Banner 468 x 60px

 

28 Şubat 2010 Pazar

Kıymalı Karnabahar Yemeği

0 yorum
Kışın en güzel sebzelerinden biri de bana göre karnabahardır.

Yemeğini,kızartmasını,haşlamasını,salatasını,çorbasını her halini seviyorum bu sebzenin.

Çok da sağlıklı...Bol bol tüketmekte fayda var:)

Buyurun tarife;





Karnabahar Yemeğimiz İçin,
MALZEMELER:

1 adet orta boy karnabahar

1 adet minik soğan

100 gr. kadar yağsız dana kıyma

3 yemek kaşığı ayçiçek yağı

1/2 yemek kaşığı domates salçası

1/2 yemek kaşığı acıbiber salçası

tuz

sıcak su



YAPILIŞI:

Karnabaharları çiçeklere ayırıp bol suda iyice yıkayalım.
Geniş bir tencereye sıvıyağı ekleyip soğanları ve kıymayı kavuralım.
Salçayı ve tuzu ekleyip azıcık da su ekleyip karıştırıp 1-2 dakika fokurdatıyoruz:)
Karnabaharları sap kısımları alta gelecek şekilde tencere koyup,sıcak suyu ekleyip sap kısımları yumuşayıncaya dek pişirelim.

isteğe göre de sarımsaklı yoğurtla servis yapabiliriz:)



AFİYET, BAL OLSUN

SEVGİLER,ÖPÜCÜKLER

Devamını Oku...

26 Şubat 2010 Cuma

Akşam Yemeği Sofrası

0 yorum
Hafta Sonu Sofrası (21.02.2010) - 7

PEMBE LİLA ve MOR AĞIRLIKLI SOFRA...
Geçtiğimiz hafta sonu hem cumartesi hem de pazar misafir ağırladığımı söylemiştim.
Hastalığım yeni yeni başlıyormuş o günler de ama ben ciddiye almadım; "grip bu ne olacak bir iki hapşırırım geçer" diye düşünmüştüm.
Ama öyle değilmiş :( Size önerim; kendinizde grip belirtileri hissettiğinizde sakın yorulmayın ! bol vitamin alıp, yatıp dinlenin, yoksa çok ağır geçiyor hastalık.
Cumartesi akşamı, anne babaları ağırladığımız için, sofrayı biraz spor :) kurdum açıkçası, el birliği ile hazırladığımız için de fotoğraf konusuna hiç girmedim o telaş sırasında :)
Pazar günü ise, cici bir çift arkadaşımızı ağırladık, misafirlerden birinin evimize ilk gelişi :) olduğu için de elimden geldiğince özen gösterdim.
Şimdi sofra detaylarına bir göz atalım :)

Hafta Sonu Sofrası (21.02.2010) - 1

Soframızda neler vardı ?

Hafta Sonu Sofrası (21.02.2010) - 5

Sokak simidini, minik dilimler halinde kesip, üzerine çemen sürdüğüm kanapeler. Çemeni, bir arkadaşımız, Maraş'tan getirdi ve tadı inanılmaz ! Ağzınıza götürürken aldığınız koku, kesinlikle pastırma tadı. Tadan herkes bayılıyor.
Kanapeleri; bu şekilde çemen olmasa bile hazır aldığınız acuka ya da ev yapımı salçalı ezme ile hazırlayabilirsiniz, yanlız mutlaka sokak simidi ile deneyin :)

Hafta Sonu Sofrası (21.02.2010) - 6

Pazılı Mantarlı Börek, son zamanlarda favorim biliyorsunuz :) Pazar günü muska böreği şeklinde değil, sigara böreği tarzında sardım. Bunun için;
milföy hamurunu, oda sıcaklığında yumuşatıp, unlanmış tezgahta, uzun dikdörtgen olacak şekilde açın. Uzunlamasına ikiye kesin. Uç kısmına bir yemek kaşığı kadar iç malzeme koyun ve kenarlardan içeriye kıvırmadan, direk rulo yapın. Pişirme şekli aynı...

Hafta Sonu Sofrası (21.02.2010) - 3

Börek tarifini verirken; "bu malzeme ile oldukça fazla börek çıkıyor, isterseniz bir kısmını meze olarak ikram edin, çok iltifat alıyor" demiştim.
İşte bu görüntüye ve sofradaki yorumlara dayanarak, söylemiştim o sözleri :)

Hafta Sonu Sofrası (21.02.2010) - 4

Zeytinyağlı Kereviz tarifini daha önce vermiştim.
Son zamanlarda kerevizi sadece portakal suyu ile pişiriyorum. (Bir su bardağı taze sıkılmış portakal suyu + yarım su bardağı su şeklinde)
Portakal suyu yeterince tat verdiği için şeker miktarını da azalttım, bir kesme şeker ekliyorum sadece.
Yapılış aşamaları aynı...
Havuçları kurabiye kalıbı ile çiçek şeklinde kesmek biraz el oyalıyıcı, çiğken kestiğiniz için biraz da eli acıtıyor ama tahmin etmişsinizdir, çok ilgi görüyor :)
Sevgililer günü vs. gibi günlerde, kerevizler büyük kalp kalıbı, havuçlar minik kalp kalıbı ile kesilip servis edilebilir mesela, nasıl fikir ? :)

Hafta Sonu Sofrası (21.02.2010) - 2

Bir kaç gün, kekikli, sarımsaklı zeytinyağında bekleterek marine ettiğim, kurutulmuş domatesler ile süslediğim mevsim salata.

Hafta Sonu Sofrası (21.02.2010) - 9

Peçete halkası ve kedili çatal-bıçak aparatı detayı...

Carte d'Or yeni ürünleri; "dondurmalı pasta" yı tanıtmak için, iki hafta önce, bizleri her zamanki cömertlikleri ve güleryüzü ile Yıldız parkında, Dahill restoranda ağırladı.

Çok güzel saatler geçirdik birlikte. Pastanın tadına da baktık. Açıkçası ilk yediğimde ürün beni biraz hayal kırıklığına uğratmıştı, belki de ben, iki pasta kekinin ortasında, arasına çikolata ve fıstıklar serpilmiş, bir kat dondurma ve üzerinde donmuş çikolata sosu gibi birşeyler hayal ettiğim için :)

Hafta sonu misafirlerimize, yemekten sonra dondurmalı pasta ikram ettim ve görüşlerini aldım özenle :) Hepsi de çok beğendiklerini söyledi ve bende beğendim bu kez. Sanırım etkinlik sırasında yaklaşık otuz kişiye servis edecekleri için, önceden dilimleyip hazırlamışlardı ve pasta çok yumuşamıştı ama evde buzluktan çıkarıp hemen yediğimiz için benim de çok hoşuma gitti.
Özellikle yaz akşamları, ağır tatlı ve pastalar yemek istemediğimizde çok hafif bir alternatif olabilir diye düşünüyorum.

Hafta Sonu Sofrası (21.02.2010) - 8

***

Sofrada kullanılan yemek ve servis takımı; Krc.... Çatal-kaşık takımı; Jumbo (2000 modeli).... Masa örtüsü ve runner; Lsi agency (0212 231 61 23).... Zeytinyağlı kereviz servis tabağı; Yağmur züccaciye.... Peçeteler; Ikea.... Peçetelikler; Müge.... Kırmızı kadehler; Mudo Concept.... Sürahiler; Paşabahçe.... Çatal-bıçak aparatı; Bernardo.... Üçgen servis tabakları, servis kaşığı ve tealight mumluklar (hediye, mağaza ismini bilmiyorum)....

Devamını Oku...

25 Şubat 2010 Perşembe

Peynirli Kırmızı Biber Sarması

0 yorum

Peynirli Kırmızı Biber Sarması
Malzemeler
5 adet kırmızı biber
Birkaç sap taze soğan
Lor peyniri veya beyaz peynir
Maydanoz, dere otu isteğe göre kırmızı biber


Yapılışı
Biberleri fırında közleyin. Közlenmiş biberleri soyun, ikiye bölüp çekirdeklerinden temizleyin. Bir tarafta peyniri ezin, ince doğranmış dere otu ve maydonozla iç hazırlayın.  Peynirleri biberlere sarın ve taze
Devamını Oku...

Bir Dost Ziyareti...

0 yorum
Eya-nın Hediyeleri

Dost kelimesini herkes için kullanırmısınız ?
Ben kullanmam, kullanamam...
Hele de bu kişi; okul yıllarından ya da mahalleden çocukluk arkadaşınız değilse, daha zordur bana göre...
Ama blogum bana uzun zaman önce öğretti ki, sanal ortamda, üstelik ileri yaşlarda, olağanüstü iyilikte, yüreği kocaman insanlar ile tanışmak, kısa zamanda dost, arkadaş seviyesine gelmek çok mümkün :)
İşte; önceleri sadece ayıla bayıla Eya's Cookies adlı blogunu takip ettiğim, fotoğraflarının naifliğine, tariflerinin zorluğuna, hayran oldum Zehra'cığım da benim bu anlattığım şekilde dostum...

