YA DA NELER YAPMIYORUM? :)
Aslında bir diyet yapıyorsanız ve bunun hakkında sohbet etmeye kalkıyorsanız, sohbet daha çok ne yemediğiniz ve ne yapmadığınız üzerine oluyor.
Bir önceki yazıda sizlere Dukan Diyeti ile ilgili daha detaylı bir yazı yazacağımı söylemiştim.
Aslında az sonra okuyacağınız gibi kayda değer, tavsiye verecek bir şey ne yazık ki yapamıyorum ama son zamanlarda blogum ile ilgili o kadar çok söz verip, yalancı çıktım ki, bu kez öyle olmasın istedim. :)
Tarifler vermek yerine, diyet üzerine düşüncelerimi anlatmak, sohbet etmek istedim.
Dukan diyetine, daha önce de söylediğim gibi bir anda, Nilay'ı görür görmez karar verdim. :)
Öncesinde açıkçası biraz kendimi kandırıyordum. İşte artık yaşımda kemale erdi, metabolizmam eskisi gibi çalışmıyor, su içsem yarıyor, herkes kadar yiyorum ama kilo veremiyorum vs. vs. ...
Ama bugün yani diyetimin on altıncı gününde anlıyorum ki ben bu işi daha önce beynimde bitirmemişim.
Belki bilirsiniz alkol sorunu olanlar, tedavi için hastaneye yattıklarında doktor onları şu şekilde bilgilendirir; "burası sadece sizin kanınızı temizleyecek, psikolojinizi düzeltecek, daha sağlıklı bir hale getirecek ama alkolü tamamen bırakmak isterseniz, bunu önce beyninizde bitirmelisiniz. Yoksa buradan çıktığınızda ilk uğrayacağınız yer bir içki büfesi olur."
İşte kilo problemini de ben aynen böyle tanımlıyorum. Gerçekten kilo vermek istediğinizde yeme-içme olayını daha doğrusu abartılı ve kalorili beslenmeye son vermeyi beyninizde bitirmeniz gerekiyor.
Ben hayatımda ilk defa bu diyette bunu başardım.
Peki bu diyetin mucizesi ne, diğerlerinden farkı ne? yıllardır değişmeyen düşüncem, neden birdenbire değişti.
Elbette bu Dukan diyetinin tek başına yaptığı bir şey değil.Yani bu diyetin mucizevi bir diyet olduğunu söylemek değil anlatmaya çalıştığım.
Dukan diyetinin en önemli başarısı; ortalama beş gün süren ilk atak evresinde, vücudu deyim yerinde ise sersemletip, sarsarak çok hızlı iki üç kilo verdirmesi.
Sonrasındaki evrede yani seyir evresinde her şey normale giriyor yani haftada ortalama bir bir buçuk kilo veriyorsunuz. Tam da bütün sağlık uzmanlarının tavsiye ettiği gibi.
İşte o ilk etapta hızlıca verilen bir kaç kilo sizi sonraki evre için inanılmaz motive ediyor, seyir evresine heyecanla istekle devam ediyorsunuz, üstelik özlediğiniz sebzeler de işin içine giriyor.
Diğer diyetlerde ki, yavaş kilo verimi bu diyette de var ama dediğim gibi ilk etapta hızlıca verince sonrası da "aman veremiyorum ben bu kiloyu" deyip minik kaçamaklara başlamanızı engelliyor.
Bir anlamda diyetinize sahip çıkıyorsunuz. :)
Dukan rejimine başladığımdan beri pek çok mail ve yorum alıyorum. Bazıları "aman diyor, sakın yapma" bazıları diyeti kötüleyen çeşitli gazete yazıları gönderiyor. Hepsini sevgi ve saygı ile kabul ediyorum.
Çünkü sadece iltifatları değil bana gelen eleştiri yorumlarını ve önerileri de aynı keyifle okuyorum.
Ancak bu uyarılara tek bir yanıtla geri dönüş yapıyorum; "lütfen kitabı okuyun"
Kitap gerçekten her anlamda çok başarılı, içinde mantıksız tek bir cümle yok.
Neden tuz alımını azaltmalıyız?, neden diyette çok su içmeliyiz, karbonhidratlar ne yapar, proteinler ne yapar, neyi yapmazsak, ne olur gibi tüm soruları sayfalarca, bilimsel açıklamalar ile anlatıyor.
Zaten bu diyeti milyonlarca insanın yapmasının da bence asıl nedeni bu, kitabın çok mantıklı olması...
Evet içindeki yemek tarifleri bize uygun değil, malzemeler deyim yerinde ise garip, bulması zor, yapsak damak tadımıza uyması zor.
Ama bunları uygulamak zorunda değiliz ki, çok mu zor et, balık, yumurta ve süt ürünleri ile kendi tariflerimizi hazırlamak? :)
Kitabın; Türk beslenme kültürüne uymadığını iddia eden kişilerin sırf kendi kitaplarının pazarlaması için bunu sürekli gündeme getirmesi de bana manidar geliyor... :)
Bu diyetin ikinci motive eden özelliği; vermiş olduğunuz kilodan daha zayıf görünmeniz. :)
Diğer diyetlerde ilk verilen kilolar su kaybı iken, Dukan'da ilk kilolardan itibaren yağlarınız gitmeye başlıyor.
Bu da gözle görülür bir incelme, daralma sağlıyor.
