Banner 468 x 60px

 

30 Nisan 2010 Cuma

Buğday Salatası

0 yorum


Buğday Salatası


Malzemeler
2 su bardağı buğday
3 - 5 adet salatalık turşusu veya 5 - 10 adet kornişon
Dere otu, maydanoz
1 limon
Nar ekşisi. tuz


Yapılışı
Buğdayı bir gün önceden ıslatın. Ertesi gün suyunu süzüp bir tencereye alın.  Üzerini 3 - 4 parmak geçecek kadar su koyup haşlamaya bırakın. Buğdaylar açılıp genişleyince altını kapatın ve suyunu süzün.
Turşuları küp küp doğrayın.
Devamını Oku...

29 Nisan 2010 Perşembe

Dyt.Kelebek Diyeti ile Sohbet

0 yorum
Kelebek Diyeti ile Sohbet

DİYETİSYEN BULDUM KAÇIRMADIM :)
Bloguma kısa bir süre ara verdiğim dönemde, düzenli spora başlamış ve -diyet yapmaktan nefret ettiğim için- yiyecekleri azaltma uygulamasına geçmiştim.
Hala her ikisinede devam ediyorum, yorumlarda siz sormadan ben baştan söyliyeyim :)
Hatta o ara neler yaptığımı da "Bu Aralar Ben" yazısı ile sizlere anlatmıştım.
İşte bu yazıya yazdığı ve benim bunca zaman yanlış bildiğim bir bilgiyi düzelten, nazik yorumu ile tanıştım Özge hanım ve şahane blogu; Kelebek Diyeti ile.
Meğer ne çok şeyi bilmiyor ya da yanlış biliyormuşum.
Hemen kendisine bir mail gönderip, aklımdaki soruları yanıtlamasını rica etmeyi düşündüm önce...
Sonra; "eğer bunları ben merak ediyorsam, pek çok kişi de merak ediyor olabilir" dedim :)
Sorularımı bir röportaj tadında :) yönelttim kendisine, sağolsun vakit ayırdı uzun uzun yanıtladı.
Bakmayın röportaj dediğime, daha çok samimi bir sohbet havasında...
Hani uzun bir yolculuk sırasında yanınıza oturan kişinin, mesleğini öğrenince o konu ile ilgili aklınıza gelen her şeyi sorarsınız ya -yani en azından ben öyle yaparım- işte bu öyle bir şey oldu :)
Sanki, Özge hanım ile tesadüfen bir yerde karşılaşmışız ve ben; "şunun için şöyle diyorlar, bunun için böyle diyorlar" şeklinde, aklımdaki bütün soruları sormuşum gibi :)

Sizlerinde aklınıza sorular gelirse, Kelebek Diyeti'nin sayfalarında gezinebilir ya da kendisine sorabilirsiniz, büyük bir nezaket ile yanıt veriyor sorulara.
Ayrıca sevgili GIA'cığımın blogunda da uzun zamandır böyle bir güzellik var, aklınıza takılanları sorabileceğiniz bir uzman ve sağlık konusunda birbirinden hoş, bilgilendirici yazılar mevcut.

Umarım içinde sizlerinde merak ettiği yanıtlar bulacağınız bir yazı olmuştur, keyifli okumalar diliyorum efendim.

********

Müge : Bir süredir spordan gelince eğer çok acıkmış isem, kepekli bisküvi ve bir kase yoğurt yiyorum.
Ama spor salonunda tanıştığım, güzellik uzmanı bir hanım dedi ki; “akşamları yoğurt yeme kesinlikle, içinde maya var ve yoğurt vücutta mayalanır” doğru mu bu?

Dyt. Özge KELEBEK : Açıkçası çok güldüm :)) yok öyle şey. Mayalansa gündüz de mayalanır, zaten bağırsaklarınızda bakteriler var o zaman sütte mayalanır değil mi?
Yoğurt sadece içerdiği iyi bakteriler ile bağırsak içerisindeki iyi bakterilerin çoğalmasını sağlar ve bu da bağışıklık sisteminizi güçlendirir.
Yani yoğurda devam.

Müge : Diyet yaptığım ya da bugünlerde olduğu gibi az yemeye dikkat ettiğim zamanlarda, ekmek ya da kurabiye yerine Altınbaşak tarzı bisküviler yiyorum ama arkasındaki karbonhidrat miktarını okuyunca çok şaşırdım, hiçte masum görünmüyor, onun yerine bir dilim kepek ekmeği yesem daha mı iyi sanki?

Dyt. Özge KELEBEK : 3 Tane Altınbaşak veya Etiform veya Maviyeşil bisküvi = 1 dilim ekmek.
Lightların sınırını bilmek lazım yoksa birkaç dilim ekmeği yemiş kadar kalori alırsınız.

Müge : Light ürünler ne kadar sağlıklı ve ne kadar light?
Örneğin; “Fransız kadınlar niçin kilo almaz” adlı kitap, Fransız kadınlarının asla light ürünler yemediğini özellikle vurguluyor. Nedir bu işin doğrusu?

Dyt. Özge KELEBEK : Dediğim gibi her şeyin sınırı vardır. Evet, tatlandırıcı vardır veya kalorisi azaltılmış yağlar kullanıyorlardır yaparken ama her şeyin kalorisi vardır. Kalorisiz bir tek su vardır.
Şu anda araştırmam light süt ürünlerinin zayıflamaya etkisi ile ilgili. Lightların elbette yararı var ama kullanma zamanını ve miktarını bilmek lazım. Fransızlar ise yapısal olarak inceler. Tabi ki hepside değil...

Müge : Spora ilk başladığım günlerde hocayı bile hayretlere düşüren bir kas oranım vardı, sonraki aylarda yapılan ölçümlerde kas oranımda azalma yani kas erimesi oldu. Hoca bunun bilinçsiz diyetten kaynaklanabileceğini söyledi oysa ben diyet yapmıyorum.
Gündüz pek çok şeyi azar azar yiyorum sadece akşamları 7 den sonra mümkün olduğunca yemek yememeye çalışıyorum, çok acıkırsam bir kase yoğurt ve altınbaşak bisküvi yiyorum, bu şekildeki beslenme biçimi kasların erimesine neden olur mu?
Bunu önleyecek beslenme şekli ya da gıdalar nedir?
Bu soruyu hayatımızda spor varsa da yoksa da şeklinde iki aşamalı yanıtlarsanız çok sevinirim?

Dyt. Özge KELEBEK : Kas spora başlandığı ilk zamanlar kaybedilir. Yapılan eforla vücutta önce tepki olarak yıkım olur özellikle protein yıkımı olduğu için kas kayıpları görünür. Bilinçli diyet spor türünüze göre protein dengesi ayarlanarak yapılır ve böylece kayıpların önüne geçilir.
Kas kaybı yeterli enerji almazsanız da olur ve akşam 7 den sonra yememek çok da doğru bir tercih değildir. Uyanık kaldığınız saatlere beslenmenizi yayarsanız daha dengeli ve doğru yapmış olursunuz. Öyle belirli bir besin yok. Medya sebebi ile mucize besin yaratma alışkanlığı oldu ama hiç bir besin mucize değil.
Aslında spor varsa ya da yoksa diye net bir cevap veremem kişiden kişiye değişir bu durum. Ama spor varsa proteini birazda arttırmak gerekir.

Müge : İnternete girdiğimizde ya da dost sohbetlerinde ortalık kürlerden geçilmiyor.
Lahana, maydanoz, ya da benim de bir süre uygulayıp bıraktığım sirke kürleri gibi.
Bunlar ne derece sağlıklı, herkesin yapabileceği şeyler mi?
Kimler yapmalı, nasıl yapmalı, bizi aydınlatır mısınız?

Dyt. Özge KELEBEK : Bu kürler ödemi attırmaktan başka hiç bir işe yaramaz. Sirkeye dikkat, midesi hassas olanlar, reflü, gastiriti olanlar yapmasın ileride ülsere ve başka mide sorunlarına yol açabilir.
Lahana ve maydanoz sadece su attırır ve kilo verdim dersiniz ama iki gün sonra geri alırsınız.
Ayrıca bunları böbrek problemi ve karaciğer problemi olanlar ile diyabetliler, kalp hastaları uygulamamalı. Karaciğer enzimlerini oynatabilir, kan şekerinde ani değişiklikler yapabilir, kan elektrolit dengesini bozarak vücudun genel dengesini yani homeostazı bozabilir ve özellikle su attırdığı için böbreğe zarar verebilirler.

Aman dikkat diyorum...

Müge : Özellikle hanımların bazı dönemlerde zirve yapan tatlı-çikolata krizinin nedeni nedir?
Alternatif çözümler ne olabilir, ille de çikolata diyorsak miktar ne olmalı?

Dyt. Özge KELEBEK : Daha önce blogumda bu konuya detaylı yer vermiştim. Hormonal denge alt üst olur ve beyinde seretonin hormonu bu dönemde azalır. Seretonin sizi sakinleştiren, mutlu yapan bir hormondur -bir kimyasal nörotransmitter-
Ayrıca kasılmalar olur bu dönemde her kadında bu kasılmaların nedeni de magnezyumun vücutta bu dönemde azalmasıdır. Beyin direk olarak magnezyumdan zengin ve kan şekerini ani yükseltip seretonini arttıracak bir besin arar, evet bu da çikolatadır. Tamamen içgüdüsel olarak gidersiniz. Çikolata yerine meyve tercihi daha iyidir aslında ama bence bu dönemde ağzınıza atacağınız küçük bir parça taze zencefil bütün tatlı isteğinizi keser evet acı ama etkili :)

Müge : Su içmek çok yararlı... Evet, bunu artık biliyoruz ama ne zaman ve ne kadar?
Yaşa, cinsiyete, kiloya göre değişiyor mu? Gün içinde içmemiz gereken suyu, rastgele içsek olur mu yoksa şu saatte şu kadar, bu saatte bu kadar gibi bir sistematiği var mı?

Dyt. Özge KELEBEK : En çok gelen sorulardan biri aslında. Kişiden kişiye göre değişir ama normal bir insanın günlük 2 litre içmesi gerekir çünkü hem terle, hem idrarla, hem dışkılama ile hem konuşarak ve nefes alarak ciğerlerden, hem de metabolizmada kullanılarak su kayıpları olur.
Bu da ortalama 2 litredir. Alınanın yerine konması gerekir, konmaz ise su atımı azalır ve su depolanarak ödem denilen cilt altı sıvısı oluşur. Bu da fazla kilo gibi görülebilir.
Sistematik olmalı her şeyde olduğu gibi suyunda düzeni olmalı, yatıncaya kadar yaşam stilinize göre düzenleyebilirsiniz.

Müge : Akşam 7 den sonra tükettiğimiz meyvenin miktarı ne olmalı?
Meyvelerde de şeker olduğuna göre çikolata yerine meyve yiyerek ama sınırsız yiyerek daha fazla şeker almış olmayalım?

Dyt. Özge KELEBEK : Tabi ki her şeyin miktarı vardır bir meyve (elma, portakal, kivi, ayva, şeftali gibi meyveler) ortalama 50-70 kalori arasındadır. Kişinin metabolizmasına göre 1 veya 2 meyve olabilir. Akşam yatmadan 1,5 - 2 saat önce yeme durumunu bitirmenizi öneririm.

