Herkese merhaba; Öncelikle Erdek ile ilgili önerilerde bulunan tüm okuyucularıma minnettarım. Hiç gitmemiş olanlar için güzel bir rehber oldu sayemde ve sayenizde... Çuğra konusunda ise çok haklısınız, Çuğra’sız bir Erdek düşünülemez :) Çocukken ve gençken! Erdek’in denizini turistler nedeniyle kalabalık bulur ve bisikletlere atladığımız gibi Çuğra’ya giderdik. Hala da Erdek’in en sakin ve güzel kıyısı orasıdır diyebilirim… Hatırlatma için tekrar teşekkürler…
Blogumdaki sessizliği merak eden, yorum bırakan ve onlarca mail yazan herkese çok ama çok teşekkür ederim. Hep söylerim; normal hayat için çok kısa olan yirmi gün, blog yazdığınızda ya da bir blogu takip ettiğinizde hakikaten yıllar gibi geliyor. :) Haklısınız uzun zamandır blogumu ihmal ediyorum. Çok şükür, çok iyiyim, sağlığım, keyfim, afiyetim yerinde… Sadece; gündüz işte, akşamları tadilatlar, ustalar nedeniyle evde ve hafta sonları kurabiye kursu nedeniyle çok yoğun ve yorucu günler geçiriyorum. Mutfağa hemen hiç girmiyor, çoğu zaman dışarıdan söylenen yiyecekler ile idare ediyoruz :)
Bu hafta sonu, sonraki hafta sonu ve Kasım ayında gelecekleri kesinleşmiş, sözleri verilmiş misafirlerim var ama :) Yani mutfağa girilecek ama basit ama eski ama yeni tarifler yapılacak. Ve sizlerle paylaşılacak… Tarif basitte olsa, sofra beni çok tatmin etmese de sizlere ses vermek adına kendilerinden yararlanılacak :)
Hatırımı sorduğunuz her yorum, her mail bu yoğunluk içinde beni gülümsetiyor hatta yüzümde güller açtırıyor bilesiniz. Blogumda pek çok yazıda onlarca kez bu cümleyi kurdum biliyorum ama yine tekrarlıyorum; İyi ki bir blogum var ve bu yüzden iyi ki sizler varsınız… Hepinizi pek bir seviyorum efendim :)
Eğer çikolatalı puding yapar da kapları sıyırması için çocuklara verirseniz, benzer karelerle karşılaşabilirsiniz :)
Çikolatalı Puding
Malzemeler; 1 lt süt 1 su bardağı toz şeker 2 yumurta sarısı 1 yemek kaşığı mısır nişastası 1 yemek kaşığı buğday nişastası 1 çay bardağı un 50 gr kakao
1 paket krema 160 gr bitter çikolata
Yapılışı; Un, kakao ve nişastaları tencere içerisinde karıştırın.
Ne zamandır yazmak isteyipte bir türlü vakit bulamadığım bir etkinlikten bahsedeyim bugün size:) Daha önce size yeni oyuncağım airfryerdan bahsetmişstim hatırlarsanız.Çooook keyifli ve kaliteli bir etkinliğe katılmıştım.Gerçekten hala hatırladıkça gülümsüyorum:)İnanılmaz keyifli bir atmosferdi..
Geçen haftalarda da sevgili Onur Bey tekrar toplanacağımızı ve bu defa hep beraber City Cooks Alkent'te Osmanlı tarifleri pişireceğimizi söylediğinde surat ifadem yine fiyonk durumuna hızla geçiş yaptı:)
Arkadaşlarımla yemek pişirmek ve o esnada yapılan tadına doyulmaz sohbetlere bayılıyorum inanın.
Philips'ten zaten bahsetmeme gerek yok:) Kalite ortada...amaaaa oyuncağım airfryer varya ah işte o müthiş bir şey:)
Az önce Emre'ye patates ve sosis kızarttı sağolsun:) Afiyetle de yedi yavrum:)Ben de o sırada fasülyemi ayıkladım mutlu mutlu:)
City Cooks'a gider gitmez heyecanla başladım yemek pişirmeye:)) Canımın içi Güler ablam da teftiş yaptı bütün gece:)
Hummalı çalışmalarım sonucunda aşağıda gördüğünüz zeytinyağlı patlıcanı airfryerla birlikte pişirdik:)))
(Tarifi daha önce vermiştim fakat orada biraz daha malzemelerde artı eksi yaptım)
Airfryer ile Güveçte Zeytinyağlı Patlıcan
Malzemeler:
1 adet patlıcan
2 adet iri, sulu domates
1 adet çarliston biber
1 adet kuru soğan
3 diş sarımsak
5-6 yemek kaşığı zeytinyağı
4 yemek kaşığı kadar su
2-3 yemek kaşığı sirke
2 adet kesme şeker
Tuz
Yapılışı:
Patlıcanın kabuklarını alaca soyup ortadan ikiye bölüp yarım ay şeklinde doğruyoruz.
Airfryer sepetinde 7-8 dakika kadar 200 derecede kızartıyoruz.
Sepete uygun büyüklükteki güveç kabımıza kızarmış patlıcanlarımızı dizip,üzerine kabukları soyulmuş ve küp küp doğranmış domatesleri,piyazlık doğranmış soğanı,doğranmış biberi ,ince ince kıyılmış sarımsağı,tuzu şekeri ilave ediyoruz.
Zeytinyağını,sirkeyi ve suyu ilave edip güveci airfryer sepetine koyup 200 derecede kontrollü olarak ve ara ara karıştırarak tüm malzemeler yumuşayıncaya dek pişiriyoruz.
Samimiyetimle söylüyorum ki herkessin tarifi birbirinden nefisti:) Bütün arkadaşlarımın ellerine kollarına sağlık:)
Tabi ki diğer buluşmalarımızda yaptığımız gibi her fırsatta kikirdeyip güzel anlarımızı fotoğraflamaya çalıştık:) Şaka maka derken kocaman bir blogcan ailesi olmaya başladık...
Tadı damağımda harika bir akşam daha yaşayıp mutlu mutlu evime döndüm yine:)
Kıymetli davetiniz için sonsuz teşekkürler ederim:)
Sultan sarımsaklarını nasıl saklar: Sarımsak yemeklerde kullanılmak için iki şekilde saklanır. Mutfağınızın ihtiyacı ölçüsündeki sarımsaklar hevenk halinde "yani demet yapılarak" açık alanda asılı olarak saklanır. Sarımsaklar illaki asılı olması gerekmez, sepet veya benzeri hava geçirgen bir kutu içerisinde de saklanabilir. Sarımsakları saklamanın diğer bir yöntemi ise, derin dondurucuda 'difrizde' saklamaktır. Sarımsaklar baş olarak buzdolabı torbalarına konur ve doğrudan dondurucuya kaldırılır. Ya da, baş olarak strçe sarılır ve dondurucuya konur. Bu şekilde saklama fazlaca difrizde yer işgal edeceğinden, şimdiden aldığınız sarımsakaları asarak saklayın. Sarımsaklarımı şubat ayına kadar balkonda asılı tutuyorum. Şubat ayı başlangıcında ne kadar sarımsak artmışsa, hepsini baş olarak poşetleyip dondurucuya kaldırıyorum. Zaten sarımsakları dondurucuya kaldırmadığınız takdirde, bahar mevsimi ile birlikte sarımsaklar bozuluyor.