Sadece bloglarımıza yorum yazmak dışında bir süredir mektuplaşıyorduk, Zehracığımla. Yılbaşında; "sana kart göndereceğim, adresini verirmisin" diye beni kandırıp :) kart yerine kocaman bir hediye gönderen zarif Zehracığım; "Şubat gibi Türkiye'de olmayı planlıyorum" dediğinde; "sakınnn, beni görmeden ayrılma buralardan, vallahi küserim" dedim :)

Kırmadı beni, ziyaretime geldi, ne iyi etti...
Birbirlerinin bloglarını da takip eden, blog sahibi dostlarım bilirler, bizler, ilk kez karşılaştığımızda, klasik giriş sohbetine gerek duymayız :) Çünkü aynı zevklere, aynı hobiye sahibiz, aynı şeyleri konuşmaktan keyif alıyoruz.
Birbirimizin evlerindeki, çatalı bıçağı, bardağı biliyoruz :) Nereye gitmişiz, kimleri ağırlamışız zaten biliyoruz.
Bu yüzden;
"senin kırmızı kadehlerine çok uyar, diye düşündüm" deyip, keçe çiçekli bardak süsü getirmiş...
"hani sen "baharatlı tereyağ" yapmıştın ya, işte ben markette çok özel bir karışım buldum, bir de bununla dene" deyip, bir baharat karışımı getirmiş...
Telefonda; "ben çok hastayım, hiç bir hazırlığım yok ama sen yinede gel mutlaka" dediğim için, elinde kocaman mis kokulu br çiçek buketi ile gelmiş...
Ahh Zehra'cığım ben sana ne diyeyim daha...

Bu arada, hayatım boyunca yaşamadığım kadar ağır bir grip geçiriyorum, dört gündür. Öksürük, hapşırık, burun akıntısı bir yana, gözlerimi açıp, ışığa, camdan dışarıya dahi bakamıyordum, bu gün birazcık daha iyiyim, kafamı havada tutabiliyorum en azından...

Hastalığımı bahane gösterip, hazırlıksızlığımı da örtbas etmek için :) işte bu samimiyetten yararlandım ve...
"Zehra, açmısın ?, azıcık kerevizim var, birazda pilav, hadi gel yiyelim" deyip, direk mutfağa aldım onu.
Bir yandan yedik, bir yandan sohbetin gözüne vurduk :)
Saatler nasıl geçti anlamadım, kalkmak istedikçe oturttum onu yerine :)

Zehra'cığım, çok sevindim, seni, gülen yüzünü gördüğüm, canlı canlı sarılabildiğim için.
İnşallah muhabbetimiz, uzun yıllar, artarak devam eder, şekercim...

Kanavice

Zehra'cığımın yılbaşı hediyesi olarak gönderdiği; kanaviçe runner. Üzerine kurşun kalem benzeri bir boya ile desenler çizilmiş. Ben işaretlerin üzerinden işliyorum, işlemesi bittiğinde yıkayacağım ve çizgiler yok olacak, işleme kalacak geriye. Çok kolay ve çok zevkli :)
"Ben de işlemek isterim böyle bir şey" diyorsanız, tuhafiyelere bir göz atın derim. RICO markası, Türkiye'de varmı bilemiyorum ama DMC nin çok hoş modelleri var, kendinden çerçeveli, desenli gibi.
Zehra, bununla aslında birden fazla hediye göndermiş oldu bana, hem işlerken büyük keyif alıyorum, hem de sofralarımda büyük bir keyifle kullanacağım, süper fikir değil mi? :)
Devamını Oku...

24 Şubat 2010 Çarşamba

TEŞEKKÜRLER SOFT BOWL

0 yorum
Hani insanların hep favori markaları olur ya... Görünce hiç düşünmeden güvenerek kendimize veya sevdiklerimize aldığımız ürünler olur. İşte Soft Bowl markası da benim için öyle oldu artık. Acayip düzenli ve kaliteli kurumsal bir firma. Tüketiciyi memnun etmek için herşeyi düşünmüşler. İşlerini severek yaptıkları acayip belli oluyor. Öyle de güleryüzlü ve kibarlar ki...
Bugün kapı çaldı ben su geldi diye kapıyı açarken kargo geldi:)))
Sevgili Süleyman Beyden bir paket, içinde Soft Bowl marka kıymetli hediyeler ve bir cd:)
Tarifisiz bir mutluluk yaşadım inanın. Fotoğrafları mail yoluyla ulaştırmak yerine cd'lere çekip birde yanına hediyeler koymuş olmaları tüketiciye ne kadar değer verdiklerini de gösteriyor aslında. Çok naziksiniz çok:)
Cd 'yi açınca o güzel günü tekrar tekrar yaşadım. Resimlerde hep gülüyoruz .Hepimiz öyle mutluyuz ki... Herkes herşeyi unutmuş sadece kek varsa yoksa kek olayına girmiş:)))
Hepinizi çok seviyorum kızlar:))
3,5 senedir blogcuyum ve bir kez daha iyi ki açmışım bu bloğu dedim fotolara bakarken...




Söylemeden de edemeyeceğim, Canım Hande'ye bakışıma bakarmısınız...Nasıl sevgi dolu:) Öyle çok seviyorum ki seni güpgüzel arkadaşım benimmmmm:) Hep öslüyorum seni:)))))
Bu güzel gün için ve değerli hediyeleri için sevgili Soft Bowl 'a Selami Bey'e ,Bekir Bey'e ve
canım arkadaşlarım Sevil'e ve Birsen'e tekrar tekrar teşekkür ederim.
Devamını Oku...

23 Şubat 2010 Salı

KING'TEN TAKİPÇİLERİNE ÖZEL HEDİYELER

0 yorum
King Elektrikli Ev Aletleri 2010 yılında da hanımları mutlu etmeye devam ediyor, King Dünyası’na üye olanlar kazanıyor...



Blog üyelerine çekilişsiz, kurasız sürpriz hediyeler veriyor. Bayanların yanısıra bayların da katılabileceği bu yarışma bugüne kadar yapılan yarışmalara hiç benzemiyor.



Kingdünyası.blogspot.com adresine yeni üye olacak bir kişiye çekilişsiz ve kurasız Thunderbird Otomatik Döner Fırçalı Saç Kurutma Makinesi hediye...

1600-1800W’luk ısınma gücü, iki yöne otomatik dönen şekillendirici fırçası, serin hava ayarı, 3 ısı ve 2 hız ayarı bulunan Thunderbird’a ücretsiz sahip olmak için King blog’unu ziyaret etmeyi unutmayın.King Dünyası’na adım atar atmaz şans kapısını aralayacak olan üyeler arasına sizler de katılın.

Hemen üye olun, hediyenizi kaçırmayın!Kazananlar http://kingdunyasi.blogspot.com adresinde açıklanacaktır...

Çok kısaca yapılması gerekenler: 1.http://kingdunyasi.blogspot.com adresinde yer alan blogumuza üye olmak.

2.Blog sayfanızda kampanyamızı duyurmak.

3.www.king.com.tr'de yer alan King Ladies Club'a üye olmak

3.Üye olduktan sonra Ad, Soyad, Adres, Yaş, Meslek, Medeni Durum ve Gsm bilgilerinizi tam olarak doldurup kingdunyasi@gmail.com adresine yollamak.
Devamını Oku...

Pazılı Mantarlı Börek (Milföy Hamuru ile)

0 yorum
Pazılı Mantarlı Börek

ÇOK AMAÇLI BÖREK HARCI :)
Bu kış, kendimi takdir edecek kadar çok pazı tükettim, hem de eşime rağmen :)
Yanlız yemenin keyfi yok deyip, çoğu sebze yemeğini pişirmiyordum, yakın zamana kadar ama artık sadece kendim için bile olsa, pişiriyorum.
Pazıyı genellikle, kavurarak ve yumurtalı, sarımsaklı yoğurtlu tüketiyorum. Geçenlerde içine mantar ekledim, süper oldu :)
"Hadi börek sarayım bu harç ile" dedim, şahane oldu :)
Bu tarifin, insanlık için küçük, benim için büyük bir anlamı daha var aslında :) Bir dergiye ya da kitaba bakmadan, internette araştırmadan ve hatta anneme canlı bağlanıp, tarifi adım adım not almadan, kendi kendime markette alışveriş yaparken uydurduğum, malzemelerini de göz kararı oluşturduğum bir tarif. Çok mutluyum çok :)
Bir önceki denemeyi; baklava yufkası ile yapmıştım, hatırlarsanız ama ben de dahil tadına bakan herkesi tatmin etmedi; "böyle güzel, zengin bir iç malzemeye yazık olmuş" denildi hatta.
Hafta sonu, hem cumartesi hem de pazar akşamı, misafir ağırladım. İki akşam da üst üste milföy hamuru ile yaptım ve gönül rahatlığı ile tarifi verebilirim artık :)
Bu iç malzeme; milföy hamuru ve normal yufka ile çok güzel oluyor.
Normal yufka ile yapacaksanız; Kol Böreği şeklinde hazırlamanızı özellikle öneririm, annem denemiş ve öneriyor daha doğrusu :)
Mantarları, her zaman olduğu gibi, yıkadım ve limonlu suda haşladım, pazar günü ikinci kez yaparken tereyağ ile kavurdum ve bana göre nefis oldu tadı.
Siz eğer; "ben mantarı yıkamam, sadece silerim yoksa sünger gibi su çeker, vitamini gider, hatta suda da haşlamam" diyorsanız, mantarı kendi usulünüzce pişirip, ekleyebilirsiniz malzemeye.
Söylediğim görüşe de katılmakla birlikte, renginin kararmaması, boyunun küçülmemesi ve lezzettinden bir şey kaybetmemesi nedeniyle, ben bu şekilde yapıyorum.

