu için çok seviyorlar.Bu kekin aslında çok daha fazla kabarmasını bekliyordum ama kalıbım yeni olduğu için denemeden hemen fırınladım, boy olarak biraz büyük geldi. Kek kapağından hava ala
Devamını Oku...

YABAN MERSİNLİ KURABİYELER

0 yorum
Bu güzel kurabiyelerin tarifini tatlı arkadaşım  yaseminden aldım. Kıyır kıyır nefisss oldular.
Tazeliğini de uzun süre muhafaza ediyor.
Biz keyifle tükettik,kesinlikle tavsiye ederim size de:)) Kurabiye gibi kurabiye oldular:)))



Malzemeler:

125 gr yumuşamış margarin (becel kullandım)
1/2 çay bardağı zeytinyağı ( ayçiçek yağı kullandım) 
1 adet yumurta
2 çay bardağı pudra şekeri
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilya (ben ekledim)
3,5 su bardağı un  (2 bardağını badem aromalı un kullandım) 
2 çay bardağı yaban mersini


Yapılışı:

Yaban mersini hariç bütün malzemeyi yumuşak bir hamur elde edene dek  kadar yoğurun.
Yaban mersinini de ilave edip tekrar yoğurun.
Ceviz büyüklüğünde parçalar koparıp yuvarlayıp yağlı kağıt serdiğiniz tepsiye yerleştirin.
Önceden ısıtılmış 170 derece fırında üzeri hafifçe kızarana dek  pişirin.

AFİYET, BAL OLSUN

SEVGİLER,ÖPÜCÜKLER

Devamını Oku...

6 Mayıs 2010 Perşembe

BLOG YAZARLARIYLA BAHARA MERHABA DEDİK

0 yorum
Herkese en baharlısından merhabalar:)))

 

veee sonunda büyük buluma gerçekleşti ... 2 mayıs pazar günü blogcu arkadaşlarımla  beraber bahara merhaba dedik Sosyete Sofrasında:)
Çok çok çok güzel keyifli bir gün geçirdim. Sevgili  hilale ve ayşene bu güzel organizasyon için çok çok teşekkür ederim.Kıkır kıkır bir gün oldu. Özlediğim arkadaşlarımla da bol bol hasret giderdim,yeni arkadaşlar edindim,hediyeler aldık verdik,herkes tek tek kendini ve bloğunu tanıttı,tabi keyifli durumlar da çıktı ortaya. Dolu dolu keyifli bir gün geçirdim. Orada olduğum için kendimi şanslı ve mutlu hissettim:)
Başka kimler vardı merak ediyorsanız ayşenciğimin ve hilaciğimin sayfasına bir bakın derim :)))

sevgili  BALPARMAK  firmasına ve KOTANYI baharatlarına da sonsuz teşekkürler ederim. Ballı baharatlı bir gün oldu:)

Şimdilik benden son haberler bunlar:)))

Hepinizi en sevgi dolusundan öpüyorummmmm:)))
Devamını Oku...

5 Mayıs 2010 Çarşamba

Çilek

0 yorum
cilek2

HÜNERLOPEDİ...
Evet, yine uzun zamandır aklımda olan, blogumda olmasını istediğim bir konu başlığı daha bugün hayata geçiyor :)
Yemek dergilerinin, tarifler ve zevkli fotoğraflarından sonra en sevdiğim bölümleri; sebze ve meyvelerin yararlarını anlattıkları kısımdır, bir de gezi yazıları…
Bu arada bloguma en son 2007 de; mekan önerisi, 2008 de gezi yazısı eklemişim, en kısa zamanda o kategoriyi de hareketlendirmeyi planlıyorum, şimdiden duyurmuş olayım :)

Aslında, sebze meyveler ile ilgili faydalı bilgileri, ilgili yazılar ile birlikte yayınlamayı düşündüm önce.
Çilek ile ilgili bilgileri, çilekli pastanın altına eklemek gibi…
Sonra iflah olmaz, “düzenli arşiv” saplantım :) nedeniyle ayrı bir kategori oluşturmaya karar verdim.
Sonra isim düşünmeye başladım, benim ilk aklıma gelen de HÜNERPEDİA oldu.
Fikir fabrikası Yaso’cuğum ise; HÜNERLOPEDİ dedi…
Çevremde yaptığım mini anket sonrası :) bu isimde karar kıldık, bence de bu isim şahane oldu.

