2009 İFTAR SOFRALARI İÇİN GERİ SAYIM BAŞLADI :)Ramazan ayına gerçekten sayılı günler kaldı. Beni de bir heyecan sardı ki sormayın gitsin :)
Bu yıl, geçen yılın acısını çıkartıp, şöyle layıkı ile bir Ramazan yaşamak istiyorum, nasip olursa.
Bir önceki yıl, yeni gelin olmanın verdiği heyecan mı denir?, bloga sürekli birşeyler ekleme hevesi mi denir, evli olarak ilk Ramazan ayı heyecanı mı denir? artık ne denir bilemiyorum ama pek çoşkulu, bol misafirli bir yıl olmuştu.
Geçen yıl ise -bana göre- çok sönüktü, pek bir tembeldim misafir ağırlama konusunda, genelliklere davetlere icabet edip, işin kolayına kaçtım yani...
Bu yıl; Müge dedim kendime; "silkelen ve kendine gel" :)
HAZIRLIKLARA ŞİMDİDEN BAŞLADIM...
Bu yıl işi ciddiye aldığım için, aynı eşimin doğum günlerinde olduğu gibi erkenden ve çok sıkı şekilde hazırlıklara başladım.
Öncelikle bilgisayarımda takvimli bir liste hazırladım. Tarihleri ile, hangi gün kimleri davet edeceğim, kim hafta içi kim hafta sonu olacak ve en önemlisi bir biri ile uyumlu gruplar oluşturdum. Böylelikle bizim davet edildiğimiz günlerde, takvime bakarak, hemen yanıt verebileceğim. Hatta davet edeceğim kişilerin çoğunu arayıp, teyit ettim bile :)
Dün ve bu günde, misafirlerin sevdiği-sevmediği yemekleri dikkate alarak, uygun yemek listeleri hazırlıyorum.
Yarın ise, Eminönü, Mısır çarşısı ziyareti yapmayı, iftariyelik; kuru meyve, kuru yemiş, kahvaltılık, baharat ve Mehmet efendi'den kahve alışverişi yapmayı planlıyorum.
Bu yıl havalar nedeniyle, iftarlarımızın çoğunu balkonda yapacağız gibi görünüyor. Bu pek çok açıdan güzel bir durum :)
Özellikle yemek hazırlıkları konusunda tam bir artı !
İftar da sıcak sıcak servis etmek için pek çok hazırlığı son ana bırakmamız gerekebiliyor normalde. Ama yaz yemeklerinin güzelliği soğuk ve dinlenmiş olmasında :)
Bu yüzden ben çoğu iftar sofrasında; bir kaç saat önce hazırlayabileceğim, domates soslu ve yoğurtlu kızartmalara, patatesli, kabaklı veya havuçlu salatalara, bir gece önceden hazırlayabileceğim, zeytinyağlı yemeklere ve bol bol cacığa yer vereceğim.
Hatta çoğu zaman soğuk, ayranlı çorba'ya.
Yemeklerin çoğu hazır, sofra kurulmuş ve iftariyeliklerin de yerleştirilmiş olması ise; çorbayı, yemekleri ısıtırken ya da son anda yapacağım pişirme işlemlerin de panik olmamamı sağlayacak.
Balkon iftarlarının, benim için, tek eksi yanı ise; ışık yetersizliğinden dolayı fotoğrafların karanlık olması. Pek çok sofrayı, sizlerle paylaşamayacağım bu nedenle :(
Bu yıl iftarlar da, zaman zaman, eşim mangal yapacak. Kendi deyimi ile üzerimdeki yükü alarak, beni rahatlatacak !
Mangal yapılacak etlerin marine edilmesi, salatanın, kızartmaların ve pilavın yapılması, bunlar yapılırken sürekli, "maşa, ızgara, bez, tabak istenmesi" nedeniyle bölünmek, mangal sonrası ızgaranın temizliği sayılmıyor.
Yemek sonunda, söylenen söz hep aynı; "nasıl, mangal yaptım bu akşam, sende yorulmadın değil mi? çok iyi oldu" :))
Birde ateşi hep fazla fazla hazırladığı için ziyan etmeme çabaları var ki o ayrı bir alem :) Yemek bitmiş, tam biraz dinleneceğim derken;
-Müge, ateş süper, patlıcan, biber filan közlenecekse yarın için, getir.
-Yok canım sağol
-Domates filan?
-Gerek yok.
-Kahve bile yapar bu ateş bak !
-Hayır canım, haşlarız diye aldığın, 10 kg. kadar mısır var istersen getireyim mi?
-Aaa süper, ne duruyorsun, getir getir...
Yukarıdaki sofra geçen haftadan, hava aydınlıkken ne olur ne olmaz diye çekilen bir kare. Gerçektende yemekler yerleştiğinde hava kararmış ve fotoğrafı imkansız hale getirmişti.
Bu arada, annemin çeyizime koyduğu ya da kayınvalidemin hediye ettiği ve "nerede kullanılır ki" diye bir yerlerde unuttuğum tüm el emeği örtüler, Pınar'cığım sayesinde bir bir ortaya çıkıyor. O'nun hediye ettiği zarif peçeteler, benim bu paha biçilemez örtüleri tekrar hatırlamamı sağladı.
Siz söylemeden ben söyliyeyim, en yakın zamanda peçete halkası edineceğim ya da yapacağım, söz :)
Ve son olarak, o akşamın yemekleri.
2009 iftar sofraları için, hünerlibayanlar'dan ilk öneri :)