Müge : Çalışan ya da ev hanımı diyeti farklı olmalı değil mi?
Sanılanın aksine ev hanımları çalışanlara oranla çok daha hareketliler, örneğin; masa başında çalışan bir kişi bütün gün hareketsiz otururken, ev hanımları ev işi, yemek, çocukların okula götürülmesi gibi dışarıdaki bir dünya işleri nedeniyle oldukça hareketli bir gün geçiriyorlar.
Bu yüzden herkesin yaşam stiline göre beslenmesi de farklı olmalı değil mi?

Dyt. Özge KELEBEK : Ev hanımının günlük yaşantısını, vücut zaten artık alıştığı için pek farklı olarak görmez ve kilo vermelerinde çok yardımcı olmaz. Ama tabi ki herkesin yaşam stiline ve metabolizmasına göre beslenmesi farklıdır. Arkadaşınızın yaptığı diyet ona kilo verdirirken size aldırabilir veya metabolizmanızı bozabilir gibi...
Müge : Kahvaltı da sızma zeytinyağı yemeyi çok seviyorum, öğle ve akşam yemeklerinde de salatalara zeytinyağı ekliyorum ve çok sağlıklı olduğunu düşünüyorum ama daha önce gittiğim diyetisyen demişti ki; “hiçbir yağ masum değildir” sizce ?
Dyt. Özge KELEBEK : Evet hiç bir yağ masum değildir. 1 gramı 9 kaloridir.
Kullanılırsa enerji için kullanılır (ama vücut enerji için önce karbonhidratları tercih eder) kullanılmasa direk yağ depolarına gider.

Müge : Kahvaltıda çay yerine kahve içmemiz demir emilimi açısından daha mı sağlıklı?
Kahvaltıda portakal suyu içiyorsak -ben öyle yapıyorum- fazladan seker mi almış oluyoruz?

Dyt. Özge KELEBEK : Hem çay hem de kahvede kafein vardır ve kafein varsa tanende vardır. Tanen ise demir emilimini azaltır.
Portakal suyu diyet yapıyorsanız kötü bir seçim. Kan şekerinizi ani yükseltir ve kan şekeri dengesini bozar. Bunun yerine domates, biber gibi C vitaminli besinleri seçerek, demir emilimini arttırabilirsiniz. Bence süt, sabah kahvaltısı için ideal bir içecek.

Müge : Hafta sonu yemek veya tatlıyı çok kaçırınca ne yapmalı?
Kaldığımız yerden eski düzen ile (diyet ya da az yeme düzeni) aynen devam mı edelim yoksa kendimize bir süre ceza verip aç mı yaşayalım?

Dyt. Özge KELEBEK : Aç kalmak sizin kendinize verdiğiniz en büyük cezadır. Kilo alırsınız aç kalırsanız…
Vücut kendini kıtlık pozisyonuna sokar ve aç kaldığınızda ondan sonraki dönemde yediklerinizi depolamaya başlar, düzenli çalışması için, önce kendini sağlama alıp, depoları doldurması gerekiyor çünkü.
Çok kaçırırsanız, ertesi güne 1 dilim ekmeğinizi azaltabilir veya yemeğinizi bir kaşık azaltabilirsiniz ama sakın aç kalmayın.

Müge : Midemiz gerçekten kauçuk bir torba gibi yedikçe büyüyen yemedikçe küçülen bir organ mı?
Yoksa bu bir şehir efsanesi mi?

Dyt. Özge KELEBEK : Evet esnektir ama midenin de esneme sınırı vardır. Az az sık sık yedikçe, vücutta midede buna alışır ve mide değil, artık beyin daha fazlasını istemez. Çünkü acıkma ve tokluk direk beyinde bitmektedir.

Müge : Asitli içeceklerin zararlı olduğunu özellikle selülite yol açtığını biliyoruz.
Soda ve meyveli soda da aynı kategoriye giriyor mu?
Sodayı limon sıkarak içmek içindeki tuz miktarını arttırıp zararlı hale getirir denir, doğru mu?

Dyt. Özge KELEBEK : Asitli değil de kafeinli içecekler selülite neden olur. Selülit deri altı suyunun, o bölgedeki yağ hücreleri ile yan yana gelerek oluşturduğu görüntüdür. Koladaki kafein su tutulumunu arttırdığı için selülite neden olur.
Sodanın içerisine sıktığınız az miktarda limon sodyumu arttırmaz aksine vitaminde eklemiş olursunuz sodanıza.
Meyveli sodanın diğer sodadan tek farkı şeker içerikli olmasıdır. Hem şeker hem de sodyumu yoğun içeren bir içecek tabiki su tutulumunu arttırır.
Basit şeker dediğimiz glikoz da depolar dolu ise -ki öğleden sonra tüm depolar dolu olur- yağ olarak depolanır. Selülit zaten yağ ve suyun karışmaması sonucu oluşan bir görüntüdür. Tabi ki yapar günde 1 den fazla içilmemeli ve içilirse öğle yemeğinden önceki ara tercih edilmelidir.

Müge : Şarküteri tarzı yiyeceklerin (sosis, salam, pastırma vs.) selülite yol açtığını okuyoruz, tek zararı bu mu?
Örneğin genetik olarak selülit sorunu olmayan bir kişi bu yiyecekleri rahatlıkla tüketebilir mi?

Dyt. Özge KELEBEK : Tuz, nitrat gibi koruyucu maddeler, bu tarz yiyeceklerin içlerinde fazladır ve bunlar sodyumda içerir.
Vücudun su toplamasında etkili olabilir. Çok fazla tüketmemek kaydı ile hafta 1-2 çok çok isteniyorsa tüketilebilir.

Müge : Sosis yada sucukların başında ve sonunda (iple büzülen kısmında) bakteri biriktiği ve bu gıdaların uç kısımlarını yemememiz gerektiğini okumuştum bir yerde doğru mu?

Dyt. Özge KELEBEK : Genelde kesilen kısımdır evet, haklısınız ama üründen ürüne değişir, analiz yapılmadan kesinlikle birikir veya birikmez diye bir şey söylemem mümkün değildir.

Müge : Derin dondurucudan çıkan ürünlerin oda sıcaklığında yavaş yavaş erimesi mi, buzdolabında yavaş yavaş erimesi mi, yoksa mikrodalga fırın ile hızlıca çözdürülmesi mi sağlıklı?

Dyt. Özge KELEBEK : Oda sıcaklığında yavaş yavaş eriyen besinlerde bakteri üreme oranı oldukça fazladır. Ortalama 4 dereceye geldiğinde bakteri üremeye başlıyor ki, oda sıcaklığında 4 derece tam erimiş sayılmıyor.
Buzdolabı ise; en üst rafta 0 derece de sabitleyerek, belirli bir zamanda çözülmeyi sağladığı için sağlıklı ama hızlı değil.
Mikrodalga ise; bakteri üremesinde en önemli etken olan suyu etkileyerek çalıştığı için hızlı ve güvenilir olabilir.

Müge : “Ara öğünler çok önemli” sözünü sürekli duyuyoruz, kısaca nedenlerini anlatır mısınız?
Örneğin ben, acıkmadan yemek istemiyorum, hatta ne kadar acıkmazsam o kadar kar ettim bugün bir ya da iki öğünden diye seviniyorum :)
Siz ne dersiniz?
Dyt. Özge KELEBEK : Az az sık sık yemek metabolizmayı hızlandırır.
Ama metabolizma nedir? Bunu bilmek lazım ki neden önemli olduğunu anlayalım ve bilinçli beslenelim.
Metabolizma hızı, asıl adı bazal metabolizma hızı organlarımızın çalışma hızıdır.
Ben ne kadar sık aralıklarla beslenirsem organlarım o kadar çok çalışır ve metabolizmam hızlanarak enerji harcar.
Metabolizma ne kadar enerji harcarsa o kadar az depolar ve o kadar fazla yakar.
Bir kısır döngü gibi.
Harcaması kilo vermenizin en kolay yoludur.
Bu yüzden önemlidir…
*******
Bir kez daha ayırdığınız zaman ve sabrınız için, çok ama çok teşekkür ediyorum Özge hanım...
Devamını Oku...

28 Nisan 2010 Çarşamba

Actifry ile Çift Biberli Soya Soslu Dürüm

0 yorum
Actifry ile Çift Biberli Dürüm

BİR ÖMÜR DÜRÜM YİYEREK YAŞANIR MI? :)
Evet !
Yukarıdaki fotoğraf, eşim sayesinde bizim son üç haftadır beslenme şeklimiz :)
Hikayesi; videolu profiterol çekimi yaptığımız akşamın gündüzünde; "çekim arasında arkadaşlara dürüm yaparım, yeriz" deyip, bir paket lavaş almam ile başladı.
Gecenin -hatta sabahın demeliyim- dördünde, yorgunluktan bitmiş halde, herkes bir tarafa yığılmışken ! "aa ben size dürüm yapacaktım yaa" diyen ben, sanıyorum ki; "aman canım ne gerek var bu saatte, dürüm falan, boşver otur" diyecekler :)
"Ya aslında iyi olur, yapsan." "valla bak canımızı istettin şimdi" gibi sözlere kayıtsız kalmayıp girdim mutfağa.
Yaptım, yendi...
Sonraki günlerde ise artık kaç kere yaptım, inanın hatırlamıyorum :)
Arkadaşlara maç izlemeye gideceğiz; eşim diyor ki; "Müge'de dürüm yapar, malzemeleri biz getiririz"
Başka arkadaşlarla dışarıda kahvaltı yapıyoruz, diyor ki; "hadi şimdi burdan bize geçelim, dürüm yiyelim"
Bir arkadaşımız ile telefon konuşmasına şahit oluyorum; "abi, Müge bir dürüm yapıyor, gelin bu akşam yiyelim"
Bu liste uzar gider, inanın, sizi sıkmamak için fazla uzatmıyorum :)
Misafir ağırlamayı seven biri olarak bu konuda hiç şikayetim yok, bunu zaten siz de az çok biliyorsunuz, benim derdim eşime başka bir şeyler de yedirebilmek, keşke her yaptığım yeni lezzete bu kadar heyecanla yaklaşsa, bu blogun arşivi nasıl coşar tahmin edemezsiniz...
Bir tarifi bu kadar sıklıkla yapmanın bir kötü yanı da bir süre sonra göz kararı yöntemine dönmeniz, annelerimiz gibi yani :)
Geçen gün dürümleri birlikte hazırladığımız arkadaş, tarifini isteyip, bende; "valla göz kararı" yanıtını verince, bir an önce yaklaşık ölçüler ile de olsa tarifi yayınlamak istedim, ben beğendiğim bir lezzetin tarifini sorup "göz kararı" yanıtını alınca çok bozuluyorum çünkü :)
Kişi kendisi nasılsa karşısındakini de öyle bilirmiş ya :)
Ben tarifi dört kişilik olarak veriyorum, siz kişi sayısına göre ölçüleri aynı oranda arttırırsınız, elma sirkesini çok fazla arttırmanızı önermiyorum, et artsa bile sirkeyi aynı oranda bırakabilirsiniz ama soya sosunu mutlaka arttırın.

