Banner 468 x 60px

 

29 Kasım 2011 Salı

Sodalı Açma

0 yorum
Sodalı Açma

SES SES DENEME BİR İKİ… :)
Yukarıdaki cümleyi okurken, kalabalığın karşısında, aynı zamanda pat pat mikrofona vuran, bir yandan da “acaba sesim gidiyor mu?” diye şaşkın şaşkın bakan bir Müge hayal edin. :)
İnanın aynen o durumdayım.
Ses verenleri maillerden, yorumlardan duyuyorum ama ses vermeyip sadece ziyaret eden, “bugünde yeni bir şey yok” deyip kızan diğerlerini de, işte o elimde mikrofonla karşılarında durduğum kalabalık olarak hayal ediyorum. :) 
Oradasınız, biliyorum ama sıkıldınız, daha aktif, daha sık güncellenen, yeni yeni denemeler yapıp, fikirler sunmaya çalışan bir blog sahibesi istiyorsunuz.
Haklısınız. :)
Hiç bahanelere sığınmayacağım. Çok yoğunum, bayramdan bu yana haftanın yedi günü çalışıyorum, gecem gündüzüme karıştı, mutfakta doğru dürüst bir şeyler pişmeyeli günler oldu filanda demeyeceğim. :)
İhmal ediyorum ötesi yok, sırf blog uzun süre aynı kalmasın diye gecenin bir yarısı kek pişiren Müge uzun zamandır yok. :)
Son yazılarımın tamamında sözler vermişim hep, şöyle aktif olacağım, böyle sık yazacağım vs.
Bunu da yapmamaya karar verdim artık, üzerime gereksiz bir sorumluluk yükleyip, blogumu hobi olmaktan çıkarıp, bir görev haline sokuyor bu sözler.
Ne zaman fırsat bulursam o zaman yazacağım. :) Anlaştık mı? :)

İşte bu nedenle, Kıbrıs tatili fotoğraflarını düzenlemeyi ve yayınlamayı beklemeden bu lezzetli açmaları paylaşmak istedim sizinle.
Kıbrıs’tan geldiğimden beri iki kez yaptım, severek yedik. Bir türlü fotoğrafı çekilemedi yoğunluktan.
Önce gezi fotoğrafları yayınlarım sonra bir daha yapar, güzel bir fotoğraf çekmesini isterim eşimden ve yayınlarım diye düşünüyordum ama vazgeçtim.
Beklemeye gerek yok ve elimdeki fotoğraflarda gayet güzel lezzetini yansıtıyor. :)

Açmanın yumuşacık, pufur pufur bir hamuru var. Çok el oyalayıcı değil ve en önemlisi çok bereketli.
Hamuru ikiye bölüp, hem peynirli hem sade hazırlayabilirsiniz.
Şekil olarak ben minik rulo yapıp, klasik açma şekli verdim. Uğraşmak istemezseniz, direk top top hazırlayabilirsiniz. Aynı şekilde peynirliyi de… İster içine peynir koyup yuvarlayarak isterseniz peynirli rulolar yaparak. Dilim döndüğünce tarifte anlattım şekillerini.
Kuru maya; instant olduğu için, direk hamura karıştırabilirsiniz aslında ama ben kendisine yaş maya muamelesi yapıyorum ve ılık süt ve şeker ile biraz kabartıyorum, kesinlikle daha güzel oluyor bana göre…
Tarifi temize çekerken fark ettim ki Gizem’de aynı şekilde yapmış. E aklın yolu bir… :)
Şimdilik bana müsaade, biraz da diğer blogum ile ilgilenip sonra işlere devam etmeye...

Malzemeler
  • 1 Su Bardağı (200 ml.) Süt
  • ½ Su Bardağı (100 ml.) Zeytinyağ
  • 100 gr. (yumuşak) Tereyağ
  • 1 Şişe (200 ml.) Soda
  • 1 paket Kuru (instant) Maya
  • 2,5 Yemek Kaşığı (silme) Toz Şeker 
  • 1 Tatlı Kaşığı (tepeleme) Tuz
  • 4-5 Su Bardağı (yaklaşık 600gr.) Un
  • 1 Tatlı Kaşığı Mahlep (isteğe bağlı)