Hep söylüyorum, benim çenem düşük diye :) Çünkü ne zaman, tarif yazmak ya da herhangi bir konuda kısacık bir bilgilendirme için ekranın karşısına geçsem, uzun uzun yazmaya başlıyorum, tutamıyorum kendimi.
Sadece yazarken değil, konuşurken de öyle; “yazarken uzun sürüyor, videolu beş dakikada anlatıvereyim” dediğim tarif bile 21 dk. sürdü biliyorsunuz :)

İşte bu çilek araştırması da böyle oldu, ansiklopedik bilgiler içeren bir sayfaya girer, karşıma çıkanları kopyalar, yayınlarım diye düşünmüştüm.
Ama bu şekil beni memnun etmedi tahmin edersiniz, araştırdıkça araştırdım, ilgimi çeken her satırı bir dosyada toparladım ve düzenledim.
Sonuç, gayet tatmin edici oldu bence. Özellikle tarihçe kısmı ve çileklerin tohumlarının döllenmesi ile ilgili tarihçe kısmı oldukça ilgimi çekti :)
Yani bugünden sonra, benim gibi internette çilek ile ilgili bir şeyler arayan kişilerin, onlarca site dolaşmasına gerek kalmadı, burada hepsinin bir özeti var :)

Ayrıca bundan sonra ekleyeceğim “hünerlopedi” yazılarında böyle uzun bir giriş olmayacak söz :)
Bunu ilk yazının verdiği heyecanı sizler ile paylaşmak olarak kabul edin.
Ben şimdi sizleri bu güzel meyve ile baş başa bırakıp, çilekli pastanın tarifini yazmaya gidiyorum…

cilek3

ÇİLEK
Gülgillerden sapları sürüngen, çiçekleri beyaz bir bitkidir. Üzümsü meyveler grubuna giren türlerden en önemlisidir. Yemişi pembe renkli olup, kokuludur. Bitki ilkbaharda beyaz çiçeklerini açar. Bu çiçekler tozlaşmadan 30-35 gün kadar sonra olgunlaşıp bileşik, üzümsü ve minik çekirdekleri olan kırmızı, pembe ve bazen beyaz renkli meyvelere dönüşür. Çileğin yaklaşık 600 çeşidi olduğu biliniyor.

Tarihçesi;
M.Ö. 5. yüzyılda yaşamış Romalı ozan Virgil bir yazısında; "eğilip çilek toplarken yılan saldırısına uğramamak için tedbir almak gerektiğini" belirtiyor. Bundan, o zamanlar da çileğin ormandan toplanıp, hemen yenen bir meyve olduğu anlaşılıyor.
14. yüzyılda, Fransa'da Louvre Sarayı'nın bahçesinde sadece kral sofrası için çilek yetiştiriliyor ama o dönemde de çilekle ilgili ıslah çalışmaları hakkında bilgi yok.
15. yüzyıla gelindiğinde, doğal ortamında yetişmiş olan çilek bolca tüketiliyor.
1560'da, üzerinde dövülmüş krema ile çilek yemek moda oluyor. Tıpkı bugün Wimbledon tenis turnuvasında, set aralarında tüketilmesi gelenek haline gelmiş kremalı çilek gibi.
Kuzey Amerika'dan Avrupa'ya 1600'lü yıllarda getiriliyor. Ancak soğuk, güneşsiz iklim koşullarında güneş almayan yanları beyaz ve ham kaldığından, çilek Avrupa'da bir türlü ticari başarıya ulaşamıyor.
1712'de Andre Frezier adlı Fransız bahriye subayı, bir rapor hazırlamak amacıyla Güney Amerika'nın Şili ve Peru kıyılarına bir inceleme gezisine çıktı.
İşte bu çileğin dönüm noktasıdır.
Aynı zamanda amatör bir botanikçi olan Frezier, halkın quelghen diye adlandırdıkları, günümüzde Şili çileği olarak bilinen bitkinin bir kaç fidesiyle, bir miktar meyvesini Avrupa'ya getirdi.
İki fide kralın bahçelerine, beş fide de Şili'deki benzer iklim koşullarına sahip, Brötanya bölgesine dikildi.
Ancak fideler gelişip serpildiği halde yıllarca meyve vermedi. Bahçevanlar nihayet Kuzey Amerika'dan getirilen iri kırmızı çilekleri Şili fidelerinin yanına dikince, karşılıklı tozlaşma etkisini gösterdi ve fideler hemen meyve vermeye başladı.
Frezier, çileklerin dişi ve erkeğinin olduğunu bilmediği için, üzerinde en çok ve en güzel meyvelerin bulunduğu fideleri seçmişti ve bunların tümü dişi çileklerdi.
Erkek Amerikan çilekleri ile tozlaşma gerçekleşince, ortaya bugün dünyanın en yaygın çilek türü, bizde Frenk Çileği ya da bahçe çileği olarak bilinen "fragaria ananassa" çıktı.