Malzemeler (4 kişilik)
  • 4 (iri) Parça Dana Bonfile
  • 1 Yemek Kaşığı Elma Sirkesi
  • 3 Yemek Kaşığı Soya Sosu
  • 2 Yemek Kaşığı Sıvı Yağ
  • 2 Tutam Karabiber (mümkünse taze çekilmiş)
  • 1 Adet Kırmızı Biber
  • 2 Adet Çarliston ya da Sivri Biber
  • 4 Adet Lavaş
  • Kekik
  • Tuz

Yapılışı

  • Etleri minik kuşbaşı ya da ince uzun -jülyen- doğrayın.
  • Sirke, sıvı yağ, soya sosu ve karabiber ekleyip, iyice karıştırın.
  • Üzerini örterek buzdolabında 1 saat kadar dinlendirin.
  • Actifry'ı 3 dk. boş olarak çalıştırıp, ısınmasını sağlayın.
  • Marine olmuş etleri ekleyip, actifry'ı 8 dk. ya kurun.
  • Biberleri ince ince dilimleyin.
  • 8 dk. bitince biberleri ekleyin ve 5 dk. daha pişirin.
  • Pişme işlemi bitince, kekik ve tuz ekleyin, karıştırın.
  • Lavaşları teflon tavada ısıtın.
  • Kavrulmuş etlerden 2 yemek kaşığı kadar koyup, alt kısmını içe kıvırıp, uzunlamasına sarın.
  • Sıcak servis edin.

Actifry ile Çift Biberli Dürüm

SERVİS ÖNERİLERİ
Dürümleri, Actifry ile Çift Biberli Tavuk tarifini kullanarak tavuklu da hazırlayabilirsiniz.
Anne Köftesi tarifini kullarak, köfteli dürüm yapabilirsiniz.

Dürüm ile birlikte karışık turşu ikram etmeyi unutmayın, birde soğan piyazı.
Ben herkesin soğanla arası iyi olmadığı için, sormadan içine koymuyorum yanında servis ediyorum ama eşim hariç şu ana kadar herkes soğanlı haline de bayıldı :)

Soğan Piyazı için;
  • 1 orta boy soğanı ikiye bölüp, yarım ay şeklinde incecik doğrayın. Bolca tuz ile ovun. Yıkayıp, süzün. İnce kıyılmış maydanoz, tuz ve -varsa- sumak ekleyin, yoksa sadece maydanoz da olur. Fazla bekletmeden tüketin.

NOTLAR;

  • Kırmızı eti marine ederken ve pişirme sırasında tuz eklemeyin, et sertleşir, her zaman pişirme işlemi bittikten sonra tuz ekleyin.
  • Aynı şekilde kekik, fesleğen, nane gibi baharatları pişme sırasında eklemeyin, acılaşır, pişirme işlemi bittikten sonra ekleyin.
  • Kırmızı biberiniz yok ise sadece sivri biber ya da çarliston biber ile yapabilirsiniz.
  • Lavaş ekmeği olarak, Uno firmasının ürettiği Unx marka lavaşı kullanıyorum ve çok memnunum, incecik ve çok lezzetli. Kullanmadan önce ısıtmayı unutmayın, ısınınca daha da inceliyor çünkü :)
  • Soya sosu olarak; Kikkoman kullanıyorum, arada başka markalar da denedik ama soya sosunda en iyisi o bize göre.

Tefal Actifry kullanmıyorsanız;

  • Derin bir teflon tavayı -wok olursa iyi olur- orta ateşte iyice kızdırın.
  • Marine olmuş etleri ekleyin ve çok az karıştırın. Suyunu salıp, tekrar çekinceye kadar arada karıştırarak pişirin.
  • Suyunu çekince, biberleri ekleyin yine arada karıştırararak etler ve biberler kızarana kadar, yaklaşık 4-5 dk. pişirin.
  • Ocağı kapatınca, tuz ve kekik ekleyip, karıştırın.

ÖNEMLİ NOT : Etleri mutlaka iyice kızmış tavada pişirmeye başlayın. Böylelikle et mühürleniyor ve çok az su saldığı için lezzeti içinde kalıyor.

Devamını Oku...

27 Nisan 2010 Salı

MANTAR SALATASI ve AŞK BÖCÜKLERİM :)

0 yorum
Herkese en sevgi dolusundan merhabalar:))

Uzuuuun zamandır  canım kardeşim aşk böcüğü şeklinde havalar da uçuşup duruyordu:)) 
Bay Doğrusunu bulmuştu ve ayakları yerden kesilmiş vaziyetteydi... Gözlerine her baktığımda kalpler görüyordum sanki:)))) sürekli aşk modundaydı yavrum:)

Bay Doğrusuyla birbirlerine verdikleri sözü dün akşam aile büyükleri arasında takılan yüzüklerle resmiyete döktüler...

Dün akşam gözyaşlarım içime akarken, birazı da dışarı taştı gerçi:)))) kardeşimle bir kez daha gurur duyuyordum ...
Öyle güzel öyle alımlıydı ki...Pırıl pırıl bir genç kız vardı karşımda,o benim canımdı,ben onun ablasıydım...
Büyümüştü artık ve bay doğrusuyla yeni bir hayat kurmak üzere yola çıkıyordu...heyecanlıydı,heyecanlıydık... Düşündükçe de hala heyecanlanıyorum inanın:)))

Herşey sizin için çok güzel olsun inşallah...

Damatcığım hoşgeldin hayatımıza:))) Sonsuz mutluluklar dilerim size...Hep mutlu olun,hep heyecanlı olun ve hep böyle aşk modunda olun inşallahhhh:))))))

Geçen hafta da bu salatayı da çaya gelen aşk böcüklerim için hazırlamıştım:)

Hemen tarife geçiyorum ve hepinizi öpüyorummm:))))



Ölçü vermiyorum orantı tamamen zevkinize kalmış,

MALZEMELER:

1 kavanoz mantar
Maydanoz
dereotu
yeşil soğan
mısır
közlenmiş biber
salatalık turşusu
çarliston biber
tuz
limon suyu
zeytinyağı
isteğe göre nar ekşisi

YAPILIŞI

Yıkanması gerekenleri yıkayıp,malzemeleri ince ince kıyıp geniş bir kasede iyice harmanlıyoruz. Mantarları da ilave edip zeytinyağı,tuz ve limon suyumuzu da ilave edip karışırıp servise hazır hale getiriyoruz.

AFİYET ,BAL OLSUN

SEVGİ DOLU ÖPÜCÜKLER

ZEYNEPLE ÇİKOLATA TADINDA GÜNLER:)



Devamını Oku...

26 Nisan 2010 Pazartesi

Nişastalı Kurabiye

0 yorum
nisastalikrb-m

ALTERNATİF UN KURABİYESİ :)
Aslında bu tarife çok çok benzeyen bir tarif vardı blogda. Siret yenge'nin tarifi ile; Mantar Kurabiye...
Bugün tekrar yayınlamak istememin nedenleri var :)
Birincisi ve en önemlisi blogumda artık kendi denemediğim tarifler olsun istemiyorum.
Eskiden, bir tarifi güvendiğim birinin elinden tatmam ve beğenmem yeterli idi blogda yayınlamak için, hemen en yakındaki kağıda ya da peçeteye :) not alır, ertesi gün de yayınlardım.
Ama aradan yıllar geçtikçe, tarif yazma işini çok daha ciddiye almaya başladım.
Şimdilerde yine -eskiden olduğu gibi- beğendiğim bir tarifi hemen not alıyorum ama yayınlamadan önce mutlaka kendim deniyorum.
Hatta defalarca deniyorum, farklı malzemeler ile deniyorum ve aklıma iyice yatınca sizler ile paylaşıyorum.
Bu şekilde yayınlanmayı bekleyen o kadar çok tarif var ki, ekler pasta gibi, ev yapımı mayonez gibi, mercimek köftesi gibi, vs.vs...

Tarifi kendim denememiş olmanın bir sıkıntısı da herhangi bir soru geldiğinde yanıt verirken çok zorlanıyor olmam :(
Kendi denediğim tariflerde zaten bir soruya gerek kalmayacak kadar uzun uzun anlatıyorum en basit tarifi bile... Ama eğer ben yapmadıysam :(
Örneğin; Siret yenge'nin mantar kurabiyesinde sadece sıvı yağ kullanılıyor ve hamur işleri ile haşır neşir olanlar bilirler bir tarife kıtırlık, kıyırlık veren tereyağ ya da margarindir. Sadece sıvıyağ ile hamuru toparlamak zordur, piştikten sonra yumuşama riski de cabası...
İşte tüm bu nedenlerden dolayı, nişastalı kurabiyeyi tekrar denemek istedim.

Tarif; "Oktay Usta ile Çay Saati" kitabından.
Gelelim benim notlarıma :)
Tarifte margarin kullanılıyordu ben tereyağ-margarin karışık kullandım.
Tamamen margarin ya da tamamen tereyağ ile de yapabilirsiniz, ben evde tereyağ olarak; Trabzon-Vakfıkebir tereyağı kullanıyorum, tahmin edeceğiniz üzere diğer markalı tereyağlara göre çok yoğun, ağır bir lezzeti var, bunu hafifletmek adına biraz margarin katıyorum.
Eğer Sütaş, Pınar gibi tereyağları kullanıyorsanız, tamamını tereyağ ile yapabilirsiniz, muhteşem olur.
Sadece margarin ile yapacaksanız, hamur işi margarin kullanmanızı öneririm.
Şeker olarak toz şeker yerine, pudra şekeri de kullanabilirsiniz, hatta yoğurma kısmında pudra şekeri ile daha rahat edersiniz, şekeri erimedi gibi bir derdiniz olmaz :)
Kurabiyeleri servis edeceğiniz gün pişirmenizi özellikle öneririm, ilk piştiğinde inanılmaz güzel bir kıvamda oluyorlar, beze yiyormuşsunuz gibi, daha sonra biraz yumuşayarak normal kurabiye kıvamına geliyorlar :)
Aynı şekilde glazür süslemesinide aynı gün yapmanızı öneririm, glazürde kurabiyeyi bir miktar yumuşatıyor çünkü.
Bu malzemeler ile oldukça fazla kurabiye çıkıyor. Ben hamurun yarısı ile iki tepsi yani yaklaşık otuz beş kurabiye hazırladım.
Kalan yarısını güzelce sarıp, derin dondurucuya kaldırdım, bir sonraki misafir için bekliyor :)

Malzemeler
  • 150 Gr. Tereyağ
  • 100 Gr. (hamur işi) Margarin
  • 2 Adet Yumurta
  • 1 Su Bardağı (200 gr.) Toz Şeker
  • 1 Su Bardağı (125 gr.) Un
  • 3-4 Su Bardağı Mısır Nişastası
  • 1 Paket Kabartma Tozu
  • Süslemek için; Dr.Oetker Çikolatalı Glazür