Yapılışı
  • Ilık süt, şeker ve kuru mayayı bir yoğurma kabına koyun ve biraz karıştırın.
  • Üzerini bir kapak ile kapatarak 10 dk. kadar bekleyin.
  • Karışıma zeytinyağ ve erimiş tereyağını ekleyin, biraz karıştırın.
  • Oda sıcaklığındaki sodayı açın ve tuz ile birlikte ekleyin, biraz daha karıştırın.
  • Ayrı bir yere üç-dört su bardağı kadar unu eleyin.
  • Elenmiş unu yavaş yavaş karışıma ekleyin ve bir yandan yoğurmaya başlayın.
  • Mahlep ekleyecekseniz bu aşamada ekleyebilirsiniz.
  • Oldukça yumuşak ama ele yapışmayan bir hamur oluncaya kadar un eklemeye ve yoğurmaya devam edin.
  • Hamur toparlandığında un eklemeyi bırakın.
  • Üzerini bir kapak ya da mutfak havlusu ile örtün ve mayalanması için, oda sıcaklığında, yaklaşık 1 saat dinlendirin. Mayalanması tamamlandığında hamur en az iki katına çıkmış olmalı.
  • Hamuru limon büyüklüğünde bezelere ayırıp, her bezeyi rulo haline getirip hafif bir düğüm atar gibi şekil verin ve yağlanmış tepsiye dizin.
  • Peynirli yapmak isterseniz; bezeyi yarım cm. kalınlığında açın, üzerine kıyılmış maydanoz ve ufalanmış peynir serpin. Hamuru rulo yapın ve 2şer cm. kalınlığında kesin. Parçaları yatay olarak yağlanmış tepsiye dizin.
  • Üzerlerine yumurta sarısı sürün ve susam, çörek otu ya da haşhaş tohumu serpin.
  • Biraz daha mayalanması için açmaları tepside –fırına vermeden önce- yarım saat daha bekletin.
  • Önceden ısınmış 180 derece fırında 25-30 dk. üzeri ve altları iyice turuncu oluncaya kadar pişirin.

Sodalı Açma
Devamını Oku...

düdüklüde kaz nasıl haşlanır

0 yorum

Kümes hayvanları içerisinde kaz etinin kendine özel kokusu ve tadı vardır. Kaz eti tencere ve fırın yemeklerinin hazırlanmasında kullanılır. Ayrıca kaz etini istenildiği zaman tedarik etmek kolay değildir. Şimdilerde internet aracılığı ile kaz etinin online satışı yapılıyor. Tuz kullanılarak ayazda kurutulmuş ünlü Kars kazı etini sipariş vererek tedarik etmek mümkün. Anadolunun çoğu yörelerinde kaz yetiştirilir ve tüketilir. Kaz eti bütün veya parçalanarak düdüklü tencerede, tencerede ve fırında pişirilebilir.

Kaz etinin kurutulmuşu, ya da normalinin pişirilmesi yönteminde fark yoktur. Kazın iriliğine ve yaşına göre etin pişme süresinde farklılıklar olabilir. Sadece, kurutulmuş Kars kazı eti pişirilmezden önce tuzundan arındırılması gerekir. Kurutulmuş kaz bol sıcak su ile yıkanır veya kaynar su içerisinde bir kaç dakika tutulduktan sonra yıkanırsa tuzundan arındırılabilir. Yapılan bu işlemlerle kaz eti tuzdan tamamen arınmaz. Kaz eti pişirilirken ya da haşlanırken tuz kullanılmadığı takdirde etin tuzu kendine karar olur.

Bu sebeple kurutulmuş kaz eti ile yapılan yemeklerde fazlaca tuz katkısına ihtiyaç duyulmaz. Kaz etini ister düdüklüde, isterseniz tencerede pişirin aklınızda bulunsun: Kaz eti tavuk etinin pişirilme süresinin iki katı süresinde pişer. Düdüklü tencerelerin pişirme süreleri farklı olabilir. Bu yüzden, kaz eti pişirirken tavuk pişirme süresinin iki katını kullanın. Tarifim temizlenmiş, normal bir bütün kazın düdüklü tencerede pişirilmesi ile ilgilidir. Sultan, kaz etini bazen bu tarifi kullanarak haşlar. Hadi bakalım, kolay gelsin.

Neler Lazım
bir bütün kaz '2 kg.'
1.5 litre su
tuz

Yapılması
kazı bir güzel yıkayın
düdüklü tencereye kazı yerleştirin
üzerine soğuk suyu ilave edin
ve bir yemek kaşığı tuzu ilave edin
düdüklünün kapağını kapatın
ilk düdük sesinden sonra
35 dakika süre ile pişirin,
ve ardından dilediğiniz gibi servis edin.
Tarif bizden yapması sizden, hadi kolay gelsin
Sultan
Devamını Oku...

