Banner 468 x 60px

 

28 Temmuz 2009 Salı

Bursa - Cumalıkızık ve Uludağ Gezisi

0 yorum
Bursa - Uludağ Gezisi

HERKES GİDER MERSİN'E, BİZ GİDERİZ TERSİNE :)
Son zamanlarda yaptığımız tatiller, işte tam da bu atasözünü haklı çıkarıyor :)
Geçen yıl; "yılbaşı tatili için Alaçatı'ya gidiyoruz" dediğimizde de herkesin ağzından çıkan ilk söz; "Kış günü? Eminmisiniz?" olmuştu ve biz bütün olumsuz sözlere kulağımızı kapatıp, abartısız hayatımızın en huzurlu ve dinlendirici tatilini geçirmiştik.
Geçen hafta arkadaşlar arayıp; "hafta sonu Uludağ'a gidelim mi?" dediğinde, bu konuda çok güzel deneyimlerimiz olmasına karşın yine çekimser kaldık; "Temmuz ayı ve Uludağ, nasıl olurdu ki acaba?"...
Çok kısa bir düşünme evresi ve "aslında başka bir yere gitsek, hem denize de gireriz" şeklindeki öneriler karşı tarafta itibar görmeyince :) "tamam" dedik. İyiki de demişiz.
Bir kez daha farklı zaman, farklı mekan tatilinin güzelliğini yaşamış olduk.

Bursa - Uludağ Gezisi

Temmuz ayı, Uludağ'a gitmek için gerçekten en doğru zamanmış inanın.
Hatta bence Uludağ uzun zamandır gerçek kayak sever hatta kar sevenlerin bile tercih etmemesi gereken bir yer. Özellikle hafta sonları, mangal dumanından göz gözü görmeyen, sonradan görme sosyetik bayanların, renkli kar giysilerini sergilediği, insanların kayak yapmak yerine, fincanı 10 liradan buz gibi kahveler içtiği bir yer... Ben kış mevsiminde de gerçekten temiz hava almak ve kar görmek istersem, Uludağ son tercihim bile değil.
Bu hafta sonu ise, Uludağ'da, kelimenin tam anlamı ile ruhumuz dinlendi, huzur buldu. İnanılmaz güzel bir sessizlik vardı. Havanın temizliğinden, bol oksijenden, zaman zaman başımıza ağrı girdi. (Bunu şikayet anlamında söylemiyorum, mutluluk veren bir ağrı bence:)
Sabah kuş sesleri ile uyanmak, telesiyej ile ağır ağır zirveye çıkmak, derin derin nefes alarak ciğerlerimizi temizlemek, zirvede kaynak suyu ile yapılmış enfes çayı yudumlamak ve sessizliği bozmamak adına kendi aramızda bile fısıltı ile konuşmak çok güzeldi :)
İstanbul'un yılın en sıcak saatlerini yaşadığı gün, üzerimize bir şal istemek ise ayrı bir keyif...
Sözün özü yaz günü Uludağ'a gidilir mi? Kesinlikle evet !

Bursa - Cumalıkızık Gezisi

Uludağ'a gitmeden önceki durağımız Cumalıkızık oldu. Eşimin daha önce fotoğraf gezisi nedeniyle geldiği ve çok beğendiği bu köyü, buralara kadar gelip, görmeden gitmek olmaz dedik. Cumalıkızık; bir kaç sokaktan oluşan minicik bir köy. Biraz Safranbolu ve Mudurnu'yu andırıyor. Köy de çekilen bir dizi film, burayı ünlü bir yer ! haline getirmiş :) İnsanlar, filmdeki karakterlerin yaşadığı evleri, çalıştığı okulu görmek için akın akın buraya gelir olmuşlar. Benim fikrim ise yaşanan bu kalabalığın köyün dokusunu bozmuş olması.