Türkiye’de Çilek;
Bizim ünlü Osmanlı ya da Arnavutköy çileğimize gelince; bu çileğin Aleksandros Ipsilantis adlı bir Osmanlı devlet adamı tarafından ilk kez 1798'de Arnavutköy sırtlarına dikildiği biliniyor.
Ülkemizde 6 çeşit çilek yetiştiriliyor.
Bunlar; Frenk çileği, turfanda yetiştirilen sera çileği, Arnavutköy çileği, reçel yapımında da kullanılan Bursa çileği, Ereğli Osmanlı çileği ve ormanlarda yetişen yabani çilek.
Bu arada Ereğli Osmanlı çileğinin desteklenmesi amacıyla her yıl haziran ayında uluslararası bir festival düzenleniyor.
Ayrıca, son yıllarda üretimi azalsa da İçel’in Tarsus ilçesinin de çileği meşhur.
Çilek yetiştiriciliğinde lider kent; şeftali, kestane ve ipeği ile meşhur Bursa.
DİE’nin verilerine göre Bursa, toplam çilek yetiştiriciliğinin %50’sinden fazlasını karşılıyor. Marmara ve Karadeniz’in kıyı kesimlerinde, akarsu vadilerinde, hafif kumlu topraklarda da yetiştiriliyor.
Doğal ortamda yetişen bu türe yaban çileği deniyor.
Ülkemizde soğuk iklimli Doğu Anadolu bölgesinden sıcak Akdeniz bölgesine kadar hemen hemen her yerde yetiştirilebilen neredeyse tek meyve türü çilektir.
Çilek bitkisi, -10 dereceye kadar düşen sıcaklığa kadar hiçbir önlem alınmadan yetiştirebilir. Daha soğuk yerlerde saman ve kuru yaprak gibi malzemeyle soğuktan korunması gerekir.
Çilek yetiştiriciliğinde iklim riski çok azdır.

cilek6

Çileğin cazibesindeki neden;
Çilek, ilkbaharda hiçbir meyvenin bulunmadığı bir zamanda olgunlaşması nedeniyle, tüketici tarafından aranılan bir meyvedir. Bu nedenle diğer meyveler pazara gelinceye kadar yüksek fiyatla alıcı bulabilmektedir.
Diğer bir çok meyve türünün henüz pazara sürülmediği aylarda pazarda bulunabilmesi, albenisi ve C vitamini içeriğinin oldukça yüksek oluşu, bu meyvenin son derece bilinçli hareket eden tüketicilere sahip ABD, Kanada, Japonya ve Avrupa pazarlarında çok tutulmasına ve yüksek fiyatlarla satılmasına neden olmuştur.