26 Kasım 2011 Cumartesi

nohut nasıl pişirilir

0 yorum

Nohut geç pişen bakliyat türüdür. Yemeklerini yapmak için nohut en az 8 saat süre ile su içerisinde ıslatılır. Ardından suyu değiştirilir ve yumuşayıncaya kadar haşlanır. Düdüklü tencerede nohut yemeği yapmak için ise, yine ıslatılmış nohut kullanılır. Ya da, nohut ıslatılmadan doğrudan düdüklü tencerede ön haşlaması yapıldıktan sonra yemeği yapılır. Nohut tek başına kullanılarak tencere, güveç ve fırın yemekleri yapılır.

Bu yemekler arasında nohutun çorbası, etli ve etsiz yemeği, salatası, yahnisi, piyazı, ezmesi, köftesi, yumurtalısı, böreği ve ekmeğini saybiliriz. Bunun dışında nohut her çeşit salata, sebze, börek, dolma, çorba, tavuk yemekleri, et yemekleri ve pilavların hazırlanmasında katkı malzeme olarak kullanılır. Sultan, etsiz nohut yemeğini bazen bu tarifle yapar. Hadi bakalım, kolay gelsin.

Neler Lazım
iki bardak nohut
bir iri soğan
beş kaşık zeytinyağı
bir kaşık domates salçası
karabiber, kimyon, tuz

Yapılması
akşamdan nohutu bir gece boyu süresince,
bol su içerisinde ıslatın
sabah süzün ve suyunu değiştirin
ardından yumuşayıncaya kadar ağır ateşte haşlayın
soğanı yemeklik doğrayın ve yağ içinde kavurun
üzerine salçayı katın kavurun
ardından nohut, 5 bardak sıcak su,
karabiber ve kimyonu ilave edin, kapağı kapayın
ağır ateşte nohutlar yumuşayıncaya kadar pişirin
yemeğin tuzunu karar hale getirin ve gönlünüzce servis edin.
Tarif bizden yapması sizden, hadi kolay gelsin
Sultan
Devamını Oku...

25 Kasım 2011 Cuma

Çilekli Şarlot

0 yorum


Çilekli Şarlot


Malzemeler;
1 paket kedi dili bisküvi
1 çay bardağı süt


2.5 su bardağı süt (500ml)
1/2 su bardağı toz şeker
2 yemek kaşığı un
1 yemek kaşığı pirinç unu
1 yemek kaşığı nişasta
1 yumurta
1 tüp vanilya aroması  veya 1 adet vanilya


1 paket vişneli jöle
2 su bardağı ayıklanıp doğranmış çilek veya kırmızı meyve
Süslemek için file antep fıstığı


Yapılışı;
Jöleyi üzerindeki tarife
Devamını Oku...

21 Kasım 2011 Pazartesi

Zeyneple Sana Yemek Blogları Kategorisinde Yarışıyor

0 yorum
Blogcanlarımmmm,

https://blogodulleri.com/ Sana yemek blogları kategorisindeyim:)

Oy verirseniz pek çok mutlu olurum:)Şimdiden sonsuz teşekkürler:)

Oy verenleriniz çok olsun inşallah:)
Devamını Oku...

18 Kasım 2011 Cuma

Enginar Salatası

0 yorum
Merhabalar canımmmm blogcanlarım,

Bayramdı,seyrandı derken açtım arayı iyice:)) Özlediniz mi beni? :))))

Geçen hafta sonu bizim tayfayla blogcan ablam canım İncim'de toplaştık.Aman yarabbim tahmin edersiniz ki yine gümbür gümbür bir gün geçirdik. İnci ablamın ve Gülaycığımın doğum gününü kutladık.
Yedik içtik,sonra da ortam kadınlar matinesine döndü tabi:))))
Parti olurda müzik olmaz mı? Hopladım, zıpladım, hopladım, bi dolma attım ağzıma tekrar hopladım,hopladım:))))Valla pistte(salonda) yer bulmakta zorlandım, meğer herkesin içi dolmuş:))))
Sonracığımaaa bildiğim bütün Asena figürlerimi sergiledim :))) ve terledim tabi ki....sonra da en büyüğünden kaptım şifayı:((((
Hafta sonundan beri yatak döşek yatıyorum:((( ama öyle çok eğlenmişim ki hiç pişman değilim hehehehe:)))))En yakın zamanda maça gidelim kızlar:)))biraz da sesimiz kısılsın değil mi:))))

İyi ki doğdun Gülaycığım,İyi ki doğdun İnci ablam:) Seviyorum sizi...