Difrize şubat ayında koyduğum sarımsaklarımı "Eylül ayındayız" pazardan yeni almışım gibi kullanıyorum. Donmuş sarımsakları dondurucudan çıkardıktan sonra, çabucak çözülüyor. O yüzden çözdürmek için uğraşmaya gerek yok. Donmuş halde rengi gridir, yemek içerisinde kendi doğal "beyaz" rengini alır. Ayrıca, tat ve lezzetinde farklılık olmaz. Bilgi bizden uyması sizden, hadi kolay gelsin. Sultan
Sarıyer Böreği Malzemeler;5 adet yufkaYarım kg kıyma2 adet soğanYarım demet maydanoz2 yemek kaşığı kuş üzümü1 yemek kaşığı dolmalık fıstıkTuz, karabiber, kırmızı biber2 yemek kaşığı sıvı yağ Sos için;1.5 su bardağı süt2 yemek kaşığı sıvı yağ1 yumurta Yapılışı;Kuş üzümlerini bir kasede ılık suda bekletin. Soğanları ve dolmalık fıstıkları sıvı yağda kavurun. Soğanlar yumuşayınca kıymayı ekleyip
Damla Çikolatalı Kabaklı Kek Malzemeler;3 yumurta1 su bardağı toz şeker1 su bardağı süt3/4 su bardağı sıvı yağ2 su bardağı un1/2 su bardağı mısır unu1 adet yeşil kabak rendelenmiş1 çay bardağı damla çikolata1 paket vanilya1 paket kabartma tozu Yapılışı;Yumurtaları bir fiske tuzla köpürene kadar daha sonra şekeri ekleyip eriyene kadar yaklaşık 3dk. çırpın. Yağ ve sütü ekleyip homojen bir hal alana
Bütün ciğer çeşitleri istenirse kavurma sacı üzerinde yağ dahil, hiçbir katkı malzeme kullanılmadan pişirilebilir. Ve lezzetli de olur. Saç üzerinde ciğer kendi suyu ile kavrulacağından, üzerindeki suyun çabucak buharlaşıp kaçmaması ve bu yüzden ciğerin kurumaması için, ciğer çok küçük doğranmamalıdır. Aynı zamanda ciğeri kavururken düşük ve yüksek ısı kullanımı, ciğerin pişirilmesinde olumsuz etki yapar. Bu ayrıntılar gözardı edilmez ise, kimsenin hayır demiyeceği güzellikte ciğer kavrulabilir. Ciğer üzerindeki yüreklerde, fazla yağı alınıp üzerindeki zar soyulduktan ve içi açılıp yıkandıktan sonra ciğerle birlikte kavrulabilir. Tarifim tavuk ciğerinin saç üzerinde kavrulmasıyla ilgilidir. Tavuk ciğerinin saç üzerine yapışmaması için, saç yüzeyini az miktar yemeklik zeytinyağı ile yağladım. Sultan, bazen ciğerleri bu yöntem ve bu tarifle kavurur. Hadi bakalım kolay gelsin.
Neler Lazım yarım kilo tavuk ciğeri bir kaşık zeytinyağı tuz Yapılması ciğer üzerindeki yürekleri ayırın ve ciğerleri uygun irilikte doğrayın çok güzel yıkayın ve süzün kavurma sacını ısıtın ve yağlayın üzerine ciğerleri yayın normal ısıda ara sıra karıştırarak kavurun ardından tuzunu ayarlayın soğan salata ve domates biber eşliğinde gönlünüzce servis edin Tarif bizden yapması sizden, hadi kolay gelsin. Sultan
Şeftali Karamelli Sütlaç Malzemeler;1 kg orta sertlikte şeftali2 yemek kaşığı esmer şeker 1 nescafe fincanı pirinç2.5 su bardağı su1 lt süt1 + 1/4 su bardağı toz şeker1 yemek kaşığı nişasta1 yemek kaşığı pirinç unu1 çay bardağı suVanilya Yapılışı;Şeftalilerin kabuklarını soyup küp küp doğrayın, esmer şekerle birlikte hafif yumuşayıp şeker şeftalinin suyuyla karışıp sos kıvamını alana kadar
Mercimek çorbası yaparken üç çeşit mercimek kullanırız. Bunlar yeşil mercimek, kırmızı mercimek ve sarı mercimek çeşitleridir. Kırmızı ve sarı mercimek çeşiti birbirlerinden renklerinden başka ayrılıkları yoktur, ikizdirler. Yeşil mercimek ise, diğer mercimeklerle yakından veya uzaktan bir ilgisi yoktur. Ortak yanları sadece isim benzerliğidir. Yeşil mercimeğin kabuğu soyulduğu vakit, ortaya sarı renkli mercimek çıkar ve piyasada bu mercimeği bulmak mümkün. Tarifimde kullandığım mercimek yeşil mercimekten elde edilen sarı mercimek değildir. Mercimek yemekleri yaparken veya alırken mercimeğin kabukları atmamış, küflenmemiş, filizlenmemiş olmasına fazlasıyle dikkat etmeliyiz. Sultan böyle yapıyor, özellikle mercimeği alırken tanelerin cücük 'filiz' yapmamış olmasına bakıyor. Tarifim sıradan mercimek çorbası; patates kullandığım için un, domates kullandığım için salça kullanmadım. Hadi bakalım kolay gelsin.
Neler Lazım bir çay bardağı sarı mercimek bir domates bir soğan bir patates bir kaşık tereyağı beş bardak sıcak su tuz Yapılması domates ve patatesi rendeleyin, soğanı doğrayın mercimeği yıkayın ve süzün yağ içerisinde soğanı kavurun üzerine patatesi ilave edin ve kavurun ardından domatesi ilave edin kavurun üzerine 5 su bardağı suyu ilave edin tencereyi bir kez fokurdatın ve kapağı kapayın ağır ateşte çorbayı 30 dakika pişirin ardından blendırdan geçirin ve tuzunu ayarlayın baharat ve limon ilavesiyle gönlünüzce servis edin Tarif bizden yapması sizden, hadi kolay gelsin. Sultan
Umarım keyifler yerindedir:))) Ben atraksiyonu bol bir hafta geçirdim valla...
Ani ve hızlı bir şekilde eşim pazartesi günü burnundan ameliyat oldu:( Oldukça sıkıntılı günler geçirdik ve geçirmeye de devam ediyoruz...
Eşim şu an daha iyi gibi,daha da iyi olacak inşallah...2 gün hastanede kaldıktan sonra tedavisine evde ben devam ediyorum şu an:)Tahmin edersiniz ki nazlar havada uçuşuyor:)
Derler ya hep ,eşini hastalanıp yatağa düştüğün zaman tanırsın diye...Sürekli sıkıştırıyorum tabi bende " tanıdın mı beni, tanıdın mıııı cevap verrr " diye diye adamcağızı pişman ettim hasta olduğuna:) merak ediyorum napimmm:)))
Emre'm ise durumdan oldukça üzgün ve şaşkın:( Etkilenmemiş gibi görünmeye çalışıyor ama babayla göz temasından kaçıyor sürekli:( çok üzüldü yavrum:(
Babasıyla hergün yaptıkları gibi güreş ,karate ,boks vs.şiddet içerikli oyunları oynayamamın sıkıntısını da yaşıyor tabi...şakalaşamıyor vs. evde de büyük bir sessizlik de hakim, sıkıldı yavrum...
vee benim canım blogcan bacılarımmmm,telefonumu hiç susturmadığınız için,sürekli arayıp sorduğunuz için, anne baba ve yavru Çeşmeci olarak binlerce kez teşekkür ederiz kızlar :) İyi ki varsınız,iyi ki hayatımdasınız...Pek çok seviyorum sizi:)
Bugün aşkımın çok sevdiği ve maggi iftar sofrası için hazırladığım rengi gibi tadı da güzel bir çorba tarifi verip müsadenizle kaçayım hemencik:)) Malum hasta evi naz evi:)
Yumurtanın çırpılarak tava içerisinde pişirilmesiyle yapılan omlete, sade omlet dendiğini herkes bilir. Eğer tava hareketlerini tam olarak becerebiliyorsanız, omlet yapımı gayet basit. Ayrıca, tava içerisindeki omlete artistik hareketler yaptırmanın yaşanılası bir zevki var. Bir de bu işi beceremeyenler yanınızda bulunuyorsa, o omlet zor pişer. Ne ise; omletin o kadar çok şeşiti var ki, say say bitmez. Bunlardan patatesli omlet, beyaz peynirli omlet, kaşar peynirli omlet, domatesli omlet, mantarlı omlet, sosisli omlet, kabaklı omlet, sucuklu omlet, pastırmalı omlet, kavurmalı omlet çeşitlerden bazıları. Yumurtayı çırparken ilave edilecek her tür katkı maddesi ile omlet isimlendiriliyor. Sultan'ın canı çektiğinde omlet çeşitinde sınır yoktur. Her tür malzeme ile omletini yapar. Tarifim, kaşar peynirli omlet ile ilgilidir. Hadi bakalım kolay gelsin.