Besin Değerleri;
Çilekte bol miktarda demir ve fosfor bulunmaktadır.
Ayrıca C, B ve K vitamini açısından da zengindir.
100 gr. taze çileğin içerdiği besin değerleri şunlardır: 37 kalori… Protein; 8.4 gr. … Karbonhidrat: 0… Kolesterol; 0,5 gr. … Yağ; 1,3 gr. … Lif- 21 mgr. … Fosfor; 21 mgr. … Kalsiyum; 1 mgr. … Demir: 1 mgr. … Sodyum; 164 mgr. … Potasyum: 12 mgr. … Magnezyum; 60 IU… A vitamini; 0,03 mgr. … B1 vitamini; 0,07 mgr. … B2 vitamini; 0,6 mgr. … B3 vitamini: 0,055 mgr. … B6 vitamini; 4,6 mcgr. … Folik asit: 77 mgr. … C vitamini; 0,2 mgr.

Çileğin Sağlığımıza Yararları;
  • Mide ve bağırsak tembelliğini giderici özelliğe sahiptir. Mideyi kuvvetlendirir.
  • Vücuda zindelik verir.
  • Hastalıklara karşı bağışıklık kazandırır. Bedenimize sızmış olan bazı virüsler için öldürücü etkiler taşır, bunlar arasında çocuk felci, bazı ağız ve deri yaralarını oluşturan virüsler sayılabilir.
  • Karında biriken suyun boşaltılmasına yardımcı olur.
  • Böbrek ve mesane hastalıklarının iyileşmesine yardımcı olur.
  • İdrar söktürür, ayrıca romatizma ve gut hastalığı yangılarını azaltıcı etkileri vardır.
  • Yüksek tansiyonu düşürür.
  • Bağırsak parazitlerinin dökülmesine yardımcı olur.
  • Safra ifrazatını arttırır ve safra taşlarının dökülmesine, safra hastalığının iyileşmesine yardımcı olur.
  • Karaciğerdeki şişliklerin inmesini sağlar.
  • Karaciğer yetmezliğini giderir.
  • Ateş düşürücü özellik taşır.
  • Diş taşlarının eritilmesinde kullanılır.
  • Cildi güzelleştirir, geleneksel olarak halk hekimliğinde çileğin akneye (sivilcelere) iyi geldiği kabul edilir.
  • Damar sertliğinden şikayetçi olanlara önerilir.
  • Romatizma, mafsal iltihabı ve nikriz hastalıklarına şifa verir.
  • Sinirleri kuvvetlendirir.
  • Çileğin kansere yakalanma ve kanserden ölme riskini azalttığı, son zamanlarda yapılan araştırmalar sonucu kabul görmektedir.
  • Çilek içinde çok bol A,B,C vitaminleri olduğu için özellikle çocukların ve bluğ çağındaki gençlerin can dostudur.

cilek5

Doğal İlaç;

Kabızlık problemi olanlar için;
Çilek bitkisinin kök gövdesi, içerdiği tanen nedeniyle peklik vericidir. Bunun için kök gövdesi suyla kaynatılarak elde edilen sudan günde 1-2 bardak içilir.

İştahsızlık problemi olanlar için;
Çilek yapraklarından ve köklerinden 20 gramı, 1 litre suda çay gibi haşlanır ve yemeklerden önce bu sudan birer fincan içilirse çok faydalıdır.

Güzellik;
Yüz güzelliği için; bir avuç olgun çileği iyice ezip de bir tülbentten süzerek aynı ölçüde sütte üç saat bekletirseniz, cilt için harika bir "güzellik sütü" elde edilir. Akşamları makyaj temizlendikten sonra yüz bu sütle iyice silinir. Sonra bolca temiz soğuk su ile yıkanır. Yüz canlılık kazanır.
Çileğin kurutulmuş yaprakları ile fide kökleri havanda dövülür. Bu elde edilen unla fırçalanacak dişler inci gibi parlayıverir.
Yine bir avuç çilek yaprağı ile fide kökü 1 litre suda kaynatılır. Bu su ile eller ve ayaklar ovuldukça güzelleşir.

Dikkat !!
Çilek çok güçlü bir besin olmasından dolayı bazı bünyelerde kurdeşen tipi alerjiye neden olabilir.
Bu tip bünyeye sahip olanlar çilekten uzak durmalıdır.