Sıra geldi tarifimizeeee,


Enginar Salatası için,

Malzemeler:

6 Adet haşlanmış enginar
3 adet yeşil soğan
10 adet kornişon turşu
1/2 demet dereotu
1/3 demet maydanoz
1 çay bardağı mısır
3 adet közlenmiş kırmızı biber
1/2 limonun suyu
Zeytinyağı
tuz

Yapılışı:

Yeşillikleri ince ince kıyıyoruz.
Közlenmiş biberleri ,turşuyu küp küp doğruyoruz.
Enginarları da dikkatlice küp küp kesip karışıma ilave ediyoruz.
Bir bardağın içinde limon suyunu,zeytinyağını ve tuzu karıştırıp salatamızın üzerine döküyoruz.
Karıştırıp servise hazır hale getiriyoruz.

Afiyet Olsun.

SEVGİ DOLU ÖPÜCÜKLER



Devamını Oku...

17 Kasım 2011 Perşembe

Gizem'in Kahvaltı Sofrası

0 yorum
Gizem'in Kahvaltı Sofrası-4

KIBRIS TATİLİ VOLUME 1 :)
Sizi bilmem ama ben bu yazıyı hazırlamaya başladığımda kendi kendime; “nihayet!” dedim…
Herhangi bir sebeple uzun süre yazmayınca oluşan tutukluk vardı yine üzerimde.
Oysa ne güzel karar almıştım, Kıbrıs öncesi, önemli önemsiz, basit zor fark etmeden her şeyi paylaşıyordum sizinle.
Kıbrıs’tan gelir gelmezde arka arkaya sofralarımızı, pastamızı, gezi fotoğraflarımızı paylaşacaktım.
Ancak tatilimizin son günü hepimizin içini yakan deprem felaketini yaşadık.
Ne tadımız kaldı, ne tuzumuz. Şimdi var mı ki? derseniz; elbet yok ama çok sevmediğim bir cümle olmasına rağmen; ne yazık ki hayat devam ediyor…
Bu konudaki duygularımı, üzüntümü ve en önemlisi öfkemi geçtiğimiz yazıda anlatmıştım zaten artık bu konuda pek bir şey söylemek istemiyorum.

Üzerime çöken tembelliği –ki bu çok sık olmaya ve sizi de baymaya başladı, farkındayım- daha epey bir atamazdım aslında…
Ama az önce gelen ve beni kahkahaya boğan bir yorum hızlıca kendime gelmeme neden oldu.
Kendisine “sessiz takipçi” diyen bu şeker insan; “Müge hanım, rejimde misiniz? Öyle bile olsa salata yiyorsunuzdur, bari onları paylaşın, yine unuttunuz bizi” diyordu. :)
İlahi, alemsiniz… :) İyi ki varsınız ama…

Yeniden ve hızlıca paylaşımlara başlamak için Kıbrıs anılarından daha güzel bir yol düşünemiyorum.
Bu kez her şeyi bir yazıda toplamak yerine günlere bölmeyi tercih ettim. Hem kısa ve sıkmayan yazılar olur diye düşündüm, hem de yaklaşık iki bin fotoğrafı bir çırpıda düzenlemeyi göze alamadım. :)

Gizem'in Kahvaltı Sofrası-3

Kıbrıs tatilimiz ile ilgili gitmeden önce Gizem’le her sohbetimizde uzun uzun konuştuk, o da bende çok heyecanlı idik, nereleri gezeceğiz, neler yapacağız diye hayaller kurduk.
Ama Gizem bu konuda çok ketumdu açıkçası.
“Çok gezeceğiz, çok eğleneceğiz” deyip duruyordu ama detay vermiyordu.
Hatta ilk gece havaalanında, yolda bile epey birsıkıştırdık onları, eşim; “ben sürprizleri sevmem, valla bak geri dönerim”şeklinde restler bile çekti ama yok, nafile ağızlarından bir laf alamadık :)
Israrla “yarın sabahı bekleyin” deyip durdular…
Sabah evine gittiğimizde, kahvaltı masasında adımızahazırlanmış bu programları görünce bırakın beni, eşimin bile gözleri doldu!
İnanılmaz duygulandık.
Tatilimizi gün gün, saat saat planlayan şahane bir program hazırlamış, bununla da kalmayıp bunu davetiye şeklinde bize sunmuşlardı.!
Tahmin edeceğiniz üzere davetiye tamamen Gizem tarafından hazırlanmış, tam bir el emeği, göz nuru. Benim için paha biçilemez değerde, ömrümün sonuna kadar saklayacağım şu anda eve gelen her misafire çıkarıp gösterdiğim şahane bir anı…
Gizem öyle marifetli ki, sadece davetiyeleri değil peçete halkalarını da kendisi yapmış, sabah kahvaltısı için ayrı, akşam yemeği için ayrı bir kreasyon… :)

