BİR ÇORBA'NIN NOSTALJİK HİKAYESİ :)
Soğuk çorba ile ilk kez, tam üç yıl önce bugün, 25 Ağustos 2006 da tanıştım. Yazın en sıcak günlerinde, şimdiki eşim o zamanki nişanlım :) ile harıl harıl ev arıyorduk.
Yaklaşık iki ay boyunca -ama bana iki yıl gibi geldi- onlarca ev gezdik, yaşayanlar bilir, çok sıkıntılı bir süreçtir. Beğendiğiniz evler bütçenize uymaz, bütçenize uygun olan da ya çok eskidir, bakımsızdır, gönlünüze göre değildir vs vs...
Hatta aramaların son günlerinde eşim, emlakçıdan her telefon geldiğinde beni çağırmamaya başlamıştı, önce gidip kendisi görüyor, ev onun gözünde ilk elemeyi geçerse beni haberdar ediyordu :)
Şu anda oturduğumuz evi bulduğunda ise heyecanla beni aradı; "sanırım evimizi bulduk, hemen görmen lazım" dedi.
Evimiz onu olduğu gibi, beni de görür görmez büyüledi :) Büyüklüğü, manzarası, bütçesi, her şeyi ile güzeldi. Ev sahipleri de çok iyi insanlardı.
Anlaşma yapıldıktan sonra bizi evlerine yemeğe davet ettiler.
Ev sahibimizin eşinin eli gerçekten çok lezzetli, bazen işten geldiğimizde, kokuları duyunca, kapısını çalıp, sofralarına oturmamak için kendimizi zor tutarız :)
Yemekte soğuk çorba vardı ve ben bir güzel pot kırdım;
- Naciye teyze, evi o kadar beğendik ki sarhoş gibiyim şu anda, yayla çorbasını ısıtmayı unutmuşsun ama bana yine de tadı çok güzel geldi, olsun varsın :)
- Bu yayla çorbası değilki, bizim yörenin soğuk çorbası, ayran aşı.
- ? ? ?
Özür diledim tabiki ve soğuk çorba ile ilgili bir anı kazanmış oldum :)
O günün mutluluğundanmıdır, bilemiyorum ama çorbayı o kadar beğendimki, tadı damağımdan üç yıl boyunca gitmedi. Hep yapacağım diye dilimdedir ama bir türlü kısmet de olmadı.
Bu yıl Ramazan ayının sıcak günlere denk gelmesi ise bu çorba için biçilmiş kaftan.
Bence hava ne kadar sıcak olursa olsun, oruç sonrası bir kase sıcak çorbanın yerini hiç bir şey tutamaz :) ama iftar sofraları için değişik bir seçenek olsun isterseniz, kesinlikle öneririm.
İçindeki malzemeler nedeniyle çok besleyici ve doyurucu.
***
Çorbayı yapmayı bu kadar ertelememin bir nedeni daha var, düdüklü tenceremin olmaması :) Nohut haşlama kısmı zor geldiği için, anneme; "biraz haşlayıp verirsin bana, artık çorba için demiştim" :)Geçtiğimiz günlerde Tamek'ten gelen devasa hediye paketi, bu problemi çözdüğü için kendilerine çok teşekkür ediyorum. Paketteki çeşit çeşit ürünlerin içinde beni en çok sevindiren, konserve nohut oldu :) Nedense konserve bir ürün almak hiç aklıma gelmemişti bu güne kadar...
Tamek bir yemek yarışması düzenlemiş, blogunuz olmasına da gerek yok, isteyen herkes katılabiliyor, ilginizi çekerse ayrıntılar burada...
Malzemeler (6 kişilik)
- 3 Su Bardağı Yoğurt
- 1,5 Su Bardağı (300 ml) Su
- 4 Yemek Kaşığı Buğday
- 1 su Bardağı (haşlanmış) Nohut
- 2 Yemek Kaşığı (haşlanmış) Mısır (isteğe bağlı)
- Tuz, Kuru Nane, Zeytinyağ
Yapılışı
- (Bir gece önce) Buğdayı iyice yıkayın. Küçük bir tencereye koyup, üzerini 2-3 parmak geçecek kadar su ekleyin. Kaynamaya başlayınca, ocağı kısın ve 5 dk. kaynatın. Suyunu dökmeden, tencerenin kapağını kapatıp, bir masa örtüsü ile güzelce sarın. (eskilerin deyimi ile gelin edin) Bir gece bekletin. Sabah, buğdaylar yarılmış ve iyice yumuşamış olacak, suyunu süzüp, buzdolabında 1-2 gün, buzlukta ise bir kaç ay saklayabilirsiniz.
- Konserve nohut kullanacaksanız, önce biraz yıkayıp, sonra üzerine 1lt. kadar kaynar su döküp, süzün.
- Yoğurdu çırpma teli iyice çırpın, pürüzsüz bir hale gelince suyu ve tuzu ekleyin ve biraz daha çırpın.
- Yoğutlu karışıma, nohut, buğday ve mısırları ekleyin, karıştırın.
- Kaselere pay ettikten sonra üzerine nane serpin ve biraz zeytinyağ gezdirin.
0 yorum:
Yorum Gönder