Bursa - Cumalıkızık Gezisi

Köy halkı (haklı olarak) bu ziyaretleri, turizm gelirine dönüştürmüş. Tüm evlerin önünde tezgahlar açılmış, yiyecekler, el yapımı ürünler satılıyor. Evlerin, avluların kapıları açık, hepsinde bir çay bahçesi görünümü var. İstediğiniz evin bahçesine girip, çay içip, gözleme yiyebiliyorsunuz. Bu sırada evin sahibi ile sohbet edip, erişte kesmesini de izleyebiliyorsunuz :) Bu durum benim çok hoşuma gitti mi? diye sorarsanız yanıtım; hayır :( Çünkü ben kendimi tarihi bir köy de değil, Mısır çarşısı gibi, otantik bir şekilde dekore edilmiş, insanların otantik kostümler giydiği bir alışveriş merkezinde hissettim. Ürün satışlarının sadece pazar da yapıldığı, bir bölümün çay bahçesi olarak düzenlendiği ve kapıların kapalı, evlerin kendine has mahremiyetlerinin olduğu bir köy benim çok daha hoşuma giderdi.

Bursa - Cumalıkızık Gezisi

Her ne kadar köylerini, evlerini bir turizm merkezi haline getirseler de, Anadolu insanının sıcaklığını, cana yakınlığını, misafirperverliğini asla kaybetmemişler. Evinde çay içtiğimiz hanım, mutfağın camına asarak kuruttuğu kekikleri alıp, yalvar yakar para ödediğimiz için bizden özür diledi mesela :) "Ay böylede olmuyo ya, kekikten de para alıyoz, ay kusura bakmayın yaa" :) ...

Bursa - Cumalıkızık Gezisi

Bursa - Cumalıkızık Gezisi

Rengarenk tezgahlar gerçekten çok göz alıcı idi. Envai çeşit reçel, turşu ve erişte vardı. Özellikle, ıspanaklı ve domatesli eriştelere bayıldım, tablo gibiydiler. Dalından yeni toplanmış, böğürtlen, kızılcık, frenk üzümü ve şeftaliler de enfesti.

Bursa - Cumalıkızık Gezisi

Ekmeklere bayıldım ! Nasıl da taze ve çıtır çıtır duruyorlar değil mi? Özellikle cevizli ekmek inanılmaz duruyordu ama biz az önce iskender olayını abarttığımız için :) sadece tablo gibi izlemek ile yetindik.
Sonuç; Cumalıkızık'a gidilirmi ? Eğer Bursa'ya gitmişseniz ve bir çay molası verecek vaktiniz var ise; evet...

Benzer Yazılar;
Devamını Oku...

13 Temmuz 2009 Pazartesi

TATİLDEYİZ...

0 yorum


ZEYNEP VE LOKUMU TATİLDEEEE...
YAZ SONUNA KADAR BLOĞUM SİZLERE EMANET:)
HEPİNİZİ SEVİYORUM VEEEE KOCAMAN ÖZLEM DOLU ÖPÜYORUM.
SEVGİLER
EMRE'Lİ ZEYNEP
Devamını Oku...