Neler Lazım bir yumurta bir kaşık süt bir tatlı kaşığı un bir tatlı kaşığı tereyağı bir kaşık rendelenmiş kaşar peyniri bir kaşık doğranmış maydanoz az tuz Yapılması kase içerisine yumurta, un, süt, peynir, tuz ve maydanozu koyun ardından çırpma teli ile bir güzel çırpın, tavada tereyağını eritin ve bütün yüzeye yayın üzerine karışmı dökün ve tava tabanına yayın tavayı ileri geri, sağ ve sol yönlere salayarak omletin altını kızarıncaya kadar pişirin tavayı ileri itip, uç kısmını kaldırarak kendinize doğru çekin omleti zıplatın ve tersine çevirin elbette deneyimli iseniz, pişmemiş alt yüzeyini tava hareketleriyle kızartın ve kaşar peynirli omletinizi gönlünüzce servis edin Tarif bizden yapması sizden, hadi kolay gelsin. Sultan
Malzemeler; 20 - 30 adet kuru kayısı 1 çay bardağı toz şeker
1 paket krem şanti 1 su bardağı süt 2 - 3 yemek kaşığı kaymak
Toz fıstık, fındık, hindistan cevizi
Yapılışı; Kuru kayısıları hafif geniş bir tencerede suyla birlikte haşlayın. Kaynadığında şekerini ekleyin, altını kısın ve şeker eriyene kadar kaynatmaya devam edin. Tencereyi ocaktan alın ve kayısıları suyun
Herkese ennn sevgi dolusundan merhabalar blogcanlarım:)
Tatil dönüşü ayağımın tozuyla İpana PRO-EXPERT ClinicLine ile tanışmak için Galata Building'in yolunu tuttum. Daha önce de size İpana hakkındaki duygularımı anlatmıştım.:)Bu yazdıklarım asla bir reklam değildir...Valla billa tek geçerim İpanayı:) ve yine müthiş bir ürünle bir kez daha kalbimi çalmayı başardılar.Kesinlikle çok başarılı bulduğumu samimiyetimle söyleyebilirim.
Düzenli olarak bir kaç gün kullandıktan sonra farkı görüp istesenizde vazgeçemeyeceksiniz zaten... Demedi demeyinnn ve İpana PRO-EXPERT Clinic Line deneyinnnn:)))
İPANA PRO-EXPERT Clinic Line Diyor ki...
Dondurma, şekerleme, tatlı, buzlu içecek ya da sıcak çikolata... Bunlardan birini yiyeceğiniz veya içeceğiniz zaman hassasiyete bağlı dişlerinizin sızlayacağını mı düşünüyor musunuz? Sızlamayı sadece geçici olarak önleyen diğer diş macunlarının aksine, diş hassasiyetinin nedenlerine karşı koruma sağlayan ilk diş macunu İpana PRO-EXPERT ClinicLine Hassasiyet Kalkanı ile hassasiyete dayalı sızı hızla rahatlar.
Her yıl milyonlarca yetişkin, diş hassasiyetinden ötürü rahatsızlık yaşıyor. Lezzetli bir dondurmayı kaşıklayamadıktan sonra yazın eski tadı kalmadığı gibi arkadaş toplantılarında bir bardak çay veya bir fincan kahveden uzak durmak da insanın neşesini kaçırıyor. Bu durum, dişleri hassas olan kişilerin çoğunun hayatlarını etkileyerek sabah sıcak bir fincan kahve içmelerinin ya da yaz günlerinde dondurma yemenin önüne geçiyor. Şimdi diş hekimleri, hassasiyeti önlemenin ve sevdiğiniz yiyecek ve içeceklere kavuşmanın kolay bir yolunu tavsiye ediyor: Yeni İpana PRO-EXPERT Clinic Line Hassasiyet Kalkanı diş macunu...
Diş hassasiyetinin en yaygın iki nedeni, diş minesinin aşınması ve dişeti sorunlarıdır. Bu sorunları etkili biçimde önleyen güçlü bir madde olan Stannous aynı zamanda hassasiyete karşı anında ve uzun süreli koruma da sağlar. Hassasiyete bağlı sızlamayı sadece geçici olarak önleyen diğer diş macunlarının aksine, diş hassasiyetinin nedenlerine karşı koruma sağlayan ilk diş macunu İpana PRO-EXPERT Clinic Line Hassasiyet Kalkanı, hassasiyetin kökenine inerek etkisini gösterir.
Estetik Dişhekimliği Akademisi Derneği Başkanı Doç. Dr. Ata Anıl sağlıklı dişlere sahip olmanın yaşam tarzı, beslenme alışkanlıkları ve risk faktörleriyle yakından ilgili olduğunu söylüyor. Ancak herşeyden önce doğru ürünlerle doğru diş bakımının şart olduğunu belirten Doç. Dr. Anıl “Diş hassasiyeti yüksek asitli yiyecek ve içeceklerin tüketimi, sigara, alkol kullanımı diabet, sert fırçalamaya bağlı dişetlerinin çekilmesi, uykuda diş sıkma, bazı ilaçların kullanımına bağlı tükürük salgısında azalma gibi sebeplerle ortaya çıkabiliyor. Hastalarım diş hassasiyeti sebebi ile bana geldiklerinde gerekli tedavileri ile beraber kendilerine hassasiyete karşı uzun süreli koruma sağlayan Stannous içeren yeni İpana Pro-Expert Clinic Line Diş macununu öneriyorum, bir sonraki ziyaretlerinde hassasiyetin azaldığını söylemeleri İpana Clinic Line diş macununun ne kadar etkili olduğunun kanıtı.” dedi.
Doktorum programı ile yakından tanınan Op. Dr. Aytuğ Kolonkoya ise “Diş hassasiyeti benim de sıkça duymaya başladığım ağız problemleri arasındaydı. Piyasada da hassasiyete karşı etkili olduğunu söyleyen o kadar çok diş macunu var ki, Ipana Clinic Line’in farkını anlamak için araştırmaya koyuldum. Diş hassasiyetinde etkili olan maddeleri ve diş macunu içeriklerini araştırdım. İpana Clinic Line’i ürünü geliştiren uzmanlardan dinledim. Doç. Dr. Ata Anıl’a da danıştım ve hassasiyet sorunu olan hastaların deneyimlerini de dikkate aldım. Ve bütün bu araştırmalar sonucunda, ben de ikna oldum: Hassasiyeti anında gideren ve önleyen tek diş macunu Ipana Clinic Line” dedi.
İpana PRO-EXPERT Clinic Line Hassasiyet Kalkanı ile hassasiyete bağlı sızlamalarınızın hızla rahatladığını ve hassasiyetin ana sebeplerinden olan diş eti problemleri ve diş minesi aşınmasına karşı koruma sağladığını farkedeceksiniz. Kısa süre sonra içeceklerinizi dişleriniz sızlamasın diye kamıştan içmek zorunda kalmayacak, ağzınızın ne tarafıyla çiğnediğinize dikkat etmeniz gerekmeyecek. Hassasiyet sızısını unutup hayatın küçük zevklerinin tadına varabileceksiniz.
Diş hassasiyetinin asıl nedenleri
Diş hassasiyeti bir gecede ortaya çıkmış gibi görünebilir ama aslında uzun bir süreçtir. Diş hassasiyeti, dişlerin içindeki kanalcıkların diş minesi veya diş etleri tarafından korunamaması nedeniyle ortaya çıkar. Bu durumda sıcak, soğuk, tatlı, ekşi gibi uyaranlar, kanalcıkların içindeki sıvının hareketine neden olur ve bu hareketinde sinirlere ulaşmasıyla hassasiyet gelişir. Ancak Stannous, bu kanalcıkları tıkayarak kanalcıkların içerisindeki sıvı hareketini önler. Bu etki, hassas dişlere yönelik diğer macunlara göre daha uzun süreli ve anında başlayan bir koruma sağlar. Bağımsız araştırmacıların testlerine göre üç gün içinde sıcaklığa bağlı hassasiyette yüzde 54 azalma görülmüştür.