Yapılışı

  • Oda sıcaklığında iyice yumuşamış olan yağları, toz şeker ile 1 dk. kadar yoğurun.
  • Yumurtaları ekleyip, biraz daha yoğurun.
  • Ayrı bir kaba, un, kabartma tozu ve 2 su bardağı nişastayı birlikte eleyin.
  • Unlu karışımı, yağlı karışıma ekleyin ve yoğurmaya başlayın.
  • Hamur toparlanana kadar nişasta eklemeye devam edin.
  • İlk unlu karışımı ekleyip, hamuru çok az yoğurduktan sonra, nişasta eklemeye devam ederken hamuru tezgaha alıp yoğurmaya devam edebilirsiniz, hem daha kolay yoğurursunuz hem de hamur daha çabuk toparlanır.
  • Oldukça yumuşak ama ele yapışmayan, pürüzsüz bir hamur yoğurun.
  • Hamuru yarım saat kadar buzdolabında dinlendirin.
  • Nişasta serpilmiş tezgahta, yarım cm. kalınlığında açın ve istediğiniz bir kalıpla kesin.
  • Hafifçe yağlanmış ya da yağlı kağıt serilmiş tepsiye dizin, 170 derecede önceden ısıtılmış fırında 15-20 dk. üzeri beyaz kalacak şekilde pişirin.
  • Kurabiyelerin piştiğini anlamak için, alt kısmına bakın, hafifçe pembeleşmiş ise pişmiş demektir.
  • Kurabiyeleri fırından çıkarıp, hemen ızgara tel üzerine alın ve soğuyana kadar bekleyin.
  • Glazürü paketin arkasında tarif edildiği şekilde hazırlayın ve kurabiyeleri arzu ettiğiniz şekilde süsleyin.

nisastalikrb-s

Servis Önerileri;

  • İlk önerim; hiç birşey ! Kurabiyeyi herhangi bir şekilde süslemeden sade olarak tüketebilirsiniz, başlı başına çok lezzetli :)
  • Hamuru kalıpla kesip açmadan, yuvarlak kurabiye şeklinde hazırlayabilir, üzerine bir fındık ya da fıstık saplayarak un kurabiyesi gibi servis edebilirsiniz.
  • Aynı şekilde yuvarlak hazırlayıp, ortasına bir boşluk oluşturarak pişirebilir, pişince boşluğa marmelat ya da nutella koyabilirsiniz.
  • Kurabiyelerin arasına reçel ya da nutella sürerek, iki kurabiyeyi sandviç şeklinde yapabilirsiniz.
  • Kurabiyelerin sadece uç kısımlarını reçele, nutellaya yada erimiş çikolata batırabilir, hatta bu kısımları toz ya da file fındık, fıstığa bulayabilirsiniz.
Devamını Oku...

23 Nisan 2010 Cuma

Bulgurlu Yeşil Mercimek Çorbası

0 yorum

Malzemeler
1/2 su bardağı kalın bulgur
1/2 su bardağı yeşil mercimek
1 adet soğan
2 çorba kaşığı tereyağı
2 çorba kaşığı un
Tuz, nane


Yapılışı
Yeşil mercimeği haşlayın. Çorba tenceresine 2 litreye yakın su koyup bulguruyla birlikte pişmeye bırakın. Mercimeğin siyah suyu çıkınca süzüp bulgura ekleyin. Unu bulgurlu karışıma su ılıkken ekleyip karıştırın ve birlikte kaynamaya bırakın.
Soğanları
Devamını Oku...

22 Nisan 2010 Perşembe

Elmalı Üzümlü Çörek

0 yorum
elmalicorek-s

BENİ ELMA İLE BARIŞTIRAN TARİF :)
Bu tarif için bilgisayarın başına geçene kadar hiç düşünmediğim :) ama her zamanki gibi yazmaya başladıkça aklıma gelen bir benzetme yapmak istiyorum size…
Hani bazı kadınlar vardır, kalabalık bir topluluk içinde sessizce otururlar, üzerlerinde oldukça sade bir giysi vardır, abartılı bir makyajda yapmamışlardır, gereksiz konuşup, gereksiz sahte kahkahalarda atmıyorlardır dikkat çekmek adına.
Ama öyle asil bir duruşları vardır ki, yanına gidip konuşma isteği uyandırır sizde… Konuşmaya başladığınızda, ağzından dökülen kelimeler çok fazla değildir ama büyüler sizi; “ne tatlı biriymiş bu” diye düşünürsünüz ve hiç ayrılmak istemezsiniz yanından, telefonunu yada adresini isteyip; “bundan sonra hep görüşelim, olur mu?” dersiniz…
İşte bu çörek öyle bir şey :)
Özenle hazırlanmış bir masa da, süslü püslü kalp kurabiyenin, ihtişamlı kol böreğinin, rengarenk nohut salatasının yanında sessizce bekledi.
Sıra onun tadımına geldiğinde ise, hepsinin önüne geçti, beğenildi, iltifat topladı.
Akşamüstü bize geldiğinde tüm yiyeceklerin tadına bakma fırsatını bulan annem bile hala; “elmalı çörek” diyor başka bir şey demiyor :)

Beni tanıyanlar bilir, pişmiş elmalı tarifler ile hiç aram yoktur, sırf arkadaşlarım seviyor ve mutlu olurlar diye yapmaya karar verdim.
Yani ilişkimiz baştan soğuk başladı :)
İçindeki portakal kabuğu rendesi cezbetti beni önce, sonra da kuru üzüm.
Harç pişip biraz ılınınca tadına bir bakayım dedim ve tek kelime ile bayıldım !
Diyebilirim ki bu tarif beni elma ile barıştırdı….
Kıyır kıyır hamuru ve ekşi tatlı iç harcı ile muhteşem bir lezzet.
Tarif; isminin yanındaki “usta” ünvanını sonuna kadar hak eden Oktay usta’ya ait.
Programına konuk olarak katıldığımda imzalı haline sahip olduğum; “Oktay Usta ile Çay Saati” kitabından.
Ben fındık yerine ceviz kullandım, elma ile tarçına ceviz daha iyi yakışır diye düşündüm.
İç harcındaki şeker miktarı ise malzeme kısmında yer almadığı için, bir çay bardağı olarak belirledim, gayet iyi oldu.
Şekerin yanmasından korktuğum içinde çok az su ekledim ve bu değişiklikler ile tarif tam olarak oturdu diyebilirim :)
“Hamuru ikiye ayırıp, iki uzun rulo yapın, fırından çıkınca dilimlersiniz” demiş usta ama ben o şekilde beceremedim, hamurdan bezeler kopararak açtım ve o şekilde rulo yaptım, her bir ruloyu da fırından çıkınca ikiye böldüm.
Şekil konusunda özgürsünüz aslında, rulo kurabiye ya da ay çöreği şeklinde de sarabilirsiniz.
Elma olarak mutlaka, yeşil elma kullanın derim, yeşil elmanın sertliği ve ekşiliği bu tarife bambaşka bir hava veriyor bence.

Malzemeler

Hamuru için;
  • 100 Gr. Tereyağ
  • 1 Çay Bardağı Pudra Şekeri
  • 1 Adet Yumurta
  • 1 Paket Kabartma Tozu
  • 2 Su Bardağı Un

İç harcı için;

  • 2 Adet (orta boy) Yeşil Elma
  • 1 Çay Bardağı (sarı) Kuru Üzüm
  • 1 Adet Portakal Kabuğu Rendesi
  • 4 Yemek Kaşığı (iri kırılmış) Ceviz
  • 1 Tatlı Kaşığı (silme) Tarçın
  • 1 Çay Bardağı Toz Şeker
  • 3 Yemek Kaşığı Su

Yapılışı

  • Elmaların kabuklarını soyup, çekirdeklerini temizleyin ve minik küp küp doğrayın.
  • Derin bir teflon tavaya, elmaları, kuru üzümü, tarçın, toz şeker ve suyu koyun.
  • Orta ateşte, sürekli karıştırarak, elmalar yumuşayıp, karışım karamelize bir hal alıncaya kadar, yaklaşık 5-6 dk. pişirin.
  • Ocağı kapatın ve portakal kabuğu rendesi ile cevizleri ekleyin.
  • Karışımı ılınmaya bırakın.
  • Oda ısısında iyice yumuşamış olan tereyağını, pudra şekeri ile çok az yoğurun.
  • Yumurtayı ekleyip, çok az daha yoğurun.
  • 1 Su bardağı un ile kabartma tozunu birlikte eleyin ve yağlı karışıma ekleyerek yoğurmaya başlayın.
  • Kalan unu azar azar hamur toparlanıncaya kadar ekleyin, yumuşak ama ele yapışmayan bir hamur yapın.
  • Zamanınız var ise hamuru, buzdolabında yarım saat kadar dinlendirin.
  • Hamurdan limon ya da portakal büyüklüğünde bir parça koparın ve unlanmış tezgahta, dikdörtgen olacak şekilde, mümkün olduğu kadar ince açın.
  • Hamurun geniş tarafına bir miktar harç koyun ve uzunlamasına rulo yapın.
  • Hafifçe yağladığınız ya da yağlı kağıt serdiğiniz (ben softbowl silikon mat kullanıyorum) tepsiye dizin.
  • Üzerine herhangi bir şey sürmeyin.
  • Önceden ısıtılmış, 180 derece fırında, üzeri ve altı hafif turuncu oluncaya kadar, yaklaşık 30-35 dk. pişirin.
  • Fırından çıkardıktan 1-2 dk. sonra, üzerine pudra şekeri serpin.
  • Ilınınca da istediğiniz büyüklükte kesin.
  • Çok fazla bekletmeden servis yapın.

elmalicorek-m

  • Pudra şekerini fırından çıkar çıkmaz serperseniz, sıcaklığı ile içine çeker. Bu nedenle 1-2 dk. sonra serpmekte fayda var.
  • İç harcı yeterince tatlı olduğu için, hamurundaki şeker miktarı bence yeterli. Ama ay çöreği tarifini deneyen bazı arkadaşlar, hamurdaki şekeri az bulmuştu mesela :) Kendi damak zevkinize göre hamurdaki şeker miktarını ayarlayabilirsiniz.
  • Çörekleri keserken, tırtıklı ve keskin bir bıçak kullanın, dağılabilir.
  • Hamurda tereyağ yerine margarinde kullanabilirsiniz ama tereyağının verdiği lezzet çok başka. Sıvı yağ kullanmanızı ise önermiyorum, kıtırlık vermiyor bana göre.
  • Oktay usta'nın son önerisi; çöreği vanilyalı dondurma ile servis etmeniz, bence de çok süper bir fikir :)

elmaliharc-y

Artan iç harcı da masaya koydum ve en az çörek kadar sevilerek yendi. Hatta Yaso, yalancı tavuk göğsü yap, üzerine de bu harcı ekle, şahane bir tatlı olur" dedi. En kısa zamanda, sade, krem şantili ve beyaz çikolatalı pastacı kreması pişirip, bu harç ile servis edeceğim... Sizlere de şimdiden söylüyorum, benim en kısa zaman uzun sürebilir, fikir olsun diye :))

Devamını Oku...