Mantar Salatası

0 yorum
Mantar Salatası

YAZ SOFRALARI İÇİN PRATİK VE DOYURUCU BİR LEZZET...
Mantar salatasını; ilk kez çok sevdiğim bir arkadaşımın elinden tatmıştım. Hazırlaması çok kolay olmasına karşın, çok lezzetli ve doyurucu bir salata olduğu içinde yıllardır hep aklımda. Hani bazı lezzetleri, o anki ruh halinize göre çok sever hafızanıza kaydedersiniz ve yıllar geçse bile unutmazsınız, hatta farklı yerlerde, farklı çeşitlerini, çok daha güzellerini de yersiniz ama bir türlü o lezzeti yakalayamazsınız ya, işte bu salata da benim için öyle :)
Pelin'ciğim, bu salatayı hazır konserve mantar ile yapardı, diğer malzemelerinde hazır olduğu düşünülürse yapımı gerçekten çok kolay, tam bir yaz akşamı seçeneği...
Ben mutfak merakım ve en önemlisi blogum sayesindeki gelişimim nedeniyle, mantarları kendim pişiriyorum artık çok da güzel oluyor, siz zamanınız var ise, tarifteki gibi kendiniz hazırlayabilir yada hazır konserve mantar kullanabilirsiniz.
Damak zevkinize göre içine bir taze soğan da ekleyebilirsiniz, hatta bir iki yaprak göbek salata, geliştirmek size kalmış :)
Mantar salatasını; hafta sonu akrabalarımızı ağırladığımız, kalabalık akşam yemeği sofrası için hazırladım.
Siret yenge; "gün sofralarında kısır, çiğ köfte yada mercimek köftesi gibi çeşitlerle harika olur" dedi. Aklınızda bulunsun :)

Malzemeler
  • 1 Paket (500 gr.) Mantar
  • 10-12 Adet Kırmızı Biberli Yeşil Zeytin
  • 3 Yemek Kaşığı (haşlanmış) Mısır
  • 7-8 Adet Kornişon Turşu
  • 7-8 Dal Maydanoz
  • Zeytinyağ
  • Limon
  • Tuz
Yapılışı
  • Mantarları musluğun altında, hafifçe ovarak, üzerindeki siyahlıklar gidecek şekilde yıkayın. İnce ince dilimleyin. (Çok ince olmasına gerek yok, pişerken küçülüyorlar)
  • 1,5 Lt. kaynar suya, 1 adet limonun suyunu sıkın ve mantarları 20-25 dk. orta ateşte, bu limonlu suda haşlayın. Suyunu süzüp, çok az sudan geçirin ve iyice süzülmesi için biraz bekletin.
  • Turşu ve zeytinleri ince ince dilimleyin, kıyılmış maydanoz, mısır ve mantarları karıştırın.
  • Damak zevkinize göre zeytinyağ, tuz ve limon suyu ekleyin.
  • Çok fazla bekletmeden servis yapın.

Mantar Salatası

Mantarları önceden haşlayıp, suyu iyice süzülünce, bir buzdolabı poşetine yada saklama kabına koyarak, buzdolabında bir kaç gün saklayabilirsiniz.
Sadece salata için değil, güveçte tereyağlı mantar, mantarlı pilav gibi herhangi bir mantarlı tarifi yapacaksanız ve mantarlarınızın pişerken kararmasını istemiyorsanız, aynı şekilde önce haşlayıp, sonra kavurma işlemini yapabilirsiniz.

Benzer Tarifler;
Devamını Oku...

9 Temmuz 2009 Perşembe

KAKAOLU MUFFİNLER

0 yorum
Sıcak sıcak bir İstanbul gününden herkese merhabalar:))))

Bu sabah erkenden gözümü açar açmaz ne yapsam ne yapsam diye düşünmeye başladım:))) Yemeyi içmeyi seven insanlarda sanırım böyle oluyor:))))
Sonra akşam burada gördüğüm kakaolu muffinler aklıma geldi:)))
Gözlerim ışıl ışıl oldu birden:)
Hemen koştur koştur bu nefis kekleri 5 çayımız için hazırladım... Hiç ama hiiiç pişman olmayacağım nefis pamuk pamuk bir kek oldu.



Buyurun keklerimizin tarifine;

Malzemeler:

3 Adet yumurta
1,5 su bardağı tozşeker
1/2 su bardağı ayçiçek yağı
1 su bardağı yoğurt
2 çorba kaşığı kakao
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
2,5 su bardağı elenmiş un

Yapılışı:

Yumurtayla şekeri iyice köpük köpük olana dek çırpıyoruz.
yağı ve yoğurdu da ilave edip tekrar çırpıyoruz.
Diğer malzemeleri de ilave edip karıştırıp muffin kalıplarımıza döküyoruz.
İsteğe göre üzerini fındık fıstık,badem vs. süslüyoruz (ben badem kullandım)
Önceden ısıtılmış 170 derece fırında 15-20 dakika kadar pişiriyoruz.