Diş minesi koruma altında!
Meyve suyu, gazlı içecek, enerji içecekleri ve şarap gibi sıvıların içindeki asitler, diş minesini zayıflatarak minenin zarar görmesine yol açar. Ancak Stannous, dişlerin çevresinde koruyucu bir kalkan oluşturarak uzun süreli bir etki sağlar.
Dişeti sorunlarını önlemek için bakterileri ortadan kaldırır Güçlü formül, diğer diş macunlarına kıyasla bakterileri uzaklaştırmada daha etkilidir. Bakteriler uzaklaştırılmazsa plak oluşumuna yol açar bu da dişeti sorunlarını beraberinde getirir ve diş kanalcıklarının açığa çıkmasına neden olur. Klinik çalışmalar, dişeti kanaması ve iltihabının beş haftada yüzde 15 azaldığını göstermiştir.
Diş hassasiyetinin diğer yaygın nedenleri arasında, genellikle uykuda yapılan diş sıkma ve gıcırdatma da vardır. Dişlerde çatlaklar ve kırıklar da kanalcıkları açığa çıkardığı için bu sorunu şiddetlendirir.
Eksiksiz bir ağız bakımı sizi bekliyor Nasıl ki egzersiz programınızı ve beslenmenizi olabildiğince sağlıklı bir şekilde düzenliyorsanız, diş hassasiyetini önlemek için de bir ağız bakımı uygulayabilirsiniz:
Diş macununu doğru diş fırçası, ağız suyu ve diş ipi ile tamamlayarak yapılan gündelik ağız bakımı hassasiyet sorunlarını hafifletmesini sağlar. İpana ve Oral-B’nin Pro-Expert Clinical Line Sistemi, diş hassasiyetini gidermeye ve önlemeye yönelik eksiksiz bir programdır:
* İpana PRO-EXPERT Clinic Line Hassasiyet Kalkanı diş macununu, doğru diş fırçası, ağız suyu ve diş ipi ile tamamlayın. * İpana ve Oral-B’nin PRO-EXPERT Clinic Line Sistemi, Oral-B PRO-EXPERT Hassas Diş Etleri İçin Diş Fırçasını içerir. Fırçanın CrissCross® kılları, dişleri yıpratmadan temizlerken plak tabakasını uzaklaştırır. * Diş hekimleriyle geliştirilen Oral-B PRO-EXPERT Clinic Line Ağız Gargarası’nın dişeti sorunlarını azalttığı klinik olarak kanıtlanmıştır. * Günde iki kez Oral-B PRO-EXPERT Clinic Line diş ipi kullanmak, fırçanın ulaşamadığı yerler de bakterilerle mücadele eder.
Tam dişime göre bir etkinlik oldu:)
İpana ile mutlu ,sağlıklı gülüşler veeeee sevgi dolu öpücükler...
Patlıcanlar yemeklik veya dolmalık olarak ihtiyaç ölçüsünde hazırlanır ve açık havada kurutularak saklanır. Bunun dışında karnıyarık,imambayıldı, islim kebabı, patlıcan musakka, patlıcan oturtma, patlıcan kızartma ve çeşitli kebapları yapmak için patlıcanlar yağ içerisinde kızartılarak ve difrizde dondurularak saklanır. Patlıcanın bulunmadığı aylarda, dondurucuda saklanan patlıcanlarla yapılan yemekler, patlıcanın yaz mevsimindeki tat, lezzet ve aromasını aratmaz. Difrizde saklayacağınız patlıcanlar, patlıcanla yapacağınız yemeklerin ön hazırlığında hangi işlemleri yapıyorsanız, dondurulacak patlıcanlarada aynı işlemi uygulamalısınız. Patlıcan oturtma yapacaksanız, bostan patlıcanını kızartmalısınız. İslim kebabı yapmak istiyorsanız, kemer patlıcanı şeritler halinde kızartmalısınız. Patlıcan musakka yapacaksanız, patlıcanları iri kuşbaşı doğrayıp kızartmalısınız. Karnıyarık veya imambayıldı yapacaksanız, patlıcanları fotoğrafta göründüğü gibi kızartmalısınız. Patlıcanla karışık kızartma yapacaksanız halka veya düz dilim olarak kızartmalısınız. Hazırlanan patlıcanlar buzdolabı poşetlerine konmalı ve üzeri etiketlenmelidir. Etiketleri üzerine tarih, ölçü ve poşetin içerisinde ne olduğu yazılmalıdır. Difrizde patlıcanlar 12 ay süre ile hiçbir değişime uğramadan saklanabiliyor. Paylaştığım bilgiler geçmiş yıllardan sakladığım patlıcanlardan edindiğim deneyimlerimdir. Paylaşım bizden yapması sizden, hadi kolay gelsin. Sultan
Malzemeler; 3 yumurta 125 gr tereyağı 1 su bardağı toz şeker 1 + 3/4 su bardağı un 1 çay bardağı yoğurt 1 paket vanilya 1 paket kabartma tozu
Kreması için; 2 su bardağı süt 1/2 su bardağı toz şeker 1/2 su bardağı un 1 yemek kaşığı tereyağı Yapılışı;Tarif çok sevdiğim bloggerlardan biri olan eya'dan...Kremadaki tereyağı miktarı ve kullanımını değiştirdim o kadar.Oda
Normal keşkül ile pastanelerde yapılan keşkül arasındaki farka dikkat etmişseniz, pastane keşkülünün rengi sarı ve üzeri bol gözeneklidir. Çoğu pastanelerde keşkül, söz ettiğim şekli ile servis edilir. Bizim keşkülümüz keşkülü fukara şeker, süt, bir bütün yumurta, pirinç unu ve acı bademle yapılır. Pastane keşkülü ise, tarifimde verdiğim malzemelerle yapılır. Yapımı gayet kolay ve keşkülü de oldukça lezzetli. Sarı rengi ve üzerindeki gözeneklerde ayrıca pastanelerin görsel bonusu. Keşkülün gözenekli olması için, hazırlanmış keşkül kaselere paylaştırırken kepçeyi 25 ila 30 cm. yüksekten boşaltıyorlar. Bu sayede keşküller görülesi bir görsellik kazanıyor. Keşkül sıcakken gözenekler baloncuk şeklinde görünsede, soğuduktan sonra baloncuklar patlıyor ve yerinde gözenek oluşuyor. Ne güzel di mi? Sultan, gözenekli keşkül canı çektiğinde keşkülünü bu tarifle yapar. Hadi bakalım kolay gelsin.