21 Nisan 2010 Çarşamba

BEN & JERRY'S ve Blogger Etkinliği

0 yorum
Herkese en gülücüklüsünden merhabalaaaar:)))
Sesim soluğum çıkmıyor diye kızıyorsunuz biliyorummm:))) Bahar sendromum geçmedi hala:)))
Tembel tembel geziniyorum:)))
Ayrıca bloğuma fotoğrafta ekleyemiyorum:( canım sıkkın bu yüzden. Aşağıdaki fotoları ekledikten sonra bir daha foto ekleyemedim:( sorunu çözemedim henüz:)))
Çözer çözmez yeni tariflerle aranızdayım tekrar:))
Havalar güzelleştikçe bende kendimi çarşı pazara atmaya başladım... İnce ince giyinip gezmekte ayrı keyifmiş özlemişim valla:) Seviyorum sıcak havayı...
Sonracığımaaaa geçen hafta Cumartesi günü için Canım Aylinciğimden ben&jerrys dondurmalarını tadıp, tatlı tatlı sohbet edeceğimiz bir davet maili geldi...maili okuduktan sonra tahmin edersiniz ki fiyonk modumu aldım yine:)))
Artık beni de iyice tanıdınığınızı anlıyorum güzel yorumlarınızdan:)))
Çikolata,yeşil erik,nescafe,yaprak dolması veee dondurma deyince akan sular duruyor biliyorsunuz. Hiçbirine hayır demem mümkün değil:)))
Canımmm eşimmm , ulaşım sponsorum oldu yine, Emreciğimle de ilgilendi sağolsun:)
Ben de mutlu mutlu birbirinden nefis dondurmaların tadına baktım ağzım kulaklarımda:))) Söylemeden edemeyeceğim içtiğim kahve de çok lezzetliydi ayrıca:)))
Bu güzel organizasyonda sevgili arkadaşlarım yasemin , betül , pelin , gülfem ,ve aylinle tekrar görüşme şansı yakaladığım için de üç kere beş kere mutlu oldum:)

Ben&Jerry’s Külahlı Süvarisi (Marka Temsilcisi) Serkan Gencel dondurmalarımızı yerken bize Ben&jerry'sin tarihçesini , güleryüzüyle ve hoş sohbetiyle birleştirip keyifle anlattı ...
Biz de arkadaşlarımla hoş ve lezzetli dakikalar geçirdik bu sayede.
Sevgili Aylinciğime ve Serkan Bey'e bu güzel gün için tekrar tekrar teşekkür ederim...

BEN&JERRY’S HAKKINDA

Ben&Jerry’s markası Türkiye’ye ne zaman geldi?

Ben&Jerry’s 1978 yılında kurulan ve bu yıl 32. yaş gününü kutlayan bir marka. Türkiye’ye 2007’nin Kasım ayında geldi. Ben&Jerry’s tutkunlarının yoğun talepleri de markanın Türkiye’ye gelmesindeki önemli etkenlerden biri.
Dünyanın en kocaman parçalı, en sorumluluk sahibi ve en eğlenceli dondurması Ben&Jerry’s, Türkiye’de açtığı yeni mağazalar ve market satışlarıyla hedeflerini büyütüyor. Ben&Jerry’s CineBonus Kanyon, City’s Nişantaşı, Bağdat Caddesi ve Meydan CineBonus mağazalarının ardından İstanbul’da Palladium CineBonus ve Capacity CineBonus, Ankara Bilkent CineBonus, Ankara Gordion CineBonus mağazalarını açtı. Ben&Jerry’s, Ankara Panora CineBonus dondurma mağazasının yanı sıra Bodrum’da Divan Palmera ve Rixos Premium Bodrum, Fethiye Hillside Beach Club ve Alaçatı Cadde dondurma stantlarıyla da eşsiz lezzetteki dondurmalarını daha fazla tüketiciye ulaştırmayı amaçlıyor. Bu noktalarda 16 çeşit dondurma sunuluyor

Yatırımlarını bununla sınırlı bırakmayan Ben&Jerry’s; Kuşadası, Bodrum, Marmaris, Fethiye, Antalya ve çevresindeki seçkin marketlere de girerek dondurma severlere 9 farklı dondurma çeşidi sunacak.

Ben&Jerry’s markası nasıl doğdu?

Okul arkadaşı olan Ben Cohen ile Jerry Greenfield, yemek yemeye olan tutkularının ortak noktaları olduğunu okul yıllarında keşfettiler. 1978 yılına geldiklerinde, Ben hiç bir gelecek vaat etmeyen, fazla bir beceri gerektirmeyen ve düşük maaşlı birçok işte çalışıp her seferinde kovulmuş, Jerry ise tıp fakültesine girme deneyiminde ikinci kez başarısız olmuştu. Böylece, ortak tutkularını hayata geçirmeye karar verdiler ve 5 dolara olan bir dondurma yapma kursuna katıldılar. Kursun ardından ilk dondurma dükkânlarını ABD’deki Vermont, Burlington’daki yıkık dökük bir benzin istasyonunu açtılar. Vermont, New York’a uçakla bir buçuk saat uzaklıkta, soğuk, karla kaplı, kayak merkezlerinin olduğu bir yer. Dondurmayla ters orantılı bir durum. Ben&Jerry’s her şeyi farklı yapmayı sevdiği için seçimleri de o yönde oluyor. Ancak dondurmaya getirdikleri yenilikçi yaklaşım, dondurmalarının lezzeti ve farklılığı, kocaman parçaları ve kendilerine özgü felsefesi çok büyük ilgi topluyor. Kasabada bu tadı tatmak için kuyruklar oluşuyor.
Markanın misyonu; ‘Yapılabilecek en iyi dondurmayı olabilecek en iyi şekilde yapmak’. Bu iki kafadarın başlangıçtan itibaren amacı dünyanın en lezzetli dondurmasını en iyi şekilde yapmak oldu. İşleri yaparken eğlenmeyi de ihmal etmediler. Markanın kurucularından Jerry, ‘Eğlenceli değilse neden yapalım ki!’ der, Ben ise ‘İşletmelerin içinde yaşadığı topluma karşı sorumlulukları vardır’ der. Ben&Jerry’s işte bu anlayışla içinde yaşadığımız gezegene karşı sorumluluklarını yerine getirmeye çalışıyor.

Ben&Jerry’s aynı zamanda dünyanın ilk ‘Adil Ticaret’ (Fairtrade) sertifikasıyla üretilen dondurması.

Adil Ticaret ne demek?

Adil Ticaret (Fairtrade) insanların pastadan, hak ettikleri payı adil bir şekilde aldıklarından emin olmamızı sağlayan bir uygulama. Bu Ben&Jerry’s için çok önemli, doğruyla yanlışı ayırt etmemizi sağlıyor.

Kahve, kakao ya da vanilyanın geleneksel anlamdaki ticareti, küçük ölçekli çiftçiler için birçok eşitsizliği de beraberinde getiriyor. Hammaddeler ucuza alınır, hatta bazen maliyetinin de altında bir fiyata alınır, tedarik zincirindeki yolculuklarına devam eder, sonunda da işlenmemiş olarak satılırlar (vanilya özütü, kakao tozu ya da kahve özütü gibi). Bu modelde kârın büyük bölümü ürünün geldiği ülkenin dışında kalır ve yerli üreticilere doğrudan faydası çok azdır.

Bu nedenle 2001 yılında, ürünlerimizin bir kısmında kullandığımız vanilya, kakao ve kahveyi çiftçi birliği kooperatiflerinden almaya başladık. Bu toplumsal yapılar; üyelerinin yaşam kalitesini artırmaya, çalışan haklarını ve koşullarını iyileştirmeye çalışmanın ötesinde üyelerinin kendi ülke ve toplumlarına görev bilinciyle bağlanmalarına da destek oluyorlar. Çiftçilere ödediğimiz ek primlerle, çiftçilerin kendi toplumlarında ihtiyaç duydukları su kaynaklarının oluşturulması, sürdürülebilir enerji tribünlerine yatırım yapmaları gibi projelere destek veriyoruz. Ayrıca çiftçi birliklerine kredi, finansal destek seçenekleri, uzun vadede alım sözleşmeleri ve teknik destek verilmeleri konularında tedarikçilerimizle birlikte çalışıyoruz.

Adil Ticaret sayesinde çiftçiler hem kendi aileleri hem de içinde yaşadıkları toplum için sağlık hizmetleri, eğitim ve güvenli yaşam alanları gibi temel gereksinimlerine yönelik olumlu adımlar atabiliyor.

Adil Ticaret sürdürülebilir çiftçiliği teşvik ediyor ve insan haklarına saygıyı her şeyin üstünde tutan uygulamaları destekliyor.

2013 yılında tüm ürünlerin Adil Ticaret Sertifikalı olması hedefleniyor.

Ben&Jerry’s karbon ayak izini sıfırladı, dünyanın ilk iklim nötr dondurması oldu

Dondurmasının içinde bulunan kocaman parçaları, sosyal sorumluluk bilinci ve çevre projeleriyle adından söz ettiren Ben&Jerry’s, inekten külaha kadar yaptığı çevre yatırımlarıyla dikkat çekiyor. Yapılabilecek en iyi dondurmayı olabilecek en iyi şekilde yapmaya çalışan Ben&Jerry’s, iklim üzerinde yaptığı etkiyi düşünerek üretim yapmayı felsefe haline getirmiş durumda. Fabrikalarında yeşil, %100 yenilebilir enerjiyle üretim yapan, hammadde tranferinde hava taşımacılığı kullanmayan, fabrikalarına yakın yerlerden kaynak sağlayan Ben&Jerry’s, termoakustik soğutuculara yatırım yapıyor, dondurma ambalajlarında %90 geri dönüşümlü malzemeler kullanıyor ve üretimden kaynaklanan emisyonu telafi etmek için rüzgâr enerjisine yatırım yapıyor.

İklim Değişikliği Kolejini kurarak öğrencilerle kutuplarda araştırmalar yapan marka, gençlerin gerekli donanımı kazanmasını ve ülkelerine ilham vermelerini amaçlıyor.

Geri dönüşüm ve enerji tasarrufu uygulamalarıyla üretim operasyonları için gereken yakıt ve elektrik kullanımının %100’ünü, yenilenebilir enerjiye yani rüzgâr, güneş, biyokütle ya da suya dönüştürüyor. İnekten külaha yaptığı çalışmalarla Nisan 2007’den beri karbon ayakizini sıfırlayıp dünyanın ilk iklim nötr dondurma markası olmanın mutluluğunu yaşıyor.

Şilteli, masaj yapılan inekler

Amerika ve Hollanda’da sürdürülebilir mandıracılık programı yürüten Ben&Jerry’s, mutlu inekler, mutlu çiftçiler ve mutlu bir gezegen yaratmayı amaçlıyor. Sürdürülebilir Mandıra Programı’yla destek sağlanan çiftçiler, eğitim atölyeleriyle de çiftliklerin verimliliğini arttırıyor ve ineklerin yaşam koşullarını geliştiriyor. Hayvanların dizlerinde oluşan gerilimi azaltmak, duruş ve hareketlerini güçlendirmek amacıyla altlarına şilte yayılıyor, inekler üzerinde oluşabilecek herhangi bir strese karşı ahırda elverişli ve geniş alanlar oluşturuluyor. Aynı zamanda mutlu inekler yaratmak için inekler doğal yemlerle besleniyor, düzenli sağlık kontrolleri yapılıyor, fırçalanıyor ve masaj yapılıyor. Aynı zamanda mutlaka birkaç saat dışarıda dolaştırılıyor. Ayrıca çiftçiler için geliştirillen projeler ve geri dönüşüm ve enerji tasarrufu uygulamalarıyla dünyaya da olumlu katkı sağlanıyor.

Ben&Jerry’s çalışanları mümkün olduğunca az motorlu taşıt kullanıyor. Zorunlu durumlarda ise kullandıkları mesafe ve araç tipine göre, ortaya çıkan karbon ayakizini sıfırlamak için çalışanlar, yeşil enerji projelerine kaynak aktarıyorlar.