Gizem'in Kahvaltı Sofrası-5

Akşam ayrılırken, Gizem’e gayet bilmiş bir şekilde; “sabah sakın bir şey yapma beni bekle, birlikte hazırlayacağız her şeyi, sodalı açmayı yaparken seni izlemek istiyorum ayrıca” dedim.
Ama nerdee… :)
Temiz, güneşli havayı bulan bendeniz öyle bir uyku çekmişim ki, telefon çalmasa kalkacağım yokmuş.
Dolayısı ile bırakın yardım etmeyi, her şeyi ile hazırlanmış mis gibi bir sofraya kuruluverdim…

Gizem'in Kahvaltı Sofrası-2

Gizem bana zaman zaman, kendi tariflerini gönderir, deneyip sizlerle paylaşmam için, bende; “mm, çok güzelmiş en yakın zamanda yaparım bunu” derim :)
Ama benim bir huyum vardır, bir şeyin tadına bakmışsam ve beğenmişsem işte o en yakın zaman hakikaten çabuk gelir.
Bu açmaların tarifi de uzun zamandır bende olmasına rağmen bir türlü fırsat bulamamıştım.
Çok hata etmişim.
Kıbrıs’tan geldiğimden beri iki kez yaptım, anında bitti. Tekrar yapıp, yayınlamak için sabırsızlanıyorum.

Gizem'in Kahvaltı Sofrası-1

Dışarıda mis gibi yaz havası, önümüzde harika bir masa ve en önemlisi tatlı bir sohbet ile keyiften dört köşe olduk…
Sonra başladık programı incelemeye.
Ve o saatten sonra tatilimiz ile ilgili bir daha hiçbir şey sormadık :)
Kendimizi akışa bıraktık ve şahane bir beş gün geçirdik hep birlikte…
Son olarak size biraz Gizemciğimden :) söz etmek isterim...
Gizemcim, endüstri mühendisliği okuyan ve hatta son sınıfta olup, bitirmek üzere olan, çalışkan, akıllı, bilgili, terbiyeli, bıcır bıcır, on parmağında on marifet bir hatun! :)
Hani oğlum olsa da, alsam diyeceğiniz türden :)
Ama geç kaldık, o beyaz atlı prensini bulmuş bile :)
Prensinin adı; Burak… O da her kız annesinin damat olarak hayalini kurduğu türden, dünya efendisi, yakışıklı, bir kaç ay sonra cıva gibi bir endüstri mühendisi olacak, pırıl pırıl bir delikanlı…
Bize de, onları gördükçe daha yakından tanıdıkça, hayran olmak ve inşallah bizimde sizin gibi evlatlarımız, gelinimiz, damadımız olur diye dua etmek kaldı.

Şimdilik bu kadar, siz bu yazıyı okurken ben diğer fotoğraflara gömülmeye, gezimizi gün gün yazı haline getirmeye başlıyorum efendim…
Devamını Oku...

15 Kasım 2011 Salı

püreli biftek

0 yorum

Biftek teflon tava içerisinde, mangalda, ocak üzeri her çeşit ızgara aletinde ve ocak üstü tos makinesinde pişirilebilir. Et marine edilerek terbiyeli, ya da doğrudan sade et olarak pişirilebilir. Her iki şekilde pişirilen bifteğin lezzeti birbirinden farklı olacağını bilirsiniz, yeterki et güzel olsun. Biftek ızgara çeşitli garnitür ve sos eşliğinde servis edilebilir. Patates püresi dikkatli hazırlanırsa biftek ızgaraya çok güzel yakışır. Püre hazırlanırken patatesleri ezme aletiyle parçalamak en güzel yöntemdir.

Aynı iş için çatal kullanılabilir, fakat patatesler çatal ile gerektiği gibi ezilmeyebilir. Püre hazırlarken blender ve mikser aleti kullanmadığınız sürece püreniz gayet güzel olur. Bu aletler hızlı çalıştığından patatesi sünek yapar. Pürenin kıvamını ayarlamak çok basit; ocak üzerindeki patatese süt ilave ettikten sonra karıştırarak sütünü uçurmanız gerekir. Püre ocak üzerinde fazla tutulursa, süt buhar olup uçacağından püre kıvamı katı olur. Bu kıvamı ayarlamak size bağlı, dilediğiniz kıvamda pürenizi hazırlayabilirsiniz. Sultan, püreli biftek ızgarasını bazen bu tarifle yapar. Hadi bakalım, kolay gelsin.