Neler Lazım bir litre kutu süt bir bardak toz şeker üç yumurta sarısı bir kahve fincanı nişasta Yapılması nişastayı soğuk su ile inceltin tencereye yumurta sarılarını ve sütü koyun karıştırarak kaynatın süt kaynamya başladıktan sonra, nişastayı ilave edin ve tencereyi 3 dakika süre ile tekrar kaynatın, ocaktan alın keşkülü kepçe ile kaselere 30 cm. yüksekten dökerek paylaştırın ve soğuduktan sonra gönlünüzce servis edin Tarif bizden yapması sizden, hadi kolay gelsin. Sultan
MERAKLISINA ERDEK NOTLARI :) Efendim biliyorsunuz, bilmiyorsanız da şimdi öğrendiniz :) benim babam Erdek’li… Yani bende Erdek’li oluyorum bu durumda. Benim gibi İstanbul’da doğmuş ve İstanbul’da yaşayan kişiler için çok sancılı bir soru vardır; “nerelisiniz?” :) Bu soru, o kadar ucu açık bir sorudur ki, mutlaka uzun bir muhabbet açar, muhabbet etmek istemediğiniz bir kişi sorduysa da vay halinize :) Çünkü bu soruya verilen; “İstanbulluyum” yanıtı karşı tarafı asla kesmez, devamı gelir. “Nasıl yani, e babanız nereli, köken neresi, kütük nerede?” vs. vs. Dolayısı ile ben kendimi bildim bileli bu soruya aynı fiks yanıtı veririm; “ben İstanbul doğumluyum ama babam Erdek’li, dolayısı ile bende Erdek’liyim”…
Tabi bu sözleri okuyunca bu yanıtı zorla verdiğimi aslında İstanbulluyum demek istediğimi ama mecburen Erdek’liyim dediğimi sanmayın sakın. Tam tersi… Ben tam bir Erdek aşığıyımdır, göğsümü gere gere gururla söylerim bunu :) Erdek’e karşı beğenilerimde taraflıdır haliyle, çoğu insanın beğenmediği bir şeyini, ben dünyanın en güzel şeyi gibi anlatabilirim :) Çok şükür Türkiye’nin hemen hemen tüm tatil yörelerini gezmeme rağmen hala Erdek’in sınırlarından girince bile kalbim hızla çarpar, sokaklarında dolaşmak bile başka insanlara göre kat kat keyif verir. Kendimi bildim bileli, her yaz üç ayımı geçirdiğim, inanılmaz keyifli yaz arkadaşlıkları yaşadığım bir yerdir benim için. Benim yaş grubum bilir o zamanlar cep telefonu, internet, mail hak getire. Yaz arkadaşlarımız ile kışın mektuplaşırdık biz ve bu keyif şu an hiçbir iletişim aracında yok. Heyhat! İtina ile konuyu dağıtmaya başladım, toparlayalım :) Kısacası benim için Erdek; hiçbir zaman tarafsız yaklaşamayacağım, her taşında, her kum tanesinde hatıram olan bir yerdir…
Erdek’e çok taraflı yaklaştığımı ilk ne zaman fark ettim biliyor musunuz? Evlendikten sonra :) Eşimle ilk gittiğimiz yıl, deyim yerinde ise öyle yerden yere vurdu ki canım vatanımı, ben bile soğumaya başlayacaktım neredeyse :) Tüm tatil boyunca her cümlesi; “işte şurasını beğeniyorsun ama şöyle kötü, buranın nesini beğeniyorsun şurası şöyle” diye başlıyordu :) Sonraki yıllarda çok yalvarmama rağmen hiç gitmedik, bir türlü kandıramadım onu… Ta ki geçen yaza kadar. Geçen yaz Erdek o kadar değişmiş ve güzelleşmişti ki eşimin de tüm fikirleri değişti :) Hatta geçen yılın etkisi ile bu yaz tam bir haftayı Erdek’te geçirmeyi kabul etti…
Erdek tatillerimi; bu yaşa kadar hep evde yemek yiyip, dışarıya yürüyüşe ya da eğlenceye gitmek şeklinde yaşadığım için, nerede ne yenir kısmı ile ilgili hiçbir fikrim yoktu :) Bu yıl Erdek’i hayatımda ilk defa turist gibi yaşadım, evde hiç yemek pişirmeden, bulaşık yıkamadan :) Dolayısı ile sizlere önerebileceğim adresler oluştu aklımda. Kalınacak yer konusunda ise hala çok geçerli bir kaynak değilim ne yazık ki :)
KONAKLAMA “Erdek’te konaklama” deyince akla gelen ilk şey; ev pansiyonlardır hala… Önceden rezervasyona da çok gerek yoktur, hangi esnafa ya da emlakçıya sorarsanız size yardımcı olur. Ev pansiyon sisteminde; kalacağınız yatak sayısına göre evin bir odası ya da evin tamamı size verilir. Kaldığınız süre boyunca evin mutfağı, banyosu, her şey size ait olur. İstediğiniz gibi kullanırsınız ve her hangi bir fatura ödemezsiniz. Sadece bir kişi/bir gece yatak ücreti üzerinden hesaplanır. Eğer kalabalık bir aile iseniz ve yemekleri de evde kendiniz pişirirseniz bir haftalık tatil bile inanılmaz ekonomik hale gelir. Hatta bu yıl sadece evlerin değil iki katlı, üç katlı villalarında bu şekilde pansiyona verildiğini öğrendim. Tüm villanın bir haftalık kiraya verildiğini ve bir villada rahatlıkla dört kişilik iki ailenin kalabildiğini düşünürseniz konaklamayı son derece ucuza halletmiş olursunuz.
“Ben ev ortamı değil otel ortamı istiyorum” derseniz de, dört kilometrelik sahil boyunca yirmiden fazla otel seçeneği olduğunu, hepsinin denize sıfır manzaralı olduğunu çoğunun fiyatlarının da yine çok ekonomik olduğunu belirteyim… Konaklamadığım için sizlere isim vererek yanlış yönlendirmek istemiyorum ama Agrigento Otel pek çok kişiden duyduğum kadarı ile oldukça lüks ve güzel bir seçenek...
Konaklama için sadece Erdek’in içi değil civarı da çok caziptir. Bandırma –Erdek arası 20 km.lik bir sahil şeridi vardır ve sakinliği ile çok cezbedicidir… Bu civarda ilk aklıma gelen; Pınar Otel... Sakin sahili ve güzel bir ortamı olan bu otel, rahmetli Vehbi Koç’un ölene kadar her yıl gelip tatil yaptığı hatta tek tatil yaptığı yer olması ile de çok ünlü :) Yine bu bölgede özellikle Tatlısu bölgesinde pek çok motel ve pansiyon bulabilir, şehrin kalabalığından uzak sakin bir tatil yapabilirsiniz.
DENİZ & PLAJ & AKTİVİTE Kalabalık plaj ortamından hoşlanıyorsanız; Erdek’in içindeki sahil şeridi tam size göredir :) Jet ski, muz vs. gibi deniz oyuncaklarının da bolca bulunduğu bu sahil hareketli tatil isteyen özellikle çocuklu aileler için çok cazip.
Daha sakin bir ortam isterseniz; Bandırma yolu üzerinde, Erdek’e 5 km. mesafede olan kamplar bölgesini bizim deyimimiz ile Gedeve-Düzler bölgesini öneririm. Plajlar çok sakin, deniz sanki size ait gibidir. Araç ile gitmemiş bile olsanız Bandırma minibüslerini kullanarak yol kenarında istediğiniz bir yerde inip, beğendiğiniz yerde denize girebilirsiniz.
Aynı şekilde araç olmasa bile rahatlıkla minibüs ile gidebileceğiniz; Ocaklar, Narlı ve Turanlı köyleri hem plaj hem de deniz temizliği açısından çok iyidir. Eğer aracınız var ise bu köylerin arasındaki bakir koylarda da denize girebilirsiniz. Çoğunda sadece siz olursunuz, tam bir kişiye özel plaj durumu :)
Denize girmek için;” seçeneklerinin, en güzelini en sona sakladım. :) Kurbağlı'daki; Ice Sun Beach... Hem ortam hem de deniz şahane. Kendinizi Erdek’te değil de Bodrum’da hissediyorsunuz. :) Erdek’in içindeki halk plajında da bir beach var; Cowboys Beach... Evet ortamı güzel ama sağınız solunuz yine halk plajı yani çok izole olmuyorsunuz… Bu nedenle “bedava güneşlenmek varken neden giriş parası ödeyeyim” diye düşünüyor insan :) Ama Ice Sun öyle değil. Erdek’in en uç noktasında, Seyitgazi – Kurbağlı bölgesinde. Üç tarafı deniz, önünüzde nefis bir koy manzarası arkanız dağ… İskeleden girilen deniz tertemiz, sürekli çalan müzik, renkli kocaman minderleri, genel ortamı, her şeyi ile çok güzel bir mekan. Üstelik gün batımını en güzel şekliyle izleyebileceğiniz bir konumda.