Kısacası Ben&Jerry’s Kyoto’yu desteklemeye ve gezegeni kaşık kaşık kurtarmaya yürekten inanıyor.

Türkiye’de kaç tane dondurma çeşidi bulunuyor?

Türkiye’de 16 çeşit ürünümüz var. Ben&Jerry’s dondurmaları, ilhamını rock gruplarından, dünya barışından, küresel ısınmadan veya içinde yaşadığı toplumdan alan, farklı ve eğlenceli hikâyeleri olan bir marka.

Çeşitlerine gelirsek:

Phish Food
Amerika’lı bir rock müzik grubu olan Phish’e kendi isimlerini taşıyan bir lezzet çeşidi yaratmak istediğimizi söylediğimizde önerimizi kabul ettiler. Biz de aile çiftliklerinden aldığımız saf süt kaymağından yaptığımız baştan çıkarıcı çikolatalı dondurmamızın içine yumuşak şekerlemeler ve ağzınızda eriyen karamel ekleyerek şöyle hafifçe bir karıştırdık. Her kartona bir de çikolatadan yapılmış bir balık sürüsü ekledik ve bu lezzetin adını Phish Food koyduk.

Strawberry Cheesecake
İçinde kocaman çilek parçalı olan ve cheesecake, meyveseverlerin vazgeçemeyeceği bir dondurma.

Chunky Monkey
Önemli Not: Bu dondurmanın üretim sürecinde hiç bir maymuna zarar verilmemiştir (Olsa olsa bir kaç muzu hırpalamışızdır ). Lezzeti mükemmelleştirmek için ceviz ve iri çikolata parçalarını ve zengin çiftliklerden gelen saf kaymakla birleştirdik.

Chocolate Fudge Brownie
Brownie’lerimizi, evsiz insanlara kendi kendilerine yetmeleri ve bir işe girmek için beceri kazanmaları konusunda yardım eden New York’taki bir pastaneden alıyoruz. Üstelik yediğimiz en lezzetli brownie’leri onlar yapıyorlar. Çikolatalı dondurmamızı hiç olmadığı kadar çekici hale getirmek için saf kaymak kullanırken elimizi hiç korkak alıştırmadık çünkü çikolatamızı karşı konulmaz kılmak için de her yol mubah!

Bohemian Raspberry
Bohemian Raspberry ismini öneren Ben&Jerry’s dostları ve bu fikri güzel bulup bize izin veren Queen grubu sayesinde efsanevi lezzetlerimize bir yenisini eklemiş olduk. Bu lezzet size Queen’in bu unutulmaz şarkısında sözünü ettiği fandango dansını (çok hızlı bir İspanyol - Amerikan dansı) yaptıracak güçte bir lezzet.

Caramel Chew Chew
Karamel tutkunlarına iyi haber! Biraz uğraşmak gerekti ama tam ağzınıza layık zengin karamelli bir lezzet yarattık. İşe önce yapabileceğimiz en mükemmel karamelli dondurma ile başladık. Sonra biraz daha altın renkli karamelden ekledik. Bu lezzeti taçlandırmak için ise içine çikolata kaplı ve ağızda eriyen karamel parçaları attık. Kabul ediyoruz biraz taraf tutar gibiyiz ama Caramel Chew Chew bugüne kadar yediğimiz en lezzetli karamelli dondurma!

Fairtrade Vanilla
Vanilyalı dondurmamızda kullandığımız lezzetli malzeme karışımı içindeki şeker ve vanilya kendi bilinçli seçimimizle artık %100 Fairtrade (Adil Ticaret Sertifikalı) oldu. Fairtrade ( Adil Ticaret ) sertifikası, bu şeker ve vanilyayı üreten çiftçilerin ürünleri için adil bir fiyat almalarını ve böylece arazilerine ve içinde yaşadıkları topluma yatırım yapabilmelerini garantiliyor. Bu konuda ayrıntılı bilgi için www.info.fairtrade.net

Fossil Fuel
Eğer küresel ısınmadan kurtulmak içi hep birlikte bir şeyler yapmaya başlamazsak dinozorlarla aynı kaderi paylaşabiliriz. Yeşil enerjiyle üretilen Fossil Fuel hem karbon emisyonunu azaltmak için iyi başlangıç hem de bugüne kadar tükettiğiniz en güzel kaynak olacaktır.

Cookie Dough
Çikolatalı bisküviden daha güzel olan bir şey varsa o da çikolatalı bisküvi parçalı dondurma olabilir. 1986’da Cookie Dough ortaya çıktığında büyük bir işe kalkıştığımızı anlamıştık. Vanilyalı dondurmanın içine parçalar halinde tatlı kurabiye ve bol miktarda çikolata parçaları attık. Ve dünyada bir ‘ilk’e imza atmış olduk. Tadını çıkarın.

Berry N’ice
Ben&Jerry’s’i bu kadar güzel yapan nedir? Yarattığı o doğal karışım elbette! Önce saf süt ve kaymağını bol miktarda tombul çilekle karıştırıyor ve sonra da bu leziz karışımı dondurarak dondurma üzerinde asla “hayır” diyemeyeceğiniz bir çilek tarlası yaratıyoruz. İşte bu lezzet güzel bir şey değilse, güzel nedir bilmiyoruz.

New York Super Fudge Chunk
New York Super Fudge Chunk, süper zengin aromalı çikolatalı dondurmamızı, büyük beyaz ve bitter çikolatalı parçacıklarla ve hayal edebileceğiniz en lezzetli ceviz ve çikolata kaplı bademlerle birleştiriyor. Dondurmamızın lezzetini daha da artırmak için sağlık dolu çiftliklerimizden gelen saf süt kaymağını da eklemeyi unutmuyoruz. Leziz parçacıklar ve çıtır yemişlerle dolu olan bu tadı şaşırtıcı biçimde yumuşak bulacağınızı düşünüyoruz.

Cheescake Brownie
One Cheescake Brownie’yle harekete geçmeye hazır olun.

2015 yılına kadar yapılacaklar listesi: Yoksulluğa son ver! 8’e ulaşmaya yardımcı ol!

Aşırı yoksulluk, açlık ve hastalığın kökünü kazımaya yönelik 8 hedefli bir yol haritası olan Binyıl Kalkınma Hedeflerini desteklemekten onur duyuyoruz. Desteklediğimiz için gururluyuz. Sizinkiler de dahil, dünya liderleri bu hedeflere 2015 yılına kadar ulaşılması konusunda anlaştılar. Bunu yapmayı onlara hatırlatın! Bugün Yapılacaklar: Ayağa kalk ve harekete geç!

Daha ayrıntılı bilgi www.endpoverty2015.org/benjerry adresinde...





veee son olarak diyorum ki,
SEVGİ DOLU ÖPÜCÜKLER:)
ZEYNEPLE ÇİKOLATA TADINDA GÜNLEEEERRR:)))
Devamını Oku...

19 Nisan 2010 Pazartesi

Yoğurtlu Ispanak Salatası

0 yorum
Herkese en sevgi dolusundan sıcacık merhabaaalar:)

Hala fotoğraf ekleyemiyorummm:(
arşivdeki son fotom...Neden ekleyemiyorum acep? fikri olan varsa ve paylaşırsa sevinirim:)
 
Dün Emre'mi berbere götürdük...İlk traşı değil fakat canımızı acayip okuyor berber adı duyunca.
Sokağı da tanıyor yandan yandan yürüyor:))) resmen geri geri gidecek utanmasa:)))
Çok uzamıştı saçları,terledikçe de bitli gibi kaşınıyordu:))) Dün bir cesaretle gittik berberimize...Emre tabi kıyametleri kopardı....Konuşuyoruz, tatlı tatlı anlatıyoruz...yok mümkün değil dinlemiyor bizi...

Berber abisine sürekli "neni nevmiyoyum diyoyum ama nen benim yaçımı kekiyosun...bıyak beniii, bıyaak"

Berber abisi "ama Emre ben seni çok seviyorum,hiç canını acıtırmıyım ,ilerde burdan çıkmayacaksın kızlarla buluşmadan önce bana geleceksin" vs. dil döküyor garibim:)

Emre"ama ben neni nevmiyoyum diyoyum duyuyoymusun beni,nevme beni nevme....yaçımmmmm yaçımmm ciyak....15 dakika boyunca aynı sözleri tekrarlayarak ağladı ağladı...öyle üzüldüm ki hala başım ağrıyor... Sürekli aynaya bakıyor,"çok çiykin oldu yaçlarım" deyip duruyor:))))
Ne zaman geçecek bu huysuzluklar, ne zaman ne zaman:))) bu konu hakkında da bilgilendirirseniz sevinirim:)))
Sonracığıma ayakları da büyümüş acil ayakkabıya ihtiyacı vardı. Ben de zevkime göre bir ayakkabı aldım ona...2 hafta elini bile sürmedi:( Sonra değiştirip başka bir model aldık, bu defa eşim seçti:))) Şimdi de çıkaramıyoruz ayağından:))) Onunla yatağa girmek istiyor:))) Anlayacağınız bu günler de çok başım ağrıyor:)))
 
Bizden son haberler şimdilik bunlar...
 
Hemen pratik ve lezzetli tarifime geçiyorummm ve hepinizi kocaman öpüyorummmm:)))

 


Ispanak Salatamız İçin ,
 
Malzemeler:

1 kg.Ispanak
1 kaseYoğurt
2 kaşık mayonez
1/3 demet dereotu
1 diş Sarımsak
Tuz
2 kaşık Zeytinyağı
 

Yapılışı:

Ispanakları yıkayıp,doğrayıp geniş bir tavada hafifçe kavuruyoruz.
Dereotunu yıkayıp ince ince kıyıyoruz,ıspanakla beraber bir kaseye alıyoruz.
Sarımsağı,yoğurdu mayonezi ve tuzu bir kasede çırpıyoruz.
Ispanak ve dereotumuzun üzerine yoğurt sosumuzu döküp karıştırıp servise hazır hale getiriyoruz.
 
Arzuya göre bir iki kaşık yağda bulbiberi yakıp yoğurtlu salatamızın üstüne dökebilirsiniz:)
 
 
 
AFİYET BAL OLSUN

SEVGİ DOLU ÖPÜCÜKLER:)

Devamını Oku...

Profiterol (Videolu Anlatım)

0 yorum
Profiterol

CANLI CANLI ÇOK HEYECANLI :)...
Öncelikle –her zaman olduğu gibi- bir önceki yazıya gelen, birbirinden şeker yorumlarınız için teşekkür etmek istiyorum.
Aslında bu cümle blogumda sıklıkla kullandığım bir cümle. Geçenlerde bazı düzenlemeler yapmak için blogun arşivinde gezindim biraz ve o kadar çok yazıda rastladım ki bu satırlara…
“Bir önceki yazıma bıraktığınız şahane yorumlar için teşekkürler, iyi ki varsınız” gibi….
Şimdi bir kez daha mutluluk ile tekrarlıyorum; çoook teşekkürler.