Neler Lazım
dört parça biftek
iki patates
bir çay bardağı süt
bir tatlı kaşığı tereyağı
kekik ve tuz

Yapılması
patates püresinin hazırlanması
patatesleri yıkayın ve 30 dakika haşlayın
ardından soyun ve bir güzel ezin
yağı eritin üzerine patatesi ilave edin karıştırın
üzerine soğuk sütü ilave edin karıştırın ve tuzunu ayarlayın
arzu ettiğiniz kıvama geldiğinde ocaktan alın.
biftekleri hafif tuzlayın, kızgın ızgara üzerinde pişirin
ve üzerine kekik serpin ve püre eşliğinde servis edin
Tarif bizden yapması sizden, hadi kolay gelsin
Sultan
Devamını Oku...

10 Kasım 2011 Perşembe

Galeta Unlu Poğaça

0 yorum


Güncel bir blog olmasına rağmen benim tariflerini de beğendiğim, zaten başka bir blogda pancake tarifini görmemle kendisini bulduğum bir bloğun  Şeyma'nın Mirzahan ve Ahrar'ın annelerinin poğaçaları..


Galeta Unlu Poğaça


Malzemeler;
150 gr tereyağı veya margarin
1 çay bardağı sıvı yağ
1 çay bardağı yoğurt
1 yumurta sarı içine, akı dışına
2 yemek kaşığı sirke
1 paket kabartma tozu
2 - 2.5 su
Devamını Oku...

4 Kasım 2011 Cuma

İyi Bayramlar...

0 yorum
kolaj3

Hüznü dağıtmak için, bayramdan daha güzel bir neden olabilir mi?
Birlikte olmanın keyfini çıkarmak, sevdiklerimizin sıcacık sevgisini hissetmek için bayramda bir araya gelmekten daha güzel bir bahane olabilir mi?

Şimdi hazırlanma zamanı…
Büyüksek, gelecek küçükler için, küçüksek ziyaret edeceğimiz büyüklerimize götürmek için…
Şimdi mutfağa girme zamanı…
Mis gibi kek, pasta, tatlı kokuları ile büyülenme zamanı…
Şimdi süslenme zamanı…

Şimdi her zamankinden daha çok birlik olma, sevgimizi bunun eksikliğini duyan kişilere cömertçe gösterme zamanı…
İmkanımız var ve kurban kesebiliyorsak, Van’lı dostlarımızdan alım yapıp, hatta kurbanımızı onlara bir şekilde ulaştırma zamanı…
Bize küçülen ama yepyeni giysilerimizi oradaki kardeşlerimize hediye etme zamanı…
Karşımızdakinin gülümsemesi ile mutlu olma zamanı….

Herkesin Kurban Bayram’ını canı gönülden, yürekten tebrik ediyor, her zaman olduğu gibi büyüklerimin ellerinden, küçüklerimin gözlerinden öpüyorum…
Hayırlı Bayramlar efendim…

kolaj2

DUYURU:)
Sizlere çam sakızı çoban armağanı bir bayram hediyem var…
“Müge Hüner ile Kurabiye Kursu”
Detaylar; butik ürünler blogum;
Devamını Oku...

2 Kasım 2011 Çarşamba

Yeşil Mercimek Salatası

0 yorum
Canım canım blogcanlarımmmm,

Antalya'nın o güzel güneşli havasından sonra İstanbul'un gri ve kasvetli hali biraz beni daraltsa da sizlere kavuştuğum için pek çok mutluyum:) Hepiniz afiyettesinizdir İnşallah:))))

Havalar iyice soğumadan arşivden sağlıklı ve hafif bir salata tarifi vereyim dedim bugün size:)

Hepinizi en sevgi dolusundan öperim,sarılırım ,tekrar öperim:)

Buyurun tarifimize,


Yeşil Mercimek Salatası İçin,

Malzemeler:

1 bardak yeşil mercimek
1 adet iri havuç
1 çay bardağı mısır
7 adet kornişon turşu
1/2 demet maydanoz
1/2 demet dereotu
2 dal yeşil soğan
1/2 limonun suyu
1 çay kaşığı
zeytinyağı,tuz,sirke

Yapılışı:

Mercimekleri haşlayıp süzüyoruz.
Havucun kabuklarını soyup iri iri salata kasesine rendeliyoruz.
Yeşillikleri yıkayıp ince ince kıyıyoruz.
Mısırı ilave ediyoruz.Soğuyan yeşil mercimekleri de ilave edip karıştırıyoruz.
Limonu,zeytinyağını,sirkeyi ve tuzu bir bardağın içinde iyice karıştırıp salatamızın üzerine döküyoruz.
Salatımızı karıştırarak servise hazır hale getiriyoruz.

AFİYET OLSUN.
Devamını Oku...

Bize Gerekli Olan...