AFİYET, BAL OLSUN

SEVGİLER, ÖPÜCÜKLER


Devamını Oku...

Yaz Akşamı Sofrası

0 yorum
Necla Abla'nın Sofrası

NECLA ABLA'DAN İÇ AÇICI BİR YAZ AKŞAMI SOFRASI...
Son bir kaç yazıdır, konuk olduğum sofraları yayınlıyorum. Bu bir açıdan bakıldığında size tembellik gibi görünebilir ama değil :)
Yaz mevsimi ve bastıran sıcaklar nedeni ile herkes gibi bende mutfağa çok az giriyorum ama yukarıya bir deniz fotoğrafı ekleyip, "kısa bir ara" demek içimden gelmiyor.
(Her an diyebilirim de tabi hayat bana hiç bir konuda büyük konuşmamayı uzun yıllar önce öğretti)
Ara vermek yerine, konuk olduğum, düzenlemelerini çok beğendiğim, detayları ile bana olduğu gibi sizlerede fikir verebilecek sofraları sizinle paylaşmak bana keyif veriyor. Arşivimde ne kadar çok, güzel sofralar var ise o kadar mutluyum anlayacağınız :)
Blogumun dikkatli okuyucuları, Necla ablayı ve muhteşem kahvaltı sofrasını hemen hatırlayacaklardır :) Kendisi benim için, yemek ve sofra dekorasyonu anlamında otorite kabul ettiğim kişilerden biri.
Herkes iltifat duymaktan hoşlanır ama bazı kişilerin iltifatları sizin için daha anlamlıdır, öyle değil mi? Necla abla da benim için öyle. Hem çok asil, zevkli, hemde eli çok lezzetli bir hanımdır...
Aslında, gündüz bizi aradıklarında; "akşam kahve içmeye gelelim" diye konuşmuştuk ama sonradan; "zaten kendimiz için bir şeyler yaptım, gelin yemek yiyelim" dedi. Bizde seve seve kabul ettik :)

Necla Abla'nın Sofrası

Soframızdakiler;
  • Fırında Etli Yaz Türlüsü
  • Pirinç Pilavı
  • Cacık
  • Taze Otlu, Mısırlı Patates Salatası
  • Tavuklu Zeytinyağlı Bamya
  • Közlenmiş Kırmızı Biber
  • Su Böreği (bizden)
  • Sütlaç ve Dondurma

Necla Abla'nın Sofrası

Sofradaki her detay birbiri ile tam bir uyum içerisindeydi. Tabaklar, bardaklar, peçeteler ve masa örtüsü. Necla abla inanılmaz güzel yağlı boya tablolar yapıyor ve her biri ayrı sanat eseri olan ahşap boyama çalışmaları var. Sanırım kurduğu sofralara da bu yönünü yansıtıyor. E bana da, fikir edinip, uygulamak kalıyor :)

Benzer Yazılar;

Devamını Oku...

6 Temmuz 2009 Pazartesi

Çay Sofrası

0 yorum
pinarsofra1

YENİ GELİNDEN İLK SOFRA :)
Bir önceki yazımda, yeni gelinimiz Cici'den sözetmiştim uzun uzun, hepimiz sıraya girdik, onları yemeğe almak için diye.
E biz onları davet ederiz de Cici hiç dururmu ? Hemen o da çağırdı bizi. Yemek mi? çay sofrası mı olsun? diye uzun uzun konuştuktan sonra, birden evlendikten sonraki ilk günlerim geldi aklıma :) İlk altı ay boyunca, tüm misafirleri çaya çağırmıştım. Genellikle de ortası çöken pandispanyalar ile yaptığım pastalar, yoğurtlu havuç salatası vs. yaparak ağırlamıştım bir güzel :)
Şimdi o günleri hatırlayıp, sonra da bir buçuk aylık geline; "yemeğe geleceğiz" denir mi? Çarpılırız vallahi :)
Pınar şekerim, benim gibi bir yeni gelin değil ama çok yaman çıktı, zaten evlenmeden önce de bizim evdeki buluşmalarımızda hamaratlığının sinyallerini veriyordu, eli de pek lezzetli imiş hafta sonu öğrenmiş olduk :)