Profiterol tarifini bloga videolu eklemek fikri uzun süredir aklımda, okuyanlar bilirler; yapımı çok basit ama püf noktaları çok fazla olan bu tarifi, blogda uzun uzun ! anlattım yıllar önce.
Deneyip, beğenenlerin sayısı bir hayli fazla ama bunun yanında yapıp, istediği sonucu alamayan kişiler de mevcut. Bu kişilere de elimden geldiği, dilimin döndüğünce, yorumlara yanıt vererek, anlatmaya çalıştım bu zamana kadar.

Geçenlerde 232. yorumu yanıtlarken ! dedim ki; “galiba en sonunda bu tarifi videolu ekleyeceğim” :)
Çünkü yumurtalar eklendikten sonraki hamurun kıvamını, sürekli betimlemeler ile anlatmak zorunda kalıyordum.
İşte; “pastacı kreması gibi, pudingten biraz koyu gibi, akışkan ama sulu değil gibi” ya da “şu kıvama ulaştığınızda yumurta eklemeyi bırakın gibi, fırında iken şu görüntü olduğunda ısıyı düşürün gibi” vs. vs. vs…
Eş dost sohbetlerinde sürekli; “profiterol tarifini videolu eklemek istiyorum artık, kelimeler bitti anlatmak için :)” diye konuşurken, uzun yıllardır medya sektöründe görev yapan, sevgili Serkan; “yaparız arkadaşım en güzelinden” dedi :) Sağ olsun, olağanüstü bir emek harcayarak yaptı da…

Ben bugüne kadar sanırdım ki benim çenem sadece yazı yazarken düşüyor :) öyle değilmiş, “yazarken çok uzun sürüyor, şunu videolu iki dakikada anlatıvereyim” dediğim tarif bile yirmi iki dakika sürdü ! :)
Yok yok ben gayet gevezeyim, ispatlandı bu :)

Hafta sonu aile büyükleri ve arkadaşlara defalarca “gala” yapıldı :) Yorumlar ise genellikle; “yemek programı gibi olmuş” şeklindeydi. Öyle bir iddiam yok :) amacım sadece sizlere bu tarifi en ayrıntılı şekilde aktarmak…
Hatta günlerce emek harcanan bu çalışma gözümü öyle korkuttu ki, başka bir videolu tarif daha ekler miyim? Bilemiyorum :)

Devletşah şekerim, seni bir kez daha kutluyorum, bizim usul makarna projesinde, onlarca videonun altından başarı ile kalktığın için, gerçekten çok zor bir şeymiş :)
Bu arada, benim yer aldığım videoları yayınlaman için, önerdiğin üzere :) imza kampanyası başlatıp, sesimi geniş kitlelere duyurmaya başladım :)) haberin olsun…

Keyifli seyirler diliyorum efendim, beğenmeniz dileğiyle...


Profiterol Tarifi from hunerlibayanlar on Vimeo.

Devamını Oku...

16 Nisan 2010 Cuma

Az Gün Sonra :)

0 yorum
profiterol çekimBloguma bir süre ara verdikten sonra, tekrar yazı yazmaya başlayacağımı duyurduğum kısa bir yazı yazmıştım hatırlarsanız...
Ve o yazı da demiştim ki; "Yeni bir sayfa başlığı, yeni renkler, yeni konular ve düşününce bile içimde kelebekler uçuran müthiş projeler ile dönmeye hazırlanıyorum"...

Sayfa başlığı tamam, yeni şablon ve renkler tamam...
Sıra geldi aklımdaki yeni konuları birer birer hayata geçirmeye...

Tabi bu arada, bana birbirinden güzel sayfa başlıkları hazırlayan; dostumuz Hüseyin Bey'e ve her şablon değiştirdiğimde bitmek bilmeyen isteklerim için ! abartısız saatlerce uğraşan Yaso'cuğuma teşekkürü borç bilirim.
Ne mutlu bana ki, çevremde hayallerimi hayata geçirmeme yardımcı olan, her isteğimi ikiletmeden yapan ve beni hiç kırmayan güzel insanlar var.

Blogum için enfes fotoğraflar çeken eşim gibi.... Hüseyin Bey gibi... Yaso gibi... Serkan gibi...
Müthiş bir zenginlik bu inanın...

Uzun zamandır kurduğum bir hayalim vardı...
Profiterol tarifini, bloga videolu olarak eklemek.
Uzun uzun anlattığım bu tarifi, kanlı canlı sizlere gösterebilmek.
Ben basit bir kamera ile çekilmiş, amatör görüntülere bile razı iken, sevgili Serkan dedi ki; "dur bakalım, ben ne güne duruyorum".
Ben sadece hayalimi söyledim, O fersah fersah ötesine geçti, hayallerimin çok ötesinde bir şey hazırladı benim için, daha doğrusu sizler için :)
Çekimi yedi saat, montajı ise günlerce sürdü. Hala da sürmekte...
Ben bu satırları yazarken, o yan masada tamamlamaya çalışıyor hala...
Başındaki jenerik kısmını verebilirmisin bana dedim, hiç değilse yayınlamadan önce haber verebileyim :) Kesti verdi :)
Montajı biter bitmez sizlerle paylaşacağım ama öncesinde heyecanımı paylaşmak istedim...

Profiterol Tarifi - Jenerik from hunerlibayanlar on Vimeo.

Devamını Oku...

14 Nisan 2010 Çarşamba

Sosisli Mantarlı Börek

0 yorum
sosislimantarliborek-y

ZENGİNLEŞTİRİLMİŞ MENEMEN BÖREĞİ :)
Bu böreğin yapılışını, televizyonda izlediğim ve ölçülere bile gerek duymadan kendimi hemen mutfağa atıp yapışım, annem ve babama tattırışım, "çok güzel" lafını duyup, sonraki aylarda, "artık yeter, başka bir şeyler de yapsan" diyecek kadar bıktırmış olmam ! bugün gibi gözümün önünde :)
Hatıralarım çok net bu börek ile ilgili :)
Yıl 2001...
Neden hatıralarım çok net ? Çünkü o günkü Müge ile bugünkü mutfak kuşu Müge arasında dağlar, uçurumlar var :)
O günlerin Müge'si kırk yılda bir mutfağa girer, o da annesinin ertesi gün misafirleri varsa ve yardım etmesi gerekiyorsa !
Yemek programı varsa kanal değiştirilir, yemek dergilerinin isimleri nedir bilinmez, o derece yani :)
Hani meşhur olduktan sonra tüm şarkıcıların; "küçükken saç fırçasını mikrofon yapar, ayna karşısında şarkı söylerdim" demesi vardır ya...
Ya da bugün profesyonel olarak yemek yapan çoğu kişinin; "annemin mutfakta olmamasını kar bilir, hemen malzemeleri çıkarıp, bir şeyler yapardım" demesi gibi.
İşte benim böyle anılarım yok, zaten bu yüzden beni çok eskiden tanıyıp, şimdi blogumu izleyen dostlarım hayretler içinde :)
Mutfak ile olan tek ilişkisi, yılda bir iki kez, tiramisu ve mahlepli tuzlu kurabiye yapmak olan birinin bugün geldiği nokta, hakikaten küçümsenecek gibi değil :)
İçimde kendimin bile bilmediği bir mutfak aşkı varmış meğer ama benim haberim yokmuş :)
İşte bu börek benim için, bu nedenle çok anlamlı...
Yemekle ilgimin hiç olmadığı bir dönemde, acilen mutfağa girmemi sağlayan ve o gün bugündür çoğu kahvaltı soframın baş köşesinde yer alan basit ama çook lezzetli bir börektir kendileri...

Baştan söyliyeyim, bu börek en güzel milföy hamuru ile oluyor.
Ben bir kez baklava yufkası ile de denedim ama sonuçtan memnun kalmadım, yani börek değil de sadece iç malzeme yiyormuşsunuz gibi oluyor...
Klasik poğaça hamurunun içinde denedim, o da gayet güzel oluyor.
Hazır yufka ile de denedim, baklava yufkasına nazaran daha iyi oluyor ama iç malzemesi yoğun, zengin bir börek olduğu için en güzel hali milföy ile yapılanı.
Bu böreği genellikle uzun dikdörtgen şeklinde yapıyordum, yani kare milföy hamurunu biraz inceltip, ortasına harcı koyup, zarf gibi kapatarak... Bazen de aynı şekilde yapıp, üzerine çizik atarak, karnıyarık böreği gibi.
Bu sefer kol böreği şeklinde yaptım, seçenekler sınırsız, size kalmış...
Biber olarak yarı yarıya yeşil ve kırmızı da kullanabilirsiniz, çok ahenkli oluyor :)

İç malzemesini bir gün önceden hazırlayıp, buzdolabında saklayabilirsiniz.
Böreği ise, mutlaka servis etmeden hemen önce pişirin, malum milföy çok beklemeyi sevmez.
Böreği pişirdikten sonra, ılınınca, strechfilm ya da folyo ile paketleyerek derin dondurucuda saklayabilirsiniz, ani misafir geldiğinde, sıcak fırına koyup, yarım saat kadar ısıtın, yeni pişirmişsiniz gibi oluyor.

Malzemeler
  • 8 Parça (kare) Milföy Hamuru
  • 2-3 Adet Çarliston ya da 4-5 Adet Sivri Biber
  • 2 Adet (orta boy) Domates
  • 1 Su bardağı (dilimlenmiş) Sosis
  • 1 Paket (400 gr.) Mantar
  • 3-4 Yemek Kaşığı Sıvı Yağ
  • Tuz - Karabiber
  • 1 Adet Yumurta Sarısı (üzeri için)

Yapılışı

  • Mantarları, ince ince dilimleyin ve yarım limon sıktığınız, 1 lt. kadar su da, 10 dk. kadar haşlayıp, süzün.
  • Derin bir tavaya sıvıyağı koyup, kızdırın.
  • Biberleri ince ince dilimleyin.
  • Biberleri ve sosisleri yağa ekleyin, orta ateşte sürekli karıştırarak, sosisler ve biberler hafif kızarana kadar kavurun.
  • Mantarları ekleyin ve 1-2 dk. daha kavurun.
  • Kabuklarını soyup, minik minik doğradığınız domatesleri de ekleyin ve domatesin çiğ kokusu gidene kadar, 1-2 dk. kısık ateşte pişirin.
  • Tuz ve karabiber ekleyip, ocağı kapatın. Karışımı ılınmaya bırakın.
  • Milföy hamurlarını oda sıcaklığında yumuşaması için yarım saat kadar bekletin.
  • Yumuşayan milföy hamurunu, unlanmış tezgahta, oldukça uzun dökdörtgen olacak şekilde açın.
  • Uzunlamasına harcı yayın ve yine uzun tarafından başlayarak rulo yapın.
  • Hafifçe yağladığınız tepsiye kol böreği olacak şekilde dizin.
  • Aralarında biraz boşluk olacak şekilde sarın ki milföy hamuru rahat rahat kabarsın.
  • Yumurta sarısını bir kaç damla sıvıyağ ile inceltin, bir fırça yardımı ile böreğin üzerine sürün.
  • Üzerine çörek otu veya susam serpin.
  • 180 dereceye ayarlanmış ama önceden ısıtılmamış fırına koyun. Üzeri ve altı turuncu oluncaya kadar, yaklaşık 30-35 dk. pişirin.

sosislimantarliborek-s

* Milföy hamuru ile yapılan börekler; fırına verilmeden önce sıcak bir ortamda yarım saat kadar mayalanmaya bırakılırsa, çok daha pufidik oluyor. Ben bu işi, henüz fırın ısınmadan böreği koyarak yapıyorum, fırın yavaş yavaş ısınırken, hamurda mayalanmış oluyor...