Ben mesela bugünlerde karşılaştığım herkesten inanılmaz zayıflamış olduğumu duyuyorum, oysa verdiğim miktar; sadece dört kg.!
Ve inanın sırf bu iltifatları duymak için bile bu diyete başlanır. :)
Gelelim ben neler yiyoruma :), bugünlerde bu konuda da çok fazla mail alıyorum. bir yemek blogu yazarından herkes doğal olarak Dukan diyetine uygun tarifler bekliyor. :)
Bu konuda ne yazık ki kendimden bekleneni veremiyorum, çünkü çalışma tempom, bırakın mutfağa girip yeni tarifler keşfetmeyi, bloggerların keşfedip paylaştığı harika tarifleri denemeye bile uygun değil.
Son derece klasik bir şekilde yapıyorum diyetimi. :)
Ama olur da benim durumumda olup, bu diyete başlamak isteyenler, "ne yapıp, ne yiyeceğim ki ben" diye düşünenler var ise kısaca paylaşmak isterim.
Ben yeni tarifler yerine mevcut yediklerimi diyete uygun hale getirmeye çalışıyorum.
Örneğin; sebzeleri kızartmak yerine ızgara ya da buharda haşlama şeklinde tüketiyorum.
Zaten çok sık kullandığım Tefal Nutricook ve Actifry, bu diyette neredeyse elim ayağım oldu, birde tost makinesi. :)
- Havuç, mantar ve brokoliyi buharda haşlayarak, kabakları incecik dilimleyip, tost makinesinde ızgara şeklinde pişirerek tüketiyorum.
- Et ve tavukları yağ eklemeden sadece çok az soya sosu (fazlası tuzdan dolayı sakıncalı) defne yaprağı, sarımsak ile marine edip yağsız tavada kızartıyorum.
- Yağsız kıymadan ekmeksiz köfteler hazırlayıp derin dondurucuya koydum, işten gelince birebir.
- Yağsız ton balığı ile kıvırcık, nane, maydanoz, fesleğen, domates ve salatalık ile ton balıklı salata yapıyorum. Sos olarak sadece balzamik sirke kullanıyorum. Balzamik sirke Dr.Dukan'ın da önerisi. Salataya hem tatlı, hem tuzlu, hem de ekşi bir lezzet veriyor. :)
- Yulaf kepeğini ara öğünlerde acıkınca diyet yoğurda karıştırarak tüketiyorum. Bir kaç kez krep yapmayı denedim ama lezzeti damak tadıma uymadı :( en güzeli yoğurtla yemek.
- Klasik havuçlu meze de çok tüketiyorum. Havuçları yağ yerine çok az su ile pişiriyorum, sarımsaklı diyet yoğurt ile karıştırıyorum. (eskiden kıvam vermesi için mutlaka mayonezde eklerdim!)
- Yumurtayı haşlanmış, sarımsaklı yoğurt ile çılbır şeklinde ya da light peynir ve maydanoz ile omlet ve menemen yaparak yiyorum.
- Tatlı krizlerinde ise favorim; Sütaş'ın light meyveli yoğurtları. Özellikle kayısılı olanı şahane. Çay kaşığı ile ağır ağır yiyerek, kendimi mutlu ediyorum. :)
- Bol bol yeşil çay içiyorum, özellikle yaseminli yeşil çay favorim.
- Dr.Oetker'in light pudingini de denedim tavsiye üzerine. Yağsız süt ile pişirdim, tatlı krizleri için güzel bir seçenek ama içinde bulunan tatlandırıcı ve nişasta nedeniyle diğer paketi pişirmedim. Belki güçlendirme evresinde pişirebilirim.
Aklıma gelenler bunlar. :) demiştim çok kayda değer bir şey yok diye. :)
Yani sonuç olarak; benim niyetim; bu diyet bitip istediğim kiloya geldiğimde de yaşam şeklimi değiştirmiş olmak.
Her şey yiyeceğim ama azar azar. Açık büfelerde tüm çeşitlerden patlayıncaya kadar değil, her şeyden biraz yemek niyetim.
Kocaman bir dilim pasta yerine, yarım dilim yiyeceğim.
Havuçlu mezeyi yağda kavurup, mayonezli yoğurtla değil, suda pişirip normal yoğurtla yiyeceğim.
Dizi izlerken koca bir kase kuruyemiş ve cips yemek yerine biraz meyve ya da meyveli yoğurt yiyeceğim.
Yani kısaca, bir yiyeceğin daha hafif şekilde pişirme-tüketme seçeneği var ise bunu tercih edeceğim.
Kalori hakkımı gereksiz yerlerde harcamak yerine hafif bir yemeğin ardından güzel bir kadayıf yemek için kullanacağım. :)
Ve elimden geldiğince günlük yürüyüşümü ihmal etmemeye çalışacağım.
Şimdilik benden bu kadar, arayı açmadan tekrar yazabilmeyi yeni tarifler deneyip sizlerle paylaşmayı çok ama çok arzu ediyorum. Merak ettiklerinizi, sorularınızı, lütfen yorum olarak yazmayı ihmal etmeyin, biliyorsunuz sorularınızı yanıtlamaktan her zaman keyif duyarım.
Önerilerinizi de eksik etmeyin lütfen, hepsi çok işime yarıyor...
Ne diyelim hadi bana ve tüm diyete başlayacaklara kolay gelsin. :)
0 yorum:
Yorum Gönder