Biz bu yıl her gün 12:00 – 20:00 arası günde sekiz saati orada geçirerek kendi çapımızda bir rekor kırdık :) Rekorun asıl konusu ise benim tam bir hafta boyunca halk plajı tarafına bir kez bile gitmemem!! Gedeve’ye ise Ice Sun ı henüz keşfetmediğimiz için sadece ilk gün gittik :) Yani Ice Sun başka hiçbir yeri aratmadı bize, bir hafta daha kalsak yine her gün buraya gelirdik diyorum başkada bir şey demiyorum :) Erdek’te her şey olduğu gibi plaj giriş ücretleri de çok ekonomik; kişi başı 10 TL. Bu ücrete içeride bir içecek dahil…
Bu yıl Erdek dalış tutkunları içinde çok cazip bir yer haline gelmiş. Gün boyunca çok sayıda amatör dalgıcın, profesyonel eğitmenler ile dalış yaptığına şahit olduk. Edindiğimiz bilgiye göre Türkiye’nin her yerinden, balık adam kursları öğrencileri Erdek’e geliyor ve belediye’nin verdiği hizmet ile dalış yapıyor. Dalış yapmak için başvurmanız gereken yer; Artake Taş Resoran’ın yanında bulunan Balık Adam Merkezi…
YEME & İÇME Öncelikle, Pazartesi günü Erdek’in pazarıdır ve evde bir şeyler yapacağım ya da sahilde meyve yemek istiyorum derseniz pazara mutlaka uğrayın derim. Satılan her şey kendi bahçelerinden toplanmış, günlük taptazeciktir. Aklınızda olsun :)
Kahvaltı için en iyi seçenek; Erdek’in adeta simgesi olan bizim deyimimiz ile gazino yani çay bahçesidir. Şehir meydanında yan yana sıralanmış çay bahçelerinin hem ortam hem de fiyat açısından hiçbir farkı yok o nedenle gözünüze hangisi hoş gelirse orada oturun derim :) Bizim tercihimiz bu yıl Tuana oldu. Çay bahçesinde önerim; çay içmemeniz. :) Adı çay bahçesi ama ne yazık ki çaylar çok başarılı değil. Onun yerine şiddetle faskomile yani Adaçayı içmenizi öneririm. Sürekli taze demlenen Adaçayı çok lezzetli… Soğuk içecek olarak ise limonata ve yine buraya has; karadut, koruk suları şahanedir! Tüm çay bahçelerinde kablosuz internet mevcut bu arada…
Çay bahçelerinde sadece içecek satılıyor yani kahvaltıda ne yemek istiyorsanız yanınızda götürmelisiniz. Klasik kahvaltı etmek istiyorum derseniz; fırından tam buğday ekmeği, Doğa Süt Ürünleri’nden kelle yani mihaliç peyniri, Marmara Birlik’ten yağlı sele zeytini ve yeşil kırma zeytin, biraz da sızma zeytinyağı alın. Meydanda el arabası ile satış yapan yerden de domates… Bunları çay bahçesinde adaçayı eşliğinde yiyin ve kulaklarımı çınlatın :)
Diğer bir seçenek; Ögs de yapılan karışık tost. İsteğe bağlı olarak içine salça ya da ketçap konan karışık tostlarına bayılacaksınız.
Bir öneri de babamdan; çiğ börek. Adnan Menderes caddesi, Garanti bankası’nın karşısındaki Meşhur Erdek Çiğ börekçisi. Çiğ börek tarifi verirken babaannemden söz etmiştim sizlere yani babam bir çiğ börekçiyi öneriyorsa o konu tamamdır ve tartışmaya açık değildir :) Gönül rahatlığı ile bende sizlere öneriyorum…
Benim tartışmasız kahvaltı tercihim ise; Okul caddesindeki Saray Börekçisi… Erdek’te çok sayıda kahvaltı fırını var hemen hepsi de aynı çeşitleri yapar. Ama Saray’ınkiler bambaşkadır.. Kıymalı kol böreği, yağlı poğaçaları ve açması süper ötesidir.
Ben her sabah fotoğrafta gördüğünüz üzere hatırı sayılır süre sıra bekleyerek ulaştım böreğime. Kıymalı kol böreği el açması ve milföy hamuru kıvamında yaprak yaprak. Aynı şekilde yağlı poğaça diye satılan poğaçalarda öyle. Yağlı poğaçada da kıymalı şiddetle favorim… Her sabah; “ya börekte çok ağır oluyor, bu sabah hafif bir şeyler desek” diye uyanmama rağmen ayaklarım otomatik olarak Saray’a götürdü beni... Ağır mağır yiyin gitsin yahu tatildeyiz :)
Çay bahçesi seçeneği dışında açık büfe kahvaltı etmek isterseniz, önerim; yine Kurbağlı’nın sonunda, Ice Sun Beach in yanındaki Robinson Cafe… Ortam çok şeker, çeşitler bol. Ama bilindik, her yerde her zaman yapabileceğiniz bir kahvaltı, o nedenle ben; kıymalı börek, limonata ve çay bahçesi derim başka da bir şey demem :)
Akşam yemeği için en şiddetli önerim ise; Torun Pidecisi… Burada yapılan, etli kaşarlı pide kadar lezzetlisini iddia ediyorum başka hiçbir yerde yemedim. Yedi akşamın üçünde yedim dersem sanırım ne demek istediğimi anlarsınız :) Bir akşamda yine pideye çok benzeyen Cantık yedim. Onun farkı; yuvarlak ve daha küçük olması içinde kaşar ve etin yanı sıra biber ve mantarda olması. Bir nevi pizza yani. O da inanılmaz lezzetli… Bir akşamda İskender yedim o da incecik dilimlenmiş eti, lezzetli salçalı sosu ile gayet başarılı idi. Ama Torun Pidecisinin spesiyali; etli kaşarlı pide…
Eğer deniz kenarında, nezih bir ortamda balık yemek istiyorsanız önerim; Kurbağlı-Seyitgazi bölgesindeki, Artake Taş Restoran… Mezeleri çok zengin değil, kendilerine de söylediğim gibi bir deniz börülcesi, bir tuzlu balık, bir zeytinyağlı yaprak sarma yoksa ben o meze tabağında pek bir şey yok kabul ederim :) O nedenle meze yemedim. Ara sıcak olarak gelen kalamar pamuk gibi pişmişti ve tadı nefisti. Yanında gelen ve benim daha sonra bir kase daha isteyip ekmek banarak yediğim :) yoğurt sosu şahaneydi. Balık olarak ise Levrek yedik yine o da mis gibi köz kokusu ile son derece başarılı pişirilmişti. Taş restoranda; ortam sessiz ve nezih, manzara şahane, yemekler başarılı. Fiyatlar Erdek seviyesinin biraz üzerinde ama İstanbul ya da Bodrum Gümüşlük vs. ile karşılaştırdığınızda gayet makul.
Tatlı önerim ise; yerken bana dua edeceğinize emin olduğum; Lokma tatlısı… Çay bahçelerinin bitiminde, Mado’nun önünde duran telefon kulübesinden küçük bir el arabası dükkanı :) Meşhur Bodrum Lokması yazıyor camında. Sürekli taze taze kızartıp şerbetliyorlar. İnanın böyle bir lezzet yok! Dışı kürdan batırmakta zorlayacak kadar kıtır içi boş ve pufidik. “Ay ağır olur ben iki liralık bir kase alayım” filan diye kibarlık yapmayın, direk dört liralık kase alın :)
Dondurma önerim; Halim Usta… Günlük taze meyveler ile hazırladıkları dondurma ve sorbeler şahane! Bu yıl yeni ekledikleri lezzetler olmuş. Ben içlerinde en çok neskafeliyi beğendim ve sonraki akşamlarda diğer çeşitler ile karıştırmadan sadece neskafeli yedim, o derece…
GÜN BATIMI Bilenler bilir, Erdek’te gün batımı bir başka olur… Türkiye’de Side’den sonra ikinci sırada gelirmiş gün batımı manzarası. Dünya da sayılı yerlerdenmiş hatta yerlilerin verdiği bilgiye göre… Gün batımı, nereden izlerseniz izleyin güzel. İsterseniz kayaların üzerine oturup, çekirdek çitleyerek, isterseniz Kurbağlı tarafında banklara oturarak. Benim önerim ise; Seyitgazi Tepesi. Belki biraz yokuş çıkıp yorulacaksınız ama inanın nefes kesen bir gün batımı izleyeceksiniz…
Biz bu yıl Seyitgazi tepesinde bir kez, diğer günler Ice Sun Beach’te minderlere gömülerek izledik. Sonuçta her iki yerde de aynı açıdan bakıyorsunuz gün batımına…
GECE HAYATI Geçen yıl Erdek’te gece hayatı çok daha iyi idi. Gitarı ile harikalar yaratan Cenk ve sahnesi olağanüstü başarılı olan Nihan tek geçtiğimiz isimlerdi. Bu yıl yine Nihan’ın hayalini kurarak ilk akşamdan Cowboys Bar'a koştuk ama hevesimiz kursağımızda kaldı :) Nihan bu yıl için programını erken bitirmişti. Bir akşam Ice Sun Beach'e gittik, Ceren adında bir şarkıcı hanım vardı ama açıkçası sahnesi çok zayıftı. Programın ortasında sıkılıp kalktık. Seneye yine Nihan hayalini kurarak Cowboys a koşacağımıza eminim.