Malzemeler
  • 6 Parça Milföy Hamuru
  • 1 Demet Pazı
  • 1 Paket (400 gr.) Mantar
  • 1 Adet (orta boy) Soğan
  • 1 Adet (minik) Kırmızı Biber
  • 4 Yemek Kaşığı Sıvı Yağ
  • 1 Yemek Kaşığı Tereyağ
  • Tuz, Karabiber
  • 1 Adet Limon ve 1 Lt. Su (mantarı haşlamak için)
  • 1 Adet Yumurta Sarısı ve Susam (böreklerin üzeri için)

Yapılışı

  • Mantarları; akan suyun altında üzerindeki siyahlıklar gidinceye kadar yıkayın. İnce ince dilimleyin. Bir limonun suyunu sıktığınız, bir litre su da, orta ateşte 10 dk. haşlayın. Süzün. Bir yemek kaşığı tereyağını eritin ve mantarları sürekli karıştırarak, 10 dk. kadar kavurun.
  • Pazıyı güzelce yıkayıp, süzün. Saplarını minik minik, yapraklarını iri iri doğrayın. (sapları mümkün olduğunca minik doğrayalım ki, vitamini gitmeden çabucak pişsin)
  • Soğanı ve kırmızı biberi, minik, yemeklik doğrayın.
  • Teflon tencereye, sıvı yağı koyun ve ısıtın. Soğan ve kırmızı biberi ekleyin. Orta ateşte sürekli karıştırarak, soğanlar şeffaflaşana kadar, 4-5 dk. kavurun.
  • Pazıyı ekleyin ve ara ara karıştırarak, pazıların sapları yumuşayıncaya kadar kavurun.
  • Sapları yumuşayan pazı karışımına, mantarı ekleyin ve bir iki kez karıştırıp, ocağı kapatın. Damak zevkinize göre tuz ve karabiber ekleyin. Karışımı ılınmaya bırakın.
  • Kare olan milföy hamurunu, unlanmış tezgahta, uzun dikdörtgen olacak şekilde, mümkün olduğunca ince açın.
  • Hamuru uzunlamasına ikiye kesin. Ucuna bir yemek kaşığı kadar pazılı harçtan koyun ve muska böreği şeklinde sarın.
  • Yağlı kağıt serdiğiniz - ben softbowl silikon mat kullanıyorum - tepsiye dizin ve üzerlerine yumurta sarısı sürün.
  • Önceden ısıtılmamış, 180 dereceye ayarlı fırında, üzeri ve altı turuncu oluncaya kadar yaklaşık 25-30 dk. pişirin. Mümkün olduğunca sıcak servis edin.

Pazılı Mantarlı Börek

Milföy hamuru ile börek yaparken, hamuru açıp, inceltmeniz önemli. Açmadan, olduğu gibi kullanırsanız, sert ve kalın oluyor bana göre. Açtığınız da ise pamuk gibi yumuşacık, pufidik kabarmış :) ve tel tel oluyor börek.
Börekleri hazırladıktan sonra, bir yarım saat kadar ılık ortamda bekletirseniz, çok daha iyi sonuç alıyorsunuz. Ben, bekletmek için vaktim olmadığında, ısınmamış fırına koyuyorum, fırın yavaş yavaş ısınırken, böreklerde ılık ortamda dinlenmiş oluyorlar :)
Baklava yufkası ya da normal yufka ile börek yaptığımda ise mümkünse bir gece önceden hazırlayıp, buzdolabında bekletiyorum, çok güzel oluyor.

Pazılı Mantarlı Harç

Bu ölçüler ile oldukça fazla börek çıkıyor.
  • İsterseniz tamamı ile börek sarmayıp, bir kısmını meze olarak ikram edebilirsiniz. Tecrübe ile sabit, çok iltifat topluyor :)
  • Mantar eklemez iseniz, sarımsaklı yoğurt ile de servis edebilirsiniz.
  • Çırpılmış yumurta ekleyerek, sade yumurtalı ya da yumurtalı - yoğurtlu servis edebilirsiniz.
  • Büyükçe bir tavaya alıp -ister mantarlı, ister mantarsız- üç dört yumurta kırabilir, yumurtaları dağıtmadan pişirerek, pratik bir ana yemek olarak sunabilirsiniz :)
Devamını Oku...

22 Şubat 2010 Pazartesi

Soft Bowl'la Nefis Kekler Blogger Etkinliği

0 yorum
Herkese en sevgi dolusundan merhabalar...

Bu hafta sonu softbowl sponsorluğunda hobimle lezzet okulunda sevilciğimin ve birsenciğim misafiri olarak harika bir gün geçirdim. Bizi inanılmaz güzel ağırladılar. Kendimi birsenin ve sevilin evinde gibi hissettim inanın. Öyle güzel organize olmuşlardı ki..Güler yüzlü arkadaşlarım benim,güzel davetiniz için tekrar tekrar teşekkür ederim size:)

Birbirinden kıymetli arkadaşlarımla soft bowl kalıplarımızla acayip güzel kekler pişirdik. Herkes dilediği ölçüyle, dilediği malzemelerle aşağıdaki kekleri hazırladı.

soft bowl ürünlerini kesinlikle herkese tavsiye ederim.
Turuncu rengin verdiği enerjiyle nefis lezzetler hazırlayacağınıza eminim.son derece sağlıklı ve kanserojen madde içermeyen güvenle kullanabileceğimiz malzemelerden yapılmış.Esnek ,pratik %100 sıvı silikondan üretilmiş ve evladiyelik:)))
mutfakta yeni dostum olmaya aday diyebilirim size:)

Keklerimiz pişerken birsenciğimin yemeye doyamadığım nefis kısırını ve kıyır kıyır poğaçalarını yiyip üzerine de sevilciğimin pastasından koca bir dilim yiyip keyfimize keyif kattık:) Sohbet acayip güzeldi inanın. Vaktin nasıl geçtiğini hiç anlamadım.
Çoook güzel bir gün geçirdim çoook...

Gün bitiminde sertifikalarımızı alıp, soft bowl tarafından bu güzel hediyelerle de şımartıldık:)))


Bu güzel gün için soft bowl'a ,canımmm birsenciğime ,canımmm sevilciğime ve hobimle lezzet okuluna sonsuz teşekkürler ederim.
Sevgiler,Öpücükler
Devamını Oku...

18 Şubat 2010 Perşembe

Kakaolu ve Portakallı Havuçlu Kek

0 yorum
Kakaolu Havuçlu Kek

HAVUÇLU KEK TARİFİ YENİLENDİ :)
"Havuçlu Kek" benim çok değerli tariflerimden biri biliyorsunuz :)
Annemin yıllar önce deneme yanılma metodu ile oluşturduğu ve onu hiç yanıltmayan bu ölçüler, iki yılı aşkın süredir blogumdan tarifi alıp, deneyenlerinde gözdesi olmuş durumda.
Kendi yaptığım bir tarif olsa, bu kadar iddalı sözler kullanmam, "güzel, deneyin" vs. derim.
Ama söz konusu anneme ait bir tarif ise eğer, mütevaziliği bırakırım bir kenara :) annemin tariflerini ne kadar övsem de az çünkü...

Havuçlu kek tarifinde bazı değişiklikler yaptım hafta sonu.
Sencer Paşa'nın partisi için, madem klasik bir kek yapıyorum, bari biraz farklı ve özel olsun dedim :)
Her tarifte olduğu gibi, tarçın yine girdiği ortamı ezdi geçti :) İçinde neredeyse bin çeşit ! olan bu kekten gelen ilk koku ve ilk ısırışta hissedilen lezzet; tarçın...
İkinci lokmadan itibaren; "hımm portakal da var sanırım bunda, hatta limon kabuğu da var galiba" şeklinde yorumlar gelmeye başlıyor.
Havuç tadı hissedilmiyor yine ama mükemmel bir nem veriyor.
Orjinal tarifte ceviz var ama ben bu sefer evde bolca bulunan fındıktan eklemeye karar verdim.
Fındık ile yapacaksanız eğer, önerim mutlaka önce kavurmanız. Kavurmadan eklerseniz, ne kadar çok olursa olsun fındık tadı hissedilmiyor ama kavrulmuş fındık ile şahane oluyor.
Hatta kuruyemişçiden kavrulmuş fındık bile alsanız, şöyle tavada bir iki çevirin derim, farkı hissedeceksiniz :)
Tarifte belirttim ama eklediğiniz kakao miktarı kadar unu eksiltmeyi sakın unutmayın. (bu hemen her tarif için geçerli)
Bu kekte de, son yaptığım havuçlu kekte de, normal un yerine kek unu kullandım ve dokusu çok farklı oluyor bana göre.
Hatta kek unların, normal unlardan tek farkının, kabartma tozu olduğuna inanmıyorum ben, mutlaka başka şeyler de var içinde :)
Neden derseniz, normalde havuçlu kek yaptığınızda, dilimlerken, süngerimsi, bulgur bulgur bir yapısı olur, deneyenler bilir hatta bıçağınız çok keskin değilse dağılır.
Ama kek unu kullandığınızda, deyim yerinde ise kalıp gibi oluyor kek, kolaylıkla kesiliyor ve çok sıkı bir dokusu oluyor.

Çok yumuşak dokusu olmayan, borcam da pişirip, rahatlıkla dilimleyeceğiniz, hatta üzerine sos dökerek browni şeklinde ikram edebileceğiniz, bir kek tarifi arıyorsanız; kek unu kullanın derim.
Daha anne tarzı, yumuşak, hafif bir kek istiyorsanız, normal un ve kabartma tozu kullanın.
Aradaki farkı özellikle belirtiyor, un seçimini sizin damak zevkinize bırakıyorum...
Son olarak, keki mutlaka bir gün önceden pişirin ve dinlendirin.
Bu şekilde tadı çok daha iyi oturuyor ve güzelleşiyor.

