NECLA ABLA'DAN MUHTEŞEM BİR KAHVALTI SOFRASI...
Bu yazı bu güne kadar blogda yayınlanmış en fazla fotoğraflı yemek yazısı olacak, çünkü 28.12.2008 pazar günü benim tüm hayatım boyunca en fazla yemek yediğim gün olarak tarihe geçti :) Üstelik bu cümleyi sadece ben değil, o gün bu kahvaltı sofrasına konuk olan diğer dört kişi de (ev sahiplerini saymıyorum) defalarca sarfetti :)
Necla abla bize öyle bir sofra hazırlamıştı ki, dillere destan...
Sofrada ilk önce nefis kahvaltılıkların tadına baktık, ki onlar bile hazır olmasına rağmen özenle seçildiği her halinden belli olan müthiş lezzetlerdi.
Daha sonra büfede inci gibi dizilmiş, sıcak ve soğukları tattık, tatmak değil aslında eni konu yedik :) Hepsi de inanılmaz lezzetli idi. Tüm ikramlar için önce "ah, yok yeter, patlayacağız, Necla abla" dedik, sonra "tamam sadece tadına bakalım o zaman" dedik ama her seferinde tabağımıza tekrar tekrar aldık hepsinden:)
Sabah 11.30 da başlayıp, akşam 20.30 a kadar aralıksız yediğimiz :) ve benim de eşiminde ertesi gün boyunca sadece su içebildiğimiz bu muhteşem ziyafetin fotoğrafları ile sizi baş başa bırakıyorum.
Büfenin yarısı tatlılar, yarısı tuzlular olarak düzenlenmişti. Ama ben fotoğraf çekilirken, Ahmed'in su böreklerini tatlı kısmına, kendi kakaolu kurabiyelerimide tuzlu kısmına yerleştirmişim :( Bunun için Necla abla'dan özür diliyorum.
Tatlı büfesinde, gül muffin şeklinde hazırlanmış Havuçlu Kek, damla çikolatalı ve fındıklı Kaya Kurabiyesi, rüzgar gülü şekli verilmiş Lokumlu Milföyler vardı.Tuzlu Büfesinde ise; patatesli gül böreği, peynirli poğaça, peynirli domatesli börek vardı.
Açık Büfe'nin genel görüntüsü...
Biz sofraya oturduktan sonra hazırlanan ve sıcak sıcak servis edilen; Menemen ve Sosis-Sucuk Kavurma...
Benim, "bu kadar çeşidin içinde kimse yüzüne bakmaz" diye düşündüğüm :) ama beni şaşırtıp çok ilgi gören ve iltifat alan ekmeğim. Söke Un ekmek karışımı ile her zaman yaptığım sade ekmek. Tarifi burada...
Gün ilerleyip de midelerimizde henüz birazcık yer açılmışken, Necla abla "belki gün içinde acıkırsınız, diye düşünüp, tuzlu bir şeyler de yaptım" dedi ! ve elinde Mercimek Köftesi, Zeytinyağlı Yaprak Sarma ile odaya girdi :) Oysa ben sadece pasta yiyeceğiz sanmış ve büfeden sadece tatlıları masaya koymuştum, böylelikle akşam üstü bir masa daha kurulmuş oldu :) İşin en ilginç yanı hepimizin, "çok doyduk, sadece tadına bakalım" dediğimiz herşeyden defalarca almamızdı, boşuna demiyorum, tarihe geçecek bir gün oldu diye :)
Bu şirinlerin yapılışını peçete tatbikatı ile öğrendim Necla abla'dan :) En kısa zamanda deneyip, yayınlayacağım, çok pratik ama lezzetli ve çok hoş sunumu olan bir tarif.
Damalı pasta; pamuk gibi yumuşacık, çok lezzetli bir pasta olmuştu. Damalı pasta yapılışı için buraya tıklayabilirsiniz.
Evet, nasıl haklıymışım değilmi ? :) Necla ablacım, bu güzel gün için sana ve Erhan abi'ye çok teşekkür ediyorum, inanılmaz keyifli bir gündü, seni ve Aslı'yı çok yormuşuz kusura bakma ama herşey enfesti.
Ben o günden beri artık kendime "misafir ağırlıyorum" diyemiyorum :( Ben bu gune kadar misafirlerimi peynir-ekmek ile ağırlamışım gibi geliyor, daha çok yol katetmem gerek çok...
0 yorum:
Yorum Gönder