Sahilde geçen yıl canlı müzik yapılan yan yana pek çok bar vardı, taverna, pop, türkü ne isterseniz... Çevreden gürültü nedeniyle şikayet etmişler sanırım, bu yıl hepsini kaldırmış yerine el sanatları, yöresel el işleri satan tezgahları koymuşlar. Bu hali bana çok sıkıcı geldi açıkçası, öteki türlü o caddede yürümesi bile daha keyifli idi. Eğlence yerleri tamamen mi kalkmış yoksa başka bir yere mi taşınmış bilemiyorum, sorabileceğim kimseyi bulamadım :)
Bu yıl bana göre, Erdek’in gece hayatındaki medarı iftiharı; Kaya the Rock… Seyitgazi tepesinde dağın içine konuşlanmış, nefes kesici manzarası ve son derece şık iç dekorasyonu ile Erdek'e yaraşır harika bir mekan. Bir Erdek’li olarak ben çok gururlandım açıkçası. Saat 24:00 e kadar restoran olarak hizmet veren mekan, gece yarısından sonra dev bir diskoya dönüşüyor. Zaman zaman ünlü şarkıcılarında gelip konser verdiği Kaya the Rock’ta, her gece, Hüseyin Karadayı, Berna Öztürk gibi ünlü Dj ler performans sergiliyorlar. Bu yıl gece hayatı olarak tek tavsiye edebileceğim mekan; Kaya the Rock.
Evet, uzun bir yazı oldu farkındayım ama dediğim gibi söz konusu Erdek olunca kendimi tutamıyorum. Hatta bu yazı bence bir Erdek’li olarak geç bile kalınmış bir yazı… Daha önce Kıbrıs’ı, Kilis’i, Alaçatı’yı anlattığım yazıları düşünürsek, Erdek böyle bir yazıyı çoktan hak etmişti bence :)
Şimdi sizlerden bir ricam, daha doğrusu bir Erdek’li olarak kurduğum bir hayalim var; Blogumda yıllar sonra bile açıp okunabilecek, yazısı ve yorumları ile zengin bir Erdek rehberi olmasını çok arzu ediyorum… İllaki benimde gitmediğim, bilmediğim yerler vardır Erdek’te… Eğer daha önce Erdek’e gittiyseniz ya da Erdek’li iseniz; memnun kaldığınız konaklama yerlerini, yiyip de tadını unutamadığınız lezzetleri, “ben gördüm, çok beğendim, herkes gitsin” dediğiniz mekanları bu yazıya yorum olarak yazın lütfen… Hem benim, hem de merak eden herkes için güzel bir kaynak oluşturalım birlikte.
Şimdiden çok teşekkür ediyor ve yazının yorgunluğunu atmak için biraz dinlenmeye çekiliyorum efendim :)
Bilirsiniz sünger tatlısı, yoğurt tatlısı ve revani şerbetli tatlı ailesinin üçüzleridir. Bu üçüzler arasına şam tatlısınıda ilave etmek gerekir, ama bir nedenden dolayı eklemiyorum. Aynı malzemeler kullanılıp, ölçüleri ve isimleri değiştirilerek sunulan bu tatlılar serisinin ölçülerini tutturmak oldukça zordur. Kullanılan malzemelerde ölçüyü kaçırınca kekin kabarmaması, şerbeti verdikten sonra tatlının hamurlaşması veya tatlının şekerli olması gibi olumsuzluklar yaşanabilir. Bir de tepsi olarak borcam veya seramik türü tepsiler kullanılırsa kekin kabarmama ve pişmeme gibi sorunların yaşanması mümkün. Revani yağlı veya yağsız olarak hazırlanabilir. Revani keki hazırlanırken içerisine istenirse katkı malzemeleri ilave edilebilir. Bu nedenle revani, ilave edilen katkı malzemesiyle isimlendirilir. Hindistan cevizli revani, havuçlu revani, cevizli revani, fındıklı revani, çilekli revani, elmalı revani, bademli revani, haşhaşlı revani ve daha başka onlarca revani çeşitini sayabiliriz. Sultan, bin yılda bir revani canı çektiğinde revanisini bu tarifle yapar. Hadi bakalım kolay gelsin.
Neler Lazım üç yumurta bir bardak yoğurt bir bardak şeker bir bardak un bir bardak irmik bir çay bardağı zeytinyağı bir paket vanilya bir paket kabartma tozu üç bardak şeker üç bardak su yarım limon Fırın Tepsisi Metal veya Alüminyum İç Çapı 26 cm. Yapılması yumurta ve yoğurtunuz oda sıcaklığında olsun tepsiyi margarinle yağlayın ve unlayın şıranın hazırlanması şıranızı keki fırına sürdükten sonra hazırlayın 3 bardak şeker, 3 bardak suyu karıştırın ve 5 dakika kaynatın ardından limonu sıkın, bir taşım kaynatın ocaktan alın kekin hazırlanması yumurta ve şekeri mikserle çırpın üzerine yoğurt, vanilya ve zeytinyağını ilave edin çırpın ardından irmik ve unu ilave edin çırpın üzerine kabartma tozunu ilave edin çırpın karışımı tepsi içerisine koyun tepsiyi önceden 180°C dereceye ısıtılmış fırının orta rafına sürün ve keki 30 dakika süre ile pişirin, tepsiyi fırından çıkarın, ılık şırayı verin ve dilimleyin gönlünüzce servis edin Tarif bizden yapması sizden, hadi kolay gelsin. Sultan
Herkesin mübarek Ramazan Bayramını tüm kalbimle tekrar tekrar kutlarım...Daha nice bayramlarda hep beraber olalım inşallahhhhh.Allah ağzımızın tadını hiiiiç bozmasın inşallah...
Umarım herkesin keyfi yerindedir...Tam tatil bitti geldim derken ,bayramda yine arazi oldum:) Neyse çok şükür evimdeyim artık.Sık sık beraberiz,açmam arayı:))))))
Çekirdek ailemiz olduğu için bayramlar pek janjanlı olmaz bizde :))ama Emre'm bu bayram olayını pek sevdi valla...Bayram sabahı cicilerimizi giyinip öpüşüp koklaştık ve harçlık verdik...Pek şaşırdı
(geçen sene oyuncak dışında hediye kabul etmiyordu kendileri:)..) Gitti geldi bayram boyunca sürekli iki elimi de öpmeyi teklif etti durdu:)
Çok eksik oyuncağı varmışş vah ki vah yani:))
Neyse ki her öptüğünde harçlık verilmeyeceğini zorda olsa kabullendi:) Zamane çocuğuda başka oluyormuş valla,işi hemen ticarete döküyorlar:)
Ah bir de kutudaki bütün çikolataların tadına bakılmayacağını öğretebilseydim çok süper olacaktı:) minik minik diş izleri dolu bir kutu madlenimiz var sayesinde:)))Ne ara kutuyu açıp teker teker ısırmış hala merak ediyorum inanın:)))Hiç renk de vermedi,keyif yapmış resmen:))))
Şaka maka derken koskoca yazı bitirdik ve hüzün kokan eylül'e de girdik hani sonunda :)
Ben yaz insanıyım,bu melenkolik havalar pek bana göre değildir...Öyle gri havalarda gökyüzüne bakıp hüzünlenmem ben ,daralırım,nefes alamam:)))Sıfır romantizm yani,bildiğiniz güneş enerjisiyle çalışan balta modeliyim sanırsam:)))))))
Bu yüzden de bugüüüün yazı hatırlatan bir tarif vereyim dedim:)))
Sevgili didum Tümtüm Tümay'ım ve Hilal'im de gördükten sonra ne zamandır yapmak istiyordum bu muhallebiyi...Kısmet Maggi için hazırladığım iftar sofrasına oldu:)Şimdi de huzurlarınızda:)))
Buyurun bugünün tarifine,
Şeftali Püreli Muhallebi
Malzemeler:
Muhallebi için,
1 lt süt
1 çay bardağı toz şeker
2 yemek kaşığı pirinç unu
1 yemek kaşığı buğday nişastası
1 paket vanilya
Üzeri için,
3 ad şeftali
1tatlı kaşığı şeker
1 tatlı kaşığı buğday nişastası
Yapılışı:
Muhallebi malzemelerini koyu bir kıvam alana dek sürekli karıştırarak pişiriyoruz.kaselerimize üzerlerinde şeftali püresi için 1 parmak boşluk bırakarak pay yapıyoruz.