Malzemeler
  • 5 Adet (orta boy) Yumurta (minikse 6 adet)
  • 2 Su Bardağı (400 gr.) Şeker
  • 1 Su Bardağı (200 ml.) Sıvı Yağ
  • 3 Su Bardağı (rendelenmiş) Havuç
  • 1 Adet Portakal (minik rendelenmiş) Kabuğu ve Suyu
  • 1 Adet Limon (minik rendelenmiş) Kabuğu
  • 1 Su Bardağı (kavrulmuş ve iri kırılmış) Fındık
  • 2 Yemek Kaşığı (tepeleme) Kakao
  • 1 Tatlı Kaşığı (silme) Tarçın
  • 3 Su Bardağı (2 yemek kaşığı eksik) Kek Unu

Yapılışı

  • Oda sıcaklığındaki yumurtaları ve şekeri, şeker eriyip karışım mayonez kıvamı alıncaya kadar çırpın.
  • Yağı ve portakal suyunu ekleyin ve çok az daha çırpın.
  • Ayrı bir kaba, havuçları iri iri, portakal ve limon kabuğunu, rendenin ince tarafı ile rendeleyin.
  • Yine ayrı bir kaba, un, kakao ve tarçını birlikte eleyin.
  • Yumurtalı karışıma, önce havuç, portakal ve limon kabuğu rendesini ekleyin, çok az karıştırın.
  • Unlu karışımı ekleyerek, mikserin en düşük hızında ya da çırpma teli ile karıştırın.
  • Fındıkları ekleyin ve bir iki kez karıştırın.
  • 25x30 cm. ölçülerinde bir borcam ya da yüksek kenarlı bir tepsinin tabanına yağlı kağıt serin. Klasik kek kalıbında yapacaksanız, büyükçe (en az 26 cm. çapında) bir kalıp kullanın ve kalıbı katı yağ ile yağlayıp, unlayın.
  • Karışımı kalıba boşaltın ve 180 derece de önceden ısıtılmış fırında, 45-50 dk. batırdığınız kürdan temiz çıkıncaya kadar pişirin. İlk 30 dk. fırının kapağını açmayın.

Kakaolu Havuçlu Kek

Kalan son üç dilimi, zor şartlar altında ! koruyup, böyle afilli bir fotoğrafını çeken Yaso'cuğuma teşekkürü borç bilir, yanaklarından öperim :)

Devamını Oku...

17 Şubat 2010 Çarşamba

Sencer Paşa'nın 2. Yaş Günü Partisi

0 yorum
Sencer Paşa

NE ZAMAN İKİ OLDUN SEN ??? ...
Bir önceki yazı da "cumartesi akşamı Sencer Paşa'nın doğum günü partisi için kek pişirmek üzere girdim mutfağa" demiştim.
İşte o kekler pişti, sarıp sarmalandı, pazar günü Yaso'cuğumun malikanesine doğru yola çıktı.
Şahane bir doğum günü partisine eşlik etti.
Lafın gelişi şahane değil ama gerçekten şahane ! :)
Tüm organizasyonu, hazırlıkları ve muhteşem lezzetleri ile herkesin tadı damağında kalan bir gün oldu, geçen yıl olduğu gibi.
Bu arada Yaso'nun yazısında söylediği gibi, zaman ne kadar çabuk geçiyor, ömür gerçekten sadece bir an...
Sanki daha dün gibi;
Sencer Paşa'ya baby shower partisi yapmışız,
Minik kuşum anne oldu ! diye sevinçle haber vermişim,
Adaş'ımla kurabiyelerini hazırlamışız,
Sencer Paşa'ya hoşgeldin partisi yapmışız,
ve
Sencer Paşa'nın 1. yaş günü tüm yurtta ve dış temsilcilikler de kutlanmış coşkuyla :)

Bu gidişle, Sencer'in ilkokuldaki gösterisi için şunu hazırlamışım, mezuniyet yemeğinde Yaso ile şunları yaptık gibi yazılar yazacağım Allah ömür verirse...
Oyy, yaşlanıyoruz, yok mu bunu yavaşlatacak bir şeyler :)
Biliyorum, yavaşlatmak hatta değiştirmek elimizde değil, bizim elimiz de olan sadece tadına vara vara, her anına şükrederek hayatımızı yaşamak...

Sencer Paşa

Sencer efendiye "üfle oğlum, üfle paşam" diyor yaklaşık otuz kişi.
Ama o abartısız iki üç dakika kadar, hayranlıkla pastasını izledi. Biz de onu :)
Yaso, sabah yediye kadar uğraşıp, süslediği dev palyaço pastasının, en çokta pastanın sahibi tarafından bu kadar beğenilmesine, çok mutlu oluyor haliyle...

Palyaço Pasta Seti / Clown Cake

Muhteşem palyaço pastanın hikayesi; diğer tüm pasta hikayelerininde yer aldığı "Özel Pastam" da...

Havuçlu Kakaolu Kek

Kakaolu Havuçlu Kek'in tarifini ayrı bir yazıda vereceğim.
Yaso'cuğum, kalan üç dilimin, afilli bir fotoğrafını çekip, gönderecek bana söz verdi :)
Devamını Oku...

15 Şubat 2010 Pazartesi

ELMALI MUFFINLER

0 yorum
Herkese en sevgi dolusundan merhabalar:)


Arayı açtım ihmal ettim sizleri bu aralar biliyorum,suçluyum:)

Emre büyüdükçe zamanla yarışır oldum inanın. İstekleri hiç bitmiyor,sürekli alta alta üst üste durumlardayız bu sıralar.
Öğle uykusu saatleri de yarı yarıya azaldı:(
Oyun tarzı, çizgi film tarzı ,müzik tarzı (hip hop seviyor bu sıralar) kıyafet tarzı vs. ciddi bir değişiklik geçirme sürecindeyiz.

Sürekli kendisinin artık bebek olmadığını, çooook büyüdüğünü, abi olduğunu anlatıyor bize:)))

Ali babanın çiftliğini günde 150 kere söyleyip dans ediyoruz beraber,bu durumda da bloğuma vakit ayırmam imkansız oluyor:)

Ali baba ve çiftliğindekilere karşı da pek iyi duygular hissetmediğimi söyleyebilirim size:)))

Bu süreçe de alışacağız tabi...her yaşın farklı farklı sıkıntıları varmış öğreniyorum böylece:)



Tabi bu sıkıntılı sürecin yanında bir o kadar da tatlı duygular da yaşıyorum, sürekli beni gelip seviyor cacıııımmm annemmm diye öpüyor şapur şupur, çok güzelsin anneciğim deyip beni havaya sokuyor daha ne olsun değil mi...:)



bizden son dedikodular şimdilik bunlar:)


Sizi şimdilik sevgili mutfakhavlusundan tarifini aldığım nefis muffinlerle başbaşa bırakıyorum:)))


Buyurun tarife;



MALZEMELER:


2 adet yumurta

2 türk kahvesi fincanı ile tozşeker

2 adet iri elma

9 çorba kaşığı süt

3 çorba kaşığı sıvıyağ

1 paket vanilya

1 paket kabartma tozu

aldığı kadar un

dişe gelecek şekilde kırılmış ceviz

bir tutam tarçın

bir tutam zencefil



YAPILIŞI:



Şekerle yumurtaları geniş bir kasenin içinde köpük köpük oalana kadar çırpıyoruz.

Sütü,yoğurdu ilave edip tekrar çırpıyoruz.

Vanilyayı, zencefili, tarçını ilave edip tekrar karıştırıyoruz.

Elmanın kabuklarını soyup ,rendeleyip karışıma ilave ediyoruz

(Orjinal tarifte küp küp doğranmıştı,Emre için rendeledim kıllık yapmasın diye:) )

cevizi,kabartma tozunu ve unu yavaş yavaş ilave edip hamurumuzu karıştırıyoruz.

(akışkan bir hamur olacak)

Karışımı Muffin kalıplarımıza yarıdan fazlası dolacak şekilde döküp ,önceden ısıtılmış 170 derece fırında üzerleri kızarana dek pişiriyoruz.



AFİYET,BAL OLSUN



SEVGİLER,ÖPÜCÜKLER





Devamını Oku...

12 Şubat 2010 Cuma

Portakallı Cheesecake

0 yorum


Portakallı Cheesecake


 Malzemeler
Taban
1 paket petit beaure bisküvi
100 gr erimiş tereyağı 
Peynirli kat
 1 paket labne peyniri
2 yumurta
1 paket vanilya
1 su bardağı toz şeker
4 çorba kaşığı un
3 çorba kaşığı yoğurt
Üst kat
1 adet portakal
2 adet kivi
1/2 su bardağı toz şeker
1 paket tart jöle


Yapılışı
Cheesecake tabanı için bisküvileri toz haline getirin,erimiş tereyağıyla kelepçeli
Devamını Oku...

11 Şubat 2010 Perşembe

Şimdi Reklamlar :)

0 yorum
stat

AZICIK ŞIMARABİLİRMİYİM SİZE ? :)
Normal de hiç beceremediğim bir şey yapmak istiyorum bugün. Şımarmak...
İzin verirmisiniz ? :)
Hatırlarsanız bir ay kadar önce kısa bir otuz beş yaş bunalımına girip çıkmıştım.
Çıktım ama nasıl ? Belki inanmayacaksınız ama sizlerin sayesinde.
Yayınladığım tariflere yazdığınız birbirinden güzel yorumlar bir yana, azıcık canım sıkkın dediğim yazılarda bile, öyle muhteşem tepkiler alıyorumki sizden, ekran karşısında ağlayan, sulugöz biri oldum çıktım :)

Sabahları işyerimize geldiğimde, ilk yaptığım şey, bilgisayarımı açıp, posta kutusuna bakmak olur. Gelen yorumları okuyup, onaylar, soru sorulmuş ise eğer yanıt verir ve e-postaları okurum.
Sonra "statcounter" sitesindeki hesabıma girip, bir gün öncesinin istatistiklerine bakarım.
Kaç kişi gelmiş?, nereden gelmiş, hangi sayfalar ziyaret edilmiş, keyifle incelerim.