Hormonlu çilek var mı?
Çilek kesinlikle hormon kabul etmez.
Yediğiniz çilek ve salatalıkların büyük veya küçük olması o meyvenin cinsindendir. Bu iki bitkide kesinlikle hormon olmaz.
Örneğin; domates ve patlıcan kışın seralarda yetişir. Hormon vermezseniz bu meyveleri elde etmeniz mümkün değil ancak hormonun dozu çok önemlidir. İşte ziraat mühendisleri bunu çok iyi bilirler ve hiçbir mühendis bu dozu fazla kullanmaz. Burada kanser tehlikesi hormondan değil, aşırı ilaçlanmadan kaynaklanıyor olabilir.
(Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Sn.Sedat SOYKAN’ın açıklaması)

Satın alırken;
Canlı kırmızı renkli, lekesiz, hoş kokulu ve çilek formunda olanları seçin. Paketlerde satılanları kontrol ederek alın. Satın aldıktan hemen sonra tüketin. Buzdolabında 1-2 gün saklayacaksanız saplarını koparmadan ve yıkamadan geniş bir kase içinde saklayın.

Dondurma işlemi;
Çileği bir yıl süreyle dondurarak saklayabilirsiniz. Bunun için taze, sert ve olgun olanları buzlu suda iyice yıkayın. Saplarını temizleyip kağıt havlu ile kurulayın. Havası mümkün olduğunca alınmış bir kap veya poşetlere doldurup derin dondurucuya yerleştirin.

cilek4

Kaynaklar; vikipedi, ekoloji magazin , Sn. Ahmet Örs'ün 25.04.2010 tarihli Pazar Sabah köşe yazısı ve çeşitli internet sayfaları...

Devamını Oku...

Çilekli Milkshake

0 yorum
Çilekli Milkshake
Malzemeler;1 su bardağı için(meşrubat bardağı)5 - 10 adet çilek
1 yemek kaşığı bal
1 top vanilyalı dondurma
1 su bardağından az eksik süt


Yapılışı;
Süt hariç bütün malzemeleri robotta çekin. Püre kıvamına gelince sütü ekleyip düşük devirde biraz karıştırıp bardağa boşaltın.1 büyük su bardağı veya 2 su bardağı kadar milkshake hazır. İçine birkaç adet buz atıp çilekle
Devamını Oku...

Dolmabahçe Et ve Kebap Blogger Etkinliği

0 yorum
Herkese en gülücüklüsünden merhabalar,

Pazar günü Cevahir Avm'de bulunan Dolmabahçe Et ve Kebap Restoranına Sevgili meloşumun daveti üzerine büyük bir keyifle gittim.Aslında biraz korka korka gittim.Çünkü Et konusunda korkularım vardı açıkçası...İnşallah midem bozulmaz diye diye dua ettim yol boyunca:)))


İlk izlenimim temizlik oldu...Acık büfe tertemiz ve acayip lezzetli görünüyordu.Personelin kıyafetleri tertemiz,hepsi acayip güleryüzlüydü fakat et korkusu hala içimi kemirmeye devam ediyordu:)))


Sonra aşağıda resmini gördüğünüz müthiş tabağı keyifle mideme indirirken etle ilgili bütün korkularımın gereksiz olduğunu düşündüm.Sıcacık,pamuk ve acayip lezzetli bir bonfile yedim. Bu tabağın menüdeki adı dolmabahçe kebabı diye geçiyor. inanın yemeye doyamadım. Kokusu,lezzeti,içindeki mantarlı karışımı insanı acayip baştan çıkarıyor diyebilirim. yedikçe yiyesi geliyor insanın:))))







Ah bi lahmacun olsa da yesek derken veee Burçin bey elinde fındık lahmacunlarla gelince tahmin edersiniz ki  fiyonk modumu aldım hemen:)))) gördüğünüz herşeyi yedim yedim yedim:)))Üstelik hemen hepimiz bruchtan çıkıp gelmiştik:))) Tok doyurmak zordur aslında ama öyle bir doyurdularki sağolsunlar 2 gün yemek yiyemedim:)))


Salatalar da tek kelimeyle müthişti...ellerinize sağlık.