İLAVE NOT : Sevgili Ayşenur'dan tarife harika bir ekleme geldi. Böreğin iç malzemesine, dilimlenmiş siyah zeytin ve mısır da ekleyebilirsiniz. Hatta hemen, sıcak sıcak yiyecekseniz, rendelenmiş kaşar... Pizza lezzetinde harika bir şey olur :) Ayşenur adını bile buldu; Dürüm Pizza ! ...

Devamını Oku...

13 Nisan 2010 Salı

Patlıcan Beğendili Tart

0 yorum
patlicanbegendiliborek-m

HÜNKAR BEĞENDİ TART :)
Çok uzun zamandır beni bu kadar heyecanlandıran bir tarif olmamıştı :)
Görür görmez; "hemen yapmalıyım, hemen" dedirten bir tarif bu...
Normalde, yemek bloglarını gezerken, ya da dergi, kitap karıştırırken, gördüklerime bir yemek gibi değil de sanat eseri gibi yaklaşırım :)
Hiç canım çekmez yani, oruçlu iken bile rahat rahat yaparım bunu, sanırım meslek hastalığı gibi bir şey olsa gerek :)
Ama, yaz kış demeden sürekli patlıcan yiyebilen, gerçek bir patlıcansever olarak bu tarif beni vurdu geçti, üzeri hemen etiketlendi :)
Hamurunun kıtırlığı, iç malzemesinin lezzeti bir harika. Hatta artık "Hünkar Beğendi" yaptığımda, eğer daha yumuşak kıvamlı bir beğendi yapmak istiyorsam, bu tarifi kullanmayı bile düşünüyorum.
Beğendinin içindeki yenibahar önce çok anlamsız geldi bana, eklememeyi bile düşündüm ama sonra merak ettim :)
Konuklarımın da yeni lezzetlere açık ve damak zevklerinin çok güçlü olması beni cesaretlendirdi :) Sonuç mükemmeldi, yanlızca bir çay kaşığı yenibahar adı gibi ferah bir hava vermişti beğendiye...
Hamuru için; böreklik un kullandım, lezzetine katkısı oldu mu bilmiyorum ama çok esnek bir hamur oluyor ve yırtılmadan istediğiniz kadar ince açabiliyorsunuz.
Hamurunun kıyır kıyır olmasını sanırım yoğurt sağlıyor, zaten kek, pandispanya gibi pek çok tarifte yoğurdu ne kadar severek kullandığımı biliyorsunuz, hamur işlerinde yoğurt, iyidir :)
Kabartma tozu olarak ise; dr.oetker'in mahlepli kabartma tozunu kullandım, hamurun lezzetini inanılmaz etkiliyor, mahlepli lezzetleri seviyorsanız -ki sevmeyen birinide pek düşünemiyorum- mutlaka çeşnili kabartma tozunu deneyin derim.
Tarif; Lezzet dergisinin verdiği "sihirli tatlar" kitapçığından, ben sadece beğendi kısmındaki yağ miktarını arttırdım.
Bu hamuru kullanarak, farklı iç malzemeler ile çeşitli tartlar yapılabilir, ilk aklıma gelenler; pırasalı, ıspanaklı ve kabaklı.
Son cümleyi okurken içinizden ne geçirdiğinizide adım gibi biliyorum; "düşünme Müge, yap !" :))

Malzemeler

Hamuru için;
  • 125 Gr. (yarım paket) Tereyağ
  • 2 Yemek Kaşığı (tepeleme) Yoğurt
  • 2 - 2,5 Su Bardağı Un
  • 1 Paket (mahlepli) Kabartma Tozu
  • 1 Çay Kaşığı Tuz

İç malzemesi için;

  • 5 Adet Kemer (ince uzun) Patlıcan
  • 50 Gr. (tepeleme 1 yemek kaşığı) Tereyağ
  • 1 Yemek Kaşığı (tepeleme) Un
  • 3/4 Su Bardağı Süt (1 su bardağından 1 parmak eksik)
  • 1 Su Bardağı (rendelenmiş) Kaşar Peyniri
  • 1 Çay Kaşığı (tepeleme) Yenibahar

Yapılışı

  • Oda sıcaklığında iyice yumuşamış olan tereyağı ile yoğurdu mikserle 1 dk. çırpın.
  • 1,5 Su bardağı un, tuz ve kabartma tozunu birlikte eleyin, yoğurt-yağ karışımına ekleyin ve yoğurmaya başlayın. Hamur toparlanıncaya kadar azar azar un eklemeye devam edin.
  • Ele yapışmayan, hafif sert bir hamur yoğurun. Hamurun üzerini örterek buzdolabında, yarım saat kadar dinlendirin.
  • Patlıcanları, fırının ızgarasında (yada istediğiniz farklı bir yöntem ile) közleyin. Bekletmeden kabuklarını soyup, üzerine limon sürerek kararmamasını sağlayın. Minik minik doğrayın.
  • Derin bir teflon tavaya, tereyağını koyun, orta ateşte eritip, kızdırın. (dikkat edin yanmasın)
  • Tereyağa unu ekleyin ve çırpma teli ile hızlıca karıştırın, 30 sn. kadar kavurun.
  • Sürekli karıştırarak azar azar sütü ekleyin, eklediğiniz süt kaynamaya başlayınca yeniden eklemelisiniz.
  • Karışıma patlıcanları ve yenibaharı ekleyin, bir iki kez karıştırıp, ocağı kapatın.
  • Rendelenmiş kaşarı ekleyin, kaşarın kendi sıcaklığında erimesi ve harcın ılınması için oda sıcaklığında bir süre bekletin.
  • Hamurdan limon büyüklüğünde bir parça koparın. Büyük parçayı unlanmış tezgahta mümkün olduğunca ince açın.
  • 28 cm.lik tart kalıbını yağlayın. Açtığınız hamuru dışarıya hafifçe taşacak şekilde yayın, hamurun üzerine çatalla bir kaç delik açın.
  • İç malzemeyi yayın ve kenara taşan hamurları içe doğru kapatın.
  • Ayırdığınız minik hamuruda açın ve üzerine kapak gibi kapatın.
  • Hamurun üstüne bıçakla çizikler atarak, çiçek şekli verin.
  • Üzerine herhangi bir şey -yumurta, yoğurt vs.- sürmeyin.
  • 180 derecede önceden ısıtılmış fırında, üzeri ve altı turuncu oluncaya kadar, yaklaşık bir saat pişirin.
  • Ilık servis edin.

patlicanbegendiliborek-s

Devamını Oku...

12 Nisan 2010 Pazartesi

Nohut Salatası

0 yorum
nohutsalatasi2-y

RENGARENK BAHAR SALATASI...
Aslında "Altın Günü :)" sofrasından yayınlamak istediğim ilk tarif; patlıcan beğendili tart idi. Dergide fotoğrafını görür görmez vurulduğum ve "ilk fırsatta yapmalıyım" dedirten bir tarifti.
Yanıltmadı da beni, eminim sizler de deneyince çok beğeneceksiniz.
Ama hafta sonu çok gezenti olunca, hatta bu sabah dışarda yapılan bir kahvaltı ile direk işyerine gelince, tarifin olduğu dergi de evde olunca, arayı çok açmadan blogu sık sık güncellemek isteyince, geriye, herhangi bir yere bakmadan, akıldan uydurma hatta biraz da doğaçlama yapılan bu salatanın tarifini vermek kalıyor :)
Ne uzun bir cümle oldu bu Allahım ! :)

Nohut salatası için aklımda çok sade bir tarif oluştu önce, kuru soğan, yağ ve limon...
Nohut piyazı yani.
Nedeni de benim kuru fasulye ile aramın iyi olmaması ve ne zaman dışarıda köfte yesek içimden "bu piyazı nohutla ya da barbunya ile niye yapmazlarki sanki" diye düşünmem :)
Zaten birbirine çok benzeyen sebzelerden birini severim ben hep, semizotuna bayılırım ama ıspanağı çok sevmem. Kuru fasulye ile hiç aram yoktur ama nohutlu herşeyi severim :)
Kızlara, yapımı basit ama farklı bir salata yapmak istedim, nohut piyazı da gözüme çok sade görününce, yeşil mercimek salatası'nın çok benzeri olan bu salatayı uydurdum :)
Tadına bayıldılar sanırım çünkü Yaso; "bitmesin diye yavaş yavaş yiyorum" dedi :)

Nohutları haşlanmış -konserve- kullanabilir ya da bir kaç gün önceden haşlayıp buzdolabında saklayabilirsiniz ama salatayı servis etmeden kısa süre önce hazırlamanızı öneririm.
Nar ekşisi yok ise limon da kullanabilirsiniz ama nar ekşisinin tatlı-ekşi tadı, bu salataya bambaşka bir hava veriyor.
Kırmızı biberi çiğ olarakta ekleyebilirsiniz, közlenmişte. Her ikisi de süper olur.

Nohut, karbonhidrat açısından diyetlerde çok önerilmiyor yanlış bilmiyorsam ama yanında başka yiyecekler yoksa tek başına doyurucu ve lezzetli bir öğün olabilir bence :)

Bu arada bir önceki yazıya; "böyle bir sofrada diyeti bozmadıysanız helal olsun" ya da "tekrar böyle sofralar kurmaya başlayıp, diyeti bozmayın sakın" gibi yorumlar geldi :)
Tekrar ediyorum :) ben belirli kalıplara ya da listeye bağlı bir diyet yapmıyorum herşeyi yiyorum ama azar azar yiyorum ve sporumu aksatmıyorum...

Malzemeler
  • 1 Su Bardağı Nohut
  • 4-5 Dal Taze Soğan
  • 4-5 Dal Taze Nane
  • 6-7 Dal Dereotu
  • 6-7 Dal Maydanoz
  • 3 Yemek Kaşığı (konserve) Mısır
  • 1 Adet (orta boy) Kırmızı Biber
  • 3-4 Yemek Kaşığı Sızma Zeytinyağı
  • 2 Yemek Kaşığı Nar Ekşisi
  • Tuz

Yapılışı

  • Nohutları bir gece önceden, (üzerini iki parmak geçecek kadar) ılık, tuzlu su ile ıslatın.
  • Ertesi gün süzün ve kaynar su ekleyerek 3-4 dk. kaynatın, tekrar süzün.
  • Üzerini iki parmak geçecek kadar su ekleyip, düdüklü tencerede 10-15 dk. kadar yada normal tencerede nohutlar yumuşayıncaya kadar haşlayın, süzün.
  • Nohut biraz ılınınca kabuklarını soyun.
  • Taze soğanı ve kırmızı biberi minik minik doğrayın.
  • Maydanoz, nane ve dereotunu ince ince kıyın.
  • Tüm malzemeleri birleştirip, güzelce karıştırın, fazla bekletmeden servis yapın.

* Nohutları haşladıktan sonra süzüp, buzdolabına poşetine koyarak, derin dondurucuda haftalarca saklayabilirsiniz.

nohutsalatasi-m

* Fotoğraflar Yaso'cuğum ve adaş şekerim'e ait...

Devamını Oku...