Bu arada, her gün, yorumların haricinde bir kaç tane e-posta alırım.
Beni düzenli olarak, ziyaret ettiğini, artık ailesinden biri gibi gördüğünü anlatan şahane mektuplar.
- Kaç gündür yeni yazı yazmadınız ? Hastamısınız, hayırdır? diyenler...
Satır aralarından yakaladığı ip uçları ile uzun uzun yazarak derdime ortak olanlar...
Hafta sonu gelecek misafirleri için birlikte menu hazırladığımız...
Wisconsin üniversitesinde, Türkçe öğretmenliği yapan bir hanımefendinin, blogumu, öğrencileri ile birlikte derste incelediklerini öğrenmiş olmam... gibi...

Bu şekilde yazılan mektuplar ile tanıştığım, gün içinde ne var ne yok? şeklinde konuştuğum ve hatta uzun uzun dertleştiğim ama yüzünü bile görmediğim dostlarım var benim.
İstanbul'dan, Merve, Nevin, İsviçre'den Neşe, Antep'ten Naile, Avustralya'dan Nazan, Amerika'dan Nur, Ankara'dan Buket abla, Adapazarı'ndan Kevser, Denizli'den Ebru, ilk aklıma gelenler.
Yanlızca Türkiye'de değil, dünyanın neresine gidersem gideyim, çalacak bir kapım, içecek bir çayım hatta konaklayacak evlerim var benim.
Böyle bir zenginlik yok, inanın...

Bu sabah yine yorumları, mektupları okuyup, sayılarıma baktıktan sonra -her zaman olduğu gibi- heyecanla eşimin odasına gittim. Anlatmaya başladım; "biliyormusun, dün şu kadar ziyaretçim olmuş, şöyle bir mail geldi, hafta sonu şu, bu olacak" gibi. Nefes almadan, anlatıyorum :)
Eşim; "bunları bana anlatıyorsun iyi tamam da, okuyucularına anlatıyormusun?" diye sordu. Üstelik, "2009 neden iyi geçti?" sorusuna verecek yanıt bulamadığım için bir güzel fırçaladı beni, "mutlu olmak için, bundan güzel neden mi olur" dedi
O an jeton düştü bende :) "Tabi ya dedim, nasıl düşünemedim ben bunu" :)

Tam olarak ne yazacağıma bile karar vermeden, başladım pıtır pıtır yazmaya :)
Sizlere çok teşekkür etmek istedim. Hislerimi tam olarak anlatan kelimeleri bulabilirsem eğer...
Yaklaşık üç yıl önce, yeni yeni yemek yapmaya başlarken, kendime bir tarif defteri oluşturayım diye başladığım minik hobim :) sizlerin sayesinde üç yıl içinde, büyük, çok büyük bir aileye dönüştü.
Hayatımın sadece bir bölümünü paylaştığım bu blog, yine sizlerin sayesinde hayatımın en önemli bölümü haline geldi.
Sizler artık benim hayatımın vazgeçilemez bir parçasısınız, inanın buna.

Yazıyı yazmaya başlamadan önce, geçen yılın istatistiklerine bir göz attım.

En çok ziyaret edilen tariflerde; her zaman olduğu gibi, "Havuçlu Kek" tahtını kimselere bırakmıyor :)
230 yoruma ulaşan, "Profiterol" takip ediyor onu, üçüncü sırada ise "Davet Sofraları" var.
"Çok basit herkes biliyordur" diye düşündüğüm, mercimek çorbası, kabak tatlısı gibi temel tarifler ise inanılmaz tıklanıyor.
Pandispanya ve Krema dosyaları'nın gördüğü ilgi ise muhteşem ! Blogdaki link karmaşasını önlemek adına bir araya topladığım bu tarifleri, denemeyen blog sahibi dostum kalmadı gibi :)
Yorumları okudukça, nasıl mutlu oluyorum bir bilseniz....

2009 yılı boyunca, tam "3.391.285" ziyaretçim olmuş !
Ayda ortalama "283.000" ziyaretçi demek bu...

Üstelik 2010 yılı, bir öncekinden daha bereketli başlamış...
Ocak-2010'da, "338.456" ziyaretçim olmuş, haydi hayırlısı :)

İzleyiciler bölümü ise; "429" şu anda, muhteşem !
500. izleyicime minik bir sürpriz hediyem olacak, bende heyecanla bekliyorum; "kim olacak acaba ? diye. Bakalım :)

Bu söylediğim rakamlar benim için, yanlızca bir rakam değil, bütün bu kişileri tek tek gözümde canlandırmaya çalışıyorum çoğu zaman...
Hangi ortamlarda, kimler okuyor, hangi mutfaklarda benim bir tarifim yapılıyor şu an acaba? diye merak edip, tıpkı bir roman okurken, hikayedeki karaktere yüz belirlediğimiz gibi, bende okuyucularıma kendi hayal ettiğim yüzleri giydiriyorum :)

Bu yazı ile; sizlerin bana yaşattığı, üstelik her gün yaşattığı mutluluğu ve keyfi, duygularımı sizlere biraz olsun yansıtmak istedim.
Benim için ne kadar önemli ve değerli olduğunuzu bilin istedim.
İyiki bir blogum var, iyiki sizler varsınız.
Ve bilinki, bu sayede, 2009 yılı çok iyi geçti :))
Hepinizi tek tek kucaklıyor, büyüklerimin ellerinden, küçüklerimin gözlerinden öpüyorum :)
Devamını Oku...

10 Şubat 2010 Çarşamba

Deniz Börülcesi

0 yorum
Deniz Börülcesi

KİMSE YEMEZSE BEN YERİM :)
Deniz börülcesine bayılırım... Hafta sonu alışveriş yaparken markette görür görmez sevinç çığlıkları ile attım sepete :)
Annem; "eminmisin, sence bunu yer mi misafirler ? kalmasın sonra" dedi. Ben de; "kimse yemezse ben yerim, hiç önemli değil, hatta daha iyi olur, hepsini ben yerim" dedim :)
Deniz börülcesi; deniz kıyılarında, suyun gel-git yaptığı yerlerde, sular çekildikten sonra yetişen bir bitki. Genellikle Mayıs ayı gibi pazarlarda görülmeye başlıyor, sonbahara doğru bitiyor.
Daha ayrıntılı bilgi almak isterseniz; Vikipedi size yardımcı olacaktır :)
Tadı ise; çok net, yani ya çok seversiniz benim gibi ya da ağzınıza sürmezsiniz.
Ben yaz sofralarında, balık yanında meze olarak yemeye bayılıyorum. İsterseniz tarifte verdiğim gibi zeytinyağlı, sirkeli, sarımsaklı ya da yoğurtlu, sarımsaklı yapabilirsiniz.
Her iki şekilde de mükemmel oluyor. Ben son yaptığımda çok küçük bir demet deniz börülcesi kullandığım için, ölçüleri göz kararı ayarladım ama göz kararı ölçü yazmayı sevmediğim için kendi kullandığım kadar yazdım malzemeleri.
Siz damak zevkinize göre eksiltip, arttırabilirsiniz.
Sirkeli, yağlı olanı; bir gün önce hazırlayıp, buzdolabında saklayabilirsiniz. Yoğurtlu, sarımsaklı yapacaksanız, bir gün önceden haşlayıp, servis edeceğiniz zaman sarımsaklı yoğurt ile karıştırmanız daha iyi olur.
Benim önerim ise; her iki şekilde de servisten kısa bir süre önce yapmanız, zaten kaynatırken vitamini azalıyor kanımca, bekletip daha da öldürmeyelim :)

Malzemeler
  • 1 Demet Deniz Börülcesi
  • 3/4 Çay Bardağı (1 çay bardağından 1 parmak eksik) Zeytinyağ
  • 2 Yemek Kaşığı Sirke
  • 2-3 Diş Sarımsak
  • Tuz

Yapılışı

  • Deniz börülcesini yıkayıp, kaynar suda - orta derece ateşte - yaklaşık yarım saat kaynatın. Piştiğini anlamak için, sapın dibinden tutup, nazikçe aşağıya doğru çekin, yeşil kısmı kolayca ayrılıp, kılçığı kalıyorsa pişmiş demektir.
  • Pişen deniz börülcesini süzüp, üzerine ılık su dökerek, durulayın.
  • Üstten aşağı çekerek, yeşil kısımları ayrılıp, kılçıkları kalacak şekilde ayıklayın.
  • Sarımsakları ezin, yağ, tuz ve sirke ile karıştırıp, sos haline getirin.
  • Börülceyi sos ile karıştırın ve buzdolabında bir iki saat dinlendirip, servis edin.

ÖNEMLİ NOT : Deniz börülcesinin, kendisi zaten tuzlu. Adı üzerinde, deniz içinde yetişiyor :) Ben, az da olsa ekledim ama tadına bakmadan eklememenizi "özellikle" öneririm...