Sonra sıra tatlılara geldi:))) Hepsi birbirinden nefisti amaaaa bir künefe yapmışlar tadından yenmiyor:))) Kesinlikle yemeden kalkarsanız rüyalarınıza girer benden söylemesi...Zaten koku burnunuza gelirse yememeniz mümkün değil:))))



Kısaca acayip kebap bir gün geçirdim arkadaşlar:)))))
Tüm samimiyetimle diyorum ki canınız kebap isterse uğrayacağınız güzel ve temiz mekanlardan biri...Ah birde anadolu yakasında olsa ahhh:)))) Çıkıp çıkıp giderdim:)))
Bu nefis lezzetleri bize güleryüzleriyle sunan tüm arkadaşlara,beni ve yaseminciğimi çoook iyi besleyen Sevgili Burçin Beye:))) Bu güzel mekanda bizleri ağırlayan Sevgili Cihangir Beye,
bizi davet eden tatlı  meloşa sonsuz teşekkürler ederim...

İletişim,adres vs. için Burayı tıklamanız yeterli:)))Muhakkak gidin derim.Bu güzel lezzetlerle tanışın ve kebap bir gün geçirin:))

Sevgi Dolu öpücükler
Zeyneple çikolata tadınlar günler

Devamını Oku...

4 Mayıs 2010 Salı

Kivili Jöleli Muhallebi

0 yorum





Malzemeler;Alt taban;1 paket kedi dili bisküvi1/2 su bardağı süt
Muhallebi;1 su bardağı un1 su bardağı toz şeker1 litre süt1 yemek kaşığı tereyağı1 paket vanilya
Üst kısım;1 paket yeşil elma-kivili jöle5 adet kivi


Yapılışı;
Tatlıyı yapacağınız kalıba göre kedi dilini sütle ıslatıp tabana dizin.
Bir tencereye toz şeker ve unu koyup iyice birbirine karıştırın.Toz şeker ve unu iyice
Devamını Oku...

3 Mayıs 2010 Pazartesi

Kahvaltı Sofrası

0 yorum
ersofra1

2010 BALKON SEZONU AÇILDI :)
Buradaki sofrayı sanki daha geçen ay kurmuşum gibi…
“Bu yaz çok geç geldi ama nihayet balkon sezonunu açtık” demişim ve sanki yeni sarf etmişim gibi hissediyorum o cümleleri ama neredeyse bir yıl olmuş! İnanamıyorum…
Bu yıl da yaz hatta ilkbahar pek nazlı, tam geldi diyoruz, hop tekrar kış gelmiş, her akşam montları sanki aylarca giymeyeceğiz gibi dolabın en derin yerine asıyorum bir umutla ama sabah tekrar alıp giyiyoruz, biliyoruz ki akşam güneş batınca buz gibi olacak hava…
Henüz akşam yemekleri için olmasa bile kahvaltı sofraları için açıldı balkonumuz :)
Hayırlısı, çok yakında geceleri de oturmaya başlarız inşallah :)

Kahvaltı soframız bu kez gerçekten kahvaltı sofrası!
“Kek, börek, çörek istemiyoruz, sadece kahvaltı” şeklinde ki sert direktifler, bir gün önce misafir ağırlamanın verdiği yorgunluk ile birleşince uygulaması kolay hale geldi :)
Kendimi iyi hissedip, daha enerjik olsa idim, direktif falan vız gelirdi biliyorsunuz, çok çok çeşitler değil ama en azından önden bir börek, arkasından bir çeşit tatlı mutlaka yapardım :)
Bu kez böyle oldu, el emeği çok bir şey olmasa da cıvıl cıvıl soframı sizlerle paylaşmak ve haftaya rengarenk başlamak istedim.

ersofra13

Kahvaltı çeşitleri haricinde, yaptığım bir iki şeyden biri de, fotoğrafın köşesinden göz kırpan sucuklu yumurta, şimdi fark ettim de sarı, kırmızı ve beyaz renkleri sofra ile pek bir uyumlu olmuş canım :))

ersofra10

Hem eşimin hem de Erhan abinin fotoğrafa meraklı olması, tahmin edeceğiniz üzere en çok bana yaradı :) Bu yazıdaki tüm fotoğraflar ben sucuklu yumurta yaparken, yani toplasanız on dakika içinde çekilmiş, ne kadar şanslıyım değil mi? :)