Şeftalilerin kabukları soyuyoruz ve tencereye rendeliyoruz.Şekeri ve nişastayı da ekliyoruz.
Sürekli karıştırarakkoyulaşana dek pişiriyoruz.
Blenderdan geçirerek püre haline getiriyoruz.
Muhallebilerin üzerine dökerek soğuk soğuk servis yapıyoruz.
İnşallah herkes arzu ettiği şekilde, sevdikleriyle birlikte dolu dolu şahane bir bayram geçirmiştir.
Bu bayram kısacık bile olsa bir bayram mesajı yazamadım bloguma bunun için üzgünüm ve özür diliyorum.
Sadece facebook a bir cümle yazabildim, oraya ve mail ile gelen tüm güzel mesajlarınıza çok teşekkür ediyorum…
Ben bu bayram, okul, gençlik yıllarını saymaz isek; hayatımın en uzun –yedi gün, yedi gece- en sakin, en dinlenmeli, en bol yemeli ve yediğini eritmeyecek şekilde yatmalı :) tatilini yaptım…
Baba memleketim Erdek’te idim…
Erdek’in en güzel ayı olan Eylül ayını tüm muhteşemliği ile yaşadım diyebilirim…
Beni bilenler bilir tipik bir boğa burcuyumdur hele tatilde!
Öyle atlamalı, zıplamalı, atraksiyonlu tatiller hiç bana göre değildir, benim tatil anlayışım; “sabah beni iskeledeki mindere bırak, akşam sekiz gibi gel al” şeklindedir :)
Anlayacağınız bu yıl; tam burcuma uygun, sürekli en sevdiğim şeyleri yiyip, saatlerce güneşlendiğim hatta uyuduğum bir tatil oldu :)
Bu yazı ile önce kısacık bir merhaba demek istedim. Şimdi sizler için nefis bir dosya hazırlamaya başlıyorum.
Mini bir Erdek rehberi…
Nerede ne yenir, ne içilir notları…
Bir Erdek’li olarak çok geç kalınmış bir yazı diye düşünüyorum hatta…
Bu yıl olmasa bile seneye gitmeyi düşünenler için iyi bir rehber olacaktır…
Mercimekli Rulolar Malzemeler;8 adet milföy hamuru1 su bardağı yeşil mercimek1 adet soğan1 yemek kaşığı sıvı yağ2 yemek kaşığı yağlı haşhaşTuz, karabiber 1 yumurta sarısı1 tatlı kaşığı süt Yapılışı;Çook önceki bir sofradan börek tarifi...Milföyleri oda sıcaklığına gelene kadar bekletin. Bu arada mercimekli içi hazırlayın. Yeşil mercimekleri ezilecek kıvama gelene dek haşlayın. Soğanı yemeklik
Bu tarif kış mevsimi şok haşlayıp dondurucuya kaldırdığım pırasalardan birinin hikayesidir. Pırasayı sevdiğim için, yaz mevsimine hazırlık olarak her yıl kıştan iki paket pırasayı dondurucuya koyarım. Yemeğini düdüklü tencerede veya tencerede yaparım. Çoğu zaman pırasayı donmuş olarak çözdürmeden kullanırım. Pırasa şok haşlanıp çok iyi bir şekilde suyunu süzdürdükten sonra yatay olarak paketlenirse tencere içerisinde çabucak çözülüyor. Bu nedenle pişirirken bir zorlukla karşılaşmıyorum. Donmuş pırasanın yemeğinin lezzeti kış mevsimi pişen pırasa ile aynı. Ve hatta diyebilirim ki, daha da lezzetli oluyor. Donmuş pırasayı bir kilo veya yarım kilo olarak ister düdüklü tencerede isterseniz tencerede pişirin, kulanılan su miktarında bir değişiklik olmaz. Pişme süresi düdüklü tencerede kısık ateşte 5 dakikada; tencerede en düşük ısıda 30 dakikada pişiyor. Hadi bakalım kolay gelsin.
Neler Lazım yarım kilo donmuş pırasa bir adet doğranmış donmuş havuç bir küçük soğan dört kaşık zeytinyağı bir kaşık pirinç bir tatlı kaşığı domates salçası toz şeker, tuz iki bardak kaynar su Yapılması tencerede önce yağ ile soğanı kavurun üzerine havuçu ilave edin kavurun ardından salçayı ilave edin kavurun üzerine pırasa, pirinç, şeker, tuz ve suyu ilave edin karıştırın tuzunu karar hale getirin tencereyi bir kez fokurdatın ve kapağını kapatın ağır ateşte yemek suyunu çekinceye kadar pişirin ve limon ilavesi ile gönlünüzce servis edin Tarif bizden yapması sizden, hadi kolay gelsin. Sultan
Tavuk ürünlerinden, tavuk piliç fark etmez on beş çeşit et ürünü elde edilir. Bu ürünlerden çeşitli tencere, fırın yemekleri hazırlandığı gibi tavası ve ızgarasıda yapılır. Tavuk ürünlerinin tavasını ve ızgarasını yapmak için illa ki sos gerekir diye bir şart yok. Bu ürünleri sos kullanmadan da pişirebiliriz. Soslanmış tavuk ürünleri ile yapılan yemekler elbette lezzet farkı taşırlar. Tavuk etleri için yapılacak sos malzemelerinin seçimi kişinin damak zevkine kalmış, istenilen baharat kullanılabilir. Yine kullanılacak baharat miktarıda kişinin ya da ailenin tercihine bağlı bir şey. Sultan, tavuk etlerini terbiye ederken bir çok sos çeşiti kullanır. Eğer, tavuk göğsünü tava içerisinde kızartmak isterse çoğu zaman etin terbiyesini bu tarifle yapar. Hadi bakalım kolay gelsin.
Neler Lazım bir tavuk göğsü üç kaşık zeytinyağı dört kaşık süt bir tatlı kaşığı domates salçası bir küçük boy soğan bir diş sarımsak bir çay kaşığı karabiber bir çay kaşığı kekik bir çay kaşığı pul biber bir çay kaşığı tuz Yapılması tavuk göğsünü 1 ila 1.5 cm. kalınlıkta iri olarak doğrayın soğanı, sarımsağı soyun ve rendenin püre yapma gözünde önce sarımsağı, ardından soğanı rendeleyin. çıkan püreyi süzün, soğanın suyunu alın posasını atın. sos'un hazırlanması tencere içerisine zeytinyağı, süt, soğan suyu, domates salçası, karabiber, kekik, pul biber, tuzu koyun ve karıştırın. tavuk göğsü parçalarını sos ile karıştırın, kapağını kapatın dolap içinde etleri en az 3 saat, zamanınız var ise 24 saat sos içerisinde dinlendirin. ardından tavada veya ızgara pişirin ve dilediğiniz gibi gönlünüzce servis edin. Tarif bizden yapması sizden, hadi kolay gelsin. Sultan