ÖNERİ; Deniz börülcesi ile ilgili daha detaylı fotoğraflar ve hazırlanışını aşamaları ile görmek isterseniz Ege'ciğimin blogunda yer alan "Deniz Börülcesi" tarifini ziyaret etmenizi öneririm...

Devamını Oku...

9 Şubat 2010 Salı

CARTE DO'R Blogger Etkinliği

0 yorum








Herkese en dondurmalısından merhabalar:))

Zeynep Etkinlikte bu hafta da tüm hızıyla devam ediyor:)))


Bu pazar sevgili cartedor 'un misafiriydim...

Lezzetli mi lezzetli ,keyifli mi keyifli dakikalar geçirdim yine...cartedor ve ekibi öyle güzel karşılayıp, bütün gün de şımarttılar ki bizi anlatılmaz yaşanır bence:)

Organizasyon güzel, ekip güzel , lezzetler güzel, sohbet güzel, Dondurmalı pastalar herşeyden güzel.... daha ne olsun ki:)))

Rejimi vs. bir kenara atıp doya doya Karamelli Kaymaklı ve Antep fıstıklı nefis pastaların tadını çıkardım diyebilirim...Benim favorim antep fıstıklıydı valla,yedikçe yiyesim geldi:))))

Kızlar, kesinlikle ani gelen tatlı krizlerimiz ve misafirlerimiz için süper bir çözümümüz var artık...Hem fiyatı uygun,hem şık,hem lezzetli:) Muhakkak deneyin derim bu harika lezzetleri.Bana göre en güzel tarafı da yedikten sonra boğaz yakmaması ,suya ihtiyaç duyulmaması...Sadece acaba bir dilim yesem mi diye soru işaretleri bırakıyor o kadar:)))


Böyle harika lezzetleri bize sunduğu için sonsuz teşekkür ederiz cartedora...


Ayrıca hemen her akşam ne yediğini ne içtiğini bildiğim ama kendisini hiiiiç görmediğim arkadaşlarımla karşılaşıp, sarılıp iki laf etmek inanın beni çok mutlu etti:)


Ah sen o musunnnn, inanmıyorummmm diye başlayan sözlerle inanın akşamı ettik:)


Mümkün olsa sanırım sabaha kadar devam ederdi o tatlı sohbetler:) Ne şanslıyım ki böyle güzel dostluklar edinmişim canım bloğum sayesinde...


Sevgili Canan hanım,Sevgili Aylin hanım ,Sevgili Nihal hanım herşey için kocaman teşekkür ederimmm .Sizlerle tanışmak beni çok mutlu etti inanın.


Gün sonunda oğlum öyle bir "anneciğim çok eğlendim" dedi ki güzel geçen günümüzü kısaca özetleyebilir aslında...Bu güzel gün ve kıymetli hediyeler için cartedor ve ekibine sonsuz teşekkürler ederim ..



Hepinizi Seviyorum ,öpüyorummmm

vee dondurma tadında nefisss günler diliyorummmm:))))
Devamını Oku...

Hafta Sonu Akşam Yemeği Sofrası

0 yorum
6 Şubat Cumartesi Sofrası

YİNE SİYAH - BEYAZ - ALTIN...
Hafta sonu kuzenleri ağırladığımız sofradan, fotoğraflar var bugün. Kuzenler yabancı değil, haftada iki kez görüşüyoruz en az :)
Ama eğer hafta sonu ve mutfakta geçireceğim, fazladan bir kaç saatimde var ise hem onlar, hem de blogum için ! özeniyorum soframa :)
Bir iki tane bile olsa yeni tarif çıksın istiyorum, yayınlamak için. Zira hafta sonu Carte D'or toplantısında, bir kez daha şahit oldumki, blogumu sık güncellemediğimde, üzüyor hatta kızdırıyormuşum okuyucularımı :)
Sofra da; sıcak servis ettiğim için, çorba, ana yemek ve pilavın fotoğrafları yok, sadece ara sıcak ve mezelerin var. Pazılı mantarlı börek ve deniz börülcesinin tariflerini ise, ayrı yazılar da vereceğim.
Soframızdakiler;
  • Mercimek Çorbası
  • Etsiz Nohut Yemeği
  • Mısırlı Pilav
  • Deniz Börülcesi
  • Pazılı Mantarlı Börek
  • Yoğurtlu Havuç Kızartması
  • Mısırlı Mevsim Salata

Pazılı Mantarlı Börek

Pazılı Mantarlı Börek, tamamen kendi tarifim :) Artık bir dergiye ya da kitaba bakmadan, kendi kendimede tarifler yapıyor olmak, inanılmaz mutlu ediyor beni.
Böreğin iç harcı mükemmel oldu diyebilirim, beğenilmeyen tek yanı, baklava yufkası ile yapmış olmamdı.
Sizlere daha öncede söz etmiştim; "çok sevdiğim bir börek harcı var sosisli mantarlı ve en güzel milföy hamuru ile yapınca oluyor" diye. Baklava yufkası ile yapınca, sanki sadece iç harcını yiyormuşsunuz gibi oluyor. İşte bu börek içinde aynı şeyi söyleyeceğim.
En kısa zaman da (bu kelimeyi her ne kadar sevmesemde) hem sosisli mantarlı hem de pazılı mantarlı börekleri milföy ve normal yufka ile yapıp sizlerle paylaşmak istiyorum.
Benim gibi sizinde demirbaş tarifleriniz arasına gireceğine eminim.

6 Şubat Cumartesi Sofrası

Hatırlarsanız, bir önceki sofra yazısında söz etmiştim, ekmek tabağı kadar hatta ondan çok daha gerekli bir şey; çatal - bıçak aparatı diye. O lafı ettikten bir hafta sonrada aldım :)
Gerçekten çok işe yarıyor, benim gibi, özellikle davet sofralarında, keten, kadife gibi kumaşları seviyor, dertsiz denilen masa örtülerini kullanmaktan hoşlanmıyorsanız, mutlaka edinin derim.
Beni tanıyan herkes hatta birazcık bile tanıyan herkes :) aparatın kedi şeklinde olmasına çok şaşırıyor, inanılmaz derecede korkarım kediden çünkü.
Diğer tüm canlılar ile arası iyi olan, hiç bir böcekten korkmayan, bir akrebi kuyruğundan tutup camdan dışarı atabilen ben, bir kedinin üç metre uzağında bile oturamıyorum :) Gerisini siz düşünün.
Bunları niye mi anlattım, kedili aparatı ne kadar çok beğenerek aldığımı ve severek kullandığımı ifade etmek için :)
Bu arada, fotoğrafları düzenlerken fark ettimki, servislerin tamamında kaşık ve çatal yanlış yerde ! Yorgunluktan mı, dalgınlıktan mı bilemiyorum ama söz bir daha olmayacak :)

6 Şubat Cumartesi Sofrası

***
Sofrada kullanılan, yemek takımı; Karaca.... Çatal-kaşık takımı; Jumbo (2000 modeli)..... Keten masa örtüsü; Çarşaf-iş.... Kadife runner; özel dikim (kayınvalidem).... Salata servis tabağı; Yağmur züccaciye.... Peçeteler; Ikea.... Peçetelikler; Müge.... Yaprak şeklinde servisler ve yeşil kadehler; Paşabahçe.... Çatal-bıçak aparatı; Bernardo....
Devamını Oku...

8 Şubat 2010 Pazartesi

Creme yogo'lu tatlı

0 yorum


Creme Yogo'lu Tatlı


Malzemeler
Elde kalan kek parçaları veya 2 paket topkek
Kakaolu puding veya arta kalan çikolatlı muh., puding vs.
1 paket creme yogo


Yapılışı
Elde kalan malzemelerden çıkmış bir kup - kase tatlısı. Kekleri ufak parçalara ayırıp kaselerin dibine paylaştırın. Üzerini muhallebiyle kapatın. En üste paketteki tarife göre hazırladığınız creme yogoyu dökün. Birkaç saat
Devamını Oku...

Pide

0 yorum

Malzemeler
1 su bardağı sıvı yağ
1 su bardağı süt (ılık)
1 paket instant maya
1 yemek kaşığı toz  şeker
1 tatlı kaşığı tuz
1 yumurta
Aldığı kadar un

İç malzemesini istediğiniz gibi kullanabilirsiniz.


Yapılışı
Sıvı yağ, süt,yumurta akı, toz şeker ve mayayı birlikte karıştırın. Üzerine unu ekleyip yumuşak bir hamur elde edene kadar yoğurun. Hamurun üzerini örtüp hava almayacak bir şekilde 45
Devamını Oku...