ersofra9

Yeşil zeytin ezmeli, acukalı ve çemenli uyduruk ötesi kanapeler :)
Eşime sıkı sıkı tost ekmeği almasını tembihleyince, o da çok elzem bir şey yapacağım sanmış ve almayı unuttuğu tost ekmeği için kapının önünden geri dönüp, tekrar fırına gitmiş!
Masada sadece iki dilim tost ekmeği kullanılmış, bu çakma kanapeleri görünce, yüzünün aldığı şekli ne siz sorun ne ben tarif edeyim :)

ersofra3

ersofra4

ersofra11

ersofra5

Güzelim simitler ve çavdar ekmeğinin üstlerde görünmesine bakmayın, beyler fırıncının yüzünü güldürecek! kadar çok beyaz ekmek tükettiler dün, sonradan kendileri bile çok şaşırdılar :)

ersofra7

Kurutulmuş domatesleri on dakika kadar sıcak suda bekletiyorum, sonra suyunu süzüp, zeytinyağ ve kekik ekliyorum, çok uzun süreye gerek yok, kahvaltıdan yarım saat önce bile hazırlamanız yeterli oluyor.

ersofra8

Hiç bir dokunuşa gerek yok, kendinden süslü, tablo gibi !

ersofra12

Baharatlı tereyağı bu kez Zehra'cığımın getirdiği Carpe Diem baharat karışımı ile hazırladım.
Yapılışını buradaki sofrada anlattığım, baharatlı tereyağı görüp, markette de bu baharat karışımına rastlayınca benim için atmış sepete, sağolsun :)
Zehracığım, hem tereyağını yerken hem de çay bardağından bize göz kırpan çiçeklerini gördükçe kulaklarını çınlattık bol bol :)
Tekrar teşekkürler...

ersofra15

Sofradaki "Hünerli Bayanlar" imzası :)

ersofra6

KAHVALTI SALATASI
Yapımı çok basit, bildiğimiz Çoban Salata'nın soğansız hali olan bu salata benim sofradaki favorimdi :) sanırım en çok da ben yedim.
İçinde bolca ceviz ve nar ekşisi olduğu için; Gavurdağı Salatası'na da çok benziyor, onunda soğansız haline tabi :)
Malzemeler
  • Domates, Sivri Biber, Taze Nane, Maydanoz, Ceviz, Nar Ekşisi, Zeytinyağ, Tuz

Yapılışı

  • Domateslerin kabuklarını soyup, çekirdeklerini temizleyin ve çok minik doğrayın. Biberleri, maydanoz ve naneleri ince ince kıyın. Cevizleri iri iri doğrayın. Diğer malzemeleri de damak zevkiniz oranında ekleyip, hepsini karıştırın.

ersofra14

Benim objektifimden :) günümüzün kahvaltı sonrası keyif anları...
Necla abla papatyalı örtüyü sereceğimi tahmin edip, kucak dolusu papatyalar getirmiş sağolsun, evdeki tek vazoyu masadaki diğer çiçekler için kullandığımdan, "papatyaları koyamıyorum masaya" diye üzülüyordum; "papatyalı vazo da getirdim sana" dedi!
Her yerinden papatyalar coşan bir sofra oldu, bu son dokunuş ile, çok teşekkür ederim Necla ablacım...

ersofra2

Sofrada kullanılan; yemek takımı; Karaca....
Sürahiler, kadehler, renkli servis tabakları; Paşabahçe....
Çatal-kaşık takımı; Jumbo (2000 modeli)....
Taşlı peynir ve çukur ekmek tabağı ile dikdörtgen servis tabağı; Yağmur Züccaciye....
Çay bardakları; Tantitoni, Koleksiyon Mobilya - Faruk Malhan "İstanbul" tasarımı....
Kedili çatal bıçak aparatı; Bernardo....
Yeşil vazo; Mudo Concept...
Peçeteler; Ikea...
H B şeklindeki tabaklar ve ayaklı servis; hediye (mağaza ismini bilmiyorum)...
Kırmızı masa örtüsü, papatyalı tül masa örtüsü ve peçetelikler; Lsi Agency (0212-231 61 23)...

Devamını Oku...