0 yorum
Son dört yıldır yani blog yazmaya başladığımdan beri zaman zaman yazmayınca yaşadığım tıkanıklığı yaşıyorum yine.
Beni blog yazanlar çok daha iyi anlayacaktır. Bir yandan aklınız blogdadır, ihmal etmenin sıkıntısını yaşarsınız, bir yandan hayat koşturmacası , telaşı ve başka öncelikleriniz vardır.
Bazen de, bugünlerde olduğu gibi, milletçe üzgün olduğumuz, el ele verip birlik olmamız, yardım etmemiz gerektiği durumlar gibi…

Ama bir yerlerden yeniden başlamak lazım gelir hayata, bir şekilde devam etmek gerekir günlük yaşama…
Tekrar yazı yazmaya başladığınız ya da tarifler yayınladığınız gün milat değildir elbette o gün her şeye sünger çekip, unuttuğunuz ve kaldığınız yerden devam ettiğiniz günde değildir.
Sadece bir yerlerden yavaş yavaş tutunmaktır hayata…

Son yaşadığımız deprem hepimizi olduğu gibi beni de çok sarstı elbet ama benim sarsılmam birazda kızgınlıktan, öfkeden!
Bir önceki yazımda da söz ettiğim gibi; hayatımıza verilen kıymetsizliğe benim öfkem…
Neden insan hayatı bu kadar ucuz benim ülkemde, neden?
Alman vatandaşı olan bir komşumuz için mahalleye helikopter inmesini ağzımız açık izlerken aynı gün hastane kuyruğunda; “ne yapalım ölürse ölecek yapacak bir şey yok, insan çok memlekette” diyen zihniyeti yaşamış biriyim ben :(
Ne acı!

Son bir haftadır gazetelerde, internette ve televizyonlardaki yardım kampanyalarını izliyorum gözlerim dolarak.
Harçlığından beş lira ayıran çocukta gözlerim doluyor, “üç milyon liralık okul yaptıracağım” diyende göğsüm gururla doluyor.
Bir felaket yaşandığında anında kenetlenen, elinde avucunda ne varsa yardım eden çok yüce bir milletiz biz…

Peki söyleyin bana; insan hayatını hiçe sayan, kumdan kaleler yapan, kendi evi sapasağlam ayakta kalırken, yaptığı inşaatlarda bebekleri öldüren insafsızlar hangi milletten?
Söyleyin bana?

Bizde deprem ülkesiyiz, Japonya da…
Bizdeki deprem sonrası yaşananlara bakın, onlarda deprem sonrası yaşananlara…
Oradaki binalar sapasağlam, insanlar eğitimli, deprem anında nasıl davranacaklarını biliyorlar, psikolojik olarak hazırlanmışlar, aldıkları ilk yardım eğitimi sayesinde tusinami sırasında evin çatısına çıkıp annelerini kurallarına uygun şekilde kurtarabilen insanlar var orada…
Ya bizde?
Deprem anında kum gibi dağılan binalar, bina yıkılmasa bile panik halde camdan atlayan bilinçsiz insanlar, psikolojileri hazır olmadığı için deprem sonrası sağlam olduğunu bildiği halde evine giremeyenler…

Önemli olan deprem olduktan, canlar yandıktan sonra bir araya gelmek değil, milyonları oraya akıtmak değil. Deprem olmadan önce bu birliği sağlamak bence…
“Depreme hazır mıyız?” kampanyaları gerekli bize.
İnsanların psikolojileri hazırlanmalı, ilk yardım eğitimleri verilmeli, hepimizin deprem çantası olmalı, binalar kontrolden geçirilmeli, yönetmeliğe uygun olmayanlar gözünün yaşına bakmadan yıkılmalı!
“1990 sonrası hazırlanan deprem yönetmeliklerini okusanız ağlarsınız” diyor uzmanlar, o şartlara göre yapılsa binalar deprem vız gelirmiş bize…
Yapabiliriz, zor değil…
Gerekli olan; çimento, kum, su değil…

Sözün kısası, bir hayalim var;
Bir deprem ülkesinde yaşadığımızın bilincinde olan, hem ruhunu, hem çantasını buna göre hazırlamış bizler, insan hayatına değer veren inşaat firmaları, müteahhitler, bu konuda bizi yönlendirecek, yönetecek yöneticiler…
Yapabiliriz, zor değil…
Gerekli olan; çimento, kum, su değil…

Vicdan, merhamet, birlik, beraberlik, yardımseverlik bunlar zaten damarlarımızda fazla fazla var, taşacak kadar…

Bize gerekli olan tek şey; “Allah Korkusu”…


Devamını Oku...