5 Şubat 2010 Cuma

Çekirdekli Tam Buğday Unlu Ekmek

0 yorum
Çekirdekli Tam Buğday Unlu Ekmek

EKMEĞİN KÖŞESİNİ SEVENLER... BİRLEŞİN :)
İki yılı aşkın süredir, ekmek makinesi kullanarak evde ekmek yapıyorum. Ekmek makinesinin kendi kitapçığında yer alan bir çok tarifi denedim ve pekte beğenmedim açıkçası.
Yada bizim damak zevkimize uymadı. Bir de evde ekmek yapmak, ne kadar ekmek makinesinde de yapıyor olsanız, çok nazlı bir olay :)
Sütün yada suyun ısısı, mayanın tazeliği hatta ortamın sıcaklığı bile ekmeğinizi etkileyebiliyor.
Benim bu iki yıl zarfında, sayısız ortası çökmüş ekmeğim oldu mesela :) yada içi çiğ kalan, dilimleyip, biscotti gibi ikinci kez fırınladığım, neler neler...
Bu nedenle uzun zamandır, daha garanti olduğu için, hazır ekmek karışımlarını kullanıyorum. İçine; bazen zeytin, bazen ceviz, bazende kurutulmuş domates ekliyorum ve sonuç hiç şaşmıyor, gayet güzel kabarmış, şık görünen ekmeklerim oluyor :)

Gelelim asıl meseleye, ekmek makinesin de, hazır ekmek karışımı kullanarak, ekmeği pişirdik, mis gibi kabardı, dilimledik koyduk sofraya...
Sorun çözüldümü ? Hayır...
Benim gibi, ekmeğin kabuğunu, kıtır kısımlarını seven, çocukken bakkala ekmek almaya gönderildiğinizde, ekmeğin iki ucu da yenmiş halde eve getiren ! biri iseniz, işiniz zor :)
Çünkü makine ekmeğinde, kabuk oranı çok az :(
Gerçi, eşimle bu anlamda çok uyumlu bir çiftiz, O; "kabuk kısımları damağımı kesiyor" deyip, ekmeğin içini sevenlerden. Bir güzel paylaşıyoruz ekmeği kavga etmeden :)

Sözün özü, son beş altı seferdir, eğer vaktim var ise, hamuru ekmek makinesinde mayalatıp, ekmeği fırında pişiriyorum. Mümkün olduğu kadar minik parçalar yapıyorumki, kabuğu bol olsun :)
Hem bu şekilde ortası çöktü, kabarmadı, riski olmadığı için hazır ekmek karışımı kullanmama da gerek kalmıyor, evde hangi un varsa çeşit çeşit ekliyorum.
Tarifini vereceğim ekmek, çeşitli denemelerden sonra oluşmuş ve tadına bakan herkesten tam not almış bir ürün :)
Yarı yarıya, tam buğday unu ve beyaz un şeklinde.

Ekmeği, kahvaltıda Yaso'ya ikram etmiştim, bir güzel yedi bitirdi, ama ses yok :(
Bende, "çok beğenmedi herhalde" diye düşündüm. Kahvaltının sonunda, cesaretimi toplayıp :) "ekmek için bir şey demedin, beğenmedin mi Yaso, yayınlanmaz mı?" diye sordum.
"A aa, sen mi yaptın ??? Ben onu hazır zannettim, onun için ses etmedim" dedi.
"Hımm" dedim, anlaşıldı, yayınlanır bu ekmek :)

Ekmeği, ölçülere sadık kalarak, yine yarı yarıya kepekli un - beyaz un, tam buğday unu - kepekli un gibi, çeşitlemeler ile yapabilirsiniz. Ben hepsini denedim, gayet güzel oluyor.
İçine kıyılmış ceviz, ay çekirdeği, yeşil yada siyah zeytin veya kurutulmuş domates ekleyebilirsiniz, hepsi de çok yakışıyor.

En güzeli de bu hamur ile aynı zamanda, inanılmaz güzel hamur kızartması - pişi- oluyor. Fırından hamur alıp, kızartmasını yapıyor ve bayıla bayıla yiyorsanız benim gibi, birde bu hamuru deneyin.
"Yok artık, daha neler" demez iseniz, bir gün hamur kızartmasını nasıl yaptığımı da anlatırım, pek meşhurdur benim hamur kızartmam :)

Malzemeler (12 adet için)
  • 1 Su Bardağı (200 ml.) Ilık Su
  • 1 Su Bardağı (200 ml.) Ilık Süt
  • 2 Su Bardağı (250 gr.) Beyaz Un
  • 2 Su Bardağı (250 gr.) Tam Buğday Unu
  • 3 Yemek Kaşığı Zeytinyağ
  • 1 Tatlı Kaşığı Şeker
  • 1 Tatlı Kaşığı Tuz
  • 1 Paket Kuru Maya
  • 1 Çay Bardağı Ay Çekirdeği

Yapılışı

  • Ekmek makinesinin karıştırma kabına, süt, su, yağ, tuz ve şekeri koyup, bir kere karıştırın.
  • Üzerine unları eleyerek ekleyin.
  • Unun üzerinde, çay kaşığı ile minik bir havuz açın, bu havuza mayayı koyup, üzerini un ile kapatın.
  • 10 dk. kadar bekletin. (Bu süre zarfında unun üzerinde çatlaklar oluşacak, bu maya çalışmasına başladı demek)
  • Kabı, ekmek makinesinin içine yerleştirin ve hamur mayalama seçeneği ile çalıştırın.
  • Sürenin sonunda, ellerinizi sıvıyağ ile yağlayarak, ekmeği kabından alın. Hamurdan mandalina büyüklüğünde parçalar koparıp, yuvarlayın. Bu işlem sırasında, kolay çalışabilmeniz için, elleriniz hafif yağlı olsun hep. Yağsız yapmak isterseniz, hamuru unlanmış tezgaha alın ve ellerinizi sürekli unlayarak hazırlayın, size kalmış. Unla çalıştığınız da hamur elinize yapışacak ve hazırladığınız toplar, üzeri pütürlü yamuk yumuk olacak biraz ama dert etmeyin, fırına girdikten on dakika sonra, fotoğraftaki gibi pürüzsüz bir hal alıyorlar :)
  • Ekmekleri hazırlayıp, tepsiye dizin, üzerlerine çekirdekleri serpin. Ekmekleriniz yağlı değilse, çekirdeklerin yapışması için fırça ile biraz su sürün.
  • Tepsinin bir köşesine, fırına dayanıklı minik bir kasenin içinde su koyun.
  • 180 derecede ısınmış fırında, 35-40 dk. üzeri ve altı turuncu oluncaya kadar pişirin.
  • Fırından çıkınca bir süre üzerine, bir mutfak havlusu kapatıp, kabuğunun sertleşmemesini sağlayın.

Kırmızı Beyaz Sofra

  • Çekirdekleri sadece üstüne değil, bir çay bardağı kadar hamura da ekleyebilirsiniz, çok güzel oluyor ve mümkünse çekirdekleri tv izlerken, kendiniz imal etmeyin, kuruyemişçilerde çok uygun fiyata satılıyor :))
  • Tepsiye minik bir kapta su koymamızın nedeni; fırının içine buhar vermesi. Bu şekilde ekmeğin kabuğu çok sertleşmiyor.
  • Hamuru yuvarlak yerine, dikdörgen hazırlarsanız, Fransız ekmeği tarzında, şirin, minik somunlar oluyor.
  • Ekmek; kekikli, pul biberli zeytinyağına banarak yediğinizde muhteşem... Davet sofralarınız da, konuklar yemeği beklerken, onları bu şekilde oyalayabilirsiniz, tek dez avantajı, yemekten önce doyma ihtimalleri :)
  • Kullandığım ekmek makinesi; Sinbo - 4705 modeli.
Devamını Oku...

4 Şubat 2010 Perşembe

Çikolatalı Muffin Tarifi

0 yorum
Soğuk soğuk bir İstanbul gününden sıcacık merhabalaaaar :))))
Canım canım canım incim sobelemiş beni...Kendimi biraz daha tanıtmamı istemiş:) Zevkle İncim sen iste yeter:))
Buyurun birazcık bana:)))
*Kıkır kıkır gülmeyi severim,asla ama asla negatif enerji yayan insanlardan hoşlanmam...Kıpır kıpır,tezcanlıyımdır,çalışkanımdır:)
*Evimi çoook severim.Temizliği ve düzeni çok severim...Erkenden kalkıp bütün işlerimi bitirmeye çalışırım:) Oğlum da arkamdan hiç vakit kaybetmeden dağıtır ve günü topla boz şeklinde bitiririz çoğu zaman:)
*Kardeşlerime inanılmaz düşkünümdür...Seslerini 1-2 gün duymazsam elim ayağım titremeye başlar.Ablamla telefonla konuşmaya bayılırım,konuşacak konumuz hiç bitmez:)))
*Eşime ,oğluma sırılsıklam aşığımdır:))) Allah başımdan eksik etmesin ikisini de:)
*Denizi, güneşi, yaprak dolmasını, yeşil eriği, çikolatayı ,dondurmayı bir de Dalida'nın Portofino'su çooook severim . Hiç hayır diyememmmm:)
*Vefalıyımdır,bana yapılan hiç bir şeyi asla unutmam... kin tutamam,affediciyimdir:)
*Koçtaş gibi yapı market delisiyimdir:)))Acayip keyif alırım gezerken:)
*Kuaför Salonları en sıkıldığım yerler arasındadır.Sanki vakit hiç geçmiyormuş gibi gelir:)
*Evimde en sevdiğim yer mutfağımdır:)

Son olarak da blogları ziyaret etmek ve sizlerden gelen kıymetli yorumları okumak acayip hoşuma gider:)))
Biri beni durdursun...ne çok şey varmış yazacak:)))Umarım okurken sıkılmamışsınızdır:)
Benden bu kadar:)
En iyisi ben size güzel bir muffin tarifi verip kaçayım:)))
Emreciğim her markete gidişimizde atıyor bir süpriz yumurta sepete, içindeki oyuncağı alıyor çikolatasını yemiyor çok tatlı diye:) bitter seviyor da beyimiz:))) Bende onları biriktirip keke kullanıyorum acayip lezzetli oluyor,tavsiye ederim:)


MALZEMELER:

2 yumurta
4 kahve fincanı toz şeker
2 kahve fincanı ayçiçek yağı
2 kahve fincanı yoğurt
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilya
1 paket (25 Gr.) kakao
isteğe göre çay kaşığının ucuyla tarçın ve zencefil
6-7 adet kinder süpriz yumurtalı çikolata (veya 1 çay bardağı damla çikolata)
1 /2 çay bardağı fındık (dişe gelecek şekilde)
1/2 çay bardağı üzüm
aldığı kadar un (ben yarısını sinangil hindistan cevizi aromalı un kullandım ,müthiş bir un)


YAPILIŞI:


Yumurtaları ve şekeri iyice köpük köpük olana dek çırpıyoruz.
Yağı,yoğurdu ekleyip tekrar çırpıyoruz.
vanilyayı,kakaoyu,tarçını,zencefili ilave ediyoruz.
fındığı,kırılmış çikolataları,üzümü unlayıp karışıma ilave ediyoruz. kabartma tozunu ve unu da ilave edip karıştırıyoruz. muffin kalıplarımıza kek hamurumuzu döküp, önceden ısıtılmış 180 derece fırında pişiriyoruz.

