GECİKMİŞ TEŞEKKÜRLER BUKETİ...
Neredeyse her üç yazıdan birinde, zamanın ne kadar hızla akıp gittiğinden sözediyorum. Aylar hafta gibi, haftalar gün gibi geliyor sanki.
Bir bakıyorum; "oo, daha çok var rahat rahat hazırlanırım" dediğim, özel günler, düğünler, doğum günleri bir bir gelip çatmış :)
Bu kuralı, daha doğrusu döngüyü bozan, ters yüz eden, tek bir şey var; bloguma yazı yada tarif eklemek. Söz konusu blog olduğunda, zaman daha bir yavaş akıyor sanki.
Son yazının üzerinden yanlızca bir hafta geçmesine rağmen, sanki haftalardır bloguma bir şeyler ekleyememenin huzursuzluğu vardı içimde, çok ihmal ettim diye kızıyorum kendime :)
Geçtiğimiz haftanın, oldukça hareketli geçmesi de, benim için zamanın yavaşlamasına etken oldu...
Öncelikle pazar günü, bir yılı daha yolcu ettim hayatımdan, yolun yarısına kaldı bir yıl :)) Hayırlısı...
Hem doğum günüm, hem anneler günü olması çok hoş bir rastlantı oldu. Birde bu yıl artık yaşlanmaya başladığımı hissettim sanki. Bu güne kadar hiç bir özel kutlama olmasa dahi, sabah uyanır uyanmaz her yerimi saran heyecandan eser yoktu, gözüm sürekli telefonda değildi :) Doğum günlerini, sıradan günler gibi geçiren ve hiç heyecanlanmayan insanları çok garipserdim hep ama bu yıl bende öyle oldum.
Üstelik; hediyeler, sürprizler ve sevdiklerimle birlikte, daha bir çok güzelliğin yaşandığı bir doğum günü yaşamama rağmen.
Evet, evet yaşlanıyorum sanırım :)
DONDURMACI MÜGE :)
Benim gibi, bir yıl boyunca toplasan üç top dondurma yiyen birini, her akşam televizyonun karşısında dondurma yiyen biri haline getiren, Carte d'Or'a teşekkürmü etmeliyim? yoksa sitem mi? :)) Sanırım teşekkür, çünkü yediğim diğer abur cubur ve tatlılara göre, dondurma çok masum :)
EN ANLAMLI HEDİYE...
Evet, geçtiğimiz haftanın benim için en anlamlı ve en mutlu eden hediyesi Carte d'Or sayesinde geldi. Onlar anneler günü niyetiyle hazırlamışlardı ama benim için, doğum günümde olması nedeniyle, çifte mutluluk veren bir hediye oldu. Değeri maddi hiç bir şeyle ölçülemeyecek, evimde en çok zaman geçirdiğim yer olan :) mutfağımın, en görünür köşesine yerleştirdiğim, baktıkça gözlerimi dolduran, bu mis kokulu hediye için ne kadar teşekkür etsem de, sanki yetersiz kalıyor. Çok beğendim çook, teşekkürler Carte d'Or ....
TEŞEKKÜRLER TAMEKIDS...
Cuma günü, her kapıyı açtığımda adıma gelmiş kocaman bir paket ile karşılaştım neredeyse :) Hafta sonu, evin içi hediyeler ve çiçekler ile doldu, telefonlar çaldı durdu, e ben niye heyecanlanmadım ? "Bu sorunun yanıtını üstte vermiştin Müge hanım !" yaşlanıyorsun :) Tamek'in özenle hazırlanmış hediye sepeti, en çok, tam bir Tamek sevdalısı eşimi mutlu etti.
Her market alışverişinde, kasa görevlisi Tamek meyve sularını görünce, bizi bir bakkal yada büfe sahibi sanıyor desem, sanırım sevgisini biraz ifade etmiş olurum :)
Tamek, yepyeni bir projenin heyecanı içinde; Tamekids. Bunun için çok da güzel bir web sayfası hazırlamışlar. Zaten varolan başarılarını, çok daha iyi yerlere getireceklerine eminim. Bende kendi adıma bir kez daha başarılar diliyor ve teşekkür ediyorum Tamekids'e...
YARIŞMA HEYECANI...
Madem, sadece doğum günüm olması beni çok heyecanlandırmıyor, bende ekstra bir heyecan katayım dedim o güne. Kendi kendime heyecan hediye ettim yani :)
Cevahir alışveriş merkezinde düzenlenen, kurabiye yarışmasına katıldım. Perşembe günü yapılan ilk finali geçerek, pazar günkü büyük finale katılma hakkı kazandım. Pazar günü dereceye giremedim ama :(
Bu duruma üzülmedim desem yalan olur, tabiki üzüldüm.
Ama hayatımın her döneminde olduğu gibi hızlıca bir artı-eksi listesi yaptım o gün için...
Kaybetmenin üzüntüsü listede sadece bir madde iken, mutlu olmam gereken maddeler o kadar fazlaydıki...
Öncelikle, dergilerdeki yazılarını ve tariflerini, tv programlarını zevkle takip ettiğim, birbirinden değerli kişiler ile (Sahrap Soysal, Elif Korkmazel, Hayal Demirkol, Ayşe Tüter, Eyüp Kemal Sevinç) yüzyüze tanışma fısatım oldu.
Sahrap hanım, yarışma sırasında görüşü sorulduğunda; "ben en çok Susamlı Kurabiye'yi beğendim" dedi, Hayal hanım; gönderdiği mail'de; "benim birincim sendin" dedi ve Elif hanımda; kurabiyeyi çok beğendiğini ve tv programında yapacağını söylediği bir mail gönderdi. Bütün bunlar da beni en az birincilik kadar mutlu etti.
Yarışma sponsorlarının, her iki günde de dağıttığı kucak dolusu hediyeler, Yeşim hanımın sıcacık ilgisi de çok güzeldi..
Sonra, doğum günümde yanımda olmak ve bana destek olmak adına; eşim, annem, babam, kayınvalidem, amcam, yengem, kuzenlerim oradaydı. Ben yarışmanın heyecanı ile vaktin nasıl geçtiğini anlamadım ama onlar saatlerce ayakta kalıp beni izlediler, hareketsiz öylece durmaktan nasılda yoruldular ama bir an olsun gitmeyi düşünmediler. Onlara her baktığımda, gülümseyerek el salladılar. Benim için bundan daha güzel bir hediye olabilirmiydi ?
& Yarışma sırasında, eşimin çektiği fotoğraflardan bazılarını bir albümde bir araya topladım. Son zamanlarda Flickr'ı, hiç bir zaman üye olmadığım, Facebook gibi kullanmaya başladığımın da farkındayım :)
Zaman zaman, "seni çok merak ediyoruz, neden bir fotoğrafını bloga eklemiyorsun?" şeklinde yorum ve mailler alıyorum. Sizde öyle düşünüyorsanız; buyrun "KURABİYE YARIŞMASI FOTOĞRAFLARI" galerisine...
& Evet, zaman zaman tarif içermeyen, çeşitli haberler içeren yazılar yazdım. Ama bu yazı benim bu güne kadar yazdığım; kendimden ve teşekkür etmek istediklerimden sözettiğim, en kişisel :) yazı oldu... Şimdiden söz veriyorumki, bol tarifli yazılar yakında :)
0 yorum:
Yorum Gönder