1 Kasım 2011 Salı

6.Blog Yazarları Buluşması

0 yorum

Gecikmiş bir yazıyla herkese sıcacık merhabalar blogcanlarımmmmm:)

1 aydır Antalya'dan dönemediğim için maalesef yazamadım bu güzel buluşmayı sıcağı sıcağına...

2 Ekim'de  Kadıköy Türk Balon Cafe – Restaurant’ta Sevgili arkadaşlarımız Esra Kars, Melike Ertunç, Meltem Ertunç ve Zeynep Özcan tarafından organize edilen 6. Blog Yazarları Buluşmasındaydım.
Sıcacık bir ortam,sıcacık güler yüzlü insanlar her tarafımı kuşatmıştı ...Eee ne yapmak lazım,elbette tadını çıkardım bu atmosferin:))



Zamanın nasıl geçtiğini inanın hiç anlamadım.Bol sohbet,bol kahkaha ve kıymetli sponsorlar eşliğinde hediye çekilişleri vs. derken zaman su gibi aktı geçti...Geriye sadece birbirinden güzel resimler kaldı...
Sohbet etmek isteyipte edemediğim o kadar çok kişi vardı ki:((( bir sonrakine inşallah artık diyerek bu keyifli günü bitirerek elimiz kolumuz dolu evlerimizin yolunu tuttuk. En çok ama en çok mutlu olduğum an ise Tümtümün günlerdir sayıklamış olduğumuz mandalinayı 1 kasa olarak  kazanmış olmasıydı diyebilirim.İkimizinde ağzı açık kaldı,başka birşey dileseymişiz olurmuş kesin:)

Bu keyifli organizasyonda emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler ederimmmm.

7.buluşmada da bir arada olmak dileğiyle...

Sevgi Dolu Öpücükler


Devamını Oku...

Tefal Yoğurtçum

0 yorum



Bu MSA'da ilk etkinliğimiz. Süzme  yoğurt üzerinde kızartmalar, tavuk kanadı ve şeftali tatlısının şeftalileri pişerken..



10 Ağustos'ta MSA'da Tefal'in Fikrimühim davetlilerinden biriydim. Davet sebebi actifry'ı denemek ve yeni çıkacak üründen bahsetmekti. Biz 20'ye yakın acemi daha önce hiç girmediğimiz bir mutfakta, Hakan Şef ve Ramazan Şef'in talimatlarıyla sanki hiç yemek yapmamışız
Devamını Oku...

kapuska nasıl yapılır

0 yorum

Beyaz lahana ile etli veya etsiz fırın ve tencere yemekleri yapılır. Ayrıca çorbası, dolması, zeytinyağlısı, salatası, turşusu ve böreği yapıldığı gibi bir çok yemek çeşitinin hazırlanmasında katkı malzeme olarak kullanılır. Tarifim etsiz kabuska yemeği ile ilgilidir. Kapuska yemeği kuşbaşı etli, kıymalı, pirinçli ya da bulgurlu yapılabilir. Kapuska yemeği tencerede 60 dakika, düdüklü tencerede 12 dakika sürede pişer.

Domates ve biber salçası ortak kullanılırsa kapuska daha bir lezzetli olur. Kapuska pişirilirken az miktarda nar ekşisi ilavesi, yemeği daha da tatlandırır. Yemeğin servisi sırasında üzerine sumak ekşisi serpmekte kapuska yemeğine nefaset katar. Kapuska yemeği pişirilirken salça ölçüsüne dikkat etmek gerekir. Fazla miktarda kullanılacak salça, yemeği yenilmeyecek hale getirebilir. Sultan zeytinyağlı kapuska yemeğini bu tarifle yapar. Hadi bakalım, kolay gelsin.

Neler Lazım
bir kilo beyaz lahana
altı kaşık zeytinyağı
bir iri soğan
bir kaşık domates salçası
iki kaşık pirinç
pul biber, sumak ekşisi
tuz

Yapılması
lahanayı kuşbaşı, soğanı yemeklik doğrayın
yağ içinde soğanı kavurun
üzerine salçayı ilave edin kavurun
ardından lahanayı ilave edin ve karıştırın
tencerenin kapağını kapayın
ağır ateşte 10 dakika süre ile lahanayı kendi suyu ile pişirin
ardından pirinç, 4 bardak kaynar su, pul biber ve tuzu ilave edin
yemeğin tuzunu ayarlayın
tencereyi 1 dakika fokurdatın ve kapağı kapayın
ağır ateşte 1 saat süre ile yemeğinizi pişirin
üzerine sumak ekşisi serperek
kapuskanızı gönlünüzce servis edin
Tarif bizden yapması sizden, hadi kolay gelsin.
Sultan
Devamını Oku...