AFİYET , BAL OLSUN

SEVGİLER,ÖPÜCÜKLER
Devamını Oku...

1 Şubat 2010 Pazartesi

KRC MARİFETLİ SET ETKİNLİĞİ VE GÜZEL BİR GÜN:)

0 yorum
Pazar günü KRC' nin Marifetli Set etkinliğine katılarak dolu dolu, güzel mi güzel bir gün geçirdim.

Değerli Şefimiz Serkan Bozkurt' la beraber marifetli setlerimizle birbirinden güzel yemekler hazırladık ve afiyetle de yedik:)))

25 Dakika da 4 çeşit harika yemekler çıkardık ortaya .

Yemeklerimiz sebze çorbası, cacık soslu makarna,tavuklu mantar dolması vee bahçe usulü kuzuydu. Acayip nefis oldular inanın. bayıla bayıla yedik:))))

Herkese tavsiye ederim hakikaten marifetli bir set:))) Zamandan büyük tasarruf ve mutfakta harikalar yaratacaksınız. Kullanınca Zeynep demişti diyeceksiniz:)))))))

Birbirinden kıymetli ve becerikli blogcu arkadaşlarla da tanışmak benim için ayrıca büyük bir keyif ve heyecan oldu.



Sevgili çoook hünerli Müge'ye ve KRC yönetimine sonsuz teşekkürler ederim.Harika ve unutulmaz bir gün geçirdim. Kıymetli hediyeniz marifetli set içinde ayrıca teşekkür ederim.

 
SEVGİLER,ÖPÜCÜKLER

ÇİKOLATA TADINDA GÜNLER:)



Devamını Oku...

Karaca Marifetli Set Etkinliği

0 yorum
krc-afis

MARİFETLİ SET İLE ŞAHANE BİR PAZAR GÜNÜ...
Nereden başlasam ? Nasıl anlatsam ? :)
Hangi doğru kelimeler, benim hafta sonu yaşadığım güzellikleri en doğru şekilde ifade eder, inanın bilemiyorum şu anda.
Çokta fazla düşünmeden yazmaya başlıyorum, biliyorumki her zaman olduğu gibi yazarken aklıma gelecek bir çok şey ve yazdıkça yazasım gelecek yine...
Karaca Marifetli Set ile tanıştığımı, kendisini çok sevdiğimi :) ve KRC ile birlikte çok keyifli projelere imza atmak istediğimizi daha önceki yazımda anlatmıştım.
Sami bey ile oturduk, uzun uzun konuştuk, biz bloggerlar en çok ne yaparken eğleniriz diye...
Sayısını hatırlamadığım kadar çok etkinliğe katıldığım için :) görüşlerimi bir bir sıraladım.
Bir kere; Marifetli Set'i, gözlerimizle görüp, bizzat deneyeceğimiz, birlikte pişirip, taşıracağımız bir etkinlik olmalıydı :)
Vee, eşler de olmalıydı... Tüm malzemelerin önümüze hazır olarak geldiği, kullandığımız kapları yıkamak yada savaş alanına döndürdükleri mutfağı temizlemek zorunda olmadan :) eşler ile birlikte mutfakta olmak, kesinlikle çok keyifli bir şey.
Ben yarı ev sahibi olduğum için söylemiyorum, bu güne kadarki katıldığım en güzel etkinlik oldu diyebilirim, baştan sona, rüya gibiydi her şey.
Marifetli Set, dört çeşit yemeği 25 dakikada pişirince, aşçımız işinin en ustası, pişirenler de işinin ehli olunca, sohbet edip, gülüp eğlenmek için dünya kadar vaktimiz kaldı.
Sözü fazla uzatmadan, günümüzün fotoğraflarına geçelim :) Sağolsun eşim, her zamanki gibi yanı başımdaydı. Nefis kareler yakaladı, mutluğumuzu ve heyecanımızı yansıtan...
Dile kolay, tam 304 fotoğraf !
Aralarında seçim yaparken çok zorlandım ve büyük bir çoğunluğu ile (155 fotoğraftan oluşan) bir galeri hazırladım, daha fazla fotoğraf görmek isterseniz;
galeriyi ziyaret edebilirsiniz...

krc-1

krc-2

Mutfağımız, malzemeler ve Marifetli Set'lerimiz hazır, konuklarımızı bekliyoruz. Şefimiz, hazırlıkları son kez kontrol ediyor.

krc-4

Ve hazırlıklar tamam...
Konuklarımız da tam vaktinde birer birer geliyorlar.

krc-3

Marifetli Set'te hazır, sanırım o da heyecanlı :)

krc-7

Şefimiz; Serkan BOZKURT; Marifetli Set ile pişireceğimiz yemekler hakkında bilgi veriyor.

krc-5

krc-6

krc-8

Hepimiz ilgiyle ve merakla dinliyoruz.

krc-9

Biri hariç :)) Devletşah şekerim; "artık pişirmeye başlasak, çook acıktım" der gibi :)

krc-14

Bilgilendirmenin ardından, başlıyoruz yemeklerimizi hazırlamaya.

krc-10

İşe önce "kış çorbası" ile başlıyoruz, malzemeleri koyup, suyunun kaynamasını bekliyoruz.

krc-15

Çorbanın kaynayan suyunda, makarnayı haşlıyoruz. Sebzeli, çeşnili bir suda haşlandığı için makarna bu haliyle bile, çok lezzetli. Herhangi bir sosa gerek yok neredeyse.
Ama biz; "cacık soslu makarna" yaptık kendisini :) nefis bir lezzet oldu.
En kısa zamanda evde de yapıp, sizlerle paylaşacağım.

krc-13

Çorbanın suyunda, makarna haşlanırken, makarnanın buharı ile de, "tavuklu mantar dolması" pişirdik.
Bu da hepimizin oy birliği ile günün en lezzetli yemeği seçildi :) Serkan Bey'i bu şahane tarifi için nacizane kutluyorum, en kısa zamanda tekrar yapacağım bu yemeği de...

krc-18

Diğer üç tencerede aynı anda üç yemek pişerken, düdüklü tencerede de; "bahçıvan usulu kuzu" pişti. Görüntüsü her şeyi anlatıyor, benim bir şey söylememe gerek yok, lokum gibiydi :)

krc-16

Kış çorbası ve cacık soslu makarna...

krc-20

Marifetli Set'in makarna haşlama süzgeci aynı zamanda bir fritöz...
Bol yağda kızartmanız gereken tariflerde kullanmak için ideal. Tencereler, bulaşık makinesinde yıkandığı için kullanımı da çok pratik.
Yine şefimizin bir spesiyali; "peynirli mini bohça börek"...

krc-12

"Eşler ile birlikte çok keyifli oluyor etkinlikler" demiştim :) üstelik bu eşler, en az bizler kadar mutfağa meraklı ve el becerileri de yüksek olunca, ortaya harika şeyler çıkıyor.

krc-17

Sıra geldi yaptıklarımızı tatmaya ! Pişirmesi 25 dakika, tabağı fotoğraftaki gibi silip süpürmesi 5 dakika ! Herşey toplam 30 dakika :))

krc-19

Etkinlik sonunda; kullanılan setler konuklarımıza hediye edildi. Herkesin zaten çok yerinde olan keyif hali, mutluluğa dönüştü.
Çok teşekkürler Karaca...

krc-11

Günün sonunda, konuklarımıza bir armağan da benden olsun istedim, düdüklü tencere temalı kurabiyeler hazırladım.

krc-28

Bu kadar lezzetli yemeklerin ardından, ağzımız tatlanmadan olmaz değil mi? :)
Pastayı da ben hazırladım, "görüntüsü hiç profesyonel olmadı" diye üzülüyordum (gerçi bende amatör pastacıyım ama :) lezzeti herkesten tam not aldı. Benim de korkularım uçtu gitti.


krc-29

Habersiz çekilen, bu fotoğraf lezzetini anlatıyor sanırım :)

krc-30

- Çocuklar; pasta nasıl olmuş ?
- On numaraa :))

kolaj_2kolaj_1kolaj_3

Artık biz de diplomalı aşçıyız :)

krc-27

İstemeye istemeye de olsa günün sonuna geldik. Sohbete doyamadık ama olsun, bir dahaki sefere..

Bu güzel gün için; katılan tüm blog dostlarıma, mükemmel ev sahipliği için; Msa'ya ve tabiki bu güzel günün gerçekleşmesini sağlayan KRC yetkililerine çok teşekkürler.

Karaca Marifetli Set ile etkinliklerimiz devam edecek, bizimle kalın :)


&
ETKİNLİĞİMİZ İLE İLGİLİ, DEĞERLİ KONUKLARIMIZIN YAZILARINI OKUMAK İÇİN;

Devamını Oku...