Soframızda;
  • Mercimekli Bulgur Salatası
  • Makarna Salatası
  • Sosisli Kaşarlı Börek
  • Patates Kızartması
  • Milföy Hamuru ile Muzlu Pasta
  • Ekler Pasta (benden)
Gecenin ilerleyen saatlerinde ise "Kızarmış Dondurma" vardı. Olağanüstü bir lezzetti. Tarifini öğrendim, en kısa zamanda yapıp sizlerle paylaşmak için sabırsızlanıyorum :)

pinarsofra-2

Pınar'cığımın sofrası da kendi gibi çok cici idi :) Her bir detay özenle düşünülmüştü. Uzun süre sofrayı, peçeteleri bozmaya kıyamadık, fotoğraf çekimini bilerek uzattık :)

pinarsofra-3

Ekler pasta konusundaki üçüncü denemem. Tadına bakıp yorumlayan kişilerin sayısıda gittikçe artıyor :) Şu ana kadar olumsuz bir eleştiri almadı; "kreması limonlu olmasaymış, daha iyi olurmuş, daha doğrusu tam pastane ekleri olurmuş o zaman" dışında... O da çok dert edeceğim bir eleştiri değil, limon kabuğu rendelemem olur biter :) Herkes benim gibi mayhoş tatlıları sevmek zorunda değil, benim için asıl olan hamuru.
Hamur konusunda aklımda bir kaç soru işareti kaldı, onlarıda çözer çözmez sizinle paylaşacağım, profiterol yapımına oranla çok daha zahmetsiz olan bu hamuru beğeneceğinizi umuyorum.

Benzer Tarifler;
Devamını Oku...

5 Temmuz 2009 Pazar

Zeytinyağlı Kabak Yemeği

0 yorum
Herkese kocamannnn merhabalar:))

Bu sıcak yaz günlerinde içimizi serinleten tariflerle devam ediyorum:)))

Yaz kış zeytinyağlı yemek pişirmediğim sanırım bir gün yoktur.
Zeytinyağlı kabakta çok severek yaptığım pratik ve lezzetli bir tarif. Öyle de faydalı bir sebze ki...bol bol tüketmemizde fayda var:)

Hepinizi seviyorum, öpüyorum ve tarife geçiyorummmm:)


 

Malzemeler:

3 adet kabak

2 adet orta boy domates

1 adet kuru soğan

2  diş sarımsak

2 yemek kaşığı kadar pirinç

2 adet kesme şeker

1 şeker kaşığı kadar nane

zeytinyağı

tuz

sıcak su

Yapılışı:

Kabakları iyice yıkayıp tırtıklı bıçakla hafifçe soyup, ortadan ikiye uzunlamasına kesip, yarım ay şeklinde doğruyoruz.
Soğanlarımızı minik minik doğrayıp,sarımsakla beraber zeytinyağında hafifçe kavuruyoruz.
Doğradığımız kabakları da atıp hafifçe soteliyoruz.
Domateslerimizin kabuklarını soyup,küp küp doğrayıp kabaklarımızın üzerine ilave edip karıştırıyoruz.
Yıkanmış pirincimizi,tuz,nane ve azıcıkta sıcak su ekleyip orta ateşte kabaklar yumuşayıncaya kadar pişiriyoruz.
Sarımsaklı yoğurtla ılık yada soğuk servis yapıyoruz...

AFİYET, BAL OLSUN.

SEVGİLER, ÖPÜCÜKLER.
Devamını Oku...